Ersanlı: Katliamla barışın yolu kesilmek istendi

Ersanlı: Katliamla barışın yolu kesilmek istendi

Ankara’da 'barış mitingi'ne yönelik yapılan bombalı saldırının yankıları sürüyor. KCK'nin tek taraflı ateşkes ilanının gündeme geldiği sırada...

A+A-

Ankara’da 'barış mitingi'ne yönelik yapılan bombalı saldırının yankıları sürüyor. KCK'nin tek taraflı ateşkes ilanının gündeme geldiği sırada meydana gelen katliama ilişkin olarak Prof. Büşra Ersanlı da değerlendirmelerde bulundu. Ersanlı, "Çatışmasızlık imkanı ortaya çıkmışken böyle bir katliam yapılması barış yolunun kesilmek istenmesine işaret ediyor," dedi. Ersanlı, Türkiye halklarına çağrıda bulunarak, "Acıyı ortaklaşmalıyız" dedi.

Prof. Ersanlı'nın ANF'den Ferhat Aslan'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Ankara'da 'BarışMitingi'ne yönelik yapılan saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok acı bir katliam. Barış isteyen insanlara yönelik ve de barış için büyük emek harcayan bir partinin kortejine yönelik olması çok dikkat çekici… Birlikte ağlamadan birlikte gülme imkanımız olmayacak, yasımızı büyük bir ciddiyetle tutmalıyız.

PKK'nin tek taraflı ateşkes ilanı yapması beklenirken (Dün ateşkes ilan edildi) böylesi bir patlama herkesin kafasında soru işareti bıraktı... Oysa geçmişteki diğer seçimlerde AKP Hükümeti 'ateşkes' talebinde hep ısrarcıydı... 

Şiddet kullanan hiçbir yapıya güvenmem mümkün değil. Ama çarpışan taraflar olarak baktığımızda bir çatışmasızlık imkanı ortaya çıkmışken böyle bir katliam yapılması barış yolunun kesilmek istenmesine işaret ediyor. Barış konusunda kuvvetli iradesi olanlar tabiki ne olursa olsun barıştan vazgeçmez.

Demokratik bir ülkede güvenlik zaafı nedeniyle böylesi bir katliam yaşansaydı İçişleri bakanı istifa etmesi gerekmez miydi?

Tabii ki gerekirdi, buna hiç şüphe yok. İçişleri Bakanı “patlama miting alanında olmadı” diyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştı. Başbakan da “Biz AKP Hükümeti değiliz. Seçim kabinesiyiz” dedi. O da sorumluluktan uzaklaşmak istedi. Adeta 'biz sadece işimize yarayan mitingleri yakından izleriz'  der gibi. Bu ifadeler çok şaşırtıcı. Üzülme, acı çekme konusunda çok ciddi bir kutuplaşma var, çok rahatsız edici bir sahtelik  var. Yası paylaşamayan ruh yapısı iyi günleri de paylaşamaz.

1990'lı yıllarda binlerce insan katledildi, ancak sivil kitleye dönük böylesi bombalı eylemlerin gerçekleştiği örnekleri pek bulunmuyor. Fakat bir yılda 3 ayrı yerde sivil, demokratik eylem ve mitinglere dönük katliamlar organize ediliyor. Burada ilgili kurumlar gerçekten haberdar olamıyor mu?

Bu örnekler zulüm üslubu olarak farklı galiba, halkı toplu noktalarda hedef alıyor. Hatta Cizre, Suruç, Nusaybin, Silopi ve benzer yerlerde olduğu gibi, Diyarbakır HDP mitinginde olduğu gibi halkın muhalif kesimlerini ve zannederim onların da görünür olmayan kişilerine yönelmeye özen gösteren katliamlar. Zaten korkunç bir kutuplaşma var, onu daha da keskinleştirebilecek bir saldırı.

HDP'li Milletvekili Adayı, HDP yöneticilerin de aralarında bulunduğu çok sayıdaki  bombalı eylemde hayatını kaybetti. AKP'li bir bakan 'Bunlar 7 Haziran öncesi de yaptılar kendilerini mağdur gösterip barajı geçmek için yapılmış olabilir' açıklamasında bulundu... Siz, bakanın bu tezini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halkın desteği mağduriyetle alınmaz, halkın desteği o örgütün yöneticilerine duyulan güvenle sağlanır. O örgütün dinamizmi ve etkin çalışmaları ile sağlanır. Dolayısıyla tespit yanlış. HDP mağduriyetten değil halkın duygu ve taleplerini doğru ilkelerle değerlendirebildiği için, şeffaf ve sade tavırlarla bu desteği kazandı. Kimlerin hayatını kaybettiğini birkaç kişi hariç bilmiyorum, ama çoğunlukla HDP'li olduklarını anladım.

İnsanlar ülkenin dört bir yanından 'barış' için Ankara'ya gitti, ama canından oldular... Dünya kamuoyuna bunun izahatı nasıl yapılacak?

Yunanistan’da Syriza Partisi acımızı saygı duruşuyla paylaştı. Putin de Cumhurbaşkanı'na taziyelerini yolladı. Yunanistan’ın durumumuzu çok daha incelikle anladığı kanaatindeyim. Birçok demokratik ülke bu noktada istifalar olmasını doğal karşılardı. Biz de doğal olarak bunu beklerdik.

Ülkede yaşanan bu kaos'un son bulması için aydın, akademisyen ve ileriyi görebilen duyarlı kesimin nasıl bir tavır içerisinde olmalıdır?

Aydın ve akademisyenler zaten bugünkü mitingi düzenleyen örgütler, çoğu barış mücadelesinin içinde halktan kopuk güçler değiller her konuda devreye giriyorlar, hattabazıörgütlenmeleronlarınmeslekkuruluşlarınınbüyükkatkısıylaoluyor.TabiplerBirliği gibi… Eğitim Sen gibi…Aydın dediğimiz kişiler çok uzaklarda üst katlarda falan değil olanlar da aydın olamaz zaten…

Bölgede ‘biz hakkımızı istiyoruz dediğimizde de öldürüyorlar, barış istiyoruz dediğimizde de öldürüyorlar!' bölgede yaşayan halkla (Kürtler) empati kurma yolları kapatılmak mı isteniyor?

Adaletsizlik Kürt halkını ve mücadelesini çok tanıştı, tüm muhalif güçlere yönelmiş durumda. Kürt illerinin bazı ilçelerinde Eylül ayında uygulanan abluka ve saldırı ile Ankara’da ki katliam aynı zulümdür. Empati kurulmuştur çift taraflı olarak geliştirilmeye muhtaçtır.

Ölümler karşısında duyduğumuz acı büyük, ailelerine sabır diliyorum. Yaralıların inşallah çok kısa sürede iyileşir. İnadına değil, insan doğası olarak barış ve barış kazanacak.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.