Ergenekon'dan çıkabilir miyiz?
Ergenekon'dan çıkabilir miyiz? Ergenekon davası, it oynamış yonca tarlasına döndü bile. Zaten amaç çeteleri temizlemek...
Ergenekon'dan çıkabilir miyiz?
Ergenekon davası, it oynamış yonca tarlasına döndü bile. Zaten amaç çeteleri temizlemek değil, tek parti diktatörlüğünü tesis etmek…
Kelime ATA/ Habercek.com
Ergenekon destanı, bilinen en önemli iki Göktürk destanından birisi. Göktürkler'in yaradılışını anlatıyor. Çeşitli versiyonları olan destana göre, Türkler'in hepsi düşmanları tarafından yok edilir. Kurtulan küçük bir çocuğu dişi bir kurt emzirir. Çocuk bir mağarada büyür, Türk soyu yeniden gelişir, etrafı demir dağlarla çevrili "Ergenekon" adlı bir ovada yaşar. Çoğalıp ovaya sığamaz olunca, büyük bir ateş yakarak dağı eritip çıkış yolu açarlar. Efsaneye göre çıkışta bir bozkurt, Türkler'e yol gösterir. Türkler, bozkurtun önderliğinde, Ergenekon'dan çıkarlar ve dünyaya yayılırlar.
Bu mitolojik öykü, 2000’li yılların Türkiye’sinde bir soruşturmanın ve davanın adı oldu. Yaklaşık iki yıl önce Ümraniye’de bir gecekonduda bombaların bulunmasından sonra soruşturma dalga dalga sürdü ve en etkilisi 10. dalga oldu. Çünkü, emekli generallerden Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz gibi isimler gözaltına alındı. Üstelik soruşturma ordu içindeki muvazzaf subaylara uzandı. 10. dalganın öncesini de sonrasında gelişen olayları da biliyorsunuz… Türkiye’nin farklı illerinde mermi ve silahlar bulundu, Alevi örgütlerinin yöneticilerine suikast yapılacağı iddiaları basına sızdı, ardından Tuncay Güney’in o meşhur ifade kaydı televizyonlardan yayınlandı. Yayınlandı da ne oldu?
Bizim Anadolu’da güzel bir söz vardır. Karmaşık ve işin içinden çıkılmaz durumlar için it oynamış yonca tarlası derler. Evet, Ergenekon davası it oynamış yonca tarlasına döndü, bilerek, kasti olarak o hale getirildi.
Çünkü, işin içinde derin hesaplar var…
Son dalgada gözaltına alınan isimlerden Tuncer Kılınç ve Kemal Yavuz’un görüşlerini anımsamakta fayda var. Kılınç, Avrasyacı görüşlere sahipti. ABD ile müttefikliğin Türkiye’nin aleyhine geliştiğini düşünüyordu ve AB-ABD karşıtı bir çizgiyi savunuyordu. Emekli General Kemal Yavuz, katı bir özelleştirme politikasının yaratacağı tehlikelere dikkat çekiyor ve kamunun elindeki tesislerin satılmasına itiraz ediyordu. Ve ordu içinde özellikle ABD ile ilişkilere daha kuşkucu bakıldığına dair bilgiler geliyordu. Yine küçük bir hatırlatma yapayım. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak’taki bugünkü yapılanmanın izini -bir zamanlar sosyalistlerin, sosyal demokratların o çok karşı çıktığı- Çekiç Güç’ün varlığında bulmuştu.
Hal böyle olunca, Taraf gazetesi yazarı Lale Sarıibrahimoğlu’nun “Ergenekon’da ABD ile uzlaşı oldu mu?” başlıklı yazısı pek anlamlı. Yazıda, emekli askeri hâkim Ümit Kardaş’ın sözlerine yer veriliyor ve “TSK bir NATO ordusu. Bizim ordunun NATO standartlarına (orduların demokratik kontrolü) çekilerek, siyasi yaşama darbelerle müdahale edemeyeceği bir uzlaşı olabilir, başta ABD olmak üzere kimi ülkelerle hükümet arasında. TSK’nın, belki Ergenekon operasyonları ile darbe dönemleri kapanabilir, ama bu sivil-asker ilişkileri anlamında TSK’nın, demokratik gözetiminin kolay sağlanacağı anlamına gelmez. TSK kolay değişmeyecek bir kurumdur.” Deniliyor. Ardından ABD’nin eski Genelkurmay Başkanları’ndan Hüseyin Kıvrıkoğlu’ndan duyduğu rahatsızlık dile getiriliyor. Sözün tam da burasında AKP’yi özgürlükçü bir parti olarak niteleyen liberal kanadın ünlü isimlerinden Cüneyt Ülsever’in, geçen yılın ağustos ayında yazdığı bir yazıda “Yurtdışında bazı örgütler, muhteşem bir arşiv tutmuşlar, şimdi bu arşivi taşeronlar üzerinden servis ediyorlar” dediği mutlaka hatırlanmalı.
İşin bir diğer cephesinde ise emniyet var.
Hepimiz biliyoruz ki, emniyet teşkilatında Fethullahçı örgütlenme var; özellikle de istihbarat biriminde… Bu istihbarat birimi, hukuka aykırı dinlemeler gerçekleştiriyor. Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın “istihbaratta F- tipi (Fethullah) örgütlenme” olduğunu söylemesi boşuna değil. Son zamanlarda Ergenekon davasıyla ilgili ileri sürülen “polis kontrolünde soruşturma yapılıyor” türünden feveranlar ya da Baykal’ın partide dinleme cihazı bulunmasından sonra “polise güvenmiyoruz” demesi bu yüzden…
Öyle görünüyor ki, bir yanda ABD’nin Ilımlı İslam Projesi’nin taşeronluğunu üstlenen Fethullah Gülen’in kontrolündeki emniyet var. Bu kanat, özelleştirmeci aynı zamanda AB ve ABD ile ilişkilerde daha esnek. Örneğin, AB süreci destekleniyor çünkü; ordunun siyaset kurumu üzerindeki vesayetinin ancak AB zorlamasıyla kaldırılacağına inanılıyor. Diğer tarafta ise Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerini sorgulamaya tabi tutan, ulusalcı cenah ve bu cenahın sivil uzantıları var. Ve Ergenekon davasıyla, şimdi askerin elindeki güç emniyete kaydırılmak isteniyor.
İktidar ise Ergenekon davasına eklemeler yaparak, ilgili ilgisiz insanları bir araya getirerek muhalif unsurları sindirme yolunu kullanıyor. İki gün önce bir televizyon kanalında AKP’li Mehmet Elkatmış diyor ki, “Efendim, falanca ile filanca bir araya gelemez deniliyor. Gelebilir. Bazı insanlar darbenin ideoloğu olabilirler”.
Şimdi bu mantıktan yola çıkarak, iktidara muhalefet eden, farklı görüş ileri süren herkesi darbecilikle suçlamak olasıdır. Bu mantığın sonu tek parti diktatörlüğüdür ki, şu anda bu tesis ediliyor.
Ergenekon var mıdır, yok mudur şeklindeki bir tartışma ise abesle iştigal. Gizli örgütlenmeler bu ülkede var ve bunun acısını en fazla çekenler solcular oldu. Darbecilerin yarattığı faşizm en fazla solu ezip geçti. Çorum, Maraş, Sivas, 1 Mayıs 1977 katliamının gerçek suçluları ortaya çıkarılmamışken, işlenen 17 bin faili meçhul cinayetin hesabı sorulmamışken, yüzlerce gazeteci, aydın, yazar, sanatçı siyasi cinayetlere kurban gitmişken “Ergenekon yoktur” demek ya çetelerden taraf olmaktır ya da aymazlıktır. Veli Küçük’lerin, İbrahim Şahin’lerin, Levent Ersöz’lerin suçlu olduğunu herkes biliyor. Bu ülkede barış, kardeşlik, eşitlik ve özgürlük yanlıları da Ergenekon tipi örgütlenmelere karşı yıllarca mücadele veriyor.
Ama sorun şu: AKP gerçekten çeteleri mi temizlemek istiyor yoksa kendi çetelerini mi yaratıyor? Birçok insan gibi bu konuda ben de kuşkuluyum. Biz bu Ergenekon’dan zor çıkacağız.
İzleyeceğiz ve yaşayarak göreceğiz.
Kelime ATA /
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy1143 = 'kelime' + '@';
addy1143 = addy1143 + 'habercek' + '.' + 'com';
var addy_text1143 = 'kelime' + '@' + 'habercek' + '.' + 'com';
( '' );
1143 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
HABERCEK.COM - 19 Ocak 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.