Dinci yobazlar itinayla aklanır!

Dinci yobazlar itinayla aklanır!

Gericilik Ergenekon'la sıvanır mı?Sivas katliamına “el atan” Aksiyon dergisi, “Madımak’ta ‘derin Aleviler’ ile PKK’nin...

A+A-

Dinci yobazlar itinayla aklanır!

Gericilik Ergenekon'la sıvanır mı?

Sivas katliamına “el atan” Aksiyon dergisi, “Madımak’ta ‘derin Aleviler’ ile PKK’nin de parmağı vardı” iddiasını ileri sürdü. PSAKD Genel Başkanı Fevzi Gümüş, "Sivas'ta Ergenekon parmağı" iddiasına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Fethullahçı yayın organı Aksiyon dergisinin bu haftaki kapak konusu Sivas katliamı. “Canları Kim Yaktı” manşetinin hemen altında “Madımak'tan Ergenekon'a uzun ince bir yol”, “Sivas Emniyeti 2 Temmuz 1993'ü yeniden inceliyor. Olayda DHKP-C ve PKK'nın da parmağı var” alt başlıkları yer alıyor.

Henüz mahkeme heyetinin incelediği ve kamuoyuna açıklanmamış olan Ergenekon'un üçüncü iddianamesinde Sivas Katliamı ile Ergenekon'u ilişkilendiren bölümlerin yer aldığı yine başta Zaman gazetesi olmak üzere AKP cephesinde yer alan basın organlarına “sızdırılmıştı”. İddianamenin açıklanmasına bir hafta kala, Aksiyon dergisi Ergenekon'da üçüncü perdenin ne üzerine oynanacağının da sinyalini vermiş oldu.

Aksiyon'un haberinden çıkan sonuç, Sivas'ta Madımak Oteli önünde toplanan gerici ve şeriatçı güruhun birileri tarafından tahrik ve provoke edilmiş olduğu, bunlar arasında DHKP-C, PKK gibi örgütlerin de olduğu, hatta “derin Aleviler”in rol oynadığı, bir takım gerici, şeriatçı küçük örgütler de halkı tahrik etmiş olmalarına karşın bunların Ergenekon bağlantılı “ne idüğü belirsiz” gruplar oldukları, galeyana gelen “dinci” topluluğun tek suçlu ilan edilemeyeceği, çünkü o gün Sivas'ta “kimin ne yaptığı belli olmayan bir durum yaşanmış” olduğu şeklinde. Aksiyon'un haberinde, Madımak'ı içerisinde sanatçılar, aydınlarla yakanlar “kim oldukları, ne istedikleri tam olarak bilinmeyen gruplar”, 2 Temmuz günü yaşananlar ise “tuhaf olaylar”.

“Gericilerin aklanmasına izin vermeyiz”

Aksiyon dergisinin kapak konusuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Sivas katliamının PKK, DHKP-C ve “derin Aleviler”in tahrikleri sonucu gelişmiş bir olay olarak gösterilmesini, “son dönemde gericilerin, Sivas'ta Madımak'ta şeriatçı, ırkçı ve faşist güçlerin katliamcı rolünü gizlemeye çalışan, her şeyi kontr-gerillaya havale eden, bunu yaparken de kendi suçlarının üzerini örtmeye yönelik bir çabası” olarak nitelendirdi. Sivas katliamında derin devletin rolü ihtimalinin yadsınamayacağını belirten Gümüş, olayın arkasındaki suçluların aranmasının, Maraş'ta bebekleri ve yaşlıları parçalayan, Madımak önünde “şeriat istiyoruz” diye bağıran gerici güruhun aklanmasını gerektirmediğini ifade etti.

Sivas katliamının Alevilere, solculara karşı gerçekleştirilen bir saldırı olduğunun altını çizen Gümüş, AKP iktidarının ise Madımak Oteli'nin müze yapılması tartışmalarında da görüldüğü gibi Madımak'la yüzleşmekten hâlâ korktuğunu belirtti.

Dava sürecini de değerlendiren Gümüş, "Sanıkları koruyan, kollayan gerici, şeriatçı, ırkçı bakışa karşı mücadele ederek, içimize sinmese de davayı bugüne kadar getirdik. Ancak hala firarî sanıklar var. Bunlardan biri de Refah Partisi'nin eski Belediye Meclis üyesi Cafer Çakmak. Firarî sanıkların dönemin Refah Partisi Belediyeleri'nde çalıştırıldıklarını biliyoruz. Bu katliamı gerçekleştirenler, ön saflarında yer alanlar gerici, şeriatçı güçler. Bunları aklamaya dönük girişimlere izin vermeyiz” diye konuştu.

Aksiyon'un “derin Aleviler” tanımlamasına da tepki gösteren Gümüş, “Derin devletin en başta kullandığı kişiler şeriatçılar, faşistlerdir. Derin bir şeyler arayacaksak bunu şeriatçılarda aramak gerekir” diyerek, derin devletin mağdurlarının hep solcular, Aleviler olduğunu, şeriatçı ve gericilere karşı şu ana kadar herhangi bir suikasta rastlanmadığını da sözlerine ekledi.

Aksiyon'a göre Sivas katliamı

Aksiyon'un haberinde 2 Temmuz 1993'te yaşananların kasıtlı olarak “çarpıtılarak” anlatıldığı, polisin istihbarat raporlarında kullanılana benzer bir dilin kullanıldığı görülüyor. Oteli yakıp insanları öldüren gerici ve şeriatçıların katliamdaki rolünü minimuma indiren Aksiyon, “derin Aleviler” söylemi ile Alevilerin “o kadar da masum olmadığı” mesajını vermeye çalışıyor. PKK ve DHKP-C'nin “olaylarda parmağı olduğu” iddiasının dayanaklarının ise bu örgütlerin polis raporlarına yansıyan Sivas'ta ve Aleviler arasında örgütlenme faaliyetlerinden öteye gitmediği görülüyor.

Aksiyon'un haberinden bazı bölümleri aşağıda aktarıyoruz.

Sağ mı sol mu belli değildi: “Cuma çıkışı Selimiye yerine Paşa Camii’nin önünde bir grup toplanıp Aziz Nesin aleyhine sloganlar atar. Kalabalık bununla da yetinmez. Amerika’nın mı yoksa İsrail’in mi olduğu tespit edilemeyen bir bayrak yakılır. ‘Kahrolsun Amerikan emperyalizmi, kahrolsun Siyonizm!’ sloganlarının atıldığı polis kayıtlarına yansır. Sloganlar ilginçtir. Çünkü jargon, hem sol hem de sağ düşüncedekilerin kullandığı türdendir.”

Kimin ne yaptığı belli değildi: “Can Şenliği Tiyatro Grubu’nun sahneye koyduğu oyunda da Müslümanlara hakaret edildiği ileri sürülür. Atatürk Kültür Merkezi’nde de bu sefer başka bir grup ‘Yaşasın devrimci mücadelemiz!’ şeklinde slogan atar. Olaylar karşılıklı tahriklerle giderek büyür. Artık kimin ne yaptığı belli olmayan bir durum yaşanmaya başlar Sivas’ta.”

O kadar kalabalık da değildi: “2 Temmuz’da saat 11’de başlayan ve akşam 8’e kadar devam eden olaylarda polis telsizlerinden çeşitli anonslar geçilmeye başlar. En son anons, kalabalığın sayısının 10 bini bulduğu yönünde. Ancak o güne dair görüntülere bakıldığında polisin abartmış olabileceği üzerinde duruluyor. Tahminlere göre kalabalık 5 bin kişi civarındadır. Tahriklerle başlayan ve hâlâ aydınlatılamayan karanlık noktalarıyla Madımak Oteli ateşe verilir.”

Olayı dincilere yıkmaya çalışıyorlar: “Tanıklar ve olayı birebir yaşayanların anlattıklarının ve yazdıklarının aslında gerçekleri tam manasıyla yansıtmadığı her geçen gün netleşiyor. Öyle ki bir kesim tarafından olayın sadece ‘dinci’ denilen gruplara yıkılmak istenmesi ve Sünni barbarlığı olarak sunması, madalyonun öteki yüzünü görmezden gelmek olarak değerlendiriliyor. Yine bu kesim, derin çetelerin parmak izlerini ve provokasyonu ısrarla görmezden geliyor.”

Derin Aleviler kendi kendilerini yaktı: “Bunun dışında hem Sivas Emniyeti hem de istihbarat birimlerinin ulaştığı bazı ayrıntılar var. Her şeyden önce 2 Temmuz 1993’te 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olay, tek başına bir grubun işi değil. Sanki bir konsorsiyum iş başındaymış. Yapılan bazı tespitlere göre, Madımak’ta ‘dinci’ olarak tabir edilen grupların yanı sıra ‘derin Aleviler’ ile PKK’nın da parmağı vardı.”

“Madımak’ta sadece ‘yobazlar’ ve ‘faşistler’ yok. ‘Derin Aleviler’ de iş başındadır. Militanlarının neredeyse tamamı Alevi kökenli olan DHKP-C’nin (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi) Madımak’ta izine rastlanıyor. Polis kayıtlarına göre, olayları provoke edenler arasında, daha sonra örgütün değişik zamanlarda düzenlediği gösteri ve eylemlerde yer alanlar bulunuyor.”

Sendika parmağı da var: “Diğer bir ayrıntı ise 2 Temmuz günü Malatya’dan Ankara’ya toplantıya gitmekte olan bir sendikaya ait otobüsün Sivas’ta mola vermesi ve sonra ortadan kaybolması. Otobüste kimler vardı ve bu davetsiz misafirler daha sonra nereye gitti? Bunlar dönemin emniyet birimlerince takip edilmedi.”

2 Temmuz mitingleri de tertip: “Aslında Alevi vatandaşlar, sadece PKK’nın değil, bütün örgütlerin ve bu işte çıkar sağlamak isteyen Alevi örgütlenmelerinin de hedefinde. Çünkü Madımak bir acı olsa da uzun yıllar anma ya da etkinlikler yapılmıyordu. Özellikle Avrupa’daki Alevi dernekleri 2004’ten itibaren Madımak’ı hatırlamaya başladılar. Hazırlanan raporlara göre 2005’te 200-300 kişi anma programına katılırken; bu sayı her geçen yıl artmış. 2006’da 6 bin, 2007’de 8 bin, 2008 ve 2009’da 10 bin kişi olmuş.”

(soL-Haber Merkezi) - 30 Temmuz 2009

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.