Devlet Kesesinden Sendikacılık

Devlet Kesesinden Sendikacılık

Devlet Kesesinden SendikacılıkAziz ÇELİKBu konuda daha önce de birkaç yazı yazmıştım. Konu yine gündemde. O halde fikri takibe devam...

A+A-

Devlet Kesesinden SendikacılıkDevlet Kesesinden Sendikacılık

Aziz ÇELİK

Bu konuda daha önce de birkaç yazı yazmıştım. Konu yine gündemde. O halde fikri takibe devam edelim. Kamu çalışanları sendikalarının grevsiz-toplu pazarlıksız “toplugörüşmeleri”, hükümetle çay-kahve içme toplantıları bitmek üzere. AKP hükümetiyle 6. kez yapılan toplugörüşmeler iyice anlamsızlaşmış durumda. Kamu çalışanlarının uluslararası hukuk ve Anayasa’nın 90. maddesinden kaynaklanan grevli toplusözleşmeli sendikal haklarını tanımak konusunda kılını kıpırdatmayan ve yıllardır sendikaları oyalayan AKP yine aynı yöntemi uyguluyor. Bu yüzden KESK toplantıları protesto ediyor ve katılmıyor; grevli, toplusözleşmeli sendikal hakların hükümetçe kabulünü istiyor. Kamu-Sen ve Memur-Sen ise masada.

Malum, masada hükümet ne derse o olacak! Hükümetin gelirler politikasının temel esaslarının ve sınırlarının ise “piyasalar” tarafından çizildiği sır değil. Grevsiz-toplusözleşmesiz “toplu sohbetlerle” bu sınırları değiştirmek, kamu çalışanlarının taleplerini gerçekleştirmek hayal gibi.

Ancak görüşmelere katılan iki konfederasyonun hükümetten ilginç bir başka talebi var ki sonuç alması mümkün gözüküyor! Aslında bu talep yeni değil. 2005 yılında Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından gündeme getirilen ve hükümetçe kabul edilen bu uygulama ile fiilen kamu çalışanlarının sendika aidatları devlet tarafından ödeniyor. 29 Ağustos 2005 tarihinde Kamu-Sen ve Memur-Sen tarafından imzalanan toplugörüşme mutabakat metninin 4. maddesi ile “Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 YTL ilave ödeme yapılmasını sağlayacak düzenlemeye gidilmesi” öngörülüyordu.

Nitekim bu mutabakat metni 21 Mart 2006 tarih ve 5473 sayılı yasa ile uygulanmaya başlandı. Yasanın ek 4. maddesi “kamu görevlileri sendikasına üye olup, kendisinden üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine, anılan kesintinin yapıldığı her ay için 5 YTL tutarında sendika ödeneği verilir” hükmünü içeriyor.

Şimdi Kamu-Sen ve Memur-Sen bu “sendika ödeneği”ni artırmanın pazarlığını yapıyor. Kamu-Sen “sendika ödeneği” miktarının brüt asgari ücretin 1/12’si oranına (yaklaşık 50 YTL); Memur-Sen ise “aylık katsayısının 500 gösterge rakamıyla çarpımı” sonucu bulunacak miktara (yaklaşık 25 YTL) yükseltilmesini istiyor.

Bilindiği gibi kamu çalışanları sendikalarının aidatları binde 5 civarında. 5 YTL iki üç yıl önce binde 5’lik sendika aidatlarını karşılar durumdaydı. Şimdi ise karşılamıyor. O yüzden sabit miktar yerine devletten sağlanan sendika aidatlarını bir orana ve katsayıya bağlamak istiyorlar. Akıllıca bir “sendikacılık”!

Devlet Kesesinden SendikacılıkKamu-Sen ve Memur-Sen “sendika ödentisi”nin devlet tarafından sendikalara ödenen bir para olmadığını, bunun yanlış bir kanaat olduğunu ve bu ödeneğin doğrudan sendika üyelerinin cebine gittiğini iddia ediyor ve sendika ödeneğinin adının “toplugörüşme ikramiyesi” veya “toplugörüşme primi” olarak değiştirilmesini istiyor.

5 YTL konusunda eleştiriler artınca ve devlet kesesinden sendikacılığı açıkça savunmak mümkün olmayınca şimdi minareye kılıf, isim değişikliği aranıyor. Oysa Kamu-Sen ve Memur Sen tarafından imzalanan protokolde yer alan ifade açık: “Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla 5 YTL ilave ödeme yapılması.” Adına ne denirse densin mesele devlet kesesinden aidat sağlamaktır. Artık bu minareyi herhangi bir kılıf örtemez. Devlet sendika üyesine sendika veya toplugörüşme ödeneği verecek ve böylece sendika üyeliği nedeniyle maaşlarda bir düşüş olmayacak. Zaten sendika aidatları maaşlar ödenirken ilgili kurum tarafından kesilip sendikalara aktarılıyor.

Kamu çalışanlarının işvereni devlettir, siyasal iktidardır. Kamu çalışanları sendikalarının muhatabı bir işveren olarak devlettir. Sendikaların görevi, siyasal iktidarla mücadele ederek, pazarlık ederek, güçlerini ortaya koyarak hak almaktır. Sendikalar hangi ad altında olursa olsun işverenden aidat talep ve/veya mali yardım talep edemez.

Sendika ile üye arasındaki en önemli bağlardan biri aidattır. Bu bağ koparsa sendikalar devlet dairesine döner. Sendikaların mali bağımsızlığı ortadan kalkarsa, devlet/işveren kaynaklarına muhtaç hale gelirlerse örgütsel bağımsızlıkları da ortadan kalkar, sarı sendika olurlar.

Öte yandan bu uygulama hukuksuzdur. Çünkü Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 20. maddesi sendika ve konfederasyonların kamu makamlarından maddi yardım kabul etmesini yasaklamıştır. 5 YTL uygulaması özünde kamu makamlarından sağlanan bir yardımdır.

Sendika aidatlarının devlet tarafından karşılanması ILO ilkelerine de aykırıdır. ILO denetim organları vermiş oldukları kararlarda, sendikal örgütleri bir kamusal organın bağımlılığı altına sokan finansman sistemlerinin, kamu yetkililerinin karışmasına olanak verdiği için kaldırılmasını istemiştir.

5 YTL” sendikacılığının nasıl ortaya çıktığını 1 ve 8 Eylül 2005 tarihli BirGün yazılarımda ayrıntılarıyla yazmıştım. Gazeteci Emin Pazarcı, 3 Eylül 2005 tarihli Tercüman’da 5 YTL’lik sendika üyeliği ödentisinin hikâyesini; AKP yöneticileri ile Kamu-Sen arasında yapılan ve KESK’i hedef alan pazarlığın perde arkasını cümle cümle yazmıştı. Konu sadece sendikaların mali bağımsızlığının ihlali değil, hükümete rahatsızlık veren bir sendikal anlayışın cezalandırılmasıdır.
 
AZİZ ÇELİK

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy38439 = 'azizcelik' + '@';

addy38439 = addy38439 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text38439 = 'azizcelik' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

38439 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

 
BİRGÜN - 28 Ağustos 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.