Dersim'e, Seyit Rıza'ya Sahip Çıkmayan Aleviler İsyankâr Hacı Bektaş'a Ne Diyecek?
Dersim'e, Seyit Rıza'ya Sahip Çıkmayan Aleviler İsyankâr Hacı Bektaş'a Ne Diyecek?Hüseyin DEMİRTAŞ*Hitler zihniyetli CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur...
Dersim'e, Seyit Rıza'ya Sahip Çıkmayan Aleviler İsyankâr Hacı Bektaş'a Ne Diyecek?
Hüseyin DEMİRTAŞ*
Hitler zihniyetli CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in, Dersim Katliamını övmesinin ardından Dersimliler haklı olarak hop oturup hop kalkıyorlar. Türkiye'nin ve dünyanın neresinde bir Dersim kökenli varsa, küplere binmiş durumda bugünlerde. Tepki yerinde ve gerekli. Devamının da gelmesi lazım. Ta ki CHP akıllanıncaya kadar veya akıllanmayacaksa da tüm Aleviler CHP'nin ne menem bir yapılanma olduğunu anlayana ve onu tarihin çöp sepetine atana kadar sürmeli bu protestolar. Artık istifa, timsah gözyaşlarıyla dilenen özürler yetmemelidir!
Bakıyorum da Onur Öymen vakasından sonra, bazı CHP'liler Alevilere sahip çıkar bir görüntü sergilemeye başladılar. Ancak bu sahip çıkışta tam evlere şenlik! Aldığımız duyumlara göre, CHP'liler tabanında Kürt ve Dersim kökenli Alevilerin bulunduğu yerlerde başka bir dil, Türk/Türkmen Alevilere karşı da başka bir dil kullanıyorlarmış… Kürt ve Dersimlilerin yanında biraz mahcup ve Öymen'in açıklamalarının densizlik olduğu yolunda bir söyleme başvururlarken, Türkmen Alevilerin yoğunlukta bulunduğu batı bölgelerindeki Alevilere de alttan alta, "Siz ne yapacaksınız Dersim'i ve Kürt Alevilerini? Onlar isyan ettiler. Belalarını da buldular. Zaten Kürt'ten Alevi olmaz. Bakın Güneş Gazetesi'nde sizden biri olan Rıza Zelyut bile öyle yazıyor. Ayırın Kürt Alevileriyle, Dersimlilerle yollarınızı. Onlar eşkıya, terörist. Dün ülkemizi bölmeye çalışıyorlardı. Şimdi de aynı hedeften vazgeçmiş değiller..." şeklinde ayrımcı mesajlar veriyorlarmış.
Elbette kabul etmeliyiz ki batıda bu yalanlara inanacak bir Alevi kitle de var artık. Keza "Onlar da Türk, biz de Türk’üz. Vatanı Kürtlere böldürtmeyiz" gibi safsatalara inanıp, pusulasını şaşırarak MHP'ye oy veren Alevilerin varlığı da bir gerçek... Bunun böyle olduğu bir yerde CHP'nin yaydığı asılsız iddialara inanılması zaten normal karşılanmalı. CHP burada çifte standart uyguluyor. Aynen Fethullah Gülen'in söylemlerini kullanıyor Dersimliler hakkında. Bu manevralarla da Türkmen Alevileri avlamak ve ilerde de kendine bağımlı kılmayı hedefliyor herhalde CHP. Ne demişti Fethullah Gülen, Dersim tartışmalarının başlamasından sonra ortaya çıkan bir vaaz kasetinde, Dersim Alevilerini kastederek, "Fakat Türkiye’de ben Alevi demiyorum. Onlar Alevi değildir. Anadolu’daki Aleviler Yörükler, bizim tahtacılar onlar bizim her zaman anlaşacağımız insanlardır. Fakat aslen Nusayri olan Ermenilerden, Süryanilerden meydana gelmiş aslen Nusayri olan Tunceli civarındaki Aleviler bu işin arkasında. Bunlar Türkiye’de gaileler açtığı zaman devletinizle, ordunuzla bu işin karşısına çıkamazsınız. Ve bunların dinleri yoktur. Nusayri akidesi vardır. Allah insandır, insan Allah’tır. Allah insanın içine girmiştir, insana itaat etmiştir. Bu anlayış hâkimdir."
CHP'nin şimdi çıkıp Türk/Türkmen Alevilere Fethullah Gülen benzeri şeyler söylemesi sırıtmıyor mu? Ne farkı var şimdi CHP’nin söyledikleriyle, Gülen’in Dersimliler hakkındaki asılsız iddialarının?
DERSİM TÜRK OLSA YİNE İMHA EDİLECEKTİ
Oysa aslında önemli olan CHP'nin tavrı değil. Türk/Türkmen Alevilerin bu tür söylemlere inanmasıdır asıl üzücü olan... Sanki devlet doğuda Kürt Alevileri, Dersimlileri ezerken onların başı göğe ermiş... Sanki CHP ve bilumum gelmiş geçmiş hükümetler, "Tamam doğudaki Kürt Aleviler isyankâr, terörist. Sizler iyisiniz. Kuzu gibisiniz. Devlete sadıksınız. O halde sizlere Alevi olarak haklarınızı veriyorum. Yolunuzu/inancınızı tüm kurumlarıyla ve gelenekleriyle olduğu gibi tanıyorum. Cemevlerinizi resmen ibadethane olarak kabul ettim. Doğudakilere bir şey vermeyeceğim. Oralar zaten hep olağanüstü hal bölgesi..." demiş gibi hemen söylenen hoş sözlere inanıyorlar…
Hâlbuki pek çok araştırmacının ve tarihçinin ısrarla altını çizdiği gibi, "Dersim değil Kürt/Zaza, Türk olsa da imha edilecekti. Katliamlara maruz kalacaktı. Türk, Kürt, Zaza, Arnavut ve Roman kökenli tüm Alevilerin bu gerçeği hiç aklından çıkarmaması gerekiyor. Evet, tekrar ediyorum; Dersim Türk olsaydı yine devletin aynı muamelesine maruz kalacaktı. Zira 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Sünni İslam'ın nüfuz edemediği, devletin giremediği, etki edemediği ve teslim alamadığı otantik ve kökenlerine en sadık kadim Alevilik Dersim'de yaşıyordu sadece. Mahşerin son atlıları gibi bir Dersimliler kalmıştı teslim olmayan. Bir başka Alevi-Kızılbaş direniş kalesi Koçgiri'nin işini 1921'de Sakallı Nurettin Paşa çoktan görmüştü. İlerde Dersim’deki katliamlara da damadı General Apdullah Alpdoğan imza atacaktı. Devlet başka bölgelerdeki Alevileri kökeni ne olursa olsun şöyle veya böyle bir şekilde Yavuz'dan beri adım adım hizaya sokmuştu. Onlara hadlerini bildirmişti. Devlet, Dersim dışındaki Alevilerde artık haklarını savunacak, en ufak bir itiraz geliştirecek-getirecek derman bırakmamıştı. Sünni olan Sünni olmuş, olmayanlar da sinmişti adeta.
HACI BEKTAŞ VELİ TERÖRİST MİYDİ?
Dersim'i bu yönüyle görmeli tüm Aleviler ve Dersimlilere sahip çıkmalıdırlar. Zira Dersim tüm Alevilerin yarasıdır. Onlar Kürt Alevi’sidir diye Dersimliye sahip çıkmamak, Alevilere hiçbir şey getirmediği gibi, devletin zaten canı gönülden desteklediği kendi içinde bölünme ve parçalanmalara hizmet eder.
Bir de bu Aleviler ne zamandır itaatkâr çocuklar oldu? Aleviler devlet ağzıyla mı konuşacaklar hep böyle? Söylenene değil, yaşanana; dönüp geçmiş tarihe bakmak en iyisi...
Şimdi doğudaki Alevi'ye, kökeninden dolayı sahip çıkmayan Türk/Türkmen Aleviler bilsinler ki, en çok kendilerinin „bizdendir, Türkmen’dir“ diye sahip çıktıkları Alevi-Bektaşi yolunun Serçeşmesi Hacı Bektaş Veli de devletin gözünde aynen Seyit Rıza gibi eşkıya, asi ve günümüz diliyle söylersek terörist idi. Kimin gözünde? Anadolu Selçukluları'nın gözünde tabii ki...
Alevileri ehlileştirmek, itaatkâr ve uslu çocuklar yapmak isteyenler hep bu tarihsel gerçeği unutturmaya çalışıyorlar. Hacı Bektaş'ın "İncinsen de incitme" sözünü adım yudum başı tekrarlarken, kardeşi o koca Menteş'in 1239 Babai Kıyımında şehit edildiğini hep gizliyorlar ve hasıraltı etmeye çalışıyorlar. Ayrıca unutuyorlar ki, Hacı Bektaş kendisi de o kıyımdan zor bela kurtulmuş bir kılıç artığıdır. Yani dağa çıkmış, isyana katılmış bir kişidir. Sahi niçin ayaklanmıştı o günün Alevileri? Aynen bugünkü gibi eşit haklar için, ağır vergileri kaldırtmak ve Selçuklunun eşitsiz, hak-adalet tanımaz zalim uygulamalarına daha fazla tahammülleri kalmamıştı. Ve bıçak kemiğe dayandığını görünce Baba İshak ve İlyas'ın önderliğinde kılıç kuşanmaktan başka çare bulamamışlardı. İşte bunların içinde Hacı Bektaş ve kardeşi yiğit delikanlı Menteş'te vardı.
ALEVİ ULULARININ NEREDEYSE TAMAMI İSYANKÂR
Aleviler önderlerini iyi tanısınlar. Yine Osmanlı'nın gözünde "Yârin yanağından gayri her yerde ve her şeyde ortak olalım" şiarıyla huruç eyleyen Şeyh Bedreddin de eşkıya ve teröristti. Onun canı, malı ve ırzı Müslümanlara helaldi. Bugün nefeslerini her cemde coşkuyla dinlediğimiz Pir Sultan Abdal keza Osmanlı'nın gözünde aynıydı ve Hızır Paşa tarafından idam edildi. 1527'de "daha yaşanılır bir dünya, eşitlik ve adalet" istemiyle Osmanlı'ya karşı ayaklanan Hacı Bektaş Dergâhı’nın Balım Sultan'dan hemen sonra gelen postnişini Kalender Çelebi de ipe çekildi. Daha da eski tarihlere gidersek, Hz. Hüseyin Yezid'in gözünde terörist, asi ve eşkıya idi. İtaat-biat etmediği, teslim bayrağını çekmediği için Kerbela’da katledildi. Malum yolun uluları, cemlerde adlarına dara durulan Hallacı Mansur, Nesimi ve Fazlullah (Hurufiliğin kurucusu. Cemlerde adına durulan darın adı Fazlı darıdır) dönemlerinin devletleri gözünde birer asi, sapkın ve fitne çıkarıcı olarak nitelenmişlerdi ve kimisi yakılmış, kimisinin de derisi yüzülmüştü canlı canlı!
Alevilik-Bektaşilik yolu öyle muhallebi çocuklarının, steril mekânların nazenin yapılı kişilerinin yolu ve süreği değildir. Ezenlerin değil, ezilenlerin gözüyle okunan tarih bunun en büyük kanıtıdır. Tabii ki okuyup, anlayabilene...
Demek istediğimiz, Aleviler tarihlerine ve bugüne gelmelerine borçlu oldukları önderlerine bugünün kirlenmiş kavramlarıyla, başkalarının gözüyle değil, ayrım yapmadan sahip çıkmalıdırlar. Seyit Rıza'yı ve mücadelesini, 1937-38'de Dersim'de yaşanan katliamları, 1921 Koçgiri'de Alişer Bey'i ve on binlerce Alevi'nin insafsızca imha edilmesini Fethullah Gülen ağzıyla "Efendim, onlar Kürt’tü, dinsizdi, medeni değillerdi. Devlet oralara medeniyet götürmek istedi vs." diye değerlendiren bir Alevi, güya Türk diye sahip çıktığını zannettiği Hacı Bektaş'ı, Pir Sultan'ı ve Kalender Çelebi'yi de anlamaz ve kavrayamaz. Sonunda da egemenlerin kafasıyla, onların kavramlarıyla konuşa konuşa onlara dönüşür. Tarihine ve kimliğine yabancılaşır. Pek çoklarının yaptığı gibi gider teslim ve asimile olur. İş biter…
Sonsöz: Yolunun/inancının tarihini bilmeyenler, bugününü hiç anlayıp kavrayamazlar!
NOT : Bu Makale Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) Aylık Yayın Organı Alevilerin Sesi Dergisi’nin 133. Sayısında Yayınlanmıştır —
Alevihaber.com
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.