Denizlerce çoğalıyoruz

Denizlerce çoğalıyoruz

Denizlerce çoğalıyoruz Katledilmelerinin 36. yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı on binlerce kişi andıTürkiye Halk...

A+A-

Denizlerce çoğalıyoruzDenizlerce çoğalıyoruz

Katledilmelerinin 36. yılında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı on binlerce kişi andı

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idamlarının 36’ncı yılında, emperyalizme öfke, devrim ve sosyalizme inanç ile anıldı. Karşıyaka Mezarlığı’nın cadde ve sokaklarını dolduran her yaştan kadın erkek, işçi ve emekçiler, öğrenciler, işsizler, emeklilerin aralarında olduğu yaklaşık on bin kişi Denizleri bir kez daha yaşattılar. Mezarları başından “mücadele” sözü ile geçiş yaptılar.

Denizlerin anması için saat 11.00’den itibaren Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu Kapı’da toplanma başladı. Denizlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar, posterler, rengarenk flama ve bayraklarla Karşıyaka Mezarlığı adeta miting alanına döndü.

Kapının girişinde anons aracının arkasında kortejler sıralanırken, katılımcılar sığmayıp ara sokaklara ve mezarlık çıkışına kadar her yeri doldurdu. 68’liler Dayanışma Derneği, Devrimci 78’liler Federasyonu, EMEP, ÖDP, SDP, TKP, Sosyalist Parti, SHP, CHP, KESK ve bağlı sendikalar, DİSK Genel-İş, Ankara Şubeler Platformu üyesi sendikalar, TMMOB, TTB, Halkevleri, ESP, Kaldıraç, Partizan, Odak, Yurtsever Demokratik Gençlik, Akader, İHD, PSAKD, Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı, Alevi Bektaşi Federasyonu, ÇGD ve 2 Temmuz Vakfı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda örgütün temsilcileri, üyeleri anmaya katıldı. “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği” pankartı arkasında DTP Eş Başkanı Emine Ayna, Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan, milletvekilleri Sevahir Bayındır, Şerafettin Halis ve Sırrı Sakık, DTP yöneticileri, “Halkın vekilleri hoş geldiniz” diye selamlandı. AKP İstanbul Milletvekili Ayşenur Bahçekapılı da anmaya katılanlar arasında yer aldı.

‘Deniz ve Yusuf’a büyük sevgi

“Hatırla Sevgili” dizisinin oyuncuları Deniz (Barış Koçak), Yusuf (Murat Zubi) ve Salim (Oktay Gürsoy) büyük bir sevgi gösterisi ile karşılandılar. Hüseyin İnan’ın babası Hıdır İnan, Denizlerin Şekibe ablası Şekibe Çelenk, avukatları Halit Çelenk, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, Kapital’in çevirmeni Alattin Bilgi ile çok sayıda aydın ve yazarın da katıldığı anmada, hep bir ağızdan “Devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganı atıldı. Anmada, Denizler ve tüm devrim şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşunun ardından Denizlerin avukatı Halit Çelenk konuştu.

Denizleri metalaştıramadılar

Anmaya katılanlar adına ortak metni 68’liler Dayanışma Derneği’nden Halil Çelimli okudu. Aradan geçen 36 yılda egemenlerin Denizlerin mücadelesini ticari bir metaya çevirme çabalarının boşa çıktığını kaydeden Çelimli, emperyalizmin AKP eliyle sürdürdüğü halk düşmanı politikalara ve halkları birbirine düşmanlaştıran darbe planlarına karşı mücadele çağrısı yaptı. Denizleri asanlarla, Newrozları, 1 Mayısları kana bulayanların aynı kişiler olduğunu vurgulayan Çelimli, “Denizlerden aldığımız güçle egemenlerin işyerlerini, üniversiteleri teslim alma çabalarını, ideolojik kuşatmayı ve faşist saldırıları boşa çıkartacağız” diye konuştu. Kürt sorununda ödenen bedele rağmen, inkar ve imha politikasının hâlâ devam ettirildiğini, egemenlerin nifak tohumları attığını, milliyetçiliği içten körükleyerek, halkları birbirine düşman etmeye çalıştığını kaydeden Çelimli, yoksul halkların evlatlarının sınır içi ve sınır ötesi operasyonlarla AKP eliyle emperyalist politikalara kurban edildiğini söyledi.

Denizlerin sözleri tekrarlandı

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşamlarını yitiren tüm devrimcilerin isimlerinin okunup, katılımcıların, “Yaşıyor” diye karşılık verdiği yoklamanın ardından kürsüye, Denizlerin yoldaşı Mustafa Yalçıner çıktı. Yalçıner, Denizlerin sehpada söylediği; “Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm ve Leninizmin yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler ve köylüler” şeklindeki son sözlerini kitleye tekrarlattı. Yalçıner’in “Denizler bunları söyledikleri için idam edildiler. Böyle bir amaç için ölünmez mi” sorusuna hep bir ağızdan “Ölünür” yanıtı verildi. Emperyalizmin geçmişte 6’ncı Filolarıyla, NATO’suyla, Avrupa Topluluğu’yla saldırdığını, şimdi ise IMF ve Dünya Bankası’yla, ılımlı İslamla aynı saldırıyı sürdürdüğünü kaydeden Yalçıner, “emperyalizme karşı mücadele bayrağını yükseltme, emperyalizme karşı Deniz olma” çağrısı yaptı.

IMF ve Dünya Bankası eliyle bankacılık sektörünün, limanların, tersanelerin, madenlerin işgal edildiğini belirten Yalçıner, “Şimdi bayrakları yükseltmeyip ne yapacağız” diye sordu. Demokrasi mücadelesine de dikkat çekerek, demokrasi mücadelesinin emperyalizmden kopartılırsa hiçbir işe yaramayacağını vurgulayan Yalçıner, Tunceli’de Denizlerin resminin bulunduğu pankartı yasaklayan savcıyı, İstanbul’da Denizler için yapılacak mitingin yasaklanmasını kınadı. Yalçıner’in, Kürt sorununa değinerek, Deniz’in “Yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği” sözünü hatırlatması üzerine hep bir ağızdan “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganı atıldı. Ayrılıkların, fraksiyonların bir tarafa bırakılmasını isteyen Yalçıner, işçi sınıfı ve halkın etrafında birleşebileceği demokrasi ve sosyalizm için bir güç merkezi olma çağrısı yaptı.

Barış Koçak’ın konuşması

Hatırla Sevgili dizisinde Deniz’i canlandıran Barış Koçak da Deniz Gezmiş’e büyük bir hayranlık duyduğunu belirtti. “Burada olmaktan çok mutluyum” diyen Koçak, Deniz’e bu kadar benzemenin kimseye nasip olmayacağını, bundan dolayı çok mutlu ve gururlu olduğunu söyledi.

Konuşmaların ardından kortejler oluşturularak, Denizlerin mezarları önünden geçit töreni yapıldı. Hüseyin İnan’ın babası Hıdır İnan, oğlunun mezarı önünde oturarak Halit Çelenk ile uzun uzun sohbet etti. Denizlerin mezarları bırakılan onlarca çiçekle adeta çiçek bahçesine dönerken, şiir yazıp koyanlar, sigara yakıp bırakanlar da dikkat çekti.

Ankara/EVRENSEL

Denizler yaşasaydı ayakların baş olma mücadelesini desteklerlerdi

Av. Halit Çelenk (Deniz Gezmiş anmasında yaptığı konuşma):

Bugün burada toplanan insanları görünce çok sevindim. Bu gençleri sevenlerin bu kadar çok olduğunu bir kez daha öğrendim. Ancak bu konuya dair bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Burada toplanmak ve onları anmak çok güzel bir şey. Ancak Deniz, Yusuf ve Hüseyinlerin düşüncelerini, dünya görüşlerini ve benimsedikleri ilkeleri de öğrenmenin gerekli olduğu kanısındayım. Bunun için de onlar hakkında yazılan kitapları, öyküleri, anıları ve şiirleri okumak ve böylelikle onları daha yakından tanımak gerekir. Hatta, bundan da öte, bu öğrenme süreci sonunda onlar gibi antiemperyalist ve bağımsızlıkçı bir tavır da benimsenebilir.

Bu üç genç ve arkadaşları eğitimli, kültürlü ve bilinçli gençlerdi. Tüm eylemleri ve çabalarının amacı, Türkiye insanının mutluluğu yani halkın baskısız, özgür ve sömürüsüz bir dünyada yaşamasını sağlamaktı. Dünya görüşleri, yani bilimsel sosyalizm, sınıfların olmadığı ve “yarin yanağından gayrı” her şeyin hakça paylaşıldığı bir düzeni işaret etmekteydi.

Hemen söyleyeyim ki, onlar ön planda Türkiye’nin bağımsızlığını ve emperyalizmin pençesinden kurtulmasını istiyorlardı. İnsanlığın düşmanı olan ve NATO’suyla, CENTO’suyla, askeri üstleriyle, ikili anlaşmalarıyla, işbirlikçi siyasal iktidarıyla ülkemizin üzerine bir karabasan gibi çökmüş olan emperyalizme karşı mücadele etmeyi kendilerine görev edinmişlerdi. Amerika ile yapılan ikili anlaşmalar nedeniyle cinayet işleyen Amerikalılar bile Türkiye’de yargılanamamakta, Amerikan askeri üslerine üst düzey askeri yetkililer bile girememekteydi. Örneğin, İncirlik Üssü’ne giden Üçüncü Ordu Komutanı Refik Tulga’nın askeri tesise yöneldiğinde, “Giremezsiniz! Buraya ancak Amerikan uyruklu kişiler girebilir” diyen bir Amerikalı albay tarafından yolunun kesildiği, “Ben ordu komutanıyım. Bulunduğunuz bölgede giremeyeceğim yer olamaz!.. Bu, hükümranlık haklarımıza tecavüz değil mi?” diyen Tulga’yı, Amerikalının “Ama ikili anlaşmalar var, bir viski almaz mısınız sayın paşam?” diye yanıtladığı, komutanın bu yanıt üzerine üssü terk ettiği günler yaşandı bu ülkede. Bu uygulamaların bazıları halen sürmektedir. İşte Denizler bu nedenlerle, yaşadıkları dönemde, Dolmabahçe kıyılarına gelen Amerikan 6. Filosu’nun bahriyelilerini denize dökmüşler ve onların diktikleri Amerikan bayrağını indirerek yerine Türk bayrağını çekmişlerdir.

Bugün Amerikan emperyalizmi, o günlere göre daha da küstahlaşmış, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya ve Çin sınırına dek ülkelerin yeraltı ve yerüstü servetlerine göz dikmiş; bu hedefine anlaşmalarla ya da zorla ulaşmaya çalışmaktadır. Irak ve Afganistan işgallerinin nedeni budur. Bugüne dek yaklaşık bir milyonu aşkın insanın öldüğü Irak’ta, halk açlık ve sefalet içinde yaşamakta ve komşu ülkelere göç etmek zorunda kalmaktadır. Bütün bunlar emperyalizmin zulmünü ve hunharlığını gittikçe artırdığını göstermektedir. Bir başka deyişle “kuduran” emperyalizmle mücadele daha da güncel ve zorunlu hale gelmiştir. Bize göre yurtseverliğin ölçüsü tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist bir duruştur.

Bazıları soruyorlar: Denizler yaşasaydılar bugün ne düşünür, ne yaparlardı?

Bence Denizler bugün yaşasalardı, bağımsızlık ve emperyalizm karşıtı mücadelelerini daha da kararlı ve örgütlü biçimde sürdürürlerdi. 1 Mayıslarda devrimci işçi ve emekçilerin yanında olurlar ve “ayakların baş olma” mücadelesini desteklerlerdi. Siyasal iktidarın, emperyalist odakların telkinleriyle, Türkiye işçi sınıfının yıllardan beri yürüttüğü savaşımlar sonunda elde ettiği hakları elinden alma ve cumhuriyetin tüm kazanımlarını yok etme girişimlerine karşı, emekçilerin ve onların örgütlerinin yanında saf tutarlardı. Üniversitelerde satırlı ve bıçaklı saldırılara uğrayan sol görüşlü öğrencileri savunurlardı. NATO’nun Afganistan işgalinin, ABD’nin Irak işgalinin karşısında, Filistin halkının yanında saf tutarlar, Güney Amerika’da halkların ABD emperyalizmine karşı yükselttikleri mücadeleyi yürekten desteklerlerdi.

İnanıyorum ki, onların bağımsızlıkçı ve antiemperyalist ilkelerinin başarıya ulaşması, toplumun hakça bir düzene ulaşmasının yolunu açacaktır.
 
Sultan Özer / Cem Gurbetoğlu
EVRENSEL - 7 Mayıs 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.