Demokratik Kurumlardan Saldırıya Ortak Tepki
Demokratik Kurumlardan Saldırıya Ortak TepkiBASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ! 09.12.2007 Tarihinde saat 15.30 ‘da Eğitim Sen...
Demokratik Kurumlardan Saldırıya Ortak Tepki
BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!
09.12.2007 Tarihinde saat 15.30 ‘da Eğitim Sen Sivas Şube Başkanı Veli HASGÜL sendika binasından çıkışı sırasında bina önünde Şahin marka sivil bir araç içerisinden Eğitim Sen Binasının kamerayla çekimini yapan sivil polislerin saldırısına uğradı. Sendikal faaliyetlerini yürüttüğü sendika binasından çıkışı sırasında sivil oto içerisinden kamera çekimi yapan sivil polislere neden sendikaya giren- çıkanların kamerayla çekildiklerini ve herhangi bir sorunun olup olmadığını sorarak kamerayı kapatmalarını istemesi üzerine “Ben istediğim gibi çekerim basın özgürlüğü var diyen” ve sivil polis olduğu sonradan anlaşılan üç kişiden biri arabadan inerek ikisi de kenardan gelerek fiziksel müdahalede (boğazını sıkarak) bulunarak kimlik sorgulaması yapmışlardır. Bu tür hukuk dışı fiziksel ve psikolojik saldırılar aralıklı olarak baskı aracı olarak uygulanmaktadır. Bu olayın insan hakları günü öncesinde ve Halkevlerinin “Çocuklar Barış ve Kardeşlik İstiyor!” konulu etkinliği sonrasında meydana gelmesi oldukça düşündürücüdür.
Hiçbir gerekçe gösterilmeden neden çekim yapıldığı ve fiili müdahalede bulunulduğu konusunda ilgililer hakkında gerekli işlemin yapılması için, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bu tür uygulamalar ve saldırılar üyelerimize, yöneticilerimize yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. Bazı illerde (Tunceli – Şanlıurfa - Kars ) şube yöneticilerimizin neredeyse tamamı sürülmüştür. Iğdır temsilcimiz Ayhan KURTULAN ve Mardin Kızıltepe temsilcimiz Nurullah TUNÇ devlet memurluğundan çıkarılmıştır. Yine pek çok ilde üyelerimiz, temsilcilerimiz ve yöneticilerimiz çeşitli şekillerde baskıya maruz kalmaktadır. Kuşkusuz görev yeri değişikliği adı altında sürülen, görevine son verilen ve disiplin cezasıyla cezalandırılan üyelerimiz bununla sınırlı değildir. Eğitim emekçilerinin içinde bulunduğu ekonomik, demokratik ve sosyal hakları ile ilgili sorunlarının çözümü yerine, bu sorunları dile getiren sendika üye ve yöneticilerinin yer değiştirme adı altında sürülmeleri, disiplin cezası ile cezalandırılmaları ve hatta görevlerine son verilmesi ve sürekli olarak baskıya - saldırıya maruz bırakılmaları kabul edilemez. Yaşananlar ülkemiz yöneticilerinin ne kadar demokrasi, insan hakları ve özgürlük taraftarı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
AKP hükümetinin Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'nda yaptığı değişikliklerin bir sonucu olarak sokaklarda ve karakollarda polis “terörü” artmıştır. O dönem konfederasyonumuzun da aralarında olduğu demokratik kitle örgütlerinin uyarıları ne yazık ki dikkate alınmamış, hukuk devleti ilkesini rafa kaldıran, kişi hak ve özgürlüklerini polisin takdir yetkisine teslim eden değişiklikler kamuoyunda hiç tartışılmadan, eleştirilerimiz dikkate alınmadan, AKP tarafından yasalaştırılmıştır.
İnsan hakları konusunda sicili hiç parlak olmayan emniyet teşkilatı Polis Vazife ve Salahiyet Yasası'nda polise tanınan olağanüstü yetkilerden sonra yaşam hakkı ve işkence gibi vahim insan hakları ihlalleriyle daha sık anılır hale gelmiştir.
İnsan hakları örgütlerinin verilerine göre yasadan sonra özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğünde işkence ve kötü muamele ciddi bir biçimde artmış, önce İstanbul'da ardından İzmir'de gencecik insanlar polis kurşunlarıyla öldürülmüştür.
Hükümetin, polise tanınan yetkilerle artan asayiş olaylarının azaltılmasının hedeflendiğine ilişkin söylemi tamamen aldatmacadan ibarettir. Polise tanınan yetkilerin genişletilmesiyle suçun azalmadığı aksine arttığı son aylarda yaşanan olaylarla ortaya çıkmıştır.
Yine eğitim alanında da şiddetin çözümü için polisin görevlendirilmesi kabul edilemez bir uygulamadır. Her ne sebeple olursa olsun, okullarda sivil polisin görevlendirilmesi, iddia edilenin aksine şiddet olaylarını azaltmayacak, aksine öğrenci, öğretmen ve diğer eğitim emekçileri üzerinde psikolojik hatta zaman zaman fiili baskı yaratacak sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Milli Eğitim Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasındaki “güvenlik protokolü”, ileride olumsuz uygulama ve örnekler yaşanmaması için derhal iptal edilmelidir. Okullarda şiddetin önlenmesi, toplumsal olaylarda önemli bir şiddet kaynağı olan polislerin ve polisiye önlemlerin insafına bırakılmamalıdır. Okullarda şiddeti polis önleyecekmiş, peki polisin yarattığı şiddeti kim önleyecek.
Türkiye’de olması gereken, hak ve özgürlükleri kısıtlamak, hak arama eylemlerini suç olarak görmek değil, 12 Eylül anayasası başta olmak üzere, tüm yasakçı, anti-demokratik yasaları değiştirerek özgürlüklerin sınırlarını genişletmek olmalıdır. AKP'nin hiçbir tartışma yapılmadan çıkardığı bu türden yasalar, demokratik hukuk devletinin gerekleri doğrultusunda, insan hak ve özgürlükleri temelinde hemen değiştirilmeli, yaşama hakkının ihlali ve işkence gibi ağır insan hakkı ihlalleri cezasız bırakılmamalı, bu fiilleri işleyen polisler ile göz yuman ve emir veren amirlerine caydırıcı cezalar verilmelidir.
Bilinmelidir ki, gerçekten eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye için mücadele eden Eğitim Sen bu çirkin saldırı karşısında sessiz kalmayacaktır, sadece Şube Başkanımıza yapılan saldırının değil, bundan sonra meydana gelebilecek olan her türlü saldırının karşısında olacaktır. Şube başkanımıza yapılan bu çirkin saldırıyı kınıyor, sorumlular hakkında bir an önce gerekli işlemlerin yapılmasını ve adımların atılmasını bekliyoruz.
11.12.2007
Önder DOĞAN
Eğitim Sen Sivas Şube Sekreteri
KESK Dönem Sözcüsü
KESK – HALKEVLERİ - EMEK PARTİSİ - HACI BEKTAŞ VELİ KÜLTÜR DERNEĞİ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.