CHP'li Ateş: Bu Adalet ve Kalkınma Partisi terörüdür

CHP'li Ateş: Bu Adalet ve Kalkınma Partisi terörüdür

CHP'li Ateş: Bilim adamları sindiriliyorCHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, “Ergenekon” soruşturması kapsamında Başkent Üniversitesi...

A+A-

CHP'li Ateş: Bilim adamları sindiriliyorCHP'li Ateş: Bilim adamları sindiriliyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, “Ergenekon” soruşturması kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın gözaltına alınmasıyla ilgili, “Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir” dedi.

Ateş, “Ergenekon” soruşturması kapsamında Kanal B Televizyonu'nu ziyaret etti. Kanal B Televizyonu Genel Müdürü Nahit Duru ile görüşen Ateş, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. “'Bunlar terör örgütü değildir. Türkiye'de bir terör vardır, bu terör de Adalet ve Kalkınma Partisi terörüdür” ifadesini kullanan Ateş, şunları söyledi:

Bu terör de iktidar terörüdür. Bu, 29 Mart seçimlerinin rövanşıdır. Seçimlerde halkı sindiremeyenler, şimdi Türkiye'nin bilim adamlarını, demokratik düşünce kuruluşlarını sindirmeye çalışıyorlar. AKP, bugüne kadar gerginlikten beslendi, Türkiye'yi kamplara bölerek, Türkiye'yi kutuplaştırarak kendisini ayakta tuttu. Bu aramalara Türkiye kamuoyunun topyekun tepki göstermesini bekliyoruz. Bugünlerin geçeceğine inanıyoruz. Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir.”

Ateş, Kanal B televizyonunun arşivine ve bilgisayar kasalarına el konulduğunu belirtti.

HÜRRİYET - A.A - 13 Nisan 2009

Karayalçın Kanal B'yi ziyaret etti     
 
Yeni Ergenekon gözaltılarıyla ilgili olarak Başkent Üniversitesi’ni ziyaretinden sonra Kanal B’yi de ziyaret eden Murat Karayalçın çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Karayalçın açıklamasında şunları söyledi:

“Geçmiş olsun dileklerimi sunmak için biraz önce rektörlüğe bir ziyarette bulundum, şimdi de Kanal B yönetimini ziyaret ettim. Başkent Üniversitesi Senatosu’nun açıklamasını biraz önce dinledim. Senato’nun açıklamasını çok büyük bir beğeniyle karşıladığımı ve oradaki değerlendirmeleri paylaştığımı ifade etmek isterim. Türkiye’nin yetiştirdiği büyük bilim insanlarından Prof. Dr. Haberal’ın böyle bir işlemle karşı karşıya kalmasından çok büyük bir üzüntü duydum. Prof. Dr. Haberal’i yakından tanıyan birisiyim. Atatürk ilke ve devrimlerine, demokrasiye inanan, darbecilikle, çetecilikle hiçbir ilişkisi olamayacak bir kişidir. Umarım bugün başlatılan süreç daha ileri aşamalara gitmez. Umarım Prof. Dr. Haberal öğrencilerine ve hastalarına hizmet vermeye devam eder. Her şeyin hukuk kurallarına göre işletilmesinden yanayım. Demokrasiye bütün benliğiyle inanan bir siyasetçiyim. Ancak bu işleyişin, aramaların, gözaltıların, hukuk kurallarına uygunluğu bir yana demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi arayışından çok bir sindirmeye dönüştürülmekte olduğunu da üzüntüyle ifade etmek isterim. Prof. Dr. Haberal için yapmış olduğum bu değerlendirme, Türkan Saylan için de geçerlidir, onu da yakından tanıyan birisiyim. Onun da demokrasiya inancını bilen bir kişiyim.. Ben Başkent Üniversitesi’nin bütün öğretim üyelerine, öğrencilere, Kanal B çalışanlarına ve burada bulunan tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.”

CHP’li Yılmaz Ateş’ten sonra Murat Karayalçın da sorular üzerine, Genel Müdür Nahit Duru ile görüştüğünü ve basındakinden başka herhangi bir yeni bilgiye ulaşmadığını, aramaların uzun sürebileceğiyle ilgili bir beklenti olduğunu ve buna paralel olarak ta Duru’nun, gerekli düzenlemeleri yapmış olduğunu ifade ettiğini dile getirdi  
 
HÜRRİYET - ANKARA / DHA 13 Nisan 2009

CHP'li Arıtman: Bundan sonraki adres herhalde Anıtkabir

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Ergenekon soruşturması kapsamında 12’nci dalga gözaltılarına sert tepki gösterdi.

Arıtman, “Ergenekon safsatası tamamen Atatürkçü, laik, çağdaş, vatansever insanları, cumhuriyet mitingleri düzenleyicilerini ve AKP muhaliflerini cezalandırma aracına dönüşmüştürö dedi. Arıtman, Ergenekon’un “Laik-demokratik cumhuriyetin rövanşını alma amacıö güden siyasi bir dava olduğunu savunarak “Bundan sonraki dalganın adresi herhalde Anıtkabir olacaktır"dedi.

Arıtman yaptığı yazılı açıklama ile Ergenekon soruşturması kapsamındaki 12’nci dalga gözaltılarını değerlendirdi. Halkta hükümetin Ermenistan sınır kapısını açma girişimine karşı oluşan infiali yeni bir Ergenekon dalgasıyla perdelemek, hedef şaşırtmak amacı güdüldüğünü kaydeden Arıtman şunları söyledi:

“Ergenekon safsatası tamamen Atatürkçü, laik, çağdaş, vatansever insanları, cumhuriyet mitingleri düzenleyicilerini ve AKP muhaliflerini cezalandırma aracına dönüşmüştür. Son dalgada gözaltına alınan insanların ömrü ülkesine, milletine hizmet etmekle geçmiştir. Milletin hizmetkarı olmuş bu kişilerin devlete karşı bir darbe hazırlığı içinde olduğu iddiasına çocuklar bile inanmaz. Tamamen laik-demokratik cumhuriyetin rövanşını alma amacını güden bu siyasi davada bundan sonraki dalganın adresi herhalde Anıtkabir olacaktır. Birileri cumhurbaşkanlığı köşkünde onur konuğu olarak ağırlanırken ömürlerini çağdaş, laik demokrasiyi yaşatmak amacıyla geçirmiş insanların darbeci suçlamasıyla tutukevlerinde alıkonulması yüreğimizi acıtmaktadır. Millet olarak demokratik, laik, hukuk devletini yitirmek istemiyorsak bize dayatılanları kabul etmeyerek tepkimizi, görünür, duyulur hale getirmeliyiz.

***

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı: Ben de Ergenekoncuyum
 
Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, "Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Türkan Saylan ve diğer aydınlar, demokratik, laik ve Atatürkçü düşüncelerinden dolayı göz altına alınıyorsa, daha önce de belirttiğim gibi ben de Ergenekoncuyum" dedi.

Bilgin, yaptığı yazılı açıklamada, "tarihin, aydınları susturmaya çalışan aymazlarla dolu olduğunu, ancak buna rağmen hep aydınlığın kazandığını" belirtti.

Erklerin birbirini etkilediği bir ülkede, demokrasiden bahsedilemeyeceğini savunan Bilgin, "Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Türkan

Saylan ve diğer aydınlar, demokratik, laik ve Atatürkçü düşüncelerinden dolayı göz altına alınıyorsa, daha önce de belirttiğim gibi ben de Ergenekoncuyum.

***

-EĞİTİM-İŞ SENDİKASI’NDAN AÇIKLAMA-

Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Yüksel Adıbelli de yaptığı yazılı açıklamada, gelinen noktanın, Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk’e yakın olanların tasfiye edilmesi operasyonunun devamı olduğunu öne sürdü. Adıbelli, bu noktada herkesi uyanık olmaya ve bu yanlışa "dur" demeye çağırdı.

"Eğitim-İş olarak, Atatürkçülük’ten, laik Cumhuriyet’ten, demokratik ve bilimsel tavırdan, ne pahasına olursa olsun ödün vermeyeceklerini" belirten Adıbelli, "karanlığa hizmet edenleri bir kez daha uyardıklarını, bilim adamlarına, gazetecilere ve aydınlara sahip çıkacaklarını" bildirdi.

***

Pamukoğlu: Ergenekon toplumun refleksini kırmaya yönelik
 
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, milletin önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra yılgınlık ve bezginlik sonunda da teslimiyet çizgisine getirecek ne lazımsa yapıldığını belirterek, “Yürütülen dava artık masumane bir adalet anlayışı değil, toplumun refleksini kırmaktırö dedi.

Pamukoğlu yazılı açıklamasında demokrasinin vesayet altında olduğunu belirtti. “’Ergenekon Davası’ adı altında yürütülen hukuki faaliyetlerdeki son arama ve gözaltılar ile siyasetin hukukla iç içe girdiği ve adalet mekanizmasının tetiğinin politikacılar tarafından çekildiği ayan beyan ortaya çıkmıştırö diyen Osman Pamukoğlu, yürütülen davanın artık masumane bir adalet anlayışı değil, toplumun refleksini kırmaya yönelik olduğunu kaydetti.

Osman Pamukoğlu, “Türkiye’de politik liderlik çökmüştür. Ulusal ve yaşamsal alanlardaki gücümüz düzeltilmesi zor ölçülerde bozulmuştur. Her şeyimiz küçük şeylere boyun eğilerek kaybedilmeye başlanmıştır. Sorumlular, hiçbir önleyici tedbiri düşünmeyen zayıf ve beceriksiz koltuk politikacılarıdırö dedi. Milleti önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra yılgınlık ve bezginlik sonunda da teslimiyet çizgisine getirecek ne lazımsa elden gelenin yapıldığını savunan Pamukoğlu şöyle devam etti:

“İçerde ve dışarıda kim varsa şunu bilsin ki: Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, demokrat, çağdaş ve en ileri adalet anlayışı ile Ulu önderin gösterdiği medeniyet ufkuna, önüne çıkmaya yeltenen tüm gafil, bağnaz ve küçük ruhluları çiğneyerek yürüyecektir. Var olmak demek, yollarda olmak demektir. Türk Milleti, 11 Kasım 1938’den beri itibarlı, güçlü, bağımsız bir Türkiye için yoldadır.

***

Kırayoğlu: ‘Gözaltılar Cumhuriyet Mitingi'ne katılanlara yönelik’

ATATÜRKÇÜ Düşünce Derneği (ADD) Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Lütfü Kırayoğlu, Bursa'da ‘Ergenekon Operasyonu' kapsamında ADD Genel Başkan Vekili ve Uludağ Üniversitesi eski Rektörü ve Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'ın evinde yapılan arama ve gözaltıların Cumhuriyet Mitingi'ne katılan üniversitelerin rektörlerine yönelik yapıldığını öne sürdü.

ADD’nin Bursa Şubesi'nde basın toplantısı yapan Kırayoğlu, gözaltına alınanların Cumhuriyet mitinglerine katılan üniversitelerin rektörleri olduğunu ileri sürdü. Kırayoğlu, gözaltına alınanlara neler sorulduğunu binlerce sayfalık klasörlerden bildiklerini belirtirken şöyle konuştu:

“Bunlar ‘Cumhuriyet Mitingi'nin hesabı. Mitinglere yoğun katılan üniversitelerin rektörleri gözaltına alınıyor. Biz Atatürk'ün takipçisiyiz. Çünkü bizler Cumhuriyet devrimlerinin savunucusuyuz. Bizler Anayasa Mahkemesi tarafından ‘Laiklik karşıtı eylemlerin odağı’ olmakla suçlanan partiyi çok daha önceden tespit etmiştik. Evet biz suçluyuz. Bizi de alın.”

Ergenekon İddianamesi'nin bütününü gördüğünü söyleyen Kırayoğlu, iddiaların Tuncay Güney'in televizyonda yaptığı açıklamayla çöktüğünü öne sürdü. ADD Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Lütfü Kırayoğlu, “Bundan sonra iddianameyi çekecek, ya da devam edeceklerdi. Devam ettiler. Bu gözaltılar, bunun nedenidir” dedi.

Prof.Dr. Mustafa Yurtkuran'ın evinde yapılan aramalara, Bursa Tabip Odası da tepki gösterdi. Oda Başkanı Dr. Bülent Aslanhan yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:

“Uludağ Üniversitesi'nde iki dönem rektörlük görevi yürüten, üniversitemizin gelişmesi için bir çok hizmeti bulunan üyemiz Prof.Dr. Mustafa Yurtkuran'a yapılan bu uygulamayı kınıyoruz. Eğer herhangi bir soruşturma için görüşüne başvurulma zorunluluğu oluşmuşsa, sabah erken saatlerde evinin basılması yerine zavcılığa davet edilerek görüşüne başvurulacak bir yöntemin tercih edilmesinin ülkemizin bilim insanlarına verdiği değer açısından gösterge olduğunu düşünüyoruz. Bu yöntemin tercih edilmemesinin gerekçelerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Bunun tek gerekçesi olabilir, toplumda yaratılan ‘korku atmosferini’ devam ettirmek. Korku duyan toplum yaratmaya çalışanları da kınıyoruz. Üyemiz Prof.Dr. Mustafa Yurtkuran'a sahip çıktığımızı kamuoyu ile paylaşıyor ve yapılan ‘ayıptan' bir an önce dönülmesini talep ediyoruz.”

Sebile ÇETİN- Volkan Bayram SÜLE/ BURSA, (DHA)

MİLLİYET - ANKA - 13 Nisan 2009

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.