CHP'den Alevilere

CHP'den Alevilere

CHP'den AlevilereHasan Harmancı(...) Kılıçdaroğlu’nun “Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapmamaya kararlıyım.” ...

A+A-

CHP'den AlevilereCHP'den Alevilere

Hasan Harmancı

(...) Kılıçdaroğlu’nun “Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapmamaya kararlıyım.”  ifadesi “özen” gösterilmesi gereken durumu doğru telaffuz etmektedir. Aleviler mücadele alanlarını bu özne üzerinden tekrarlamalılar...

CHP’de değişim bir “hava” olarak algılanmamalı. Bu nitel dönüşümü bir yeniden “çoğalma” ihtiyacı ile ilişkili saymak gerek. Eğer bu dönüşüm insan hakları, özgürlükler ve toplumsal ihtiyacı biçiminde yürütülemezse, bölgesel yapılanma ve ihtiyacın gerisinde kalınacaktır. Bunun Türkiye için olduğu kadar Ortadoğu ve Kafkasya içinde bir gerilemeye neden olacağını söylemek gerek. Her ne kadar Türkiye Ortadoğu’da belirgin bir model ülke olarak ele alınıyorsa da, öncelikli olarak etnik yapılanması, inançlara bakışı önemseniyor. Çünkü Türkiye bu coğrafyanın en hızlı değişen siyasetlerinden birine sahip.

Bölgesel sorunların çözümü denildiğinde çoğunlukla etnik ve inançsal havzalar anlaşılır bu coğrafyada. Bu nedenle Türkiye’de Hükümetler ve muhalefet yönetim açısından sadece simgesel bir öneme sahip değildir. Değişimin nasıl olması gerektiğine önemli “denge” katkıları yapabilecek güçtedir. Bunu da kendi parçası olan etnik ve inançsal kimliklere gerçekte yaşadığı sorunlar ve beklentiler üzerinden bakarak, uygulanabilir “modeller” sunmakla sağlayabilir. Türkiye ve İran Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasının etnik ve inançsal karışım ve kesişim merkezidir. Bu bölgelerdeki her etnik ve dinsel kesimden belli bir oran iki büyük ülke olan Türkiye ve İran’da yaşamaktadır. Bu iki ülkenin bakış açıları ve tutumları bölgesel sestir. Bu coğrafyada ne olacağını veya olmayacağını belirler.

Bu nedenle bu ülkelerdeki ayrıcalıklar ve ayrımcılıklar karşısında üretilen politikalar ve muhalif duruşlar değerlidir. Bu ülkelerdeki demokratik gelişim politikaları hükümetlerin tutumları ile doğru orantılıdır. İran’da muhalefet olmak bu dönemde kolay bir iş değildir. İran’da muhalefetin başını çeken Mir Hüseyin Musavi ve partisi iktidarın doğrudan baskısı altındadır. İran’da saklanan, konuşulmayan en büyük sorunlar etnik ve dinsel sorunlar çerçevelidir. Kapatılan partilerin çoğu “ulusal güvenliğe zarar verdikleri gerekçesiyle” kapatılmaya çalışılır; çözümün parçası olmaktan öte, sorunların parçası olarak görülür. Türkiye muhalefetinde ise işler biraz daha şeffaftır.  CHP, yeni yüzü Kemal Kılıçdaroğlu endeksli muhalefetiyle nasıl bir dil kullanacağı üzerinden de programlar yürütüyor.

Nakarattan Kaçış

Kötü bir ezber var ortalıkta, “lirik” bir tarzda, bazı terimler kullanılır, ama bu kullanma sırasında içi de boşaltılır. Etnik dil açısından bu şöyle sıralanır; “Kürt, Türk, Ermeni, Rum, Süryani, Çerkez, Keldani…”, inanç temelli olduğunda ise; “Alevi, Sünni, Hıristiyan, Yahudi…”

Bu klişeler aslında bir parçalanma değil, sürekli bir sümen altı “havası” yaratmak amaçlıdır. İlgili topluluklarla hiç ilgilenilmeyeceği ve kullananın ezberci dağarcık ikilemiyle hareket edeceğini gösterir.

Son günlerde özellikle toplumsal özgürlük ve eşit yurttaşlık talebi içinde olan Aleviler arasında sıkça sorulan bir soru var: “CHP Genel Başkanı kamuoyuna yönelik konuşmalarında, neden Aleviler”  vs. demiyor diye sorguluyorlar ama buna da en çok “dinsel ve etnik” jargon kullananların havanda su dövdüklerine dikkat çekerek yapıyorlar. Dikkat çektikleri durum doğru, kendilerinin sorduğu soru ise tutumları karşısında ayakları havada kalıyor.

Etnik veya inançsal ayrımcılık üzerinden siyaset yapmak aslında kan üzerinden siyasete bulaşmaktır. Türkiye demokrasisi belli bir iç savaş sürecinden geçmemiş olduğu için bunu daima hizipçi anlayışlardan beslenmek veya gül dağıtmak için kullanırlar. Eğer ki Türkiye bir iç savaş tecrübesine sahip olsaydı bu tür kullanım ve zaafiyete hiç ihtiyaç duyulmazdı. Çünkü kanın yarattığı savaş izi ve kabuller belirgindir ve dile almak kolay olmaz; yoğurt üflenmek durumunda kalınırdı.

Türkiye’de siyaset etnik göstergeli aşiretler, tarikatlar vb. üzerinden yapılıyor şimdilerde. Herkes biraz kaygı duysa da bu durumdan “mutlu”. Bu mutluluğun gerekçesi, bu kullanımın tüm Türkiye’ye yayılan kan eksenli bir çatışmaya dönüşmemesidir. Tabii bu da bir Ortadoğu bakışıdır. Çünkü kan yanınızda değilse bile bir gün kolaca sizi de havzasına ekleyebilir kolayca. Bu nedenle arada bir yükselen bu dalgalanma biraz aşağıya çekildiğinde sorunlar yok sayılabiliyor. İktidar olanlar bunu hep bu haliyle severler ama değişmesi değerek. Değişmenin nasıl olabileceğine dair bir çıkışı –eğer ki bozulmazsa- CHP adına Kılıçdaroğlu yürütüyor.

Eşitlikten Kaçış

Şimdi CHP’nin başında Alevi kökenli biri politikacı olunca neden onların inançsal sorunlarından dem vurmadığına sitem ediliyor.  Alevilerin iktidar olsun, muhalefet olsun partilerden beklediği şey, “eşit yurttaşlık hakkı” değil midir? Şimdi neden kendilerinden biri olunca ayrıcalıklı bir tavrı ile hareket edilmesini istiyorlar? Aleviler bu coğrafyada yaşayan tüm inanç ve etnik kesimlerin herhangi bir ayrıma veya kayrılmaya tabi tutulmadan anayasal eşitlik çerçevesinde yaşamasını gerçekçi bir biçimde istemiyorlar mı? Eşitliğin onlar için değerini en çok Alevi çocukların uğradığı haksızlıkta görüyoruz. Devlet bu yapısıyla Alevi çocuğunu da, ailesini de cezalandırıyor. Devlet haksız bir politika üreterek Alevi bireyin cebinden başka bir inancı beslemek için vergi alıyor. Hükümet yüzbinlerle alanlara çıkan Aleviyi görüyor, ama sessizliği seviyor. Ancak işine geldiği anda da yukarıda “lirik” manzume olarak saydığımız biçimde, “Alevi, Sünni…” biçiminde dillendirmesini biliyor.  Alanlara çıkmalarından veya çocuklarına kesilen cezadan her şey anlaşılıyor.

CHP’nin bu yeni varlığı üzerinden Alevilerin görmesi gereken bir nokta elzemdir; Aleviler sadece kendi sorunlarına çözüm aranması yerine, bütün olarak toplumsal bir arayışı desteklemelidirler. Kılıçdaroğlu neden “Alevi veya Kürt” demiyor demek yerine, bu hastalığı taşıyan partilere örnek göstermelidirler. Partiler, parti programlarından anlaşılır. Yoksa adamcılık yapmak, aşiret, tarikat sahibi olarak politika üretmek Türkiye’ye çözüm getirmez.  Bu nedenle de CHP, Alevi karşıtı bir parti olarak algılanmamalıdır. Algılanması durumunda inançlar üstü beklenti ve Anayasal talepler nereye konacak: “Eşit yurttaş” olmak isteyenler kendi hastalıklarını aşamazken, ne bekleyebilecekler.  Kılıçdaroğlu’nun Kürt kimliği konusundaki tutumu da bu yönlü ve gerçekçi olmalıdır. Bir toplumun beklentilerinin yüksek olması, etnik talep olarak görülemez. Bu durumda kaygı duyulacak olan şey hak ve özgürlükler açısından empati yürütmektir.

Bugüne kadar yapılagelen siyaseten “pay kapmak” ve görüntü sağlamaktır. Bu siyaset nemalanma veya göz kırpmadan başka anlam taşımaz; Türkiye bu tür hastalıklardan kurtulmadıkça “model” üretemez. Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi arayanları sadece Aleviler olmamasına karşın, Aleviler talepleri ile uluslar arası bir durumdadır. Hak taleplerini belirtme ve arayış üretme konusunda iyi bir örnektir. Ancak anlaşılıyor ki, kendilerinden olan birisinin varlığı karşısında zaaflar oluşturuyorlar.

Türkiye bu olmamalıdır. Türkiye bu zarardan kurtulmalıdır. Aleviler öğretici olabilirler. Alevileri veya Sünnileri kayıran değil, herkese eşit davranan siyaset istiyorlarsa; etnik ve dini ayrımlardan yeterince zarar gördüklerinin farkındalarsa, beklentileri, partilerin onlardan bahsetmesi değil,  Türkiye’nin özgürlüklerinin inanç ve etnik temelli yaklaşımlardan kurtulmasına destek olmalılar.

Alevilerin koşulsuz “yeni yıl” beklentisi, siyasi partilerin inançları, dilleri, kendini farklı gören topluluk ve bireylerin özgürleşeceği,  inanç sahiplerinin eşit haklardan yararlanacağı bir ortamı oluşturmaktır. Özgürlükleri amaçlayanlar sadece kendi cephelerinden bakmamalılar, böyle bir ortamın oluşması ve kurulması için mücadele ederken yanılsamaya düşmemeliler. Kılıçdaroğlu’nun “Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapmamaya kararlıyım.”  ifadesi “özen” gösterilmesi gereken durumu doğru telaffuz etmektedir. Aleviler mücadele alanlarını bu özne üzerinden tekrarlamalılar.

Hasan Harmancı

Alevi Haber - 6 Ocak 2011

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.