"Candaş Medya" yok, Ayrımcılık ve İstismar var
"Candaş Medya" yok, Ayrımcılık ve İstismar varTuran EserSayın Başbakanın “Candaş medya” yakıştırmasının arka planında yatan...
"Candaş Medya" yok, Ayrımcılık ve İstismar var
Turan Eser
Sayın Başbakanın “Candaş medya” yakıştırmasının arka planında yatan hedefi hiçte yakışık değil. Bir yandan “Alevi Açılımı” derken, diğer yandan Aleviliği siyasal istismar ve bir polemik haline getirmesi oldukça çirkin bir yaklaşım. Çünkü “Can” ya da “Canlar” kavramının Alevilerle doğrudan ilişkilendiği bilinir. “Can / canlar” kavramının Alevi öğretisindeki yeri ve ilişkisi felsefidir ve derindir. Alevilikte kadın-erkek arasında cinsiyetçi ayrımlara itiraz eden ve Alevi muhabbet diline yer edinmiş ve herkesi bir “can” olarak gören, felsefi öğretinin yaşamsal kavramıdır can sözcüğü.
“Can” kavramı aynı zamanda Alevi-Bektaşi öğretisinde yol kardeşliğini ifade eder. İnsanın kendi varlığını ve insanın özünü tanımlar. Enel Hak ile tanrının insan öz varlığında tecelli ettiğine inanan Alevi-Bektaşiler, bu nedenle insanın özünün tanrı ile buluşan “can”ın kutsallığına inanır.
Pir Sultan Abdal’ın “Gelin canlar bir olalım” sözü gibi, Madımak vahşetini anlatan Simurg ve Maraş katliamını anlatan “Yangın yeri Maraş” oyunlarını sahneleyen “Canlar Tiyatrosu” gibi, ya da “canlar” sözcüğünde üretilmiş oluşmuş onlarca Alevi Web sayfası gibi.
Sayın başbakanın CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine atıfta bulunarak, ayrımcı bir dili tercih etmiş olması, dolaylı bir ayrımcılık suçudur. Devletin tepe noktasında, ayrımcılık fikirleri üreten siyasal polemikler, toplumsal huzuru ve barışı bozar. Siyaset yurttaş kimliği ve yurttaşların eşitliği ve mutluluğunu sağlama hedefi üzerinden yapılır. Bu açıdan bakıldığında siyasetin cinsiyete, dine ve etnik kimliğe dayalı bir dili olamaz. Siyasetin dili evrenseldir. Bu dilin kendiside, lehçesi de demokrasi dilidir, hukuk dilidir, kamu dilidir. Eşitlik dilidir. Özgürlük dilidir. Kardeşlik dilidir.
Türkiye’de egemen olan siyaset kültürü ve hükümet politikaları kültürel kimlikleri ve onların değerleri istismar alanı haline çevirdiği için, kültürlerin dilleri ve inançları siyasal alanda birer istismar haline getirilmektedir. Oysa siyasetin asli görevi yurttaşın kültürel kimliklerini istismar etmek değil, bu haklarını özgürce yaşayabilme ve geliştirebilme özgürlüğü tanıyacak demokratik, hukuksal ve siyasal düzenlemeleri yapmaktır.
Dolaysıyla sayın başbakanın CHP Genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğine gönderme yapması ve bunun üzerinden Alevi kimliği istismarına ve Alevi inancını olumsuzlaştırma girişimi oldukça çirkin ve yakışık olmayan bir siyaset tarzıdır.
Sayın başbakanın bilmesi gereken gerçek şudur; Türkiye’de her hangi bir partinin genel kurulunu etkileyecek, genel başkanlarını değiştirme amacı güden ve konuda bir uğraşı olan “Candaş medya” yoktur. Fakat Canlara yönelik medya ayrımcılığı vardır. Canlara yönelik hükümetin ayrımcılığı vardır. Canlara yönelik siyasetin ayrımcılığı vardır. Canlara yönelik eğitimin ayrımcılığı vardır.
Sayın Başbakan, medya adreslerini arıyorsa pek uzağa bakmasın, daha kolay bulur..
AKP ve siyasal İslamcı kesimler ısrarla Alevileri darbe ile ilişkilendirmeye çalıştı, yargı erkini Alevilerin ele geçirdiği palavraları ile gündem oluşturarak, siyasal alanı istismar ettiler.. Şimdi de bizzat başbakan, Alevileri ve Aleviliği “Candaş Medya” ile istismar ederek siyaseti çirkinleştirmeye çalışıyor.
Başbakan siyasal alanı istismar alanı haline getirmekten vazgeçmelidir.
Siyasetin kendi ilkeleri ve dinamikleri üzerinden üretilmesine çalışmalıdır.
KAYNAK : Alevihaber.com - 27.05.2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.