Çalıştay'dan 'yedi tartışma' çıktı
Çalıştay'dan 'yedi tartışma' çıktı Hükümetin Alevi çalıştaylarından çıkan ön raporda talepler...
Hükümetin Alevi çalıştaylarından çıkan ön raporda talepler ve tespitlerin ardından 'ancak'lı cümlelerin başlaması tepkiye neden oldu: AKP'li vekil Reha Çamuroğlu 'Raporun içi boş , atılması gereken adımlar atılmıyor' derken, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız ise ön rapora çok sert eleştiriler yönelttti
1- Alevilik Hak-Muhammed-Ali etrafında oluşan bir inanç ve erkân yoludur
2- Müze olmaz. Madımak Oteli yıkılsın yerine park yapılsın
3- Diyanetin kapatılması rasyonel değil
4- Dini vergi inançlar arasında barışı sağlar
5- Alevilik dersi için ilahiyatta Alevi öğretmenler yetiştirilsin
6- Dedeler hizmet içi eğitime alınsın
7- Cemevleri ibadethane olamaz
ANKARA - Hükümetin, Alevilerin sorunlarını çözme hedefiyle başlattığı ve yedi ayrı oturumda 400 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği çalıştaylardan çıkan ön raporda Alevilerin taleplerinin anlatılmasından sonraki cümleler genellikle ‘ancak’ diye başladı. Madımak Oteli’nin müze olması isteniyordu, ‘ancak’ park yapılması önerildi. Cemevlerinin ibadethane statüsüne alınması isteniyordu, ‘ancak’ bu İslam dininde içinde bölünmeye yol açabilirdi. Diyanetin kaldırılması isteniyordu, ‘ancak, bu rasyonel değildi.
Raporun en ilginç yanı ise, 7. Çalıştay’da Prof. Hüseyin Hatemi’nin dile getirdiği ‘Diyanet özerkleşsin, sadece Sünnilerden vergi toplasın’ görüşünün, ‘dini barışı sağlayacak fikir’ olarak sunulması oldu.
Erdoğan’a sunuldu
Alevi çalıştaylarının ardından hazırlanan rapor, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunuldu. İlki 3-4 Haziran 2009’da sonuncusu ise 27-30 Ocak 2010’da gerçekleştirilen yedi çalıştayda, yaklaşık 400 kişinin görüşleri doğrultusunda Devlet Bakanlığı’nca hazırlanan rapor akademisyenler, ilahiyatçılar, sivil toplum kuruluşları, medya ve siyaset alanlarından çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu 43 kişinin katıldığı değerlendirme oturumunda hazırlandı. Birçok konuda Alevi-Bektaşi katılımcılar arasında görüş ayrılıklarının bulunduğunun gözlemlendiği ifade edilen raporda özetle şu görüşler öne çıktı:
Alevilerin içerik hassasiyeti
Aleviliğin içeriği ve tanımlanması konusundaki hassasiyet, genellikle devletin Ale-viliğe bir çerçeve çizeceğinden duyulan kaygılardan kaynaklanmaktadır. (Çalıştaylarda) Aleviliğin İslam üst başlığı altında ‘Hak-Muhammed-Ali’ kavramları etrafında oluşan bir inanç ve erkân yolu olduğu konusunda tam bir uzlaşma sağlandı.
Diyanet lağvedilemez
Yaygın Alevi söylemi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın meşruiyetine eleştirel bakmakta ve uzun vadede tutarlı bir laikliğin icrası açısından Diyanet’in lağvedilmesini savunmaktadır. Çalıştay sonucunda bu beklentinin, Başkanlığın mevcut koşullardaki pozisyonu da ele alınarak, rasyonel olmadığı konusunda taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır.
‘Dini vergi ile daha özerk olabilir’
Başkanlığın lağvedilmesini isteyenler bile, bugünden yarına bunun çok da mümkün olamayacağını, ancak Başkanlığın daha sivil bir yapıya kavuşturulması gerektiğini ifade ediyor. Katılımcılar, Diyanet’in İslam’ın tüm yorumlarını da içine alacak şekilde orta ve uzun vadede özerk bir yapıya kavuşması gerektiğini belirtirken, ileride dini vergi uygulaması başlatılmasının da türlü inanç ve din örgütlenmeleri arasındaki barışı artıracağı vurgulandı. (Prof. Hatemi, 7. Çalıştay’da, Diyanete genel toplanan vergilerden kaynak harcandığını, bunun Alevi ve gayrimüslimleri rahatsız ettiğini belirterek, Diyanetin din işleri için sunnilerden dini vergi toplayabileceğini ifade etmişti.)
Okullara Alevi öğretmen
Dinler, mezhepler ve inançlar üstü bir din öğretimine tüm vatandaşların ihtiyacı olduğu teyit edildi. Bununla birlikte ‘zorunluluk’ ifadesi Aleviler arasında siyasi ve kültürel nedenlerle açık bir rahatsızlık yaratmaktadır. Katılımcılar, ders müfredatının tüm toplum kesimlerince kabul görecek bir üst dille ve tarafları rencide etmeyecek perspektifle hazırlanmasına duyulan ihtiyaç konusunda görüş birliğine varırken, isteğe bağlı din eğitiminin de ilgili grupların üzerinde mutabık kaldıkları bir müfredatla gerçekleştirebileceklerini müzakere etti. Bu durumda Alevi ve Sünni vatandaşlarımız kendi inanç ve ritüellerini eğitim esaslı olarak devletten alma olanağı bulabileceklerdir. Zorunlu din dersleri gerekli düzenlemelerini yeniden yapmış ilahiyat fakültesi ya da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunu öğretmenler tarafından verilecektir. Ancak Alevilerin isteğe bağlı derslerden yararlanabilmeleri için de mutlaka Alevi öğretmenlerin sürece dahil edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır.
Bu öğretmenlerin, ilahiyat mezunları arasından istihdam edilmesini mahzurlarına da vurgu yapılmıştır. Bu dersler teknik altyapı tarafları tatmin edecek bir düzeye erişinceye kadar gereken mevzuat değişikleriyle Alevi uzmanlardan yararlanılarak verilebilecektir.
Madımak Müzesi tehlikeli!
Madımak Oteli’ndeki facia, katılımcıların tamamı tarafından lanetlendi, olayın derin bir provokasyon olduğunun altı çizildi. Özellikle Alevi katılımcılar, kendi aralarında yüksek bir sembolik değer olarak gördükleri Madımak Oteli’nin, bütün bu duyarlılığa rağmen ülkenin birlik ve düzeninin esastan korunmasını dikkate alan bir düzenlemeyle yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bu bağlamda müze fikrinin tehlike ürettiği düşünülmüş, bunun yerine binanın yıkılarak bir parka dönüştürülmesini katılımcıların büyük çoğunluğu desteklemiştir. Etraftaki birkaç binanın da kamulaştırılarak bu alana dahil edilmesini önerenler olmuştur.
Dedelere eğitim şart
Dedelerin statüsünün Aleviler arasındaki yerinin tartışılmazdır. Ancak yeni koşulların özellikle de kent Aleviliğinin göz önüne alınarak statünün yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Dedelere maaş bağlanmasına olumsuz bakanlar kadar, olumlu yaklaşanlar da var. Dedelerin eğitimine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Bu ihtiyacın bir an önce giderilmesi için dedelere hizmet içi eğitimler verilmesi istendi. Alevi bilgi ve külliyatının derlenmesi ve korunması amacıyla geniş ölçekli bir araştırma merkezinin kurulması önerilirken, ısrarla üzerinde durulan konulardan biri de Alevi-Sünni ortak tarih bilincine yönelik çalışmaların gerekliliği oldu. Yasalar dedeliğin misyonunun sürdürülmesine izin vermiyor. Dedeliğin misyonunu modern bilgi ve kültür kalıpları içinde rasyonalize etme konusunda da güçlükler var. İnanç önderi ya da rehberi olarak yeniden isimlendirilen dedeler, manevi bilgi kanallarına açık oldukları iddiasıyla tanımladıkları kişiliklerinin modern eğitimle hangi çerçevede buluşacağı önemli bir sorundur.
Cemevlerine ‘ibadethane’ demeksizin, dernek ve vakıflarına imkân tanımak ve kamu düzenini bozmadıkça bu kurumlara yerel yönetimlerin yardımcı olması da önerilirken, bütün bu önerilerin sonuçta teknik bir çalışma gerektirdiği görüşüne ulaşıldı. Çalıştayda, mevzuatta doğacak sıkıntıları aşmak üzere ilgili kanuna, ‘Birer inanç ve erkân merkezi olarak değerlendirilen cemevleri de kanunlarda ibadethanelere tanınan bütün imkânlardan yararlanır’ veya ‘Cemevlerine de aynı imkânlar sağlanır’ şeklinde ekleme yapılması önerildi.
Ön rapordaki değerlendirmelerin belirlendiği toplantıya şu isimler katılmıştı: Zafer Üskül, Arif Sağ, Oral Çalışlar, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Hamza Aktan, AKP Milletvekili İbrahim Yiğit, Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Ali Bulaç, eski milletvekilleri, Ali Rıza Gülçiçek, Ethem Cankurtaran, Süleyman Bayraktar, başbakanlık danışmanı İbrahim Kalın, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Ali Yaman, Fuad Bozkurt, Hüseyin Hatemi, Pir Sultan 2 Temmuz Vakfı Başkanı Murtaza Demir, Karacaahmet Sultan Derneği Başkanı Muharrem Ercan, Dedebaba Kurtcebe Noyan, Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek, Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Metin Tarhan, Abant Platformu Genel Sekreteri Salih Yaylacı, Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi İlyas Üzüm, eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç gibi isimler katıldı. Ethem Cankurtaran, Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay çalıştayın ilk günündeki oturumuna katıldı.
Katılmayanlar
Toplantıya katılmayanlar ise, Hacıbektaş Postnişini Veliyettin Ulusoy, Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, Su TV Genel Yayın Yönetmeni Yalçın Özdemir oldu.
Radikal - 08 Şubat 2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.