Bülent Ersoy bir tabuyu daha mı yıkıyor?
Bülent Ersoy bir tabuyu daha mı yıkıyor?Türk Sanat Müziği’nin divası olarak adlandırılan Bülent Ersoy, “halkı askerlikten...
Bülent Ersoy bir tabuyu daha mı yıkıyor?
Türk Sanat Müziği’nin divası olarak adlandırılan Bülent Ersoy, “halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla karşı karşıya. Ersoy’a destek verenler ise, TCK’nın 318. maddesinin kaldırılmasını istiyorlar.
İSTANBUL - Sanatçı Bülent Ersoy’un televizyondaki konuşmaları üzerine Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. Star TV’deki “Popstar Alaturka” programında jüri üyeliği yapan Bülent Ersoy’un söylediklerinin ‘halkı askerlikten soğutmak’ suçu kapsamına girip girmediği araştırılacak ve eğer dava açma kararı çıkarsa sanatçı görüşlerini basın yoluyla ifade ettiği için “dokuz aydan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle” yargılanacak. RTÜK de programı gündemine aldı ve perşembe günü yapacağı toplantıda Ersoy’un sözlerini görüşecek.
NTVMSNBC konuyu tartışmaya açtı; Bülent Ersoy’un sözlerini, savcılığın soruşturma açmasını, ifade özgürlüğünü ve TCK 318. maddeyi sordu.
MEHMET BARLAS: 318. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİ
Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, “İnsanların düşüncelerini özgürce açıklamalarından yanayım. Düşüncelerinden ötürü kimse hakkında soruşturma açılmamalı” dedi. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Handyside Kararı var, aynı karar Türkiye’de Yargıtay tarafından da benimsenmiştir” diyen Barlas, kararın “Toplumun büyük kesimini rahatsız etse bile düşünceler özgürce açıklanmalıdır” olduğunu hatırlattı.
Barlas’a göre, Türk Ceza Kanunu’nun “Halkı askerlikten soğutma” başlıklı 318. maddesi değiştirilmeli: “Her söz 318. madde kapsamına alınırsa ve bu yasa değiştirilmezse kimse düşüncesini özgürce açıklayamaz.”
MURAT BELGE: SORUŞTURMA ŞAŞIRTICI DEĞİL
Radikal gazetesi yazarı Murat Belge, Bülent Ersoy hakkında açılan soruşturmanın “şaşırtıcı” olmadığını söyledi: “Türkiye’de, savaşmak kötüdür, savaş adam öldürmek anlamına gelir, dediğiniz zaman halkı askerlikten soğutuyorsunuz. Soruşturma açılması sürpriz değil.”
Benzer görüşleri açıklayanlarla ilgili yeni soruşturmalar da açılabileceğini belirten Belge, Türkiye’de hukukun nasıl olacağına dair önceden bir şey söylemenin mümkün olmadığını vurguladı.
“Halkı askerlikten soğutma” suçunun dünyanın hiçbir yerinde demokrasiye uygun olmadığını ifade eden Belge, şöyle devam etti: “Çağın gelişmesine de uygun değil. Bütün dünya artık ‘savaşların faciasını ortadan kaldırıp barış içinde nasıl yaşarız’ üzerine kafa yoruyor. Dünyadaki gelişimde birbiriyle savaşan devletlerin orduları kavramı değişti. Dünya düzenini bozan birileri her zaman olabilir, bu devletlerde polis bu görevi icra ediyor. Bizim 19. yüzyıldan kalma askerlik anlayışımız, ilelebet devam edecek gibi görünüyor. ‘Halkı askerlikten soğutma’ çağın ana akımlarına uymamaktadır.”
ORAL ÇALIŞLAR: BUNDAN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR
Cumhuriyet gazetesi yazarı Oral Çalışlar şunları söyledi:
“Bir sanatçı sonuç olarak insanların ölmemesini, savaşların olmamasını isteyen ve kendi düşüncesini açıklayan bir tutum ifade etmiş. Demokratik bir ülkede insanların askere gitmeme ve vicdani ret hakkı var. Kaldı ki Bülent Ersoy, insani bir duyarlık dile getirmiş. Savcının durumdan hemen vazife çıkarıp böyle bir soruşturmaya başlaması gerçekten demokratikleşme yolundaki Türkiye için pek de iyi sayılacak bir gelişme değil. İnsanlar sorunun savaş değil barışla çözüleceğini söyleyemeyecekler mi, buna hakları yok mu? Ben de operasyonla bu işin çözüleceğine inanmıyorum. Orada yüzlerce genç çocuğumuzun ölmesini istemiyorum. Bundan daha doğal ne olabilir. Bu ifadeler nasıl bir soruşturma konusu oluyor, akıl alır gibi değil. Savaş sloganı atmak, savaş kışkırtıcılığı yapmak serbest, tersi görüş belirtmek suç. Günlerdir gazetelerde ve televizyonlarda savaşçı bir dil yaratılıyor, esas dikkat edeceksek buna dikkat edelim. Demokratik ülkelerde vicdani ret diye bir hak var. Bir insanın askere gitmeme hakkı, diyebiliriz buna. Bir anne de bir baba da, çocuğumu askere göndermek istemiyorum, deme hakkına sahip olmalıdır. Eğer bir yasa bunu engelliyorsa, en temel insan haklarına aykırı bir yasadır. Benim çocuğum askere gitmek istemezse bu kendi kararı olmalı. Eline silah almak istemiyorsa, böyle bir hakka sahip olması gerekir. 18 yaşından sonra insanlar ne yapıp yapmayacaklarına kendileri karar vermeli.”
MÜJDE AR: ERSOY GÜZEL İFADE ETMİŞ
Oyuncu Müjde Ar, “Bu çağda bunlar kabul görecek şeyler mi? Ben de savaş karşıtıyım. Bülent Ersoy savaş karşıtı bir tavır ortaya koyuyor ve o anlamda doğru söylüyor. Güzel ifade etmiş” dedi.
HALE SOYGAZİ: BEN DE ÖYLE DÜŞÜNÜYORUM
Oyuncu Hale Soygazi şunları söyledi: “Herkes istediği konuşmakta özgür bu ülkede. Askerlikten soğuttuğunu da düşünmüyorum. Savaşın dışında bir çözüm bulunmasını önermiş ve doğru bulmuş. Bunda savcılıkça soruşturulacak bir şey göremiyorum. Savaştan hoşlanmıyorum, savaştaki ölümlerden hoşlanmıyorum, savaş olmasın, diyebilmeli herkes ülkemizde. TCK 318. madde benim yaşadığım demokratik bir ülkede olmamalı. Ben de siyasi çözümden yanayım.”
KA-DER: ERSOY HAKLI, TARTIŞMANIN TAM ZAMANI
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Genel Başkanı Hülya Gülbahar’ın görüşleri şöyle:
“Düşünce özgürlüğü ve düşünceyi ifade özgürlüğü tam da bu tür tartışmalarda, bu zamanlarda yapılan tartışmalarda önemlidir. Bir ülkenin düşünce özgürlüğüne verdiği değer, farklı fikirleri dile getirenlere nasıl davrandığıyla ölçülür. Farklı bir şey söyleyenleri linç edelim diye insanlar harekete geçiyorsa o ülkede düşünce özgürlüğü yok demektir. Savaşların ve militarizmin, şiddetin bütün dünyada, tarihin bütün aşamalarında insanlığa çektirdiği acıların farkındayız. Kadınlar, tüm bu koşullardan fazlasıyla ağır bir şekilde etkileniyor. Bu nedenle, savaşların olmadığı bir dünyada yaşamak istediğini, ne kendini ne çocuklarını kaybetmek istemediğini, başka annelerin ve babaların da çocuklarını kaybettiklerinde üzüleceklerini söyleyen insanların varlığı son derece önemlidir. Bülent Ersoy çok haklı bir noktaya işaret ediyor. Konuyu klişelerin dışında soğukkanlı bir şekilde düşünmekte yarar vardır. Anayasa tartışmalarının da yapıldığı bir dönemde bu konunun da tartışma gündemine gelmesi yararlı olmuştur. Kişisel görüşleri ya da dinsel inançları nedeniyle vicdani ret ya da total ret haklarını kullanmak isteyen insanların Türkiye’de de olduğu bir gerçektir. Herhangi bir amaç uğruna ölmek ya da öldürmek istemeyen insanlar var. Dolayısıyla zorunlu askerlik kavramının tartışılmasının tam zamanıdır.”
RTÜK PROGRAMI İNCELİYOR
Bülent Ersoy’un TV ekranında belirttiği görüşleri, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) 28 Şubat Perşembe günü yapacağı toplantıda değerlendirilecek.
Ersoy’un sözlerini inceleyen RTÜK uzmanlarının hazırladığı ilk rapor şöyle: “Program zamanlama açısından değerlendirildiğinde, jüri üyesi Bülent Ersoy’un, Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK’yı hedef alan ‘Güneş Operasyonu’ kapsamında ABD’nin politikalarını eleştirirken, asker ve şehit annelerinin hassasiyetlerini göz ardı ederek, onların manevi duygularını zafiyete uğratacak ve maksadını aşacak şekildeki konuşmalarının, 3984 Sayılı Yasanın 4756 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinin giriş bendinde yer alan, ‘Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasanın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır.’ hükmü ile (e) bendinde ifade edilen, ‘Yayınların toplumun milli ve manevi değerlerine aykırı olmaması’ hükmüne aykırı olduğu değerlendirilmiştir.”
JÜRİ ÜYELİĞİ BİTİRİLEBİLİR
Ersoy’un sözlerinin ardından RTÜK’ün “444 1 178” numaralı İletişim Merkezi’ne izleyicilerden çok sayıda şikayet geldiği belirtiliyor. RTÜK yöneticilerinin, programı yayınlayan Star TV yöneticileriyle temas kurarak, izleyicilerin şikayetleri ve Üst Kurul üyelerinin bu konudaki hassasiyetlerini aktardığı ifade ediliyor.
Star TV yöneticilerinin ise, bu hassasiyetleri paylaştıklarını belirttikleri, Bülent Ersoy’un jüri üyeliğinin devam edip etmemesini değerlendireceklerini söyledikleri bildiriliyor.
TCK 318. MADDE
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Millî Savunmaya Karşı Suçlar” başlığındaki ilgili maddesi şöyle:
Halkı askerlikten soğutma
MADDE 318.
(1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
Hüseyin Narin
NTV-MSNBC - 26 Şubat 2008
Bülent Ersoy ne demişti?
İşte Bülent Ersoy için “Bir tabuyu daha yıkıyor” denen sözleri ve programdaki diyaloglar...
- Bülent Ersoy: Şimdi masa başında entrikalarla savaşlar yapılıyor. Orası yazıyor, herkes de onu oynamak zorunda kalıyor. Benim doğurganlık özelliğim olsaydı, ben çocuk doğurmuş olsaydım, yani birileri kalkacak masa başında sen şunu yapacaksın, o da bunu yapacak ve ben onları bu şekilde kuvvetsiz duruma düşüreceğim diye öyle bir durum sergileyecek. Ben de doğurduğum çocuğu toprağa vereceğim. Var mı böyle bir şey ya... Yani tamam, vatan bölünmez ama göz göre göre de bütün çocukları. O zaman bütün analar doğurun, verin toprağa. Normal şartlar altında bir savaş değil bu, entrika var bu işin ucunda. Bir çocuğun ne demek olduğunu sizler gibi bilemem, ben anne değilim ve olamayacağım da hiçbir zaman. Ama insanım, insan olarak onları o toprağa vermek, o anaların yüreğinin nasıl alev alev, cayır cayır yandığını ben anlayamam ama anneler anlar.
Haberin devamı
Ebru Gündeş: Allah inşallah bana da asker annesi olmayı nasip eder. Benim de bir oğlum olur da inşallah, anlı, şanlı bir şekilde onu askere yollarım.
Bülent Ersoy: Ondan sonra da ölüsünü eline alırsın.
Ebru Gündeş: Bu millet için, bu devlet için, bu topraklar için ben kadın olarak ne gerekiyorsa yapabilirim. Benim oğlum da aslan gibi yapar. Eğer bunun için kaderde ölüm varsa, alnımıza yazılan neyse onu da yaşayacağız. Şehitler Ölmez, vatan bölünmez.
Bülent Ersoy: Hep bunu söylüyoruz zaten. Söylüyoruz. Çocuklar gidiyor, kanlı gözyaşları, feryatlar, cenazeler. Klişeleşmiş. Ben sizlerle aynı fikirde değilim.
Osmantan Erkır: Ama öyle diye diye bu bayrak dalgalanabiliyor.
Bülent Ersoy: Tamam, tamam, niye oyuncak oluyoruz, neden buna bir köklü çözüm olamıyor. Ben bunun hırsındayım. Yoksa pabucumuzu giymeden elimizden ne geliyorsa yaparız. Bayrağın rengi bizim kanımızdan alınmış. Ama... İşte o ‘ama’ bizi rahatsız eden. Neden hep boşa kürek sallıyoruz.
NTV-MSNBC - 26 Şubat 2008 Salı
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.