Bu yazıyı dikkatle okuyun: Özgürlükçü Sol Türban Konusunda Uyanıyor mu?
Kuzu'nun dilinin altında BOP baklasıAKP'li Kuzu'ya dün TBMM'de türbana ilişkin oluştuğunu söylediği "kurumlararası...
Kuzu'nun dilinin altında BOP baklası
AKP'li Kuzu'ya dün TBMM'de türbana ilişkin oluştuğunu söylediği "kurumlararası mutabakatın tarafları soruldu. Cevap bir kavram karmaşasıydı...
YAKIŞMADI ANAYASA UZMANINA
Dün sabaha karşı TBMM'de CHP'li Nesrin Baytok tarafından Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Burhan Kuzu'ya bir televizyonda türban konusunu niçin şimdi gündeme getirdiklerine ilişkin olarak "kurumlararası denge ve mutabakatı beklediklerini" söylediği hatırlatıldı ve neyi kastettiği soruldu. Kuzu'nun cevabı bir anayasa uzmanına yakışmayacak tarzda bir kavram karmaşasıydı. Kuzu, "kurumsal mutabakat"la partilerarası mutabakatı kastettiğini söyledi.
KURUMLAR, BOP VE ÜÇÜNCÜ CEPHE
Ancak Türkiye'nin bir süredir ABD ile sürdürdüğü siyasi ve askeri alışveriş ve birbirini takip eden ziyaretler ile dünyadaki konjonktürel gelişmeler bir arada düşünüldüğünde mutabakatın taraflarının başkaları olduğu ve ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde gerçekleştiği belirginleşiyor. Ve bir kez daha Türkiye'nin, BOP'a eklemlenmesine ancak sosyalistlerin vurguladığı gibi bir üçüncü cephe ile karşı durulabileceği gerçeği ortaya çıkıyor.
Adım adım BOP uygulaması
Son birkaç yılda uygulanan politikalar ve son yılda hızlanan "kurumlararası denge" girişimleri AKP'nin türban ısrarını çok daha net ortaya koyuyor. Art arda gelen bir kaç olay gösteriyor ki türban basit bir hak mücadelesinden çok ABD'nin BOP çerçevesinde uygulamaya soktuğu "ılımlı İslam" planı AKP ile MHP'nin ortak girişimi ile üniversitelerde türbanı serbest bırakma çabalan bir kere daha ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi ve bu bağlamda "ılımlı İslam" planlarını gündeme getirdi. Türkiye'de AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte iyiden iyiye gündeme oturan "ılımlı İslam" son günlerdeki türban tartışmalarıyla da yeniden hatırlandı. Nitekim türban serbestisi getiren anayasa değişikliğinin tartışıldığı her platformda partiler bu konuda görüş hakkında endişelerini dile getirdi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal önceki gün AKP ve MHP'yi de içine alan eleştiriler zincirinde "Türkiye'de türbanın anayasallaştırılması, resmileştirilmesi Büyük Orta Doğu Projesi'ne ters olmayabilir ama bizim anayasamıza terstir" diye konuşmuştu.
Baykal Cumhurbaşkanlığı seçimi, ardından türbanda "uzlaşma" meselesinin basite alınmaması gerektiği üzerinde durdu.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da geçen hafta, bir grup üniversite öğretim elemanlarını kabul ettiği sırada türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına yönelik düzenlemeyi "Basit bir değişiklik" olarak görmediğini söylemiş ve "Oyun büyüktür. Oyununun arkasında Büyük Ortadoğu Projesi ve Ilımlı İslam projesi vardır" şeklinde değerlendirme yapmıştı.
'SİYASAL İSLAMA TESLİM OLDUK'
Aynı yönde bir değerlendirme de TBMM'de anayasa değişikliğinin ilk oturumunda konuşan DTP Milletvekili Aysel Tuğluk yaptı. Anayasa değişikliğine olumlu oy vereceklerini açıklayan DTP'nin milletvekili Tuğluk, "Otoriter cumhuriyet, siyasal İslam'a teslim edilmek üzeredir. Mustafa Kemal'in cumhuriyeti bitmek üzere, siyasal İslam Cumhuriyeti başlamak üzeredir. Siyasal İslam bugün nihayet iktidarı değil devleti de ele geçirmiştir. Devlet AKP'lileşmiştir. AKP devletleşmiştir. AKP cumhuriyeti demokratikleştireceğine siyasal İslam'ı derinleştirerek toplumsal gerilimi ve kaygıları artıracak bir siyaset tarzı yürütmektedir. Diyarbakır'da bu kadar tarikatın önünün açılması sivil toplumculukla ifade edilemez. Dinin siyasette rant uğruna kullanılmasına karşıyız" şeklinde konuştu.
MUTABAKAT SÖYLENTİLERİ GÜÇLÜ
Türkiye'de özellikle AKP'nin ikinci kere iktidara gelmesinden sonra bazı kurumlarla 'ılımlı' bir ilişki yürütmesi, bu konuda uluslararası ve ulusal düzeyde mutabakat sağlandığı söylentilerini de güçlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe Sarayı'nda ikili görüşmesinde bir dizi 'uzlaşma' noktaları çıkarıldığı spekülasyonları basında sıkça yer almıştı. Bu görüşmeden sonra gelen genel seçimlerden AKP'nin ikinci kere seçim zaferi ve ardından 'dindar' bir Cumhurbaşkanı'nın Çankaya'ya çıkması çeşitli çevrelerde bu mutabakat söylentilerini güçlendirdi.
Yine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye gidip ABD Başkanı George Bush ile uzun bir görüşme yapması ve bu görüşmeden PKK'ya operasyon kararı çıkması işin uluslararası ayağını da gözler önüne serdi. Bu görüşmeden sonra iyice eli güçlenen AKP ve Başbakan Erdoğan, ABD'den aldığı güç ile isteklerini bir bir hayata geçirmeye başladı. Medeniyetler İttifakı toplantısı için gittiği İspanya'da sürpriz bir şekilde türban konusunu açması ise başka bir mutabakat söylentilerini gündeme getirdi. Nitekim Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Burhan Kuzu Siyaset Meydanı programında Ali Kırca'nın türban konusunda "Niye bugünü beklediniz" sorusuna "Kurumlararası dengeyi bekledik" yanıtını vermişti. O anda kimsenin dikkatini çekmeyen bu yanıt önceki günkü oturumda CHP'li Nesrin Baytok tarafından Kuzu'ya "Kurumlararası denge" ile ne kastettiği soruldu. Kuzu ise bu soruya kaçamak yanıtlar verererek bir siyasi partiler arasındaki uzlaşmayı bir de Meclis'teki siyasi eğilimleri kastettiğini söyledi.
Bu arada Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'un bir haftadır ABD'de bulunuyor. Saygun ABD'de bir grup düşünce kuruluşu ve resmi yetkililer ile görüşmelerde bulunuyor.
Birgün
Taktik ve strateji meselesi
ÇOK boyutlu bir sorunu dar zeminlerde tartışmak zorunda kalıyoruz. BirGün'de M. Pekdemir'in yazısı ve yine 6 Şubat tarihli "taktiği bırak, stratejiye bak" manşeti ufkumuzu bir hayli genişletmekle birlikte bir şeylerin hâlâ eksik kaldığı düşüncesindeyim. Bu yazıyla sorunun bir başka boyutuna dikkat çekmek istedim. Sorunun kendisi basitçe özgürlük, hele hele türban veya eğitim özgürlüğü olarak ele alınamaz. Toplumsal yaşamın muhafazakarlaştırılmasını, ılımlı İslam projesini içine alan ABD emperyalizminin belirlediği bölgesel stratejinin bir parçasıdır. Sorun tüm yaşam alanlarını, çalışma alanlarını kapsamaktadır. Kamusal alana yönelen neo-liberal saldırının dışında değerlendirilemez. Hatırlanacağı üzere süreç çiçeği burnunda YÖK Başkanı'nın "üniversiteler paralı olmalıdır" açıklamasından sonra başlatılmıştır. Neo-liberal programın en önemli hedefinin devleti yeniden yapılandırmak adına kamusal alanın piyasalaştırılması, özelleştirilmesi olduğunu unutmamak gerekir. Özel üniversitede, özel hastanede türban sorununun da çözüldüğünü ve çözülebileceğini görmemiz gerekiyor. Örneğin şu an TBMM gündeminde bekleyen "Kamu hastane birlikleri...." Yasa tasarısına göre hastanelerin ameliyathane, röntgen, dahiliye servisi gb. Tüm birimleri ihale yoluyla özel şirketlere devredilebilecek. Bunun anlamı hizmeti alanın da sözleşmeli personel haline gelmiş hizmeti sunanların da rahatlıkla türban takabilmesidir.
Koksal Aydın
BİRGÜN - 8 Şubat 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.