Bizans'ın Kabusu: Battal Gazi
Bizans'ın Kabusu: Battal Gazi Eskişehir’in küçük bir ilçesi olan Seyitgazi tarihiyle yaşayan bir kent. Seyyid Battal...
Bizans'ın Kabusu: Battal Gazi
Eskişehir’in küçük bir ilçesi olan Seyitgazi tarihiyle yaşayan bir kent. Seyyid Battal Gazi’den Kral Midas’a, Herakles’den Frigyalılara, Kimmer'lerden Galat’lara tarihe yön vermiş sayısız ismin de doğum yeri
Bu hafta Seyitgazi’ye gidiyoruz. Burada Cüneyt Arkın filmlerinden aşina olduğumuz ve Bizans’ın kâbusu olmuş bir halk kahramanın mezarı bulunuyor. Bu mezar zaman içinde Alevi Bektaşilerinin en önemli ziyaret yerlerinden biri haline dönüşmüş. İlçenin etrafındaki köylerde de birçok Frig anıtı yer alıyor.
Seyitgazi antik dönemde Nakoleia olarak adlandırılıyormuş, ilçe Bizans döneminde Mesiha, Türkler yerleştikten sonra da Türkmen köyü olarak anılmış. Selçuklu döneminde Seyyid Battal Gazi’nin mezarı bulununca buraya Seyitgazi denilmiş.
Seyitgazi antik dönemde Frigya olarak adlandırılan bölgedeydi, çevre köylerde Küçük Yazılıkaya, Gerdekkaya, Bahşeyiş Anıtı, Aslanlı Mabet gibi Frig eserleri bulunuyor. Çevrede bulunan tarihi eserler Hükümet Konağı'nın bahçesinde sergileniyor. İlçe merkezindeki en önemli tarihi yapı ise şimdi Bor ve Etnografya Müzesi olarak kullanılan Selçuklu Hamamı. Hamamın külliyeyle aynı dönemde inşa edildiği sanılıyor.
Seyyid Battal Gazi’nin mezarının ve şimdi külliyesinin bulunduğu Üçler Tepesi modern yerleşimi yukarıdan seyrediyor. Üçler Tepesi’nin pagan dönemden beri kutsal bir yer olarak görüldüğü anlaşılıyor. Burada pagan dönemde inşa edilmiş bir tapınak olduğu varsayılıyor. Hıristiyanlıkla birlikte tapınak bir manastıra dönüşmüş. Selçuklular manastırın bazı yapılarını da kullanarak külliyenin temelini atmış, örneğin medrese eski bir kiliseymiş.
SEYYİD BATTAL GAZİ
Adı dilden dile, ünü kuşaktan kuşağa yayılan halk kahramanı Seyyid Battal Gazi'nin kimliği hakkında değişik bilgiler bulunuyor. Ancak babasının Malatya Serdarı Hüseyin Gazi olduğu ve 680 yılında Malatya’da doğduğu görüşünde birleşiliyor. Annesi Saide Hatun, eşi Zeynep Hanım ve iki oğlunun mezarları Eski Malatya’da. Asıl adının Cafer ya da Abdullah olduğu sanılıyor. Adının Cafer olduğunu öne sürenler, Onun peygamber soyundan geldiğine, atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin'e, dolayısıyla da Hz. Ali'ye ulaştığını ve bu nedenle ‘Seyyid’ olduğunu kabul ediyor. Battal adını yiğitliği ve cesareti nedeniyle, Gazi unvanını da savaşlarda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı aldığı sanılıyor.
Seyyid Battal Gazi’nin Araplar'ın Anadolu seferlerine ve İstanbul kuşatmasına katılıp birçok kahramanlıklar gösterdiğine inanılıyor. Artık söylencelere karışmış yaşam öyküsü 10. yüzyılda yaşamış ve Araplara karşı savaşmış Bizanslı uç beyi Digenes Akritas söylencesiyle de büyük benzerlikler gösteriyor. Söylence bu, dur durak dinler mi? Hatta bir öyküsü Kız Kulesine dek uzanıyor. Kız Kulesi'ne baskın yaparak kulede saklanan hazinelerle ve gönlünü kaptırdığı tekfurun kızını kaçırdığı anlatılıyor.
740 yılında Arap ordularıyla Bizanslılar arasında yapılan Akrenion (Afyon) savaşına katıldığı, Mesih Kalesi önünde yapılan çarpışmada öldüğü ve vasiyeti uyarınca Seyitgazi’deki Üçler Tepesi’ne gömüldüğü kabul ediliyor. Malatya, Kayseri ve Eskişehir’de de makamları bulunuyor.
ARAP KAHRAMAN NASIL TÜRKLEŞTİ?
Türkler arasında ‘Battal Gazi’, ‘Seyyid Battal’ ve ‘Seyyid Battal Gazi’ adlarıyla bilinen yaşamı söylencelerle süslenmiş halk kahramanının Arap kökenli olduğu kesindir. Bir Arap üstelik Emevi komutanı olmasına rağmen Alevi toplumu onu piri olarak görmüş ve zaman içinde Araplığı neredeyse unutularak bir Türk kahramanı olarak anılmaya başlanmış. Aynı şekilde babası Hüseyin Gazi’nin Ankara’daki türbesi de Alevi Bektaşilerin en ünlü ziyaret yerlerinden birine dönüşmüştür.
Seyyid Battal Gazi Külliyesi’nin yapımına Selçuklu döneminde başlanmış. Söylenceye göre Battal Gazi’nin mezarını ölümünden yıllar sonra bir çoban bulmuş. Şimdi türbesi külliyenin içinde bulunan Çoban Baba (Kutluca) koyunlarını otlatırken bir mucize sonucu mezarı keşfetmiş. Bunu duyan Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat'ın annesi Ümmühan Hatun (Valide Sultan) 1207-1208 yıllarında Battal Gazi’nin mezarının üstüne türbe ve yanına da bir cami inşa ettirmiş. Ümmühan Hatun da vasiyeti uyarınca buraya gömülmüş. Külliye günümüzdeki durumunu Osmanlı döneminde almış, 1511-1517 yıllarında, buraya medrese, aşevi, fırın, Bektaşi tekkesi ve soğuk hava deposu gibi binalar eklenmiş.
Seyyid Battal Gazi Külliyesi kapalı bir avlunun etrafına dizilmiş yapılardan oluşuyor. Külliyenin merkezinde Battal Gazi’nin türbesi ve cami bulunuyor. Battal Gazi’nin mezarı tam 8,5 metre, yanıbaşında da kral kızı Elenora’nın mezarı var. Çoban Baba, Ümmühan Hatun ve Ayni Ana külliyedeki diğer türbeler. Külliyenin içindeki Seyitgazi Müzesi, bundan birkaç yıl önce gerçekleşen soygundan sonra ziyarete kapatılmış.
KALENDERİLİĞİN MERKEZİYDİ
Seyitgazi 13. yüzyıldan beri Kalenderiliğin ve Alevi Bektaşilerin merkezlerinden biri. Çevresinde Sultan Şücaettin ve Üryan Baba gibi ünlü Kalenderi ve Alevi Bektaşi dervişlerinin yerleştiği başka yerleşimler de var. Seyitgazi bir zamanlar Anadolu ve Balkanlardaki Kalenderilerin merkeziymiş. Tüm Alevi Bektaşi grupları Seyyid Battal Gazi’yi pir olarak kabul eder. Hatta Hacı Bektaş’ında böyle gördüğü ve Kurban Bayramı törenlerini dervişleriyle burada geçirdiği, büyük Kalenderi ayinlerine katıldığı ve cemler düzenlendiği Vilayetname’de anlatılır. 16. yüzyılda Kalenderi merkezi olmaktan çıkan külliye Bektaşi Tekkesi’ne dönüşmüş.
Seyitgazi’ye 7 km uzaklıktaki Arslanbeyli köyünde işlevini günümüzde de sürdüren bir Alevi-Bektaşi Tekkesi var. Tekkeye adını veren Sultan Şücaettin Veli’nin 15. yüzyılda yaşadığı ve bir Kalenderi dervişi olduğu kabul ediliyor. Sultan Şücaeddin Veli, Seyitgazi yakınlarındaki bu köye yerleşmiş ve tekkesini kurmuş.
Sultan Şücaettin’in Oniki imamların sekizincisi olan İmam Rıza’nın torunu olduğu kabul ediliyor. Vilayetnamesinde etrafında 200-300 abdalı olduğu, ünlü gazileri kendisine mürit edindiği anlatılır. 15. yüzyılda müritleri Anadolu ve Balkanlarda ‘Üryan Şücailer’ adıyla ünlenmiş. Sultan Şücaettin Veli Dergâhı günümüzde de önemli bir inanç merkezi. Kırıkkale’deki Hasan Dede’ye bağlı ocaklardan Hacı Muradiler, Hacı Turabiler, Cibaliler ve Kalender Abdallılar buraya bağlıdır. Aynı şekilde Bulgaristan’daki Otman Baba, Musa Baba, Akyazılı Sultan ve Demir Baba müritleri de Şücaeddin Veli Dergâhı’na bağlıdır.
Seyyid Gazi külliyesiyle aynı dönemde inşa edildiği kabul edilen külliye cemevinden türbesine dek oldukça iyi korunmuş bir yapı. Her yıl köyde Şücaettin Veli’yi anma törenleri yapılıyor.
Seyitgazi’ye 6 km uzaklıktaki Yazıdere köyündeki Üryan Baba Tekkesi Şücaettin gibi kadar şanslı değil. Tekkenin türbesi ve meydan evi günümüze kadar ulaşmış, ancak diğer yapıları yok olmuştur. Burası da Kalenderi dervişlerince kurulmuş, 17. yüzyılda Bektaşilere geçmiş bir tekke. Türbe ve etrafındaki binaların tıpkı Seyitgazi ve Arslanbeyli köyündekiler gibi 1511-1517 yılları arasında inşa edildiği kabul ediliyor. Türbenin duvarları kalem işleriyle süslü, ancak çok bakımsız bir yapı, etrafı tarihi bir mezarlıkla çevrili. Artık burada Aleviler yaşamıyor, köyün sakinleri Balkan göçmeni.
***
Nasıl gidilir?
Seyitgazi Eskişehir’e 43 km, Afyon’a 97 km uzaklıkta. Eskişehir’den ilçeye düzenli araç seferleri yapılıyor.
BEREKETLİ TOPRAKLAR
ERSOY SOYDAN -
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy57375 = 'ersoy' + '@';
addy57375 = addy57375 + 'tuyed' + '.' + 'org' + '.' + 'tr';
var addy_text57375 = 'ersoy' + '@' + 'tuyed' + '.' + 'org' + '.' + 'tr';
( '' );
57375 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
BİRGÜN - 27 Haziran 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.