Başbakandan Skandal Savunma
Başbakandan Skandal Savunma'Alevilere hakaret' davasıyla savundu! Erdoğan, hakkındaki davanın reddi için Alevilere hakaret içeren davayı...
'Alevilere hakaret' davasıyla savundu!
Erdoğan, hakkındaki davanın reddi için Alevilere hakaret içeren davayı örnek gösterdi
Referandum sürecinde “hayır diyenler darbecidir” yönündeki sözleriyle ilgili yapılan suç duyurusu üzerine, hakkında dava açılan Başbakan Erdoğan mahkemeye savunma gönderdi. Erdoğan savunmasında kendini aklamaya çalışırken Zaman gazetesi aleyhine bir yurttaşın açtığı davayı örnek gösterdi.
‘Sapık mezhep’ hakareti
Erdoğan, gazetedeki bulmacada “Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep” şeklindeki soruya “Alevi” yanıtının verildiğini, buna karşı bir yurttaşın kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açtığını ancak bunu mahkemenin reddettiğini anımsattı. Erdoğan bu karardan yola çıkarak davasının reddini istedi.
Avukatın suç duyurusu
Referandumda “hayır” oyu kullandığını belirten avukat Sedat Vural, Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Erdoğan’ın sözleriyle kişilik haklarına saldırısının hukuka aykırılığının tespit edilmesini ve tespit kararının yayımlanmasını talep etmişti.
Referandumda “Hayır diyenler darbecidir” yönündeki sözleriyle ilgili yapılan suç duyurusu üzerine hakkında dava açılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, avukatı aracılığıyla mahkemeye gönderdiği savunmasında bir skandala imza attı. Davanın neden kabul edilmemesi gerektiğini anlatmaya çalışan Erdoğan, Zaman gazetesindeki bir bulmacada “Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep” şeklindeki soruya “Alevi” yanıtının verildiğini, buna karşı bir yurttaşın kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açtığını ancak bunu mahkemenin reddettiğini örnek gösterdi. Bu karardan yola çıkan Erdoğan, “Bu bakımdan davacının dava açmada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır” diyerek davanın reddini istedi.
‘Sapık bir mezhep’
Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada Başbakan Erdoğan davacı Sedat Vural’ın “evet” veya “hayır” oyu kullanıp kullanmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, Vural’ın da bunu kanıtlayamayacağını ileri sürdü. Erdoğan, “Bu bakımdan ispat edilemeyen ve edilmesi de olanaklı olmayan bir iddia soyut beyanın ötesine geçemez” dedi.
Erdoğan, görüşünü desteklemek adına şu skandal örneği verdi: “Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne intikal eden olayda, Zaman gazetesinde yayımlanan bir bulmacada ‘Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep’ şeklinde bir soru yer almış, ertesi gün verilen çözümde bu sorunun yanıtının ‘Alevi’ olduğu yayımlanmıştır.
Bir vatandaş açtığı davasında bu yayın nedeni ile kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş, mahkeme ‘Aleviliği(n) bir inanç meselesi olduğu, yayında davacının hedef alınmadığı’ gerekçesiyle davayı reddetmiş, Yargıtay, ‘davacının ebeveyni nedeniyle sözü edilen bir kültür içerisinde yer aldığını, bu kültürü benimseyenlere ya da bu kültürde belli bir mertebeye erişmiş olanlara dava hakkının tanınmasının yansıma yoluyla genişlemesine neden olacağını, dava açmanın ancak kişilik haklarına saldırılan, doğrudan zarara uğrayanlara tanınmış bir hak olduğunu’ kabul etmiştir. (...) Bu bakımdan davacının dava açmada aktif husumet ehliyeti de bulunmamaktadır.”
Nitekim kendisi için sarf edilen daha ağır mahiyetteki ifadelerin yüksek mahkemece eleştiri sınırları içinde sarf edilmiş ifadeler olarak kabul edildiğini aktaran Erdoğan, bununla ilgili Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açtığı davalara işaret etti.
Tuncay Özkan’ın da kendisi hakkında “Bir başbakan ya da bir siyasi parti lideri çıkıp diyorsa ki ‘Bu ülkedeki 25 milyon Alevi İslam dışıdır, sapık mezheptir’ diyorsa o kişi faşisttir” dediğini anımsatan Erdoğan, bunun üzerine açtığı davada Özkan’ın sözlerini mahkemenin hukuka aykırı bulmadığını söyledi. Erdoğan, kendisinin kullandığı ifadelerin, sunduğu tüm örneklerdeki ifadelerin hiçbirisinden daha ağır ve haksız olmadığını, dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini söyledi.
‘Yayımlayanın kusuru’
Erdoğan, “Bana göre darbe anayasasını savunduklarına göre darbecidir” sözlerinin ise basın yayın organlarında çarpıtılarak “hayır diyen darbecidir” biçiminde yayımlandığını iddia ederek, bunun “yayımlayanların kusuru” olduğunu, kişilik değerlerine saldırı olmadığını ileri sürdü.
Cumhuriyet - 21 Ocak 2011
Ayıbı ayıpla savundu!
Erdoğan, hakkındaki hakaret davasında kendini savunurken “Zaman gazetesi Alevilere ‘Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep’ dediğinde suç olmamıştı” örneğini verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referandum döneminde sarf ettiği “Hayır diyenler darbecidir” sözleri nedeniyle hakkında açılan hakaret davasında yaptığı savunmada, Aleviler’e hakaret sözlerini örnek verdi.
Erdoğan, savunmasında Alevi bir vatandaşın Zaman gazetesine açtığı davayı örnek gösterdi. Erdoğan, gazetedeki bulmacada “Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep” şeklindeki soruya “Alevi” yanıtının verildiğini, buna karşı bir yurttaşın kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açtığını ancak bunu mahkemenin reddettiğini anımsattı.
Bu karardan yola çıkan Erdoğan, “Bu bakımdan davacının dava açmada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır” diyerek davanın reddini istedi.
Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada Başbakan Erdoğan davacı Sedat Vural’ın “evet” veya “hayır” oyu kullanıp kullanmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, Vural’ın da bunu kanıtlayamayacağını ileri sürdü. Erdoğan, “Bu bakımdan ispat edilemeyen ve edilmesi de olanaklı olmayan bir iddia soyut beyanın ötesine geçemez” dedi.
“Sapık mezhep Aleviler” örneği
Erdoğan, savunmasında Zaman gazetesine açılan Aleviler’e hakaret davasını şöyle örnek verdi: “Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne intikal eden olayda, Zaman gazetesinde yayımlanan bir bulmacada ‘Ehlisünnet dışı sapık bir mezhep’ şeklinde bir soru yer almış, ertesi gün verilen çözümde bu sorunun yanıtının ‘Alevi’ olduğu yayımlanmıştır.
“Bir vatandaş açtığı davasında bu yayın nedeni ile kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş, mahkeme ‘Aleviliği(n) bir inanç meselesi olduğu, yayında davacının hedef alınmadığı’ gerekçesiyle davayı reddetmiş, Yargıtay, ‘davacının ebeveyni nedeniyle sözü edilen bir kültür içerisinde yer aldığını, bu kültürü benimseyenlere ya da bu kültürde belli bir mertebeye erişmiş olanlara dava hakkının tanınmasının yansıma yoluyla genişlemesine neden olacağını, dava açmanın ancak kişilik haklarına saldırılan, doğrudan zarara uğrayanlara tanınmış bir hak olduğunu’ kabul etmiştir. (...) Bu bakımdan davacının dava açmada aktif husumet ehliyeti de bulunmamaktadır.”
Tuncay Özkan örneği
Tuncay Özkan’ın da kendisi hakkında “Bir başbakan ya da bir siyasi parti lideri çıkıp diyorsa ki ‘Bu ülkedeki 25 milyon Alevi İslam dışıdır, sapık mezheptir’ diyorsa o kişi faşisttir” dediğini anımsatan Erdoğan, bunun üzerine açtığı davada Özkan’ın sözlerini mahkemenin hukuka aykırı bulmadığını söyledi. Erdoğan, kendisinin kullandığı ifadelerin, sunduğu tüm örneklerdeki ifadelerin hiçbirisinden daha ağır ve haksız olmadığını, dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini söyledi.
Hükümet de Başbakan gibi yapmıştı!
Ölümünden önce "Türklüğü tahkir" gerekçesiyle ceza alan Hrant Dink'in AİHM'e açtığı davaya savunma gönderek hükümet, Hrant Dink'in Hitler ile karşılaştırarak büyük bir skandala imza atmıştı. Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen savunmada "AİHM, daha önce Almanya’da bir Nazi örgütü liderine nasyonal sosyalizmi savunan yazısı için verilen cezayı yerinde buldu. Demokratik bir toplumda bu tür yazılar (Dink’in mahkumiyetine neden olan yazısı) halkı tahrik etmek suçunu oluşturacak ve kamu düzenini bozacaktır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin ‘nefret söyleminin engellenmesine’ ilişkin tavsiye kararı bulunmaktadır. Dink’in yazısı da ‘nefret söylemi’dir" ifadelerine yer verilmişti.
(soL - Haber Merkezi) - 21 Ocak 2011
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.