Bakan cemevi için Diyaneti adres gösterdi, Alevilerden tepki gecikmedi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, elektrik faturaları ödenmediği için yaklaşık 2 yıl boyunca karanlıkta bırakılan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Cemevi Diyarbakır Şubesi’nin ibadethane statüsünde değerlendirilerek elektrik tüketim bedelinin kurum
2 yıl elektriksiz bırakılan Diyarbakır Cemevi’nin elektrik sorunu çözülebilmiş değil. Pir Sultan Abdal Cemevi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesi’nin, cemevlerinin de cami, kilise ve diğer ibadet yerleri gibi elektrik parasından muaf tutulması talebiyle faturalarını ödememesi üzerine 2018 yılında elektriğinin kesilmesine dönük yeni bir gelişme yaşandı.
Cemevinin elektriğinin Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) tarafından kesilmesi üzerine Halkların Demokratik Partisi (HDP), cemevine ayrımcı uygulama yapıldığı gerekçesiyle verdiği soru önergesine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan yanıt geldi.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez tarafından yazılı olarak verilen yanıtta, DEDAŞ’ın cemevi olarak kullanılan yerlerde ibadethane tarifesi tanımlama yetkisinin olmadığı söyledi.
Bakan Dönmez, “İbadethane statüsünde bulunan abonelerin elektrik faturaları bağlı bulundukları müftülükler tarafından ödenmektedir” dedi. Verilen yanıtta cemevinin ibadethane statüsünde değerlendirilerek tüketim bedelinin müftülük bütçesinden ödenme imkânın olup, olmadığı konusunda ilgili müftülüğe başvuru yapılması gerektiği de belirtildi.
PSAKD Diyarbakır Şubesi Avukatı Cafer Koluman, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın cemevinin elektriklerinin kesilmesine ilişkin önergeye verdiği yanıtı değerlendirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın vermiş olduğu cevabın çok manidar olduğunu belirten Koluman, “DEDAŞ da aynı yeri adres göstermişti. Bu aslında cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmediği anlamına geliyor ki bakanlık da Diyanet’e, müftülüğe yönlendirerek esasında cemevlerini tanımadığının, ibadethane statüsünde görmediğini açıkça ilan ediyor” dedi.
Koluman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyanet bu ülkede ciddi bir bütçesi olan ve Türk tipi Sünni anlayışa hizmet eden bir yapıdır. Biz bu yapıdan dolayı vergilerimizin bu yapıya gitmesine rağmen hiçbir şekilde hizmet alamamaktayız. Kaldı ki hizmet almayı bir tarafa bırakın, biz laik, demokratik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı’nın olmaması gerektiği konusunda yıllardır devam eden mücadelemiz var. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı, cemevlerini tanımadığı gibi bizim de Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurma gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Çünkü bir tarafta Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşı çıkacakken diğer taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurmamız esasında asimilasyon politikasına hizmet eden bir yaklaşımdır. Bizim talebimiz ise Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden ziyade genel bütçeden ödenmesi konusunda bir başvurumuz vardır. Nitekim bu konuda açmış olduğumuz dava halen devam ediyor.”
“BAKANLIK TANISA DA TANIMASA DA, CEMEVLERİ İBADETHANEMİZDİR”
Daha önceki duruşmalarda verilen cemevini keşif kararlarına karşı çıktıklarının altını çizen Koluman, “Çünkü bin yıllardır Alevilerin ibadeti cemdir, ibadethaneleri de cemevidir. Böyle bir gerçekliğimiz var. AİHM, Yargıtay ve yerel mahkemeler Alevilerin ibadethanesi olan cemevlerini tanımalarına rağmen halen bu konuda yasal düzenleme yapılmaması Alevileri oldukça mağdur etmektedir. Bakanlığın bu konudaki açıklamaları Alevileri rencide etmiştir. Bakanlık tanısa da tanımasa da, Diyanet’e de yönlendirse burası bizim kutsal mekânımızdır, cemevleri kutsalımızdır, bizim nazarımızda ibadethanemizdir ve bu şekilde kalmaya da devam edecektir” diye konuştu.
Alevi hak mücadelenin biraz geriye gittiğini dile getiren Koluman, şunları aktardı:
“Bizlere düşen temel görev bu demokratik mücadelemizi hakkımız olan bir şey daha da yükselterek daha çok dayanışma içerisinde bulunmamız gerektiğini, bu sorunun sadece Alevilerin sorunu olmadığını, bu sorunun bir insanlık sorunu olduğu konusunda diğer kurum ve kuruluşları ikna ederek birlikte mücadele etmek gerektiğini ifade etmek isterim. Çünkü sadece Alevilerin mücadelesiyle bu sorunun çözülemeyeceği bir gerçektir. Yetkililere çağrımız şudur. Alevilerin bir gerçekliği vardır. Halen yasal statüye kavuşturulmamış cemevleri vardır. Bırakın yasal düzenlemeyi, halen de cemevlerini tanımamak konusunda bu tür açıklama yapmaları bizi incitmiştir. Bu nedenle Aleviler bunun farkına vararak daha çok mücadele etmeli. Çünkü bu sadece Diyarbakır’ın sorunu değildir. Esasında buradaki yetkililerin, iktidarın, devletin aslında Alevilere bakış açısıdır.”
Koluman, son olarak 15 Aralık’ta görülecek olan mahkemede kesin kararı beklediklerini ifade etti.
PİRHA/DİYARBAKIR
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.