'Baba, biz Alevi olduğumuz için benimle oynamıyorlarmış'
'Baba, biz Alevi olduğumuz için benimle oynamıyorlarmış'BİRGÜN GAZETESİ DİZİ YAZI VE ARAŞTIRMA DOSYALARI / MAHALLE BASKISINDAN DEVLET...
'Baba, biz Alevi olduğumuz için benimle oynamıyorlarmış'
BİRGÜN GAZETESİ DİZİ YAZI VE ARAŞTIRMA DOSYALARI / MAHALLE BASKISINDAN DEVLET BASKISINA
MAHALLE BASKISI’NIN BAŞKENTTEKİ YÜZÜ
Başkent Ankara için Melih Gökçek, her şeyi anlatmaya yetiyor. ‘Sanatın içine tüküren’, varoşları oy deposu haline getirmek için ‘çuval ekonomisi’ yürüten anlayış; ne yazık ki mahalle baskısını da beraberinde getirdi Baskılarla ilgili çalışmalarımızı üç ilçede gerçekleştirdik. Sincan, Mamak ve Keçiören. Bu üç ilçenin ortak özelliğini bir genç şöyle anlattı: "Sincan’da selamünaleyküm diyorum, başka yerde merhaba”...
1989’da Ankara Büyükşehir Belediyesi ve metropol ilçelerin tamamını alan SHP, günümüze kadar birer birer kalelerini kaybetti. 1999 seçimlerinde Mamak, Yenimahalle ve Çankaya’yı koruyan CHP, 2004’te sadece Çankaya kalesini koruyabildi. Belediyelerin RP-FP-AKP’ye geçmesinin ardından kentte değişim yaşandı. Son zamanlarda Mamak, Keçiören ve Dikmen’de yoğunlaşan kentsel dönüşüm projeleriyle nüfus hareketlilikleri oldu ve söz konusu bölgelerde kentsel dönüşüm projelerinden etkilenen kesimler gayrimenkul fiyatlarının diğer ilçelere göre daha düşük kaldığı Sincan-Fatih bölgesine aktı, akıtıldı. Dikmen ve Mamak bölgelerinde kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı yerlerde ağırlıklı olarak Aleviler-Solcular bulunuyordu. Böylece söz konusu projelerle homojen nüfus yapısı değişti, parçalandı. Örneğin Dikmen bölgesine Sünni-muhafazakârlar ayrıca Doğu’dan göç eden Kürtler yerleşti. Alevi nüfusun yoğun olduğu ve kentsel dönüşümün uygulandığı Dikmen Vadisi’nde Gökçek zamanında Mehmet Zait Kotku Camii yapıldı. Aynı bölgede, Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’in başkanlığını yaptığı Gençlik Federasyonu faaliyet yürütüyor.
Sincan’da bir görüşmecinin aktardığı gibi ‘kooperatifleşen cemaatler’ Ankara’nın rantı en yüksek bölgeleri arasındaki Gölbaşı, İncek, Çayyolu, Yıldız, Çiğdem Mahallesi gibi bölgelere yayıldı. Rantı yüksek bölgelerde belediyeler mevzi imar planı değişiklikleri yapılarak, yeşil sermayenin süpermarket, market zincirlerinin yayılması sağlandı. Bunun doğal sonucu, içki satan bir büfecinin Çankaya gibi farklı bir bölgede bile, Ramazan’da saldırıya uğraması oldu.
GENÇLİK PARKINDA İÇKİ YASAK
Belediyelerin el değiştirmesinden sonra özellikle içkili mekânlar konusunda hissedilir bir sonuç ortaya çıktı. Belediyeler, sosyal tesislerinde içkiyi kaldırdı, diğer mekânlarda ise cezai baskılarla kapatılmasını sağladı. Son örneği, gazinoların bulunduğu Gençlik Parkı. Büyükşehir Belediyesi’nin Gençlik Parkı’nda gerçekleştirdiği çalışma bittiğinde, artık içkili işletme olmayacağı bizzat ANFA’nın Genel Müdürü Ferhat Ertürk tarafından açıklandı. Oysa söz konusu parkın havuzunda Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadınların mayolarıyla yüzdüğü söylenir. Gençlik Parkı adeta Gar Gazinosu ile özdeş hale gelmişti.
Cemaat sermayesi belediye ihaleleriyle güçlendi. Örneğin, Erenköy Cemaati’nin Ankara örgütlenmesini yürüten Muradiye Vakfı, belediyelerden aldığı ihalelerle biliniyor. Büyükşehir Belediyesi’nin kontrollerde ele geçirdiği kaçak kömürleri Muradiye Vakfı yurtlarına verdiği geçmişte basında yazılmıştı. Pursaklar’da Menzilciler ve Muradiye Vakfı etkin. Hicret grubu Keçiören’de etkin. Sincan’da 21 cemaatin faaliyet gösterdiği belirtiliyor. Sincan’da cemaat okullarının bazıları eğitimlerini (Ferda Eğitim Kurumları örneğinde olduğu gibi) cami avlularına yapılıyor.
ÖRTÜNME BİR REFERANS HALİNE GELDİ
Çalışma yapılan ilçelerde türbanın giderek yaygınlık kazandığı aktarılan tespitlerin başında geliyor. Özellikle İslami kesime ait market ve giyim mağazalarında çalışan kadınların büyük kısmı türbanlı. Sosyal yaşantı kadınlar açısından hayli sınırlı bir biçimde sürüyor. Bir görüşmecinin “henüz Kızılay’ı görmedim” ifadesi; pek çok kadın için geçerli sayılabilecek nitelik taşıyor. Çalışan kadınlar nispeten biraz daha rahat görünürken, ev kadınları açısından tek sosyal ilişki, cemaatlerin dini sohbet toplantıları oluyor. Ayrıca belediyelerin düzenlediği kermes türü etkinlikler genelde AKP tabanına yakın ya da kadın örgütlerinde çalışanların yer aldığı etkinlikler olarak göze çarpıyor.
Yoksulluk örtünmeyle doğrudan orantı yaratırken, bazı görüşmeciler bunu açıklıkla söyledi. Nitekim, gerek belediye gerekse cemaat vakıflarından yardım alabilmek için örtünmenin doğal bir tercih haline geldiği aktarıldı. Ankara’nın pek çok bölgesinde belediyelerin dışında gıda başta olmak üzere pek çok malzeme dağıtımı yapan dini vakıflar var.
SİYASET ‘KADIN KOTASI’NI TARTIŞA DURSUN
Sincan, Mamak, Keçiören’de kadın açısından durum Mahalle Baskısı’nı işlediğimiz diğer illerden hiç farklı değil. Sincan’da türbanlı ya da başı açık kadınlar ortak mekânları kullanabiliyorlar ancak bazı mahallelerde saflaşma olduğu anlatıldı. Vatan Caddesi’nde zaman zaman yürüyüşe çıktığını ancak bakışlardan rahatsız olduğu için artık bu alışkanlığını terk ettiğini belirten öğretmen bir kadın, saflaşmanın bir örneği olarak “Vatan Caddesi’nin köşesinde genellikle açık bayanların, Sincan Lisesi’nin arkasındaki bölgede ise kapalı kadınlar yürümesini” gösterdi.
Bir başka kadın sokakta sakız çiğnerken sakallı birinin kendisine “İşte bunları keseceksin” dediğini aktardı. Sincan’da cemaat toplantı davetlerinin kadınlara çok yapıldığını dile getiren bir görüşmeci, bir arkadaşının bu tür toplantılara katılmaya başladıktan sonra kendisiyle diyalogu kestiğini anlattı. Kadınların gruplar halinde toplantılar yaptıkları, hatim indirdikleri söylendi. Başı açık kadınlar, türbanlıların ilgi göstermesinden dolayı belediyenin etkinliklerine katılmadıklarını dile getirdi.
Keçiören’de yaşayan bir kadın cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığı ortamın başında belediye otobüslerini saydı ve başından geçen bir olayı anlattı: “Sanatoryum-Kızılay hattında çalışan halk otobüsünde otururken yaşlı bir adam binince yerimi verdim. Yaşlı adam indiğinde tekrar yerime oturmaya kalkıştığımda bir erkek ‘senin tapulu malın mı?’ diyerek kapalı bir genç kızı kolundan tutarak oturttu” Dikmen’de otururken Keçiören’e bölgesine taşınan bir kadın ise kızının biraz rahat davranışlarından dolayı çok sıkıntı çektiğini, çevrenin kötü gözle baktığını ve tekrar Dikmen’e taşınmayı düşündüğünü anlattı.
Mamak’ta öğretmenlik yapan bir kadın ise en geç saat 21’de evde olmaya özen gösterdiğini söyledi. Cafe-bar türü bir yere gitmek istese de gidemeyeceğini, ailesinin ve eşinin karşı çıkacağını söyledi. Aynı kadın, her istediğini giyemediğini, fiili olmasa da sokağın etkisinin büyük olduğunu vurguladı. Evlilik nedeniyle Yozgat’tan Ankara’ya geldiğini söyleyen bir görüşmeci ise henüz Kızılay’ı görmediğini anlattı.
ELELE YÜRÜMENİN CEZASI DAYAK
Sincan’da gençler durumlarını özetlerken geçen Mayıs ayında yaşandığını belirtikleri bir olayı anımsatıyorlar. Basına da yansıyan olayda elele tutuşan iki genç sakallı biri tarafından dövülmüş. Tesettür mağazalarının arttığı ilçede gençler, kılık kıyafetlerine dikkat etme gereği duyuyorlar. Bir genç kız, dekolte kıyafet giymiş halde Sincan’da bir yere gidebileceğini düşünemediğini aktarırken, bakışlardan rahatsız olacağını, kendisine kötü gözle bakılacağını aktardı. Mahalle bakkalından içki alamayacağını söyleyen bir genç, “Bazen içki içmek istediğimde, ‘komşumuz istedi’ demek zorunda kalıyorum” diye konuştu. “Açık mekânlarda içki içmedim, denemek de istemem” diyen başka bir genç, zaman zaman Kızılay’da Sakarya Caddesi’ne gittiğini söyledi. Sincan’daki gençler, eğlence ihtiyaçlarını Kızılay’da karşıladıklarını belirtirken, bir genç; ilçesi ile dışarısı arasında yaşadığı farkı “Sincan’da selamünaleyküm diyorum, başka yerde merhaba” cümlesiyle özetledi.
Görüştüğümüz iki genç cemaatlerden toplantı davetleri aldığını ancak ilgilenmediklerini söyledi. Bir genç, “Lisedeyken bir arkadaşım cemaat evine gitti. Namaz kıldıklarını, ders çalıştıklarını, sohbetlerie katıldıklarını söyledi. Ağabeyler-ablalar varmış” dedi. Pek çok genç bu tür toplantılara katılmak zorunluluğu hissedildiğinin altını çizerken, katılmayanların, yaşadıkları mahallelerde dışlandığını söyledi.
KEÇİÖREN’DE A TAKIMI İŞBAŞINDA
Keçiören’de Turgut Altınok belediye başkanı seçildiğinde ilk işi eski belediye başkanı Hamza Kırmızı’nın yaptırdığı Bekarevleri’ni kapatmak olmuştu. İki blok halinde yapılan Bekarevleri’nin bir bloğunda erkekler, diğerinde kız öğrenciler kalıyordu. Keçiören’de gençler A Takımı’nın baskısı altında. A Takımı ilçede bir nevi polisin görevini yerine getiriyor. İki resmi plaka, 2 sivil plakalı araç özellikle geceleri parkları dolaşıyor ve çiftleri uyarıyor. Parkta sevgilisiyle yan yana oturamayacaklarını söyleyen gençlerin sayısı fazla. Estergon Kalesi’nde, Botanik Parkı’nda gençler yan yana oturduklarında uyarılıyorlar. Bir genç, “Botanik’te kız arkadaşımla yan yana otururken, bekçi ‘karşılıklı oturun. Bunu ben söylüyorum, başkaları böyle yapmaz’. Başkaları böyle yapmaz derken kastettiği A Takımı tarafından dövülmekti” dedi.
Bir başka genç de kız arkadaşıyla parkta otururken A Takımı tarafından kovulduğunu, belediyenin düzenlediği bir konsere “kirli sakalla” girdiğinde kapıda üzerinin arandığını, ağzının koklandığını aktardı. Sincan gibi Keçiören’de de gençler sinema, tiyatro, eğlence gibi sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını Kızılay’da karşıladıklarını söylediler.
'RAY BAR, GAR BAR, ARABA BAR…
Ankara’da içkili mekânlar ağırlıklı olarak Kızılay ve Ulus’ta bulunuyor. Belediye ve emniyet, Kızılay bölgesinde içkili mekânları Sakarya Caddesi’nde topluyor. Hatta sadece barların bulunduğu SSK’ya ait bir iş hanı mevcut. Ancak Kızılay’da dağınık olarak içkili mekânları bulmak mümkün. Birkaç yıl öncesine kadar herkesin gidebileceği Sakarya Caddesi’ndeki barlar, son dönemlerde pavyon, gece kulübü havasına bürünmeye başladı. Araştırmanın yapıldığı Sincan ve Mamak bölgesinde içki satan büfeler gece 1’e kadar açık kalabiliyor. Keçiören’de içki satan bağımsız büfe yok. İçki satan kuruyemişçiler de saat 23’de kapatıyorlar. Bilindiği gibi geçen yıl Keçiören’de içki satan bir büfe basılmış, sahibi dövülmüştü. Benzer bir olay ise Çankaya ilçesinde meydana gelmişti.
Sincan’da, belediyenin RP’li Bekir Yıldız’a geçmesiyle başlayan süreçte içkili mekânlar tamamen kapanmış. Üç içkili lokanta, 3 birahane varken, söz konusu mekânlar kapısına kilit vurmuş.. Konut sitelerinin alt katlarında içki satanlar mekânlar kapatılmış, içki satan büfeler imara aykırı olduğu gerekçesiyle yıkılmış. Sincan’a en yakın içkili mekân, ilçeye 5-6 km uzaklıkta, karayolu üzerinde bulunan bir restoran. Bölgede Büyükşehir belediyesinin Harikalar Diyarı ve Göksu Parkı mevcut. Görüşmecilerden biri, her iki mekanda da bazen kapıda çantaların kontrol edildiğini, kola şişesinin bulunması halinde kola şişelerine içki karıştırıp karıştırılmadığına bakıldığını aktardı.
Sudan bahanelerle içki satan büfelere para cezası uygulandığını dile getiren ve artık ceza ödemekten yıldığı için büfesini kapattığını söyleyen bir görüşmeci, “Rüstem Altunbaş zamanında her sakız fiyatına ayrı ayrı fiyat etiketi konulmadığı gerekçe gösterilerek ceza kesildi. Para cezası ve kapatmalardan dolayı işimi yapamaz halince büfeyi kapattım. 15 yıl içinde bölgede tek bir mekana dahi içkili lokanta ruhsatı verilmedi” dedi. Bir başka görüşmeci, Fatih bölgesinde sadece iki tane büfe bulunduğunu aktardı. Bir görüşmeci, bakkaldan içki alırken çeşitli mağazaların renkli poşetlerini yanında götürdüğünü, siyah poşette içki dışında başka bir ürün olsa bile insanların algısının farklı olduğunu aktardı. Açık mekânlarda içki içmenin imkânsızlığına değinen görüşmeci, buna rağmen alkol alanların Sincan demiryolunun kenarlarında geceleri içtiğini söyledi. Demiryolu kenarında içilmesinden dolayı, ilçede “ray bar”, “gar bar” tanımları ortaya çıkmış. Bir kuruyemişçi ise bazen sakallı ya da türbanlı müşterinin içeri girdiğini, alkol satıldığını gördüğü anda “Burada alkol varmış” deyip hemen çıktığını ifade etti.
‘AAAA, SUYA ALKOL KARIŞMIŞ..!’
Mamak’ta içki satan ve içkiyi de haram olduğu için içmediğini söyleyen bir kişi, özellikle türbanlı bayanlardan tepki aldığını anlattı. Belediye ve polisten baskı görmediğini dile getiren görüşmeci, “Ancak büfede alkol, çok görünür yerde değil. Türbanlı bayanlar, bazen su istiyor. İçki olduğunu gördüğünde vazgeçiyor. Bazen, niye içki satıyorsun şeklinde eleştirilerle karşılaşıyorum. Böyle konuşulduğunda kahroluyorum, psikolojim bozuluyor. Ben sadece geçinmek için alkol satıyorum” dedi. Aynı kişi, Cebeci bölgesinde 30’a yakın tekel bayisinin bulunduğunu, şimdi ise yarı yarıya düştüğünü söyledi. Mamak’ta Talatpaşa Bulvarı’nda içkili lokanta, birahane, barlar mevcut. Ancak bunların hepsinin ruhsatları çok eski.
Keçiören bölgesinde de aynı saptamalar yapılıyor. Bölgede, SHP’li Hamza Kırmızı zamanında açılan içkili lokantalar ve birahaneler kapatılmış. Belediyenin sosyal tesislerinde içki servisi yok. Esnaf, kendisine ait dükkânın önüne bira kasası koyamıyor, dükkân camına içkiyle ilgili afiş gibi görsel malzeme asılmasına izin verilmiyor. Keçiören’de cezai baskılar bazen fiili saldırılara da dönüşüyor.
Keçiören’de içki içmek isteyenler Ovacık, Bağlum, otoban kenarı ve Yükseltepe bölgesinde arabada bu ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bu yüzden de Keçiören’de “araba bar” tanımlaması kullanılıyor. Keçiören’de içki satan ve ülkücü olduğunu söyleyen bir kuruyemişçi, apartmanda genellikle dindar insanların bulunduğunu ve kendisinden alışveriş yapılmadığını aktardı ve “Apartmanda sadece iki ev benden alışveriş yapıyor. Bazen türbanlılar kuruyemiş almak için geliyor ancak alkolü görünce vazgeçiyor. Zaman zaman cami yaptırma dernekleri bağış topluyor. Ancak haram mal sattığımı düşünerek benden bağış istemiyorlar” dedi. Bir başka görüşmeci de, içkiyi evde tükettiğini, Keçiören’de içki içilecek mekân olmadığını dile getirdi ve “Burada herkesin hacı olması isteniyor” dedi.
***
‘Baba, biz Alevi olduğumuz için benimle oynamıyorlarmış’
Ankara’da Alevilerin yoğun yaşadığı semtler arasında Tuzluçayır, Akdere, Mutlu Mahallesi, Saimekadın, Gülveren, Şahintepe, Ege, (Mamak), Dikmen, Balgat, Seyranbağları, Yıldız, 100. Yıl (Çankaya ilçesi), İncirli, Ovacık, Bağlum, Aktepe, Yükseltepe (Keçiören ilçesi), Batıkent, Şentepe (Yenimahalle), yeni yerleşim bölgesi olan Fatih (Sincan) bulunuyor. Homojen nitelikli bu semtlerin dışında da dağınık bir yerleşime sahipler. Ankara’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Hacıbektaş Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri, Hacıbektaş Vakfı (yaygın örgütlülük bu dernek ve vakıflara sahip) başta olmak üzere irili ufaklı çok sayıda Alevi dernek ve vakfı faaliyette. Hemşerilik ilişkileriyle de birbirine tutunan Aleviler, muhafazakâr veya milliyetçi baskının çok bariz olmadığı yerlerde Alevi olduklarını söyleyebiliyorlar. Ancak yine de belli bölgelerde korku ve gizlenme duygusunun var olduğunu gözlemlemek mümkün.
Aleviler Ankara’da kısmen bazı ibadetlerini yapabiliyor. Dikmen, İlker, Tuzluçayır, Hüseyin Gazi, Batıkent bölgesinde dernek ve vakıfların açtığı mekânlarda cem ibadetlerini yapabiliyorlar. Ayrıca kenar semtlerde Aleviler, nadiren de olsa evlerde cem yapabiliyor. Ancak sözkonusu yerlerde cenaze hizmetleri yapılmadığından cenazeler yine camiye götürülüyor.
Her üç ilçede; Aleviler’in kimliğinin bilindiği durumlarda komşularıyla ilişkisinin “kapıda selamlaşma” düzeyinde kaldığı, sıkıntının aynı mahalle çocuklarına bile yansıdığı (Bir görüşmeci çocuğuyla diğer çocukların oynamadığını, “Aleviler pistir” denildiğini. Çocuğun da “Baba, biz Aleviymişiz, benimle onun için oynamıyorlarmış” dediğini iletti). Ramazan’da sıkıntının daha belirgin hale geldiği, başta belediyeler olmak üzere kamuda Alevi memurların oruç tutar göründükleri, Cuma namazı saatinde balkonda bile oturamadığını belirten bir Alevi de, Cuma namazı konusunda başka yerlerde yaşananların yaşandığını aktardı. Görüşülen kişilerin büyük kısmı; ‘mum söndü’ meselesini gündeme getirerek, kendilerine bunun gerçek olup olmadığını sorduklarını aktarırken; bir görüşmeci de Sünni komşularının aşure almadığını, kibarca alamayacaklarını söylediklerini, kendilerinin de kandil günlerinde getirilen ikramları kabul etmediklerini söyledi. İlköğretim okullarında Alevi öğrencilere yönelik ayrımcı ve teşhir edici tavırların devam ettiği belirlenirken, bir başka görüşmeci çocuğunun saz çalmasından dolayı komşularının “Sen Alevi misin” sorularına muhatap olduğunu, Alevi olduğunu söylediğinde de komşularının kendisine mesafe koyduğunu dile getirdi.
Bu durumlar kısmen de olsa Mamak ilçesinde azalırken, Alevilerin, Sünnilerle diyalogu ideolojik eksenin uyuşması halinde söz konusu olabiliyor. Alevilik ve sol ittifakı bölgede hâlâ geçerli. Ancak Alevi ve Sünni nüfusun karışık olduğu bölgelerde Aleviler kendilerini küçük kentlerdeki gibi yaygınlık göstermese de gizleme ihtiyacı hissediyorlar.
BİRGÜN - 10 Mart 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.