Atilla ERDEN : AKP Alevileri asimile etmek istiyor
Atilla ERDEN : AKP Alevileri asimile etmek istiyorAlevi Bektaşi Federasyonu (ABF) eski Genel Başkanı, Antropolog Doç. Dr. Atilla Erden, AKP’nin Alevi...
Atilla ERDEN : AKP Alevileri asimile etmek istiyor
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) eski Genel Başkanı, Antropolog Doç. Dr. Atilla Erden, AKP’nin Alevi açılımını, “Alevileri asimile etme, İslamın içinde gösterme” politikası olarak nitelendiriyor. Bu politikada bir parça da olsa başarılı olunacağını, ama temelde Anadolu Aleviliğinin yok edilemeyeceğini belirten Erden, Alevi örgütlerinin ve bilinçli tabanın bu plana karşı çıktığını ifade ediyor.
AKP’nin Alevi açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘Alevi açılımı’ dedikleri, bugünkü iktidarın Alevilere bakış açısı. Bu iktidar, yüzyıllardır devam eden Alevilerle ilgili bazı değer yargılarını kendi lehinde de yorumlayarak, Alevileri tamamen bir mezhep boyutunda asimile etmek istiyor. Neden, çünkü bugüne kadar iktidarlar Alevileri zorla asimile edememişler. Zamanla edilenler var, görüyoruz. Köydeki esas kendi grubundan ayrılıp şehre gelince örgütten kopanlar, iş, ekonomik nedenle iktidarların baskısına ‘evet’ diyen bir sürü gruplar var.
Ama bugünkü iktidar doğrudan doğruya İslam şeriatı içerisine yerleştirmeye çalışıyor Alevileri. Ne yapıyor mesela, çok yakın zamana kadar ‘Siz dinsizsiniz, önce Hıristiyan olacak sonra Müslümanlığa geleceksiniz. Ayağınızın altında tuğla eriyinceye kadar yıkanacaksınız, sonra sizi alabiliriz’ diyenler, şimdi bizi esas Müslüman ilan etmeye başladılar.
Onun için gidip köylere zorla cami yapıyorlar. Köylü köy odası istiyor, ihtiyar heyeti odası istiyor, sağlık ocağı, okul istiyor. İktidar bunlara olanak tanımıyor, zorla cami yapıyor. Oysa camiye giden yok.
Burada önemli bir nokta var; Anadolu Alevisi şekle tabi edilerek asimile edilmek isteniyor. Buradan başlıyorlar işe; bu da akıllıca. Neden; Alevi camiye gitmiyor. Çünkü Anadolu Alevisi şeklen, gösterişle ibadeti ayıp sayıyor. Yok böyle bir geleneği. Cami yaptığı zaman şekilciliğe de bağlıyor. Ondan sonra yok ‘Beş vakiti kaçırma’ yok ‘Cumayı kaçırma esas Müslüman’ derken kafasına İslami sabit değerleri sokuyor. Oysa cemevinin kapısında ne diyor; ‘En büyük ibadet insana yapılan hizmettir’. Bu işi cami karşılamıyor. Cemevine hanımı ile kızı ile akrabası, eşi ile gidiyor. Camiye eşinle, kızınla gidebiliyor musun? Gidemiyorsun!
Demek ki ‘Alevi açılımı’ dediğimiz bu olayda iktidar, çok bilinçli olarak Anadolu Alevisinin şekilci olmayan ibadet şeklini yıkarak ana felsefesini de yok ediyor.
Başarılı olabilirler mi?
Bir miktar da olacaklar. Olamaz dersek hayal. Muhakkak olacak. Çünkü kültürel değişmenin esas dinamik güçlerini ekonomik yapı oluşturur. Ekonomik yapıda sen insanların ihtiyaçlarını karşılamazsan, karşılayan gruplar kontrol altına alırlar.
Adam belediyede çalışıyor; çoluk çocuğunu geçindiriyor. Sen onu işten atmayla tehdit ediyorsun. Ne yapacak; şekilciliğe, camiye başlıyor. O takiye yapıyor ama onu gören çoluğu çocuğu temelli sahipleniyor. O nedenle bir miktar başarılı olacaklar. Ama temelde Anadolu Aleviliğini yok edemeyecekler.
Bunun farkına varan Alevi örgütleri de karşı çıkmaya başladı. Bilincinde olan taban da daha sert karşı durmaya çalışıyor; ‘Benim kültürümle oynama’ diyor. Bunun, sadece bir mezhep meselesi olmadığı, kültürel bir sorun olduğu ve yüzyıllardır gelen bir felsefe, yaşam biçimi olduğunun farkında Anadolu Alevisi ve bunun mücadelesine soyundu.
İktidarlar ne kadar başarılı olur, onu zaman gösterecek. Ama örgütlerimizin başında da akıllı insanların olması lazım. Çıkarcı, rantçı kişiler bu derneklerin başına geçerse, iktidarların başarıları umduğumuzdan büyük olur. Cahil olursa da öyle olur. Çünkü sadece iyi niyet herşeyi çözmüyor.
AKP’nin “Alevi açılımı” adı altında götürdüğü tamamen kültürel bir mücadele. Alevi kültürünü yok etmek, sahipsiz bırakmak, şekilciliğe götürerek şeriatın içine almak...
Alevi iftarı gündeme geldi, Alevilerde iftar diye bir şey var mı?
Alevilerde iftar diye bir şey yok. 9 veya yöresel olarak 12 günlük tuttuğumuz yas var. Yas tutmak... Kerbela’daki katliamı, Hüseyin’in insanlık için o mücadelesini kendisine ölçü olarak alıp, yasını tutmak... Yas tutarken de şu saatte başlayacak, şu saatte bitecek, iftar yemeği diye bir gelenek yok. Muharrem ayında yasa durdu iseler tıraş olmaz, fazla su harcamaz, karnını lüksle doyurmaz... Ailedeki cinsel yaşam bile donar. Birçok yerde ‘Yastayım, oruçtayım’ dediğin zaman ayıplarlar; ‘Şekilciliğe başladın, riyakarlık yapıyorsun’ diye. Sorduğun zaman ‘Allah kabul ederse’ der, ‘Orucum’ demez. Hasta isen bütün gün yersin, içersin, sadece yas tutarsın. Öyle donmuş kalıplarda bir oruç yok töremizde.
Toplu açma da yok, sadece belli günlerde aşureler olur. Onda da kimse ayrılmaz, Alevi-Sünni herkese dağıtılır. Anadolu Alevi felsefesinin temelinde yardımlaşmaya; ortaklaşmaya, komünal yaşama büyük yer var. Ceme girdiği zaman dede lokmayı dağıttıktan sonra der ki; ‘Elimiz değildir terazi, herkes oldu mu hakkına razı?’. Rızalık almadan kimse yemeye başlamaz. Herkes razı olur, öyle yemeğe başlanır. Yemeğe, iftara adam çağıracaksın, böyle ritüeli yok Anadolu Alevilerinin.
Aleviler Anayasa’da tanınmak istiyorlar. Bu, nasıl olabilir?
‘Aleviler Anayasa’da tanınmak istiyor’ diye söylemeyelim. Çünkü biz Türkiye Cumhuriyeti ulusu içinde tanınıyoruz zaten. Tanınmıyoruz diye bir derdimiz yok. Ama iktidarların Anayasa’yı uygulamama gibi bir hastalıkları var. Anayasa ‘laiktir’ diye yazıyor, ama uygulanmıyor. Sorun bu.
Sorun çağdaş, demokrat, laik hukuk devleti normlarının işlediği bir cumhuriyeti kurabilmek. Bu Aleviler için de Sünniler için de azınlıklar için de; Ermenisi, Kürdü, Lazı için de çok önemli.
‘Laikim’ diyorsun zorunlu din derslerine beni getiriyorsun, başörtüsü ile beni kavga ettiriyorsun; ‘Laikim’diyorsun eğitim sistemi içerisine doğrudan doğruya dini eğitim sokmaya kalkıyorsun.
Zorunlu din dersi... Genel bir din dersi vermiyor, bir dinin mezhebini anlatıyor, uygulamasını yaptırıyorsun. Alevi toplumu bunlardan şikayetçi.
Anayasa yapılacaksa, anayasayı yapmakla görevli olan; hakkı olan tüm gruplar bir araya gelmek zorunda. Bir parti tek başına anayasa yapamaz. İkincisi çağdaş bir anayasa. Bilimi ölçü alan, laik olan, insan haklarını merkeze koyan bir anayasa. İnsanı merkeze koyan ve insan haklarını hiçbir şekilde kısıtlayamayan bir anayasa... Hiçbir zümreye, gruba, hiçbir sınıfa özel haklar vermeyen...
Bugünkü AKP iktidarı toplumu korkunç bir uçuruma, ortaçağ karanlığına götürüyor. Anadolu Alevisinin çok büyük bir kısmı bunun bilincinde.
Biz özel bir şey istemiyoruz, ama çağdaş bir anayasa yapılması lazım. Bugünkü iktidarın yapmaya kalktığı, hiçbir çağdaş anayasanın yapılma şekli değil.
Cemevi talebiniz yok mu?
Olacak, muhakkak olacak. Cemevinde biz sadece toplanmıyoruz. Cenaze törenimizi, lokma dağıtımını orada yapıyoruz, birbirimizle orada buluşuyoruz. O zaman bizim cemevine ihtiyacımız var ama her caminin karşısına bir cemevi yapmak gibi bir şey değil bu. Biz şikayet ediyoruz, Türkiye’de neredeyse her on kişiye bir cami var diye; bir de cemevi mi yapacağız, yok. Sadece toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak... Adamın cenazesi var, nereye götüreceğini şaşırıyor. Camiye götürüyor, imamla kavga ediyor ya da kendi grubu gelmiyor. Cemevine iktidarlar neden karşı çıkıyor; cemevi bizim büyük bir eğitim merkezimiz. Dede ile komşuların ile konuşuyorsun, belli bilgiyi alıyor bir de onun hesabını veriyorsun, dara duruyorsun. Esas bundan korktuğu için iktidarlar cemevine karşılar. Yoksa umurunda değil, cami gibi olsa hepimize birer tane yaptırırlar, hapı da yutarız. Esas sorun bu eğitimi, kültürü engellemek.
Diğer talepleriniz?..
Alevilerin ana isteği şu; çağdaş, laik, hukuk normlarının kesin uygulandığı cumhuriyeti, demokrasiyi ideal boyutlara kavuşturmak... Bu, sadece Alevilerin sorunu değil, Türkiye Cumhuriyeti ulusunun sorunu. Çağdaşlaşabilmesi, ilerleyebilmesi için bilimsel olması, çağdaş toplumları yakalayabilmesi için bu şart. Ana sorunumuz bu. Bu arada bunu çözmek çok uzun sürecek, öncelikle bazı hastalıkları da gidermek lazım. ‘Çocuğumu ben yetiştiririm, zorunlu din dersi ile sen iktidar propagandanı yapıyorsun, çağdışı değer yargılarını çocuğuma empoze ediyorsun’ diyorum. Buna karşıyım. Diyanet’e sen beş-altı bakanlık bütçesinin parasını ayırıyorsun ve en az üçte biri bana, Alevilere ait. Diyanet çağdaş bir norm üstlenmiş değil. Doğrudan doğruya İslami şeriata dayalı bir oluşum istiyor. Yayınları ortada, yaptırdıkları ortada, verdikleri beyanat ortada.
Sultan ÖZER
EVRENSEL HAYAT - 3 Şubat 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.