ANALİZ: Yüzde 98 ama 'zorunlu' Müslüman

Genel inanca göre Türkiye'de nüfusun yüzde 98'i Müslüman. Diyanet İşleri Başkanlığı da görünüşe göre bu varsayımın şekillendirdiği bir kurum. Oysa Türkiye'deki dinsel inançları ´Müslüman´ başlığı altında toplamak mümkün değil. Zira Müslüman inancının içinde pek çok farklı inanç barınıyor.

Orhan Gökdemir / Skyturk.tv

Genel inanca göre Türkiye'de nüfusun yüzde 98'i Müslüman. Diyanet İşleri Başkanlığı da görünüşe göre bu varsayımın şekillendirdiği bir kurum. Oysa Türkiye'deki dinsel inançları ´Müslüman´ başlığı altında toplamak mümkün değil. Zira Müslüman inancının içinde pek çok farklı inanç barınıyor. Ülke nüfusunun yüzde 65-70 kadarı Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli gibi Sünni mezheplere bağlı. İnananları 30 gün Ramazan orucu tutuyor, namaz kılıyor, hacca gidiyor, zekât veriyor. Yüzde 35-40 kadarı da Alevi ve Caferi. Bunlar ise Muharrem ayında 12 gün oruç tutuyor, cem evine gidiyor, Anadolu erenlerinin türbelerini ziyaret ediyor. Bunların dışında hesaba katılmasa da küçük bir gayrimüslim nüfusumuz var.

Oysa hem Diyanet hem de ilköğretim boyunca verilen zorunlu din dersi işte bu yüzde 98 varsayımına göre şekillendirilmiş durumda.

Anayasaya göre devletin niteliğini "laik" ama buna karşın din dersi zorunlu. İlköğretim 4.sınıftan itibaren öğrenciler zorunlu olarak Din kültürü ve Ahlak bilgisi dersini alıyor ve sadece Müslüman olmayan azınlıkların seçim hakkı bulunuyor.

Danıştay 8. Dairesi, 2008 yılında iki velinin, çocuklarının, zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olması amacıyla açtığı davalarda "Bu içerikteki zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin" hukuksuz olduğu sonucuna vardı. Daire, gerekçesinde "Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir" dedi. Buna karşın devletin valilerin taraf olduğu davalar çıkmaz sokaklara sürüldü. Hükümet de devlet de din dersinin mevcut haliyle sürmesi için ayak diriyor.

Yani, anayasaya göre inançlar karşısında eşit mesafede durması gereken devlet İslam'ın Sünni yorumundan yana ağırlığını koymuş durumda. Devlet öğrencilere din kültürü vermek yerine din eğitimi vermeyi tercih ediyor. Oysa yazılı yasa metinlerine göre laik devlet hiçbir dinin propagandasını yapmamalı, hiçbir dine, dinin müridine/ örgütlenmiş şekline ayrıcalık tanımamalı, ekonomik destekte bulunmamalı.

Ayrıca bu eğitimin ilköğretim çağında verilmesi de başka bir tartışma konusu. İnanç konusunda bir tercih yapacak bilince sahip olmayanlara verilen zorunlu ders, fiili olarak bir inancın propagandası haline geliyor.

Bu yöndeki itirazlara göre devlet, diyanet ve milli eğitim aracılığıyla vatandaşlarını torna tezgâhlarında bir kalıba sokmaya çalışıyor.

Türkiye'de büyük sorunlar yaşayan eğitim sistemi bir dini eğitimin zorunlu baskısı altında. Yakın zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre ortaöğretimdeki her 10 öğrenciden dördü, inancı evrim kuramından daha önde görüyor. Yani zorunlu din eğitimi bilime olan güveni yıkmasının yanında belirlenmişin dışındaki inançlara da şaşı bakıyor.

Bu yüzden Cem Vakfı'nın zorunlu din eğitimine Aleviliği sokma çabası, hem önemli hem de sorunlu. Önemli, çünkü bu girişim yüzde 98 efsanesinin bir totoloji olduğunu ortaya çıkarıyor. Sorunlu, çünkü Aleviliğin zorunlu derse girmesi, dersi sorunsuz yapmıyor.

Zorunlu din eğitimi sorunlu, devlet kararlı; 2009 yılında devlet dini tartışması din devleti kuşkularının gölgesinde yapılıyor.

Orhan Gökdemir

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy44516 = 'orhan.gokdemir' + '@';

addy44516 = addy44516 + 'skyturk' + '.' + 'tv';

var addy_text44516 = 'orhan.gokdemir' + '@' + 'skyturk' + '.' + 'tv';

( '' );

44516 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

Skyturk.tv - 13 Mayıs 2009