Ali YILDIRIM : "Ben Hacı Değilim Arap Gezmedim"
Ali YILDIRIM : "Ben Hacı Değilim Arap Gezmedim"Çağımızın büyük ozanı Mahzuni Şerif’i hakka yürüyüşünün...
Ali YILDIRIM : "Ben Hacı Değilim Arap Gezmedim"
Çağımızın büyük ozanı Mahzuni Şerif’i hakka yürüyüşünün 6.yılında sevgiyle anıyoruz. Mahzuni yazdığı şiirler, yorumladığı deyişler ve insani duruşu ile aramızda yaşamaya hep devam edecektir.
Hele hele dini siyasallaştırıp istismar etmeyi bir siyaset biçimi olarak benimsemiş bir iktidarın varlığında özgür düşünceye savunmada, laik duruş ortaya koymada, emek ve demokrasiden yana tavır alışta onun şiirlerine fazlasıyla ihtiyacımız olacağı kesindir.
Mahzuni’yi anarken CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın Elmadağ’da uzun yıllardır tanıdığı bir partiliye dostça takılmak amacıyla “hacla ilgili olarak” söylediği “paranı Araplara kaptırma” sözü nedeniyle başta Fettullahçı Zaman gazetesi olmak üzere siyasal İslamcı çevreler, tatlı su liberaleri ve Şeriatçıların arkasına gizlenen yeminli Sav muhaliflerinin Sav’a fütursuzca saldırmaları ve adeta bir linçe yönelmeleri karşısında Mahzuni’nin din tacileri için yazdığı “yuh yuh” şiirini okumak bir daha gerekli oluyor:
Ben hoca değilim muska yazmadım
Ben hacı değilim Arap gezmedim
Kuvvetliyi sevip, zayıf ezmedim
Namussuza boyun büktüm ise yuh
Ne demek efendi bey ve amele
Fakir soymak yakışır mı kemale
Rüşveti hak bilip her dakka hile
Yapıp yapıp tesbih çektim ise yuh
Mahzuni Kabe’yi, Hac’cı insanda görüyor. İnsan olmayı bütün değerlerin üstünde tutuyor. Kuşkusuz Mahzuni’nin ait olduğu damar, mensup olduğu gelenek de: Yüzünü insanlık noktasına döndür. Ve insanlık değerleriyle donan. İçindeki bütün kötü duygu ve düşüncelerden arın. Bütün insanları, yaratılanları sev. Gönlünden kini, kibri hasedi, kıskançlığı at. İnsanlarla birlikte yaşamın bütün güzellikleriyle yaşa! İnsanlığın bütün güzel değerleriyle donan diye buyuruyor. Hacı Bektaş bundan bin yıl önce “bütün kerametlerin insanda” olduğunu dile getiriyor:
Hararet nardadır sacda değildir
Keramet baştadır tacda değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüste Mekkede Hacda değilir
Din tacirleri ve onların avaneleri Önder Sav’a “paranı Araplara kaptırma” demiş olduğu için gazetelerinde tvlerinde, internet sitelerinde saldırıyorlar, bu sözleri Sav’ı “harcamak” için bir fırsat görüp genel başkan Baykal’a “bu adamı görevden al” diye nota veriyorlar. Kimi fırsatçılar basın toplantıları düzenleyerek “Hiç vakit kaybetmeden bir an önce Önder Sav Müslümanlardan özür dilemeli” şeklinde talimat verirken “biz bölgemizde bir çok yurttaşımızı gerek umre, gerek hacca götürüyoruz” icraatı ile övünüyorlar. Muhsin Yazıcıoğlu’nun genel sekreteri Önder Sav’a 2 Temmuz 1993 Sivas katliamı öncesinde şeriatçıların Aziz Nesin’e söyledikleri sözleri tekrarlıyor “Önder Sav’ın Hac hakkında istihza dolu sözler söylemesini ‘Müslüman mahallesinde salyangoz satma’ şeklinde değerlendiriyor ve öfkemizi içimize gömerek sadece ‘yazıklar olsun’ diyoruz.” diyerek adeta aba altından sopa gösteriyorlar. Sav’ı “dine saygısızlıkla, peygamberle alay etmekle, haddini bilmemezlikle, lakayıtlıkla, alaycılıkla, terbiyesizlikle, küstahlıkla suçluyor, savcıları göreve davet ediyorlar” … Din tacirlerinde samimiyet, içtenlik yok, gösteriş var, riya var, ikiyüzlülük var. Bitmez tükenmez bir biçimde ve her fırsatta kutsal değerleri ranta çevirme kampanyaları var.
Oysa Önder Sav’ın sözlerinde ne hakaret var ne saygısızlık, yalnızca samimiyet var. Tabi anlayabilene!
Anlamayanlara, anlamamakta direnenlere yanıtı Mahzuni’nin ustası Yunus Emre veriyor:
Ak sakallı bir koca
Ne bilsin kim hak nice
Emek vermesin hacca
Bir gönül yıkar ise.
Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.
Çalış, kazan, ye, yedir.
Bir gönül ele getir.
Bin Kabe’den yeğrektir.
Bir gönül ziyareti…
Hacca gidip Kabe’yi ziyaret ederek Allah’ın evini ziyaret ettiklerini düşünen insanlara Alevi uluları yüzyıllardır Allah’ın gerçek evinin insanların kalbi olduğu gerçeğini haykırıyorlar:
Hatâyi hâl çağında
Hak gönül alçağında
Binbir Kabe yapmaktır
Bir gönül al çağında
Din tacirleri “paranı Araplara kaptırma” sözlerini, büyük bir suç işlenmiş, büyük bir saygısızlık yapılmış gibi sunuyorlar. Belirtmek gerekiyor ki Önder Sav bu görüşünde yalnız değil. Deyişler de gösteriyor ki, Alevi inancı kendi ibadet biçimi olarak Mekke’ye “haccı” bir şart, bir gereklilik olarak değerlendirmiyor. Gönül yapmayı, insanlık davası için çaba harcamayı asıl “hac” olarak görüyor. Böyle davranıyor. Büyük Hünkar’ın nefesini kez daha yinelemek gerekiyor:
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüste Mekkede Hacda değil
ALİ YILDIRIM
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy66441 = 'aleviyol' + '@';
addy66441 = addy66441 + 'yahoo' + '.' + 'com';
var addy_text66441 = 'aleviyol' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'com';
( '' );
66441 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
ALEVİ HABER AJANSI - 20 Mayıs 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.