Alevilik'te Görgü
Alevilik'te GörgüGazi ASLAN*"Alınmış abdestim aldırırlarsa Kılınmış namazım kıldırırlarsa" Her Alevinin yılda bir kez...
Alevilik'te Görgü
Gazi ASLAN*
"Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazım kıldırırlarsa"
Her Alevinin yılda bir kez Hallacı Mansur darına çıkıp dede karşısında halk huzurunda yargılanıp sorgulanmasıdır. Görgü canların iç dünyalarında gönüllerinde ve bir sosyal canlı olarak toplumsal ilişkilerinde aklanmadır.
Görüme çıktığı ana kadar haksızlık ettiği kişilerin haklarını iade etmesi 7 kapı komşusundan başlayarak herkezden razılık alması gerekir.Görgüye ilk önce Musahip olanlardan başlanır. Görülmeye eşleri ile gelen canlar rehberin bilgilendirmesi ile dara çıkar. Dara yalın ayakla beline kemerbest bağlanarak çıkılır. Kolsuz giyecekle çıkılmaz mutlak kollu elbise olmalıdır. Dara çıkan canlar niyaz ettikten sonra dedenin nasihatı başlar. " Geldiğin Ali yolu, Durduğun Mansur Darı, Gördüğün hak didarı, hak cesedine can verdi, kalbine iman verdi, ağız talip, dil mürsit, erenler meydanında ne gördün ne işittin " diye sorar. Canlar hak gördük hak işittik diye yanıtlarlar. Dede dardaki cana telkin eder " Ey can döktüğün varsa doldur, ağlattığın varsa güldür, yıktığın varsa kaldır, Uzakta yakında zahirde batında seni senden soruyorum, nicesin nice değilsin. Dillisin başlısın sakladığın senin söylediğin erenlerindir. Öz vebali senin boynuna Dar gel doğru söyle " der. Sorunu varsa söyler, sorunu yoksa eyvallah diyerek onaylar.
Dardaki can kimseden şikayetçi değilse bu kez dede cem erenlerine Dardaki candan razımısınız diye üç kez sorar. Razı olmayan çıkıp hakkını talep eder. Ve sorun orada herkesin huzurunda çözülür. Sorgulama bitince tüm canlar dardaki görgüden geçen canlara ellerini göğüslerine tutarak " hüüü erenler yeni donunuz kutlu olsun " derler. Görülen canlar sıra ile dedenin elinden tutar dede sağ eli ile canın sırtına Allah, Muhammet ya Ali diyerek pence vurur. (Bayanlara Fatımatı Zehra yı ekler) Dedenin yanındakinden başlayarak cemevinde bulunan bütün canlarla diz üstünde dolaşarak tek tek niyazlaşır. Niyazlaşma bittikten sonra tekrar dara gelip niyaz ederek geri geri dardan ayrılır.
Dara çıkan can şayet tüm sorunlarını çözer, tüm erenlerin rızalığını alırsa orada yeniden doğar. Buna Alevilikte yaşarken yeniden doğmak denir. Şayet darda sorunları çözülemez dardan inerse o zaman ölüm gercekleşir yani yaşarken ölür. Bu aynı zamanda düşkün olmasıdır. Asıl ölüm budur Aleviler için . Bir Alevi aramızdan ayrıldığında ise öldü denmez o zaman hakka yürüdü deriz.
Can ancak toplumun vereceği ceza ile ölür. Bu ölümün en ağırı toplum dışına itmektir. Görüme çıkacak olan can herkesle barışık olmak durumundadır. Barış hoşgörü temel alınır. Her can görülürken orada olmayan ama kendisinden davacı olan olur ise barışacağına ve haklarını iade edeceğine söz verir. Şayet sorunu olan can orada yoksa dara çıkmadan görüşüp helallik almak zorundadır.
Cezasını çektikten sonra kurallara göre tekrar yola alınır. Görülür ve tekrardan doğar. Artık pirimiz Pir Sultan'ın dediği gibi abdesti alınmış namazı kılınmıştır. Bütün dargınlıkları günahları ve topluma olan borç ve alacakları, kısacası insanca yaşam için gerekli şartlarımızdan olan " eline, beline, diline " sahip olarak yeniden doğmuştur.
Bu divan her can için kendine topluma ve bilcümle canlı cansız her nesneye karşı sorumluluk içeren söz (ikrar) verme yeridir. Bu divan Hakmuhammedali divanıdır. Dardan dönüş yoktur. Şayet görüme niyetlenerek dara çıkıp görülemeden darı terk ederse düşkün olur. Ancak bir yıl sonraki görümde kendisi görülme talebinde bulunursa cem erenlerinin vereceği karara göre yeniden dara alınarak görülebilir.
Dara çıkan can özünden gelerek tüm sorunlarını dile getirir ve içtenlikle çözerse kendisinde hiçbir vebal kalmaz. Yaşarken yaptığı güzelliklerle cennet, yaptığı kötülüklerle cehennemi kendi içinde yaşar, hem manevi hem de yaşadığı dünya ilişkilerinde huzura ve mutluluğa kavuşur. Dört Kapı Kırk Makam dediğimiz süreçde hak olmak için hakka ulaşmak için çok önemli bir adım atmıştır. Geçmişteki sorunlarından arındığı gibi gelecektede hata yapmamaya söz vererek ikrar tazelemiş olur.
Şayet düşkün olur ise ne olur?
Yoldan düşme görümdeki gerçekleşen durumların tersini ifade eder. Alevilik yolu korumak ve toplumsal düzeni sağlamak amacı ile hareket ettiğinden olumsuzlukları ayıklamanın bir yöntemi olarak düşkünlük kurumunu oluşturmuştur.
Aleviler düşkün olanları cezaevine atamayacaklarından, yola ve toplumsal ilişkilere uygun ceza yöntemleri geliştirmişlerdir. Halkın şuçluya karşı aldığı tavırlardan ibarettir. Bu tavır selam vermemek, malını köyün ortak sürüsüne ve sığırına katmamak, düğününe gitmemek, bayramlaşmamak, cenazesine katılmak teselli etmek ama 40 gün sonra tekrar boykot etmek. Ölüm cezası yoktur ama geçmişte istisnalar olduğu görülmektedir. Tahtacılar'da zina eden, sırrı açığa vuran, yola ihanet eden, Obada yolsuzluk yapanların öldürüldüğü (çam ağacına bağlayarak yakılması) görülmüştür.
Yine şuçun durumuna göre paylama, uyarma, bir süre ceme almama, veya bir süre uzaklaştırma (geçiçi sürgün) gibi cezalarla birlikte dayak atma, para cezası verilmesi de olabilir. Ceza Cem de ki tüm canların ortak kararı ile verildiğinden bölgelere göre değişiklikler olabilir.
Düşkünlerin tekrar topluma kazanılması için merkezler oluşturulmuştur. Erzincan Ocak Köyü bu merkezlerden en bilinenidir.
*Banaz Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı
Kaynak: Alevihaber.com - 6 Mart 2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.