Alevilerin Talepleri ve Bağımsız Aday Turgut Öker

İbrahim BAHADIR

Her Devletin tarihinde önemli kırılma noktaları bulunmaktadır. Türkiye de yakın dönemde bu kırılmalardan birisini yaşamaktadır. Bu kırılmada baş aktör İslamcı bir gelenekten gelen AKP görülmektedir. Sekiz yıldır iktidarda bulunan bu partinin artık devlet kadroları ve kurumlardaki hâkimiyetini tamamlamış olduğu herkesin malumudur.

AKP Bu yeni bünyeye uygun yeni bir örgütlenme modeli çıkarmaya hazırlanmaktadır. Bu var olan kurumları tamamen tasfiye yerine var olanları yeniden düzenleyip yâda onların yanına yenilerini de katarak yeni bir modelle doğru gidilmektedir. Büyük ihtimalle son ve nihai düzenlemeler için seçim sonrası anayasa düzenlemesi bu konuda son adım olacaktır. Tam bu dönemin tarihsel olarak dizaynı’nın AKP gibi İslamcı duyarlılığı kuvvetli bir parti aracılığı ile gerçekleştiriliyor olması da bundan sonraki devletin şekillenmesinin nasıl olacağı konusunda bizlere yeterli fikir vermektedir.

Bu yeni dönem Aleviler açısından oldukça önemli olduğunu söylemek hiçte abartı olmayacaktır. Aleviliğin yeni dönemde nasıl konumlandırılacağı tartışmaları kaçınılmaz olarak önümüze gelecektir. Alevilerin kendi fikirlerini aracısız olarak mecliste dile getirmesi daha da önemi kazanmaktadır.  Bu konudaki ilk olarak Alevi guruplarının ileri gelenlerine CHP nin kapısının kapanması bu partinin temel yaklaşımını bizlere göstermektedir. Her ne kadar girseler de bu isimlerin parti disiplini gerekçe gösterilerek Alevilerin taleplerini esas alan bir duruş sergilemeleri pek de mümkün olmayacaktı. Bu konuda Alevilerin taleplerini mecliste dile getirmeye çalışan Ali Rıza Gülçiçek’in kendi partisince dışlanması iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Bu ret edişin gerekçesinde, açıksa söylenmese de partinin geleneksel yapısı kadar,  Alevi örgütlerin kendi kitlesi üzerinde bir yaptırımının olamadığı düşüncesi olduğunu herkes bilmektedir. Bu anlamda bu kadar kolayca ret edişte birazda bu yapıların ciddiye alınır olmadığı düşüncesi kendini göstermektedir. Bütün bu yaklaşımların yüz binlerce insanı bir araya getiren bir örgütlenmeye yapılması oldukça düşündürücüdür.  Alevi örgütleri bu durumu hak etmemekte ve kendilerinin bu şekilde aşağılanmasına müsaade etmemelidir. Alevi örgütlerine düşen bu konudaki neleri yapabileceklerini özelikle CHP ye göstermek zorundadır.

Bu aşamada Avrupa örgütlerinin temsilcisi olarak bağımsız aday başvurusunda bulunan Turgut Öker’in adaylığı daha önem kazanmıştır.  Bu anlamda sadece Avrupa örgütlerinin değil Türkiye’deki örgütlerini taleplerini ve eleştirilerini mecliste dile getirecek bir hale getirilmesi bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır. Eğer Alevi örgütleri kendi taleplerini ve eleştirilerini aracısız direkt olarak muhataplara duyurmak istiyorsa bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.

Kimi eleştirilerimizi saklı tutsakta Turgut Öker’in oldukça kapasiteli ve etkili bir hatip olduğu herkesin malumudur. Çok uzun bir dönemdir büyük bir sabırla bu mücadelenin için de fedakârca mücadele etmiştir. Birçok kişinin farklı eleştirilerine rağmen Alevilerin talepleri noktasındaki samimiyeti herkesin malumudur. Avrupa örgütlerinin desteği ile gelen Öker’in Türkiye’deki benzer düşünceleri savunan Federasyon bileşenlerince de desteklenmesi oldukça önemli bir durumdur.

Geçmişte yaşanan bir takım pratik durumdan kaynaklanan sorunlar böyle bir seçeneği ortadan kaldıracak sonuçlar yaratmamalıdır. Bu geçmişte olduğu gibi Avrupa ve Türkiye’deki örgütlerin işbirliği yönünde önemli bir adım örgütler arasındaki mesafenin yeniden yakınlaştırılmasına ciddi katkısı olacaktır. Şunu iyi bilmek gerekir ki baştan olumlu yada olumsuz bulalım Alevi örgütlenmesi ile anılan bir isimin seçilememesi bütün örgütlerin yaptırım güçlerini tartışmaya açacaktır. Böyle bir durum Özelikle gelecekte CHP deki temkinli yaklaşımların, kimi odaklara daha cesaretli tavır almasına yol açacaktır.

Burada Turgut Öker’e düşen,  kendi fikirlerin örgüt fikri gibi savunmak yerine, hakikaten Türkiye’deki örgütlerin ve taleplerinin ciddi savunusunu yapmasıdır.  Eğer örgütler ile ciddi bir işbirliği oluşturup fikir ve faaliyet ortamı sağlanabilirse oldukça iyi sonuçların çıkması muhtemeldir.

Önümüzdeki dönem oldukça önemli olup, devletin dizaynı ve Alevilerin yasal statüsü ile ilgili tartışmalar daha da alevlenecektir.  Alevilerle dalga geçen “Alevi çalıştayları” gibi mesellere de en üst mekandan cevap verilmesi bir zorunluluktur. Mecliste, hiç bir parti disiplini gerekçe gösterilmeden haklarımızın savunulması oldukça önemlidir.  Başta olumlu yada olumsuz bulalım geldiğimiz noktada bu seçeneği heba etme lüksümüzün olmadığını bilmek zorundayız.

Başka bölgelerde sol partilerin desteklemek oldukça önemlidir. Fakat, özelikle CHP merkezli mezhep patisi eleştirilerinin savunusu Alevilerin yok sayılması olmamalıdır. Bu anlamda elimizdeki oy silahının etkili kullanılması bu partideki Alevilerin haklarını savunma konusunda etkili olmasını kaçınılmaz hale getirecektir. Bu durum Kılıçdaroğlu’nun elinin zayıflaması değil, tam tersine uzun vadede onun elini daha da güçlendirecektir. Alevilere mesafeli davranışların Alevilerin oylarını kayıp edilmesi anlamanı geleceği için, kendini daha güçlü savunmasını sağlayacaktır.

Sonuç olarak eğer taleplerimizin hiçbir aracı ve sansür olmadan muhataplara direk iletmek istiyorsak en etkili yöntem bağımsız aday formülüdür. Bu konuda samimiyeti, hitabeti ve kararlılığı ile öne çıkan Turgut Öker şansını değerlendirmek zorundayız.  Tek başına etkili olmayacağını düşünmekte çok isabetli değildir. Tarihimizde görülen Ali Şükrü, Kamer Genç örnekleri bu konuda bizleri cesaretlendirmektedir. Artık bütün tartışmaları bir tarafa bırakarak Öker’i meclise göndermek bir zorunluluktur. Gelinen noktada bu durum kimi izleyiciler de  Alevi örgütlerin rüştünü ispatlama sorunu olarak değerlendirilmektedir. Bu konudaki başarısızlığın faturası sadece Öker’e çıkmayacaktır.

Alevi Haber - 28 Nisan 2011