Alevileri Sabetaycı İlan Etti
Alevileri Sabetaycı İlan EttiYusuf GEZGİN diye bir köşe yazarı var. Aktifhaber.com adlı internet sitesinde ve bir çok yerde yazılarını okumak...
Alevileri Sabetaycı İlan Etti
Yusuf GEZGİN diye bir köşe yazarı var. Aktifhaber.com adlı internet sitesinde ve bir çok yerde yazılarını okumak mümkün. Bu arkadaş komplo teorisyenliğinde uzman. Örneğin; vatandaşı camide bayramlaşmaya çağıran Karamürsel kaymakamı hakkında yazdığı "Caminin yanından geçmez ama camide bayramlaşır" başlıklı yazısında şöyle diyor;
"Araştırmalarım kaygılarımı haklı çıkardı. Kurban bayramında vatandaşı camide bayramlaşmaya davet eden Karamürsel kaymakamının dinle, diyanetle, cami ile cemaatle alakasının olmadığını tespit ettim. Ayrıca camide bayramlaşma gibi bir işin dindar kaymakamlar tarafından bile yadırganacak kadar uç bir teşebbüs olduğunu öğrendim. Liberal bir yapıya sahip, namazla, cami ile işi olmayan, rahatlıkla alkol alan bir kaymakam acaba neden camide bayramlaşmayı tercih eder? Neden bu eylemini davetiye basıp dağıtarak belgeli hale getirir? Bu davetiye medyanın eline nasıl geçer?"
İslamcı takımın komplo-teorisyen kalemlerinden Yusuf GEZGİN'e göre bu olay AKP'yi zor duruma sokmak için gerçekleştirilen bir operasyon !!!... Yusuf GEZGİN bir yazısında da Alevilere yönelik ipe sapa gelmez teoriler uydurdu, ithamlarda bulundu. Yazar "Bektaşi Urbasındaki Sebataylar ve Mum Söndü" başlıklı yazısında şöyle diyor;
(...) Yorum farkından dolayı dini duyarlılıkları daha az olan Aleviler laik-çi cephenin ana malzemesi olarak sunulmakta; körüklenen düşmanlıklarla bu kesim Sebataycıların etki alanında tutulmaya çalışılmaktadır. Her türlü milli, dini gelişmeye muhalefet etmede, Bektaşileri öne süren Sebataylar gerçekte kendi politikalarını uygulamaktadırlar. (...) Sabetaycı Yahudiler Alevilerin içine sızmış, Alevilerin güvenini kazanarak temel öğretilerini değiştirmişlerdir. (...) Toplumda yanlış olarak Bektaşilere mal edilen "mum söndü" olayı aslında Sebataylara ait dini bir ritüeldir. (...) Ancak Sebatayların bu kesime yönelmesinden sonra dedelik silsilesinde karışıklılar olmuştur. Pek çok Alevi derneğinin başına, Bektaşi tekkelerine "dede" olduğunu iddia eden Sebataylar geçmeye başlamıştır..
Alevilerin sorunları ne zaman gündeme gelse hep aynı çirkin ses yükselmeye başlıyor : "Ülkeyi karıştırmak isteyen dış güçler "Alevi sorunu" diye bi sorun icat ettiler, Kürt sorunundan sonra bunu öne sürecekler... Alevileri ABD / AB kullanıyor...PKK Alevileri öne sürüyor, dış mihraklar Alevi sorununu kaşıyor..." vb. saçma sapan iddialar ortaya atılıyor. Bu iddialarla amaçlanan, Alevilerin demokratik ve meşru mücadelesini kamuoyu önünde haksız göstermek ve toplumda Alevilere yönelik önyargılar oluşturmak. Yusuf GEZGİN'de bu koroya "Alevileri Sabetaylar kullanıyor" diyerek katılıyor.( Sabetaylar aslında Yahudi olup, asıl kimliğini gizleyen, müslüman gözüken ve Türkiye'de "Dönme" olarak nitelendirilen kişilerdir.) Yusuf GEZGİN'in yazısını okuyunca "bu memlekette bir inanç topluluğunu itham etmek bu kadar kolay ve ucuz mu? sorusunu kendi kendimize sormadan edemedik. Sizde okuyun ve karar verin, Yusuf nereye koşuyor?
Yusuf GEZGİN : Bektaşi Urbasındaki Sebataylar ve Mum Söndü
Her alanı kontrol etme hırsındaki Sebatayların pek çoğu (güya)ihtida ederken en rahat hareket alanı sunan Bektaşi topluluklarıiçinde gizlenmeyi tercih etmişler, bir tasavvuf, sevgi, insanlık yolu olan Bektaşiliği de deforme etmişlerdir. "Ali-siz Alevilik"gibi yaklaşımlarda bunların rolü olduğunu düşünüyorum.
Provokatif olaylarla sürekli beslenen Alevi-Sünni gerilimi de Sebatayların kullandığı malzemelerdendir.
İnsan ve dost canlısı, kalender bir İslam yorumu olan Türk Aleviliğini toplumun diğer kesimlerine karşı geren Sebataycılar mezhep endeksli cepheleşmeyi sürekli körüklemişlerdir.
Son yıllarda güç kaybeden Sebataylar ülkenin kaderine hükmeden stratejik noktaları tutmakta zorlanmaktadırlar. Kara Türklerin her alanda artan etkinliğini ve uyanışını kıramamaktadırlar. Buna çözüm olarak Alevilere yatırım yapmaktadırlar.
Yorum farkından dolayı dini duyarlılıkları daha az olan Aleviler laik-çi cephenin ana malzemesi olarak sunulmakta; körüklenen düşmanlıklarla bu kesim Sebataycıların etki alanında tutulmaya çalışılmaktadır. Her türlü milli, dini gelişmeye muhalefet etmede, Bektaşileri öne süren Sebataylar gerçekte kendi politikalarını uygulamaktadırlar.
Nüfus artışında ciddi problemler yaşayan, kendi gençlerini Türkiye'nin hayati müesseselerine yönlendirmekte ve oralarda tutmakta sıkıntı çeken ve bu nedenle sürekli mevzi kaybeden Sebataylar bu açıklarını Alevi kesimle ve kontrol edebildikleri diğer kripto ecnebilerle doldurmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle Alevi vatandaşlarımızın devletin en kritik kurumlarına girmeleri ve oralarda tutunmaları için yol açmaktadırlar. Ne var ki Aleviler de Anadolu evladı ve Karatürktürler. Bu nedenle Alevilere güvenin ve dayanmanın bir sınırı vardır. Hassas kurum ve kuruluşlarda en tepe noktalara kendileri yerleşirken Alevi kökenlileri ancak bir noktaya kadar çıkartmakta, oradan öteye yol vermemektedirler.
Böylece hem en tepeleri tutmaya devam etmekte, hem de altlarını boş bırakmamaktadırlar. Yani Alevileri dolgu malzemesi olarak kullanmaktadırlar.
Sabetaycı Yahudiler Alevilerin içine sızmış, Alevilerin güvenini kazanarak temel öğretilerini değiştirmişlerdir. Alevilik tarihi kitapları yazarak Aleviliği mecraından saptırmaya çalışmışlardır. Alevi gençlerin bir kısmını kültürel değerlerinden kopararak rijit, protest birer ateist haline getirmeyi başarmışlardır.
Toplumda yanlış olarak Bektaşilere mal edilen "mum söndü" olayı aslında Sebataylara ait dini bir ritüeldir.
"Dört Gönül Bayramı" veya "Mum Söndü" diye de bilinen Kuzu bayramı 22 Adar'da (Mart) yapılır. Her sene kuzu eti ilk defa bu bayram münasebeti ile ve hususi merasimle yenir. Bu merasimde en aşağısı ikisi erkek ikisi kadın olmak şartıyla evli dört kişinin bulunması lazımdır. Bu çiftlerin sayısı artırılabilir.
Kadınlar iyi giyinmiş ve süslenmiş oldukları halde sofra hizmetinde bulunurlar. Yemekten sonra biraz eğlenilir ve muayyen zamanda ışıklar söndürülerek karanlıkta kalınır... Bu bayram vesilesi ile doğacak çocuklar bir nevi kutsiyeti haiz tanınırlar." (Gövsa, Sabatay Sevi, S. 64) Ilgaz Zorlu da "toplu seks ve mum söndü olayının Tanah'taki birtakım dualardan kaynaklandığını" vurgulamakta, (Zorlu, Evet Ben Selanikliyim, S.51), hatta; "bazı Sabataycı din adamlarının Lut örneğinden hareketle ensest ilişkiyi meşru kabul eden kararlar verdiklerini" ifede etmektedir. (Zorlu, a.g.e.S.62) "Mum söndü"yü Sebataycılar "Sevi Mesih"in gelmesi için dini bir rükün olarak yapmaktadırlar. İnançlarına göre günahlar ne kadar yayılırsa kurtarıcı Mesihin gelmesi o kadar kolaylaşacaktır. Bundan dolayı ahlaksızlıkların ve dejenerasyonun arkasında bu kesim bulunmaktadır.
Alevilik İslamın bir yorumudur. Gerçek dedeler Hz. Ali evladıdırlar. Dedelerin soyları yakın zamana kadar tutulmakta ve bilinmekte idi. Ancak Sebatayların bu kesime yönelmesinden sonra dedelik silsilesinde karışıklılar olmuştur. Pek çok Alevi derneğinin başına, Bektaşi tekkelerine "dede" olduğunu iddia eden Sebataylar geçmeye başlamıştır.
Aleviler inançları ve gelenekleri ile oynanarak istismara açık hale getirilmişlerdir. Alevi kardeşlerimizin; inançlarını tahrip ederek kendilerini toplumun diğer kesimleriyle kavgalı hale getiren yabancı unsurlarla mücadele etmeleri, istismar edilmekten kurtulmaları ve gerçek Aleviliğe yönelmeleri gerekmektedir.
NOT: 2006 yılında yayınlanan yazımızı gündemle ilgisinden dolayı yeniden yayınlamayı uygun gördük.
AKTİFHABER - 28 Ocak 2008 Pazartesi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.