Alevilerde Kadınlar Eşittir Söylemine İtirazlar
Aleviler arasında kadın sorunu üzerine yaygın söylemler genellikle Alevilerde kadının yeri ayrıdır, bizde kadınlar eşittir, rahattır vb. olumlu yargılar...
Aleviler arasında kadın sorunu üzerine yaygın söylemler genellikle Alevilerde kadının yeri ayrıdır, bizde kadınlar eşittir, rahattır vb. olumlu yargılar üzerine kuruludur. Son yıllarda Alevi kadınlar arasında buna itiraz eden seslerde artış var.
Mağdur ve/veya ayrımcılığa uğrayan bir topluluğun belli ölçülerde dokunulmazlıkları olur. Zaten birçok sorunla cebelleşen bir topluluğu eleştirmek, “sırası mı şimdi” şeklinde bir tepki alır genelde. Hele ki eleştirinin geldiği yer, kendilerini en iyi hissettikleri yer olursa. Aleviler için kadın sorunu tam böyle bir başlık. Alevilerin çoğu için kadın sorunu, Alevilere dışsal bir konu. Kaynağı açısından da sonuçları açısından da öyle. Zira yaygın olarak, Aleviler arasında kadın-erkek eşitliğinin diğer toplumsal kesimlere göre daha fazla gözetildiği düşünülür.
Bu hakim düşüncenin kendini temellendirdiği bazı kültürel referanslar var elbette. Örneğin “can” kavramı bunlardan ilki. Aleviler arasında yaygın olarak birbirine hitaplarda da kullanılan “can” kavramının cinsiyetsiz olması. Cem sırasında kadın ve erkeklerin birarada oluşu sıklıkla eşitlikçilik için öne sürülen dayanakların diğer yaygın bir tanesi. Alevilerin kız çocuklarını okutuyor olması (erkeklerden ayırmıyor olması), kadınların örtünmüyor olmaları, misafirliklerde, kamusal alanda, etkinliklerde kadınların erkeklerle birarada oluşları, Alevi kadınlarında erkekler kadar aktif olabildikleri gibi olgular da Aleviler arasında kadın-erkek eşitliğinin toplumun genelinin çok ötesinde olduğuna dair savların temel taşlarını oluşturuyor.
Öte yandan, siyasette ya da sivil toplumda etkin pozisyonlarda ya da Alevi kanaat önderleri arasında kadınlara pek rastlamıyor oluşumuz Alevi kadınların eşitlik konusunda nasıl bir yerde durduğu konusunda soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Alevi kadınlarla ve Alevi kadınlara yönelik çalışma yapanlarla bu konuyu konuştuk. Bu söyleşi dizisinin ilki bu konuda en fazla kafa yoran, söz söyleyen, yazı ve kitap yazan bir isim ile, Gülfer Akkaya ile.
Alevilerde kadınların daha rahat, daha eşit olduğu ve toplumun geri kalan kesimine göre daha az baskı altında olduğu kanısı nereden geliyor, bunun Alevilikteki karşılığı ne? Ve öncelikle de, size de öyle geliyor mu?
Bana öyle gelmiyor, çok farklı gelmiyor. Bazı parametrelerde evet ama esas ana parametrelerde çok da farklı gelmiyor. İki nedeni olduğunu düşünüyorum bu algının. İlki Türkiye’de resmi bir din var ve bu dinde çok net, tartışmasız kadın erkek eşit değildir. Birincisi Aleviliğin bu egemen din üzerinden karşılaştırılıyor olması. Keza, Hristiyanlık inancı Musevilik inancı gibi tek tanrılı inançların hepsine böyle bakınca orada kadınlar epeyce dışlanmış kabul edilmemiş cinsler olarak bulunuyorlar. İkincisi Alevilik inancına teolojik olarak baktığımızda, evet orada kadın erkek eşit. Çünkü Alevilikte yaradılış yok. Yaradılışın olduğu tek tanrılı erkek inançlarında yaratıcı var ettikleri arasında en son insana sıra gelince ilk erkeği var etmiş. İnsan olarak insanı var etmemiş, erkek olarak insanı var etmiş. Alevilikte ise “bir” vardır. Gördüğümüz her şey, güneş sistemi, dünya ne varsa bu “bir”den doğmuştur, bunlar “bir”in parçalarıdır. Alevilikteki insanın her şeyden üstün olması hikayesi de buradan gelir: “bir” insanı kendi suretinde yaratmıştır ve o yüzden insanlar eksik “bir”dir. Ve insan olarak insanı yaratıyor kadın erkek yaratmıyor, ikisini yaratıyor ve insanın buradaki görevi eksik bir olduğu için kendini tamamlamasıdır. Bu eksik olan kendisini tamamlayarak sonra “bir”e döner, devriyeyle olur bu. O yüzden beden ya da herhangi bir mekân, gezegen şu bu, bunların hepsi geçici konakladığımız mekanlardır esas olan ruhtur, candır. Ruh ve canın temelde cinsiyeti yoktur. Aleviliğin kadın erkek eşittir fikri buradan kaynaklanır. Ama şimdi topluyorum, Alevilik inancında kadın erkek eşitliği yüzde yüz var, hiç şüphe yok, teolojik olarak teorik olarak var, ama Alevi toplumunda bu yok çünkü bu Alevi toplumu mevcut dünyada kim? Sistemlerin içinde yaşayan bir toplum, patriarka ve erkek egemen sistem var, Aleviler de bunun içinde. Fakat burada da kritik bir şey var, Alevi toplumu patriarkayla en geç karşılaşmış, buna kısmen direnmiş toplumlardan biridir. Ancak çok uzun sürelerden bu yana teoride eşit ama pratikte erkek egemenliğine yenilmiştir.
Peki, inanç kurumları itibariyle nasıl bakıyorsunuz, tarihsel olarak bakarsanız? Alevilikte de bildiğimiz tüm din insanları erkek değil mi?
Alevilik çok uzun zamandır birileri tarafından tanımlanıp bir yerlere konulmaya çalışılıyor. Cinsiyet meselesinde araştırmacılar, tarih yazıcıları, bilim insanları genelde erkek olduğu için ya da onlar daha güçlü oldukları için, Alevilerin de bugün önde gelen her şeyi erkek. Çünkü Aleviliği erkekler gasp etti. Alevi anlatılarını vb. erkekleştirdiler. Evet Düzgün Baba, ama bu Düzgün Baba’nın 3 tane kız kardeşi var bundan yeterince bahsedilmiyor. Alevi ziyaretleri, kutsal karakterlerin neredeyse hepsi erkekleştirilmeye yüz tutmuş.
Mesela Dersim’deki meşhur Munzur Nehri kadınmış ama çoktandır ona Munzur Baba deniyor, erkekleştirilmiş. Oysa Munzur nehri anlatılarda bir kadın. Munzur nehri bir memeden akan sütle oluşuyor mitolojisinde.
Düzgün Baba diyoruz da belki de Düzgün Anadır. Bir sürü kutsal yerin ismini değiştirmiş erkekleştirmişler, anlatısını değiştirip erkekleştirmişler.
Pratikte de daha yakın zamana gelirsek, dedeler mesela erkek, kadın din insanı yok?
Dedeler nasıl var oldu ben size söyleyeyim. Bence kaybettiğimiz en önemli değerlerden biri bu. Alevilik inancında eş başkanlık sistemi var. Pir ana ve dedeler “eş başkan.” Alevilikte Pir analar ve dedeler beraber cem yönetir, ikisi olmadan cem kurulmaz. Üç post var, bir tane ortadaki post boş bir tarafta pir ananın postu, diğer tarafta da pir dedenin postu. Bunlardan biri olmadan cem kurulamaz. Çünkü o canların eşitliğini kim temsil edecek? Çünkü orası bir makam ve her ikisi de cinsleri temsil ediyorlar ve o temsil üstüne birlikte canlaşıyorlar. Bugün, neredeyse hiçbir cemde analar yok. Türkiye’de üç tane falan ana var öyle cemler kuruyorlar, cem yönetiyorlar. Ama bu anaların çoğalması lazım. Alevi önde gelen erkekler Alevilik asimile ediliyor diyor ya, önce dönüp kendilerine bakmaları lazım. İlk kim Aleviliği asimile etti acaba? Nerede pir analar? Devlet mi geldi pir anaları kaldırdı oradan? Hayır Alevi erkekler kaldırdı ve Alevilikteki kadın erkeğin eşit oluşu onların işine gelmediği için kaldırıldı. Hani az önce dediniz ya hep erkekleri görüyoruz, görürsünüz çok normal, kadınların makamlarını yok ettiler. Görürsünüz Alevilikte kadın olan her şeyi ele geçirip erkekleştirdiler, isimlerini değiştirdiler ziyaretlerin, kutsal kadınları unutturdular, böylece göremezsiniz kadınları, erkekleri görürsünüz. Erkek egemen tırpan geçiyor Aleviliğin üzerinden ve Alevilik erkekleştiriliyor. Alevi derneklerinin yönetiminde en az yüzde elli kadın olmalı, Hacı Bektaş Alevi Kültürü Vakfı’nın 5000 üyesi var yönetime ancak 3 kadın seçilebildi. Türkiye içinde ya da dışında Alevi medyası erkeklerin tekelinde. Dergilerin yayın sorumluları, editörlerinin ya tamamı ya da çok ağırlıklı kısmı erkek. Bunların değişmesi için pozitif ayrımcı politikalar izlenmeli. İlk olarak siyasal kurumlarda ya da STK’larda yönetimlerin en az yüzde ellisinin kadınlaştırılması. İkincisi analar anımsanmalı, pir anasız cem olamaz, eğer cem Alevilerin inançsal, toplumsal ve hukuksal bütün sorunlarının konuşulduğu en azından bugün inançsal ritüellerin yapıldığı yerse, Cem Alevilerin en temel unsuru ise kadınlar orada kendisinin temsilini görmek ister. Kadınlar neden parlamentoda kendisini görmek istiyor en yüksek siyasal merci değil mi? Cem de Alevilik inancının en yüksek mevkisi, kadınları orada temsil eden kim? Pir ana. Pir analar olmadan cem olmaz.
Değindiniz bir şey vardı. Patriarkayla tanıştı sonra değişti diye, ondan önce nasıl bir yaşam vardı Alevilerde?
Alevilik kadıncıl inançların izinde yol almış, beslendiği kaynakların önemli bir kısmı kadın erkek eşitliğini, özel mülkiyeti reddeden inanç ve toplumlardan kaynaklanarak bugünlere dek gelmiş. Erkekleşmenin belli bir tarihi yok ama bu bir süreç. Bugün de hala devam etmekte. Çünkü tüm yok edilmelere rağmen bugün de hala Aleviliğin kadıncıl çokça unsuru yok edilememiş. Ama can çekişmekte. Bugün 70, 75 yaşlarında olanlar anlatıyor Aleviliğin artık başka bir şey olmaya başladığını, çünkü onların zamanında tanık oldukları Alevilik bile bugünkünden çok daha farklı. Onlar bile Cem’deki analara tanıklık etmişler. Cemlerde 12 hizmet var, 12 hizmetin de her iki cinse dağıtılması önemlidir. Ve o 12 hizmet arasında hiyerarşi yok. 12 hizmette kadınlar olmazsa olmaz. Semah mesela en temel unsurlardan biri, kadınsız semah düşünülemez. Cemlere zaten kadın erkek birlikte karışık girip oturulur. Bazı Aleviler cemlerde dem alırlar, bunu bazı toplumlar çarpıtıyor da bu kırklar meclisindeki üzüm tanesinin paylaşılmasını temsil eder. Cemlerde tüm hizmetler birlikte yapılır, semah dönülür, deyişler söylenir.
Peki günümüzde?
Eğer Alevi kadınlar Alevilikte sahip oldukları hakları bilip kullanırlarsa, erkekleştirilmiş bugünkü Alevilikte bile kadınların eli oldukça güçlü. Hiç kimse, hiçbir Alevi önde geleni bize kadın erkek eşit değil diyemez. Bu çok önemli bir güç, bu bizim elimizde kadınların bütün kadınların sırf Alevilerin değil, bu kadınlar için çok büyük bir güç, oradan geri adım atamıyor Aleviler de. Geri adım atamıyorsan o zaman o zemini kadınlar doldurabilir demek. Ama Alevi kadınlar o kadar sindirilmiş özgüveni yok edilmiş, o kadar toplumsal alanda mutfağa kilitlenmiş özel alanda evin içine gömülmüş, kendilerine ait bilgiden o kadar kopartılıp soyutlanmış ki kendisini güçsüz ve erkeklere bağımlı hissediyor. Alevi erkekler bizde dayak yok der, aslında var ama Alevi erkekler bunu kabul etmez, demez ki kadın dövüyorum. Biz diyoruz ki Alevi erkekler kadınları dövüyor. Uyduruyorsunuz diyor erkeler bizde dayak yok. Eğer Alevi erkekler kadınları dövmüyorsa o halde Hıristiyan, Yahudi, İslamcı erkekler mi gelip Alevi kadınları dövüyor. Çünkü kadınlar dayak yediklerini söylüyorlar. Birileri kadınları dövüyor. Alevi erkekler yalanlarla suçlarını örtmek yerine suçlarıyla yüzleşmek durumundalar. Bunda da cemlere, analara, dedelere görev düşüyor. Dayakçı, cinsel saldırı suçları işleyen erkekler cemlerde dara kaldırılıp hak ettikleri cezaları almalılar. Toplum da bu dayakçı, cinsel saldırı suçları işleyen erkekleri dışlamalı. Misafir olarak evlerine kabul etmemeli. Erkekler kahvehanelerde bu adamlarla okey dahi oynamamalı. Cemevlerine, Alevi kurumlarına bunlar alınmamalı. Çünkü Alevilik hukuku kadın dövmeye, aşağılamaya, cinsiyetçi suçlara izin vermiyor.
İnançsal olarak veya algıda eşitlik var olsa da pratikte eğitim düzeylerine baksanız büyük bir açık var, kurumlardaki temsilde var, yöneticilikte, siyasete katılımda, çalışma yaşamına katılımda var. Siz de bunları gözlemliyor musunuz?
Evet, ama bu anlattıklarınızdan iki tanesine katılmıyorum. Eğitimle çalışma yaşamı. Bugün ellisinde altmışında olanlar köyde yaşadıkları içi, köydeki okul neyse ondan yararlandılar, çok azları yatılı okula gidebildi. Tabi ki daha çok erkekler gitti. O yaş grubuna bakınca evet erkekler daha çok. Ancak genel olarak Alevi toplumunda kız çocukları özellikle okutmayayım diyen aile sayısı çok daha az. Eğitim konusu Alevilerde iki yönlü, olumlu, eğitimi seviyorlar. Öyle ki bazı ailelerin kız çocuklarının eğitimine daha da önem verdiklerini biliyoruz, bunlar kazanım olduğu için söylemekte sakınca yok. Ama hala şu var, daha çok erkekler okuyor. Alevilerde de tabi ki iki çocuktan biri okula gidecekse erkek gönderilir, tartışmasız çok az ailede aksi olur. Ben Alevi ailelerinde eğitimden öncelikli sorun olarak mirası görüyorum. Kız çocuklar eğitime mirasa ulaştıklarından daha rahat ulaşıyorlar bence.
Bir de dedim ya çalışmaya yönelik itirazım var, Alevilerde dışarıda çalışmaya pek öyle yok demezler. Yok diyenlerin sayısı azdır. Aksine çalışsın, parası olsun kocaya muhtaç olmasın perspektifi yaygın, ayrıca yoksul da bir toplum olduğundan herkesten gelecek gelire o ailenin bütçesinin ihtiyacı var, para lazım yani aileye. Fakirsen çalışacaksın. Yoksul ailelerin kadınları çalışırlar, hatta kimi geceler sabahlamak zorunda kalırlar iş nedeniyle ve aile buna bir şey demez. Çünkü para getireceksin. İki gece sabahlayınca namusa bir şey olmaz tamam der aile, ki iş yerinde tacizin mobingin sınırı yok, ama sen akşam 12’ye kadar dışarda eğlenemezsin, orada namus akla gelir işte. Bu tür riyakarlık aile kurumunun karakteri, Alevi ailelerde de durum aynı.
Peki eşitsizliği gözlemlediğimiz başka somut göstergeler nelerdir?
Bir tanesi şu, Alevi kurumlarına cem evlerine falan baktığımızda Alevi kadınlar susturulmuş, konuşturulmuyorlar. Mutfaklara tıkılmışlar. Yönetimler, kıymetli işler, temsiller erkeklerin elinde. Kadınların tıpkı evde olduğu gibi bu kurumlarda da özgüvenleri yok edilmiş. Sonra da Alevi kurumlarındaki erkekler bizde kadın yok diyor. İkincisi ürkekleştirilmişler o cesaretleri yok, o cesaretleri o sosyal yerlerde kullanamıyorlar. Üçüncüsü erkek şiddeti, çok sayıda Alevi erkek kadınlara şiddet uyguluyor. Şiddet biliyorsunuz kadınları denetlemek için uygulanır. Kadınları dövüyorlar aşağılıyorlar, o kadınların kazandığı paralara el koyuyorlar. Psikolojik olarak kadınlar üstünde iktidar kuruyorlar, çirkinsin kilolusun şusun busun diye diğer erkekler ne yapıyorsa Alevi bir erkek aynı baskıları kadınlara uyguluyor. Dayak, Alevi erkeklerin en kabul etmediği şeydir ama bu Alevilerde çok var. Alevi kurumlarının en büyük eksikliği nedir biliyor musunuz? Alevi kurumları, Alevi toplumuna dair güncel sosyal bilgiyi araştırmıyorlar çünkü orada günahkâr çıkacak, suçlu çıkacak o yüzden araştırmıyorlar. Değişmeleri gerekecek, hesap vermeleri gerekecek… Bu nedenle şiddetin üzerini örtüyor, bizde kadın erkek eşit diyerek kadınları da baskılamış oluyorlar.
Alevilerde psikolojik şiddet çok ağır. “Bitanem sen çok güzelsin orduya bile girsen sağlam çıkarsın her yere gidersin her şeyi yaparsın benim sana güvenim sonsuz ama yani bu dışarıdaki erkekler, bu Sünniler, bunlar, şunlar yok mu, onlar sana bir şey yapacak e ben de senin babanım, kocanım, ağabeyinim sana bir şey olsun istemem o yüzden ben sana sahip çıkmalıyım, korumalıyım” diyor. Bunu o kadar sevgi dolu söylüyor ki bunu reddedemiyorsun. Bundan daha ağır şiddet yok. Çünkü sevgi ile sarmalanmış, ilgi ile sunulmuş bir şiddet bu. Hakimiyet. O kadın izin almadan, söylemeden bir yere çıkmaz çünkü onu seven bir babası var, döven babaya karşı açıktan savaşabilir cephe kurarsınız, kavga edersiniz ama sevenle etmezsiniz, seven sizi yumuşatır. Bu şefkat kılığında örülen şiddettir. Çok fazla erkek diyor ki tamam iyi söylüyorsunuz da biz de ne yapalım koruma güdüsüyle bunu yapıyoruz, yoksa ben kızıma güveniyorum. İyiliği için bunu yapıyorum. Bunu yaparak en büyük kötülüğü sen ona yapıyorsun. Bu çocuklar büyüyecek, kendi hayatları olacak, yarın bir gün üniversite kazanacak ve başka şehre gidecek nasıl kendini koruyacak? Erkeklerle temasa geçmemişse karşı cinsin ne olduğunu bilmiyorsa bir kadın olarak erkeklere karşı nasıl kendisini koruyup gerektiğinde direnişe geçecek?
Dikkatimizi çeken şu var, pek çok farklı kadın kuruluşu var, ama Alevi kadınların bir kadın örgütlülüğü yok?
Bazı cem evlerinde, Alevi kurumlarında kadın birimlerinin kurulmasına dahi itirazlar oluyor, bizde zaten kadın erkek eşit, ne gerek var diye. Ama bunlar çok az. Genel olarak Alevi kurumlarında, cemevlerinde ayrıca kadın birimleri mevcut. Ancak buraların daha verimli çalışabilmesi için bilgiye ve ideolojik donanıma ihtiyaçları var. Alevi kadınlarla ilgili araştırmalar yapılsa Alevi kadınlar kendileriyle ilgili bilgiye hem Alevilikte hem de bu günümüz dünyasında kendine ait bilgiye ulaşsa buralarda çok acayip gelişmeler olacak. Ve gerçekten sadece Alevi kadınlar için değil Türkiye’deki kadınların geneli için de çok iyi bir şey olacak yani. Alevi kurumlarında kadın birimleri var, ama Alevi kurumlarından bağımsız, güçlü bir kadın derneği yok. Asıl önemli kurumlardaki Alevi kadın birimleriyle de ilişki içinde olan ama tamamen bağımsız Alevi kadın örgütlenmesinin olması. Bu örgütlenme olmazsa Alevi kadın hareketi kurulamaz. 17+ Alevi Kadınlar grubu var, çok yeni ve küçük. Burası içinde benim de olduğum küçük bir kadın çevresi. Ama ihtiyaç duyulan şey, anlam açısından boyumuzdan büyük bir anlam ve gerçekliğe tekabül ediyor bu grup. Alevilerde böyle bağımsız kadın örgütlenmelerin olması şart. Çünkü onlar Alevi erkeklerin etki alanı dışında olduklarından bağımsız çalışacaklar, her şey bağımsız olacak. Elleri daha rahat olacak. Önleri kesilemeyecek. Ben birkaç yıl içinde kadın erkek konusunda Alevi kadınlarının hatırlı bir yol alacağını düşünüyorum. Çünkü artık bu konu kurumlar tarafından da kafaya takılmaya başlandı. Ancak şunu da belirtmeliyim. Aleviler kadın erkek eşitliğini savunur. Feministler de kadın erkek eşitliğini savunur. Ama nedense Alevi toplu içinde feminizme karşı soğuk ve olumsuz bakanlar çok. Bu önemli bir sorun.
Neden bu kadar çok karşılar?
Zaten eşitiz ya ne gerek var niye bizi bölüyorsunuz diyorlar. Feminizmi bölücü olarak görüyorlar. Oysa asıl korktukları bu değil. Feminist politikanın konusu olan erkek şiddeti, evlilik sürecinde edinilmiş malların eşit bölüşümü, miras ve elbette kadınların özgüven sahibi olması gibi konular Alevi kadınlar tarafından sahiplenilecek diye Alevi erkekleri korku sarmış durumda.
Bugünkü Alevi inanç pratiklerine, cem evlerine kadınlar daha ilgililer ama yönetimlerinde nasıllar?
Alevi kurumlarına gidin, derneklere cem evlerine en çok kadınları görürsünüz. Ama yönetiminde kadınlar çok azlar, kimi yönetimlerde yoklar. Oraları erkekler ele geçirmiş. Kadınları almıyorlar. Bilet sat, temizlik yap, çayı sat, hizmet gör, kurbanlar gelecek onları pişir, cem için ortalığı toparla temizle, bildiğiniz ev içi işbölümü kadınlarda. Kadınlar açısından cemevinin cem kısmını çıkarmışlar, ev kısmı kalmış. Erkeklerin tutumu böyle. Bir de kadınların tutumu var. Alevi toplumu bahsedildiği gibi ilerici modern, demokrat bir toplum değil. Cinsiyetçi ve muhafazakar bir toplum. Erkeklerin olduğu yerlere kadınlar isteseler de giremiyorlar. Talip olmaya çekiniyorlar, utanıyorlar. Ayrıca yönetimlerde çalışma koşulları erkeklere göre şekillendiğinden kadınların bu koşullara uyumu çok zor oluyor. Ayrıca evdeki koca da kadınların yönetimlere girmesini istemiyor, engel oluyor. Ev işi, çocuk, kendisine kim hizmet edecek? Nasıl olur karısı başka erkeklerle beraber uzun saatler mesai harcar? Kadınlar buralarda yeterince iradeli, kararlı duramıyorlar. Mesela toplantılar oluyor, başka şehirlerde oluyor. Bizim o başka illere gitmemiz gerekiyor, gece otelde kalmamız gerekiyor, o zaman olmuyor, sıkıntı yaşıyoruz, kocamız izin vermiyor. Ya da en temel mesele şu para, siyaset çok pahalı bir şey. Siyasete girdiğiniz zaman düğünlere gidip takı takmak zorundasınız, tanımadığınızın da düğünü olsa. Halkla her zaman iç içe olmalısınız. Zamanım yok diyemezsiniz. Şehir şehir gezmek oraya buraya yetişmek zorundasınız bunların hepsi de para demek peki en fakir cins kim? Kadınlar. Alevi kurumlarının başkanı açıklama yapmıştı, niye kadınlar daha az diye televizyonda sormuştu, sunucu kadın da paraları yok demişti. Oysa kadınlar çok önde biliyor musunuz? Alevilikte kadınlar görünür, ne yaparsan yap üzerini örtemiyorsun. Erkekler kadınların bu görünürlüğünü de kullanıyor. Ellerinden gelse o görünürlüğü yok edecekler, yok edemiyorlar ama bu kez onu da kendileri için kullanıyorlar. Bizde kadınlar var, kadınlar korosu var, semah var, diyor erkekler. Ama iktidar, güç, para, olanaklar, kararlar erkelerde. Her yere sen çöreklenmişsin ve kalkmıyorsun oradan. Eş başkanlık mesela kadınların işini çok kolaylaştıracak bir şey ama hala birçok yerde buna da direnenler mevcut. İstedikleri kadar dirensinler bu yola girildi bir kez. Aleviliğin erkekleşmesine neden olan üç şey; devletler, başka inançlar ve Alevi erkekler.
Ne yapmalı?
Alevi kadınların daha atak olması gerek. Hem dışarıda bağımsız Alevi kadınların örgütlenmesi olmalı hem de kurumlardaki kadınların daha güçlü bir şekilde örgütlenmesi lazım. Kurumların program ve tüzükleri kadın birimlerinin çalışmasını kolaylaştıracak şekilde dönüştürülmeli. Hem kurumlarda hem de kurumlar dışındaki Alevi kadınların buluştuğu ortak toplantılar örgütlenip ortak hedefler, kararlar alınmalı. Kurumlarda yönetimlere gelen kadın sayıları arttırılmalı ama kadın bilincine sahip kadınlar buralara gelmeli. Kadınlara karşı erkeklerle ortak çalışan kadınlar değil. Başta yönetimlerdeki erkekler olmak üzere üye erkeler dahil olmak üzere eşitlik eğitimleri verilmeli. Kadına yönelik şiddet konusunda sıfır hoş görü uygulanmalı. Anaların sayısı arttırılmalı. Kadın birimleri ve analar birlikte çalışmalı. Dedelerin sarsılmaz gücü analarla paylaşılmalı. Kadıncıl Alevilik inancı Alevi toplumu tarafından öğrenilmeli ve içselleştirilmeli. Böyle olduğunda ancak Alevilikteki erkeklik fay hattı kırılır ve yol alınır.
Kaynak / Resim: sivilsayfalar.org / Ulaş Tol
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.