Aleviler ve Suruç (Pirsus) - Erdoğan Yalgın
Türkiye’nin ve Kürdistan’ın farklı bölgelerinde örgütlenen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi pırıl pırıl 300 genç insan, Urfa’nın...
Türkiye’nin ve Kürdistan’ın farklı bölgelerinde örgütlenen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi pırıl pırıl 300 genç insan, Urfa’nın Suruç (Pirsus) ilçesinde bir araya geldiler. Tek amaçları; ellerindeki, çantalarındaki kitapları ve oyuncaklarıyla Kobanê’ye gitmek, oradaki çocuklarla, gençlerle, yaşlılarla bir araya gelmek ve acıyı, sevinci paylaşmaktı. Ama bu programlarını maalesef gerçekleştiremediler. Çünkü karşılarında tanımadıkları, belki de yeterince bilince çıkaramadıkları ceberrut bir devlet yapısı vardı. Hatta o devletin ortak aklı, 7 Haziran’da dumura uğratılmıştı. Aklını yitiren bir ceberrutun ne yapacağı belli olmayacağı gibi, yıllardır besleyip büyüttüğü, IŞİD katil sürülerini artık kontrolsüz bırakmıştı. Dahası, özellikle de son yıllarda; “taşların bağlandığı, köpeklerin ortalığa salındığı” bir mahalle yaratılmıştı.
Farklı inanç ve etnik kökenden SGDF üyelerinin, gelip mekan tuttuğu Urfa’nın (Riha) Suruç ilçesinde patlatılan bombayla, bu canlarımız katledildi, yaralandı ve bir anda ocakları söndürüldü. Bunun tek sorumlusu IŞİD ve yıllardır onu besleyen Türk-Arap Sünni ittifakının temsilcileridir. Başta Kürtlere, Alevilere karşı girişilen bu şer ittifakı sonucunda, yıllardır bölgemizde kan akıtılmakta ve mazlum halklardan insanlar, İslamiyet adına Hüseyince katledilmektedirler. Antik toplulukların, inançların konup-göçtükleri bu kutsal topraklarımız maalesef bu Yezitler tarafından bir kan deryası haline getirilmiştir. Kendi mevkilerini, iktidar güçlerini ellerinde tutmak isteyen baronlar, mazlum halkların kanları üzerinde tepinmektedirler.
Yıllardır Aleviler arasında da sıkca vurgu yapılan ve tartışılan IŞİD barbarlığı ve arkasındaki tanınmış güçlerin amaçları, artık net bir şekilde açığa çıkmıştır. Kürtler karşısında yenilgiye uğrayan bu şer ittifakının son eylemi, Suruç’da kendisini sinsice göstermiştir. Şimdi yavaş yavaş “sıranın Alevilerde olduğu” düşüncesi, başta Alevi aydınları ve konuya hakim uzmanlar tarafından tartışılmaktadır. Bu olası saldırıların, Aleviler açısında ne denli travmalara yol açacağı tahmin edilmelidir!
Doğrusu saldırı olasılıklarının, Aleviler açısında pek de uzak olmadığı görülmektedir. Bu saatten sonra Alevi kurum ve kuruluşları, Pirleri, talipleri, araştırmacıları, düşünür-aydınları bu vahim katliamı kınayan ve doğru tespitlerle akıl yürüten basın açıklamaları yapmalıdırlar. Suruç’a gidip oradaki canlarımızla dayanışma içinde olduklarını, tüm dünyaya göstermelidirler. Meydanlara çıkıp omuz omuza vererek demokratik savunma haklarını kullanmalıdırlar. Alevi canlarımızı, bu tür saldırılar karşısında uyarmalı ve bombalı saldırıya uğrayan canlarımızın aileleriyle ortak mücadele alanlarında güç birliğine gitmelerini sağlamalıdırlar.
Aleviler, bu türden insanlık dışı saldırılara karşı sessiz kalmamalı ve direnç göstererek, ortak akıl yürütmelidirler. Dolayısıyla katliamların, soykırımların zalimce asimilasyonların sınırını en iyi bilen toplulukların başında, yine Aleviler gelmektedir. Aleviler artık “bekle gör” politikalarından vazgeçmelidirler. Aksi halde, yarın geç olabilir!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.