Aleviler ve hükümet...
Aleviler ve hükümet...ORAL ÇALIŞLARTürkiye’deki en kolay yönetme anlayışlarından birisi de ‘böl ve yönet’tir....
Aleviler ve hükümet...
ORAL ÇALIŞLAR
Türkiye’deki en kolay yönetme anlayışlarından birisi de ‘böl ve yönet’tir. Eğer bir sorunu demokratik yoldan çözmek istemezseniz en kolay yol, o sorunun muhatapları arasındaki farklılıklardan yararlanırsınız. Alevilerin talepleriyle karşılaşan politikacıların veya Diyanet İşleri’yle uğraşanların hep şöyle bir karşı argümanları oldu: “Kardeşim, Alevilerin ne istediğini bilmiyoruz ki. Aralarında da bir çok ayrılık var. Önce kendi aralarında anlaşsınlar da ondan sonra belki bir şey yapılabilir.”
9 Kasım 2008 tarihinde Alevi sivil toplum örgütlerinin düzenlediği 100 bin kişilik barışçı miting birçok önyargıyı da yıkarak, yeni bir anlayışın gelişmesine neden oldu. Alevilerin kimlik talepleri, makul taleplerdi, demokratik bir devletin bu talepleri kabul etmesi gerekirdi.
Gerçekten de, hükümet bu konuda yeni açılımlar yapmaya niyetli olduğunu son dönemde özellikle dile getirdi. Diyanet İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, Alevi talepleri konusunda makul bir yaklaşım içinde olduğunu gösterdi. Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Alevileri dinleyeceklerini, onlarla yaptıkları görüşmelere göre bir çözüm yolu bulacaklarını ifade etti.
Bir başka önemli noktayı da dikkatle vurguladı: Aleviler arasında farklılıklar olması doğaldır. Bu farklılıkları da dikkate alan bir yaklaşım içinde bulunacağız. Yani aralarındaki ayrılıkları bir bahane olarak kullanmayacaklarını ifade etmiş oldu. Doğrusu da buydu.
***
Türkiye’de yaşanmış bir tecrübe vardı. Kürt sorunu Türkiye’nin gündeminin ön sıralarına oturduğunda, PKK ile mücadele sırasında ‘Kürdü Kürde kırdırma’ diye ifade edilebilecek yöntemler de denendi. Bu yöntemler birisi de ‘koruculuk’ sistemiydi. Devlet korucuları maaşa bağlayarak ve silahlandırarak, Kürt sorununu askeri alanda aşabileceğini sandı. Yanıldı. Korucular çözüme yardımcı olmak yerine başlı başına yeni bir sorun haline dönüştüler. Kürtler arasında ‘böl yönet’ olarak uygulanan bu sistemin başarılı olduğunu artık kimse söyleyemiyor.
Ben hükümete haksızlık etmek istemiyorum. Bu konuda henüz işin başındayız. Bu nedenle daha gelişmelerin ne yolda olacağını söylememiz için vakit erken.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve konuyla ilgili bakanların Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan ve arkadaşlarıyla görüşmeleri bir adımdır. Muhtemelen bu adımları diğer adımlar izleyecektir.
İzzettin Doğan, Aleviler içindeki bir eğilimi temsil ediyor. Tabii ki çözüme katkısı olacaktır. Sanıyorum ve umuyorum ki, hükümet Alevilerin diğer kitlesel temsilcileriyle de görüşecek ve çözüm sürecine onları da katacaktır.
İzzettin Doğan, dedelere maaş bağlanmasını, kendisinin bu konuda hazırlıkları olduğunu uzun zamandır söylüyor. Ankara’da 9 Kasım mitingini düzenleyen sivil toplum örgütünün temsilcileri, Hacıbektaş Dergâhı postnişini Veliyettin Ulusoy, Hacıbektaş Vakfı’nın örgütlemesiyle toplanan 600 civarındaki dede ise dedelere devlet tarafından maaş bağlanmasının sakıncalı olduğunu söylüyorlar.
Öne sürdükleri gerekçeler de önemsenmesi gereken özellikler taşıyor. Dedelere maaş bağlanmasının dedelerin geleneksel sivil kimliklerini ortadan kaldıracağını, devletten maaş almanın onların devleştirilmesi anlamına gelebileceğini düşünüyorlar.
Tabii ki bu konuda değişik yaklaşımlar olacaktır. Hükümetin bu farklılıkları dikkate alması, Aleviler arasındaki farklılıkları istismar eden bir tutum için girmemeye dikkat etmesi gerekir. “Onların dedesi maaş almak istemiyorsa, biz maaş alacak dede buluruz” şeklinde bir yaklaşım içine girilmesi ne kadar doğrudur, hükümet bu konularda adım atmadan evvel enine boyuna düşünmelidir.
İşin içine para girince ortalık karışabilir. Ancak dedelerin maaşa bağlanmasına karşı çıkanların ne dediği ve istediği de dinlenmelidir. Çünkü sonuç olarak Alevilerin dinamik kesiminin önemli bir ağırlığını Alevi sivil toplum örgütleri oluşturuyor. Onları tamamen yok saymak önceden hesap edilemeyecek yeni sorunlar yaratabilir.
Hükümetin işinin kolay olmayacağını başından beri söylüyoruz. Bu zor sorunu sabırla ve dikkatle götürmekte sonsuz yararlar bulunuyor. Böyle bir özen gösterilmez ve kolay çözümlere yönelinirse, bugünküden daha zor durumlar ortaya çıkabilir.
Hükümetin zamana ve özene ihtiyacı bulunuyor...
ORAL ÇALIŞLAR
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy5198 = 'oralcalislar' + '@';
addy5198 = addy5198 + 'gmail' + '.' + 'com';
var addy_text5198 = 'oralcalislar' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';
( '' );
5198 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
RADİKAL - 8 Aralık 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.