Aleviler ve Çalıştay
Aleviler ve ÇalıştayOrhan BURSALI / Cumhuriyetİktidar “Alevi açılımı” yapacak yıllardır. Bir Alevi yazarı bile özel elçi/temsilci...
Aleviler ve Çalıştay
Orhan BURSALI / Cumhuriyet
İktidar “Alevi açılımı” yapacak yıllardır. Bir Alevi yazarı bile özel elçi/temsilci atadı Erdoğan... İyi niyetle atadı mı yoksa onu kullanmaya mı kalkıştı, artık yorumu size ait. Ama, yazar Reha Çamuroğlu, durumu görünce AKP’nin vitrininden çekti kendini...
İki yıldır çalıştaylar düzenleniyor, ama kısa sürede anlaşıldı ki iktidarın, Alevileri uyutma ve Sünnilerin din üzerindeki egemenliğini sürdürmekten başka bir niyeti yok... Çamuroğlu da “Son çalıştay tablosunda, Aleviler tuhaf, hatta zavallı bir azınlık durumuna hapsedilmişlerdir” dedi dünkü Cumhuriyet’te.
Düne kadar Alevileri, Sünni inanışa aykırı durdukları için dinsiz-imansız bir kitle görüyordu Sünni ulemanın çoğunluğu; bugün ise siyaseten bunu pek dile getiremiyorlar..
Aleviler için çalıştaya mı gerek var? Bu kesimin mağduriyeti olduğunu düşünüyorsa iktidar, en kolayı isteklerini bir bir yerine getirirsin! Ama hayır niyet bu değil!
Şahkulu Sultan Vakfı tam sayfa ilanla isteklerini duyuruyor:
• Alevi köylerine cami yapma kardeşim! Oralara atadığın imamları da geri çek!
• Cemevlerini ibadethane olarak tanı!
• Zorunlu din derslerini kaldır veya içeriğini değiştirerek seçmeli ders yap.
• Diyanet’i kaldır veya yeniden yapılandır ve siyasetin dışına çıkar.
• Madımak’ı müze yap; devlet artık dini finanse etmesin; laik, cumhuriyet ve sosyal devlet ilkelerini hayata geçir!
Alevi köylerine cami yapma ve imam atama politikasının anlamı nedir? Alevi töre ve inanışlarını yok etmek... Cemevlerinin ibadethane olup olmadığına sadece Aleviler karar verebilir! Zorunlu din dersleriyle 15 milyon Alevinin çocuklarını Sünni yapmaya neden kalkışıyorsun? Bırakın dini, cemaatler finanse etsin!
***
Alevilerin, inançlarıyla ilgili talepleri ilk üç maddededir. Bunun için çalıştay mı gerekir! Çalıştayda Sünni bir dizi ulemanın işi nedir?
Prof. Hüseyin Hatemi hukukçudur, aynı zamanda bir din uleması! Kezban Hatemi’nin de kocası! Biliyorsunuz, Kezban Hatemi, öncelikle Rum azınlıkların ve bu arada ünlülerin de boşanma avukatı, Büyükada’da aldığı Köşk’te Başbakan’ı ağırlamıştı!
Hüseyin Hatemi “Alevi çalıştayı”nın katılımcılarından. Yaptığı açıklama görevini açıkça gösteriyor (30 Ocak, AA):
“Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi, Aleviliğin İslamiyet’ten uzaklaştırarak, farklı bir din haline gelmesine neden olur... Aleviler cemevinin aslında bir tarikat yurdu olduğunu bilmeli. Mesela ‘Hacı Bektaş Veli’nin kabrini ziyaret edenin haccı ifa etmiş sayılabileceği’ yönündeki yaklaşımlardan kaçınmalı, İslam birliğini muhafaza etmeli.” Çalıştaya katılan Sünni ulemadan Ali Bulaç da aynı görüşte: “Cemevlerine ibadethane statüsü verilirse bunun İslamda bölünmeye yol açabileceği endişesini ben de taşıyorum.”
Anlaşılan Sünni ulema, Alevilerin en büyük isteklerinden olan cemevlerinin ibadethane olarak tanınmasını elbirliği ile engellemek üzere orada hazır bulunuyor!
İleri sürdükleri “bölünme” gerekçesi ise, hayatta karşılığı olmadığı için tam bir zırvalıktır! Aleviler zaten camiye gitmezler. İnanışları farklıdır. İbadetleri farklıdır. İmamla ilişkileri yoktur… Yüzyıllardır böyle! Bütün bu nedenlerden ötürü de yüzyıllardır zulüm görüyorlar!
***
Bir dini topluluğun, kendilerini nasıl tarif edecekleri konusu, Sünnileri, Katolikleri, Ortodoksları, dinsizleri, Budistleri ilgilendiren bir konu değildir. Sadece ve sadece o topluluğu ilgilendirir! Eğer kendilerini tarif etme haklarını tanımıyorsanız, cemevi ibadet yeri mi değil mi, haclarını nasıl yapacaklar… bütün bunları kendilerine bırakmıyorsanız, zaten egemen din anlayışını başka inanışlara dayatıyorsunuz demektir, bu faşist bir baskı değil mi?
Alevilerin inançlarını tartışmak, gelenek, görenek ve inançların doğru olup olmadığına karar vermek, Sünni ulemanın işi ve görevi mi?
İktidara ve Diyanet’ine göre, evet!
Böylece “Alevi çalıştayı”nın ana amacı da ortaya çıkıyor: Alevileri, inançlarının “doğru ve bilimsel olmadığına” inandırmak! Üstüne üstlük Aleviler şimdi de uyduruktan bir “bölücülük” suçlamasıyla karşı karşıya!
Sanırım, tamamen öyle!
Bu iktidar, sinirlerini bozan ve kendilerine uymayan yaşama kültürlerini ortadan kaldırmak için, Romanları da TOKİ apartmanlarına sokup yok etmeye çalışmıyor mu?
Genişleyen bir demokrasi içinde ilerliyoruz!?!
Cumhuriyet - 01 Şubat 2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.