Aleviler sorunlarını sempozyumda tartıştı 

ANKARA - Alevilerin yaşadığı sorunların tartışıldığı sempozyum sona erdi. Alevilerin ve diğer ‘ötekilerin’ sorunlarının demokrasi ve laiklik sorunu çözülmeden çözüme kavuşamayacağının altı çizildi.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merkezi ile Alevi Enstitüsü’nün ortak düzenlediği “Tahta Zülfikarlar: Siyaset, Hukuk ve Aleviler” başlıklı sempozyum bugün düzenlenen oturum ile tamamlandı.

Siyasal Bilgiler Fakültesi Aziz Köklü Salonu’nda yapılan sempozyumun üçüncü gününde “Alevi sorunları mı, Alevilik sorunu mu?” konulu bir tartışma yapıldı. Bugünkü oturuma konuşmacı olarak Siyasetçi Ercan Karakaş, BDP Genel Başkan Yardımcısı Hatice Çoban, gazeteci Enver Aysever, Avukat Hüseyin Aygün ve sanatçı Mustafa Özarslan katıldı.

“Resmi ideoloji ikiyüzlü"

İlk sözü alan Mustafa Özarslan, devletin Alevilere bakışını tanımlamak için yıllar öncesine dönüş yaptı. Dersim-Koçgiri bölgesinde yaşayan Alevilere ilişkin isyan öncesinde hazırlanan “İnsan eti yedikleri, insan kanı içtiklerini” şeklinde ifadeler yer alan raporu örnek gösterdi. Ayrımcı tutumun bugün de nasıl devam ettiğini belirti, “sorunun ideolojik olduğunu” söyledi.

Alevilerin örgütlenme sorunu yaşadıklarını belirten Özarslan, “Çok farklı ve değişik fikirler, ortak bir talebin dillendirilmesinde eksiklikler yaşanmaya devam ediyor” diye konuştu. Farklılıkların iktidarlar tarafından kullanıldığını ifade etti. Alevilerin ortak bir dil yaratılması konusunda çaba göstermesi gerektiğini savundu.

AKP’nin Alevilere yaklaşımını eleştiren Ercan Karakaş, ‘açılım’ adımlarının bilinçli olarak yarıda bırakıldığını ifade etti. Siyasi iktidarların demokrasi ve laiklik konusunda tutumunu değiştirmeden ne Alevilerin sorunu ne de farklı kesimlerinin sorunların çözümünün mümkün olamayacağını söyledi.

“Çalıştay yapmak utanmazlıktır"

Gazeteci Enver Aysever ise konuşmasında, hükümet ve devlet yetkililerin Avrupa ülkelerinde yaşanan minare krizleri döneminde “insan hakları ve inanç özgürlüğü” gibi söylemleri kullandığını hatırlattı. Sözlerin sahiplerinin söz konusu Türkiye’de yaşayan inançlar olduğu zaman sessiz kaldığını söyledi. Çözüm taraftarı olmayan hükümet ile Çalıştay masasına oturmayı utanmazlık olarak yorumlayan Aysever, iktidarın çalıştaylar konusunda samimi olmadığının açıkça çıktığını dile getirdi. “Aynı zamanda Alevi Çalıştayına katliamcıları davet eden zihniyetin amacını iyi görmek gerekir” dedi.

“Katliam devlet politikasıdır"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Hatice Çoban ise konuşmasında, farklı inanç ve kültürlerin devlet katliamları ile karşılaştığını, sorunların çözümsüzlüğe itildiğini belirtti. “Alevi ve Kürt sorunu varsa, bu ülkede demokrasi olmadığı içindir” diye konuştu. Alevi Çalıştayı’na Maraş katliamınının faillerinin çağrılmasını, Roman açılımı döneminde ise sürgün politikasının hayata geçirilmesini hatırlatan Çoban, hükümetin Kürt açılımı söylemlerini tekrarlarken partilerinin binlerce üyesini tutuklanmasını anımsattı.

Alevilerin sorunlarını tartıştığı sempozyumun dünkü oturumuna katılan Alevi örgütlerinin temcileri, siyaset ve hukuk alanında devlet içindeki yerlerini tartışmışlarda.

İkinci gün oturumuna katılan Doç. Dr Bedriye Poyraz “medyada Alevilik” konulu bir sunumunda, Aleviliğin ya taraflı yada ilgili olmayan öğretiler ile medyada yer aldığını belirtti. Poyraz, tüm programlarda Sünni inancına dayanan propagandalar yapıldığını belirtti.

Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Tekin Özdil ise devlet ve Alevilerin birbirlerine bakışını değerlendirdi. Devletin, inanç dünyasını bir kalıba koymaya çalıştığını belirten Özdil, “Aleviliği Türk-İslam sentezine sokmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Özdil, hiçbir valinin Alevi olmamasının tesadüf olmadığını belirtti.(ETHA)
 
Atılım - 10.04.2010