Aleviler göstermelik değil samimi adımlar bekliyor
‘Aleviler göstermelik değil samimi adımlar bekliyor’ Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut...
‘Aleviler göstermelik değil samimi adımlar bekliyor’
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turgut Öker, Hükümet’in Alevilerle ilgili politikalarını ‘tribünlere oynamak’ olarak yorumluyor ve Aleviler adına taleplerini sıralıyor.
TURGUT ÖKER*
AVRUPA Alevi Birlikleri Federasyonu olarak öncelikli istemimiz; Aleviliğin yasal güvenceye kavuşmasıdır. Türkiye topraklarında yok sayılan, inkár edilen ve asimile edilerek Sünnileştirilmeye çalışılan Alevi varlığının kabul edilmesidir. Medyada yeni dillendirilen Alevilerin sorunlarını biz Alevi örgütleri olarak yirmi yıldır her platformda dile getiriyoruz. Türkiye’nin bugün tartıştığı zorunlu din dersleri ve cemevleri gerçeği konusunda Alevi Bektaşi Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak yüz binlerce imza topladık. Bu konuların bugün tartışılmasında oluşturduğumuz tepkisel kamuoyu karşısında, açılım yapma zorunluluğu yatıyor.
Avrupa’nın gösterdiği ilgi
Alevi örgütleri olarak hükümetten, tek taraflı atılan göstermelik adımlar yerine samimi uygulamalar bekliyoruz. Halk diliyle anlatmak gerekirse, yetkililer tribünlere oynamayı bırakmalı, sahaya inip Alevi örgütleri ile masaya oturmalıdır.
İstemlerimizin gerçekleşmesinin imkansız olmadığını göstermek için Avrupa’daki Alevilerin ne gibi haklara sahip olduğumuzu vurgulamak istiyorum.
1. Son yirmi yılda Avrupa’da örgütlenen Aleviler toplam 210 şehir, kasaba ve beldede Alevi Kültür Merkezleri (AKM) ve cemevlerine sahipler. Mülkiyeti bize ait 60’a yakın cemevi mevcut. Valilik ve belediyeler cemevlerine arsa vermekte ve AKM’lerin inşasına katkı sunmaktadır. Düzenlediğimiz etkinlere, bakanlar, valiler ve o şehrin en üst düzey kamu görevlileri katılmakta. Cumhurbaşkanı ve Başbakan resmi düzeyde bizi görüşmelere davet etmekte. Örneğin; Almanya’daki Alevilerin yeni yılını kutlamak için 1 Ocak 2008’te Alman Cumhurbaşkanı Horst Köhler bizi Berlin’e davet etti.
2. Avrupa’da devletler tarafsızlık ilkesi gereği bütün inançlara eşit mesafede yaklaşmaktadır. Beş yıldır Alevilik dersleri pilot bölge uygulamasıyla okullarda okutuluyor. Önümüzdeki yıldan itibaren Almanya genelindeki okulların üçte ikisinde Alevilik dersleri verilecek. Bu uygulamada Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), kurum olarak muhatap alındığından, derslerin içeriğini belirleme hakkına sahip. Öğretmenlerin seçim ve eğitiminden de AABF sorumlu.
3. Kasım 2007 itibariyle Danimarka Hükümeti, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (DABF) başvurusunu karara bağlıyarak, resmi düzeyde Aleviliği bir inanç olarak kabul etmiştir.
4. Avrupa Parlamentosu ile yılda en az iki kez görüşmekte, sorunlarımızı bire bir iletmekteyiz. ‘İlerleme Raporlarında’ yer alan istemler bu görüşmeler sayesinde raporda yer bulmuştur.
Sünnileştirme baskısı
Alevi potansiyelinin neredeyse yarısının Sünnileşmesi, Sünnilikte gelecek görmesinden, bundan mutlu olmasından değil, ciddi devlet baskısından kaynaklanmaktadır. AKP’nin Alevi toplumuna karşı görünürde kucaklayıcı ama sinsi bir politika izleyeceğini tahmin ediyorum. Çünkü AKP’nin bu açılımdaki hareket noktası, inanç özgürlüğü değil, Alevileri asimile etme politikasıdır. Bu sonucuna varmak için Türkiye’de yasayan Alevilerin genel durumu yeterli olacaktır.
- Varlığımız yasal kabul görmüyor.
- Cemevleri inanç merkezi olarak kabul edilmiyor.
- Zorunlu din dersi uygulaması Alevi çocuklarını Sünnileştiriyor.
- Alevi köylerine cami yapılıyor
- Madımak hálá et lokantası olarak işletiliyor.
- Hükümet beş yıldır hiçbir Alevi kurumunu muhatap olarak kabul etmedi.
AKP Hükümeti biran önce harekete geçmeli ve yasal değişiklikler yaparak somut adımlar atmalıdır. Alevi kurumları ile muhatap alarak ilişkilerin gelişmesi konusunda açılım yapmalıdır. Kendi yandaşı Alevileri değil, bütün Alevi kurumlarından görüş almalıdır. Ayrımcılık yaparak, kendine bağımlı dedelere maaş vererek, ‘Memur Dede’ kavramını ortaya çıkarmamalıdır. Bütçeden Alevi kurumlarına ödenek ayrılmalıdır. Bütün çağdaş ülkelerde de inanç grupları cemaatlerine dair yürütmüş oldukları faaliyetlerde devlet desteği görürler. Bu bir sadaka değildir. Bu ülkede Aleviler milyonları oluşturan potansiyele sahiplerse, vergi veriyorlarsa, karşılığında Alevi topluluğunun kendi kültürünü, kendi varlığını yaşatmak da devletin bir görevidir. İnanç alanı dışındaki faaliyetler devlet tarafından desteklenmelidir.
Sorunların sağlıklı şekilde çözülmesi belli bir süreç gerektiriyor. Hükümet bu süreci uzatabilir ya da kısaltabilir. Yoksa örgütlü Alevilerin Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de haklarına kavuşacağı konusunda hiçbir şüphem yok. İsteğimiz bu süreci kamplaşmalar ve gerginlikler içinde değil, bürokrasi, diyalog ve birlikte yaşama kültürü çerçevesinde geçirmemizdir.
STAR - 03.12.2007
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.