Aleviler: Bugün olmazsa yarın kazanacağız

Zorunlu din dersinin kaldırılması talebiyle Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya gelen Aleviler, geceyi sokakta, oturma eylemiyle geçirdi. Soğuk havaya rağmen Sakarma Meydanı'nı şenlik alınana çeviren Aleviler, taleplerinin kabul edilmesi için sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtiyor.

Ankara'nın merkezinde oturma eylemi yapan Aleviler, gece boyu çektikleri halaylar, söyledikleri türküler ve oynadıkları skeçlerle Sakarya Meydanı'nı şenlik alanına çevirdi. Kurmak istedikleri çadırlara polisler tarafından el konulduğu için, yerlere serdikleri halılar üzerinde oturmak zorunda kalan Aleviler, sarıldıkları battaniyeler ve yaktıkları ateşle ısınmaya çalıştı.

Yıllardır baskılara maruz kaldıklarını, katledildiklerini belirten Aleviler, artık taleplerinin kabul edilmesini, seslerinin duyulmasını istiyor. "Barış ve kardeşlik içinde, eşit bir şekilde yaşamak istiyoruz" diyen Aleviler, zorunlu din dersinin kaldırılması, eşit yurttaşlık haklarının kabul edilmesi için mücadele etmekte kararlı olduklarını ifade ediyorlar.

Gece boyunca Sakarya Meydanı'nda oturma eylemi yapan Aleviler, ETHA'ya konuştu.

ADALETÇİ SİYASİLERE ÇAĞRI

Doğan Yazılan: İzmir'den geliyorum. İnsanca yaşamak, zorunlu din derslerinin kaldırılmasını istiyorum. Çünkü, bir Alevi olarak bunun bir asimilasyon uygulaması olduğunu düşünüyorum. Diyanet İşlerinin de kapatılması gerektiği düşünüyorum. Din parayla olmaz. Din ile devletin bir birinden ayrılması gerekir. Eşitlik, özgürlük ve adil bir düzen istiyorum. Verdiği vaatleri kendisi yerine getirmeyen bir iktidara ne söylenebilir ki, verdiği sözün arkasında durmuyor. Bir laf vardır ya; anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az. Anlamayana ne söylersen söyle fark etmiyor. Biz de verilmeyen haklarımızı almak için böyle sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Dursun Aslan: Alevi toplumu olarak, hakkımızı savunmak, verilmeyen haklarımızı almak, ibadetlerimizi eşit ve özgür bir şekilde yerine getirmek için mücadele ediyoruz. Alacağımıza da inanıyoruz. Kendilerine adaletçi ve kalkınmacıyız diyen siyasilere buradan sesleniyorum, varsa öyle bir adaletleri icap duymuyorlarsa devam etsinler, icap duyuyorlarsa haklarımızı versinler. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Örgütlerimiz ne derse onu yapacağız.

'ERBİL'İ DEĞİL ZİHNİYETİ YARGILAMAK İSTİYORUZ'

Zeynel Gürler: İzmir Buca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sekreteriyim. Zorunlu din derslerinin kaldırılması talebiyle buradayız. Bugün bu hakkı almazsanız yarın ne yapacaksınız diye sorarsanız; yarın da, öbür gün de mücadeleye devam. Bu mücadelemizi nesillere devrederiz, taki haklarımızı alana kadar. Bu bizim hakkımızdır alacağız, hem de söke söke. Aynı zamanda Alevilere yönelik ağır ithamlar artık utanç verici bir şey. İnsanlık ayıbı bu gerçekten. Mehmet Ali Erbil'i ben bir zavallı olarak görüyorum. Asıl ayıbın baştakilerden ve sistemden kaynaklı olduğunu biliyorum. Dolayısıyla artık bunlara son verilmesini, kardeşliğin dostluğun oluşmasını temini ediyorum.

Mehmet Çemişgezek: Anadolu'nun binlerce yıllık kültürü var. Bu kültür içerisinde dünyaya kök salmış kadim halklardan meydana gelmiş bir kültürdür Alevilik. Bu yaşatılması gereken bir şeydir. Alevilik Türkiye'de geçmişten beri, sürekli olarak Osmanlı ve ondan önceki dönemlerde de baskı altında kalmış bir yaşam biçimi. Kendi içinde bir birine sarılmış Anadolu insanının kendi kendisine özgün yaşam biçimi. Günümüzde de Alevilik, halkları bir biriyle buluşturan, 72 millete bir nazarda bakan ve dünyaya örnek bir felsefe olması itibari ile aslında yaşatılması gereken inci bir yaşam biçimi. Dünyaya örnek olması gerekirken ülkemizde sürekli olarak kafasına vurulan, yasaklanan, arkasından haksız yere, çarkıfelekte kast edilen o sözlerle, Alevilik Anadolu'da hep aşağılanmış. Bence o sözü sadece Mehmet Ali Erbil söylemedi, bu binlerce yıldır, Alevilere Osmanlıdan beri yüklenen bir iftira. O günden bugüne gelen bu iftiranın bugünki zuhur etmiş şekli. Bu kadim halka, hep hakaret edilmiş. Biz Mehmet Ali Erbil'i değil bu zihniyeti yargılamak istiyoruz. Bu zihniyet hep yasalarda da önümüze çıkıyor. Örneğin din dersinin zorunlu olarak bize dayatılması. Bunu hazmedemiyoruz. Aslında bu dersi almak isteyenler, alabilirler. Ama bu zorunlu olarak değil seçmeli ders olarak uygulanmalıdır. Benim kızım da var. Ben bu konuda derhal okul müdürlüğü ve valiliğe dilekçe vererek kızımın din dersinden muaf tutulmasını talep edeceğim. Örgütlerimizden de, meclisten de istediğim şu; madem ki bir arada yaşıyoruz, barış ve kardeşlik içerisinde yaşayalım. Bunun gerçekleşmesi için de yeni bir anayasa istiyorum. Bunu talep ediyorum. Din dersinin kaldırılmasının yanı sıra yeni bir anayasa oluşturulması için de bugün buradayım.

'BEN ÇEKTİM, ÇOCUKLARIM ÇEKMESİN'

Mürşide Narlı: Çocuklarımın geleceği için geldim. Ben bugüne kadar çok acı çektim, Maraş katliamını yaşayanlardan birisiyim. Onların bu acılarını yaşamasını istemediğim için buradayım. Öğrenciyken din derslerine girdiğimde çok acı çekiyordum, zorunlu olduğu için giriyordum, şimdi çocuklarımın acı çekmesini istemediğim için buradayım. Ben beton yığını bırakmak istemiyorum çocuklarıma. Mutlu ve huzurlu bir gelecek bırakmak istiyorum. Biz artık her zaman dile getirdiğimiz talepleri sıralamak istemiyoruz. Artık radikal duruş sergileyeceğiz. Ben Gaziemir şube başkanlığına şu ilke ile çıktım; Nesimi gibi derimi üstüme şal yaptım.

Nedim Gülsen: Kadıköy Şube yönetimcisiyim. 12 Eylül yasaları değiştirilmesine rağmen, Alevilerin hiçbir talebi yerine getirilmedi. Bu bir uyarıdır. Aleviler ilk kez 24 saatlik oturma eylemi yapıyor. Bundan önce iki tane büyük miting yaptık. Hükümet ondan sonra Alevi açılımları yaptı ama içinin boş olduğunu o zaman da söyledik. Zaten pratikte de görmüş olduk bugüne kadar. Bundan sonraki eylemlerimiz daha kapsamlı olacak. Örneğin Türkiye ve Avrupa düzeyinde büyük mitingler olabilir. Yani bu burada kalmayacak.

Etkin Haber Ajansı / 10 Ekim 2010 Pazar