Aleviler Ayrımcılık Değil, Eşitlik İstiyor
Aleviler Ayrımcılık Değil, Eşitlik İstiyorSüleyman YAĞIZAnadolu Aleviliği’nin önü, karanlıktan medet umanlar tarafından sürekli...
Aleviler Ayrımcılık Değil, Eşitlik İstiyor
Süleyman YAĞIZ
Anadolu Aleviliği’nin önü, karanlıktan medet umanlar tarafından sürekli kesilmek istenmiştir.
Buna karşın Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz, haklı mücadelelerinde çok önemli mesafeler kat etmeyi başarmışlardır.
İnanıyorum ki, uzunca bir süredir örgütlü olarak ısrarla takipçiliğini yaptıkları haklarına da önünde sonunda kavuşacaklardır.
Çünkü Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz bu taleplerini dile getirirken ayrımcılık değil, eşitlik istemektedirler.
***
Örneğin, zorunlu din derslerinin kaldırılmasının veya kaldırılmayacaksa isteğe bağlı olarak okutulmasının istenmesi bir ayrımcılık değil, doğal bir eşitlik ve hak talebidir.
Aleviler’in, mevcut din dersinin sadece Sünni inanışı içerdiğini belirterek, kendi çocuklarının bu dersin kapsamı dışında tutulmasını, din dersinin okutulmaya devam edilmesi durumunda ise seçmeli olmasını talep etmeleri de ayrımcılık değil, doğal bir eşitlik ve hak talebidir.
Din dersinin seçmeli olması durumunda bunun “çoğulcu ve demokratik toplumun gereklerine uygun ve nesnel olması ve müfredatın Alevilik’le ilgili bölümünün oluşturulmasında inisiyatifin Alevi kurumlarına bırakılması” istemi de doğal bir eşitlik ve hak talebidir.
Yine örneğin, cemevlerinin de diğer inançların ibadet mekânları gibi inanç ve ibadet merkezi olarak kabul edilmesi istemi de yine ayrımcılık değil, doğal bir eşitlik ve hak talebidir.
Çünkü inançlar ve inançların ibadet mekânları kesinlikle tartışılamaz.
Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin, Sivas’ta 35 canın diri diri yakıldığı Madımak Oteli’nin müze olmasını istemeleri de bir ayrımcılık değil, doğal bir eşitlik ve hak talebidir.
***
Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin istisnasız hepsinin ortak paydalarını oluşturan bu taleplerinin artık göz ardı edilemeyeceği bir süreci yaşıyoruz.
Bu sürecin hızlandırılması gerekiyor.
Kaldı ki artık konu, Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda da çok kısa bile olsa yer almaktadır.
Raporda, “Gayri Müslimlerin gayrimenkullerinin geri alımı konusu ile Aleviliğin tanınması konusunda eksiklikler devam ediyor. Hukukî boşluklar sürüyor” denilmektedir.
Gönül isterdi ki, Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin talepleri, AB kayıtlarına geçmeden çok çok önce karşılanabilseydi…
***
Gerçi geçmişte (AKP öncesi dönemde) bazı adımlar atıldı ve bazı talepler karşılandı ama gerçekçi olmak gerekirse bunlar dönemleri için çok önemli gelişmeler olmasına karşın bugün için yeterli değildir.
Geçmişte bazı yasal ve başka birçok engel daha büyük adımların atılmasına ne yazık ki olanak vermemiştir.
Ama artık, Aleviler’in örgütlü mücadelelerinin bir sonucu olarak birçok engel ortadan kalkmıştır.
Dolayısıyla Aleviler’in isteklerinin karşılanması konusunda daha fazla gecikilmemesi gerekmektedir.
***
Şunu da vurgulamam gerekiyor:
Hacı Bektaş Veli’den miras kalan “bir” olmak, “diri” olmak ve “iri” olmak gibi çok önemli bir haslete sahip olan ve yine Hacı Bektaş Veli’nin “Eline, beline, diline sahip ol” buyruğunu kendilerine temel ilke edinen Alevi-Bektaşiler, bu haslet ve ilkelerini her koşulda yerine getirmeyi başarmışlardır.
İnanıyorum ki, bu “bir”lik devam edecektir.
İnanıyorum ki, bu “diri”lik devam edecektir.
İnanıyorum ki, bu “iri”lik de devam edecektir.
Yine inanıyorum ki, Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz bu kararlı duruşlarından hiçbir zaman ödün vermeyeceklerdir.
Yinelemem gerekirse, bu kararlı duruşları sonunda haklarına da mutlaka ve mutlaka kavuşacaklardır.
Burada önemli olan, sadece Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin değil, Alevi-Bektaşi dostlarının da Aleviler’in bu doğal eşitlik ve hak mücadelesine katkıda bulunmalarıdır.
NOT:
Yukarıdaki satırları, bir yılı aşkın bir süre önce (1 Kasım 2008’de) basın açıklaması olarak kaleme almıştım.
Aleviler bugün (8 Kasım 2009) ikinci büyük mitinglerini yaparken yine bir açıklama yapma veya bir şeyler yazma ihtiyacını duydum.
Fakat o günden bugüne değişen hiçbir şey olmadığı, Aleviler’in ortak paydalarını oluşturan taleplerinin hiçbiri karşılanmadığı için açıklamamı olduğu gibi yinelemek zorunda kaldım.
Şunu ilâve etmek isterim: Hükümet artık, çalıştay-malıştay, açılım-maçılım diyerek Aleviler’i oyalamamalıdır.
Eğer samimiyse bu talepleri itirazsız kabul etmeli ve mutlaka karşılamalıdır.
Ama bunu yaparken de “ceket uyduramadık, pantolon verelim” kurnazlığıyla hareket etmemelidir.
Alevihaber.com - 10 Kasım 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.