Alevilerin alevi! ( 2. Bölüm)

Sebahattin Atmaca'nın Haberi / Son Nokta Antalya

CHP’li adaylardan para istendi mi?

Ahmet Koçak’ın bu ağır eleştirisinin ardından, bir sonraki sayıya bir yazı gönderen Antalyalı Alevilerden İlyas Şimşek de, benzer suçlamaları sürdürdü. Şimşek’in yazısında, Tekke Köyü dernek yöneticileri de “Köylü kurnazlığı ile kendi çıkarları için en sağdaki MHP’ye bile gitmekle” suçlandılar.  İlyas Şimşek, katıldığı bir toplantıda, Zeynel Can’ın sarf ettiği bazı sözleri de hatırlatarak, şunları yazdı: “En son söz sırası Zeynel Can’a geldi. Abdal Musa törenlerini ne adına yaptığını, Federasyon’un kendilerine ne amaçla görev verdiğini anlattı. (...) Bizim başkanımız meğerse etkinliği CHP adına yapmış. Zeynel Can bu etkinliğe CHP’nin damgasını vurması için elinden gelen çabayı sarf etmiş, ama parti onu yalnız bırakmış, otuz milyar borç üzerine kalmış. Tabii bunları anlatırken perişanlığı her halinden belli oluyor. (...) Zeynel Can CHP’den açık açık para istedi, onca kelli felli CHP adaylarından bir ses çıkmadı. Oturanlardan biri kendi adına 500 YTL vereceğini söyledi. Zeynel Can abimin yüzüne bakıp derneğin dünden bugüne gelişini gözümden geçirip sustum. Osmanlı’nın onca kıyımına rağmen dik durmasını bilen bu toplum sanki haraç mezat satılıyordu. Çok ucuza satılıyordu, biz sadece bakıyorduk”. 

Zeynel Can: Nehire sızan acı bir su

Hacı Bektaş Veli Derneği Şube Başkanı Zeynel Can’ın bu eleştirilere yanıtı Serçeşme dergisinin son sayısında geldi. Alevi öğretisinin en temel kavram-sözcüklerinden birinin Serçeşme olduğunu hatırlatan Zeynel Can’ın yazısının başlığı da, fırtınanın ardından yaklaşan kasırganın işaretçisi gibiydi: ‘Serçeşme mi, Şerçeşme mi?’
Serçeşme’nin Alevilik’te ‘ana nehir’ olduğunu hatırlatan Zeynel Can, yazısına şöyle başladı: “Bu öylesine bir nehirdir ki dolaştığı bütün mecralardan kendine kattıklarını tekrar aslına; yani Serçeşme’sine döndürerek durular ve yeniden mecrasına yolcular. Bu devinimi anlamayanlar yüzyıllar boyunca yapılan sistematik yok etme çabalarına karşın öğretinin kendi özünü bozmadan nasıl yaşayabildiğini anlayamazlar. Onlar; gah coşup çağlayan, gah ‘karıncanın su içtiği’ bir durgunluğa erişen, gah gözden kaybolup yeraltından tekrar yüzeye çıkarak akan bu ana nehre sızan acı bir su olmaktan öte geçemezler. Ama zararı yok; Serçeşme’nin bu döngüsü ve devinimi onları da arındıracaktır. Yeter ki; ‘yol’un özünü ve sırrını kavramaya yönelik bir çabaları olsun. Bu nedenle kendine ‘Serçeşme’ adını veren bir derginin bu derin anlam ve kutsallığın ağırlığına göre bir yayın çizgisi izlemesi beklenir. Aksi tutum bu değeri yaralar, dahası yozlaştırır. Ve ardından soru sorulur: Serçeşme mi, Şerçeşme mi?”

‘Merhaba’ hariç diyalog yok

Hakkında yazılanların iftira ve karalama olduğunu ifade eden Can, “Ekmek peşinde olanlar ekmeklerine yağ sürülmeyince düşman kesildiler” yorumunu yaptı. Koçak’ın ‘ismini cismini bilmediğim bir şahıs’ tanımlamasına da giren Zeynel Can, Tekke Köyü’ndeki bu olayı kendi cephesinden şöyle açıkladı: “Ahmet Bey, sizi televizyonda izledim. Konuşmalarınızı beğendim. Lakin siz yanlış kişilerle geziyorsunuz. Bunu sizinle konuşmak isterim... Aramızdaki ilk diyalogun böyle geçtiğini iddia ediyorsunuz. Hafızanızı bir yoklayın: ‘Merhaba Ahmet Bey’ dedikten sonra kendimi tanıttım. ‘HBVD Antalya Şube başkanı olduğumu’ söyledim. ‘Televizyonda izlediğimi, konuşmanızı beğendiğimi, ancak derginin yayın politikası konusunda bazı eleştirilerim olduğunu bunu konuşmak istediğimi’ belirttim. ‘Etkinlikle ilgili hazırlıklar dolayısı ile gitmem gerektiğini’ belirttim ve uzaklaştım. Haziran başında Antalya’da sokakta karşılaştığım Esat Korkmaz ile 10 dakika kadar bu konu üzerine ayaküstü bir sohbet ettiğimizi kendisine sorarsanız belki hatırlayacaktır. Benim meramım böyle bir fırsat yakalamışken uygun bir zaman yaratıp bu konuyu dostça konuşmaktı. Benim görüşmemeniz konusunda telkinde bulunduğumu iddia ettiğiniz bayanla hiçbir kavgam olmadı. Ortak dost ve mekanlardaki karşılaşmalar esnasında ‘zorunlu’ merhabalar haricinde herhangi bir diyalog ve sohbetimiz de olmadı. Ben sadece örgütsel hiyerarşi ve disipline bağlı kalarak aramıza kalın bir çizgi çekmiştim”.

“Şerefsiz adam, sana neler yapacağım”

Tekke Köyü’ndeki çekimi engelleme olayına da değinen Zeynel Can, Abdal Musa Derneği Başkanı Gülçin Akça’nın sanki organizasyonu kendileri yönetiyorlarmış gibi bir görünüm vererek ortalıkta dolaştığını ve bundan herkesin rahatsız olduğunu öne sürdü. Ahmet Koçak’a, “Sözünü ettiğiniz bayana tam da sizin yanınızda -eğer işitme sorununuz yoksa ve de hafızanız sağlamsa- neler söylediğimi tekrar düşünün” diye seslenen Zeynel Can, bundan sonra yaşanan ve canlar arasında kırgınlığa neden olan gelişmeleri de şöyle özetledi:

“Divani Baba ve arkadaşları cemi başlatmak üzere son hazırlıklarını yaparken o bayanın hızla yanıma yaklaşarak ‘şerefsiz adam senin başına neler getireceğim, göreceksin’ diyerek uzaklaşmasını yakındaki herkes duydu. Yürekleri sağır, vicdanları kör olanlar dışında. Bu durum karşısında gösterdiğim metanet ve başkanlarına yapılan bu hakaret sonucunda müdahale etmeye kalkışan gençlerin göz göze gelmemizle nasıl yerinde çakılı kaldıklarını olayın yakınındaki herkes gördü. Ama siz görmediniz, duymadınız. Ardından yanınıza gelip ‘Ahmet Bey arkadaşınızın yaptıklarını gördünüz mü?’ diye sorduğumda ‘sizin aranızdaki meseleler beni ilgilendirmez’ deyip kestirip attınız. Oysa benim için ‘doğru bulmuyorum, cemden sonra konuşuruz’ demeniz yeterliydi. O anda kararımı verdim Sayın Koçak: Sizin böylesine vahim bir olay karşında duyarsız kalmanız ve şahsi bir meseleymiş gibi görmeniz, bu çekimi yapmaya hakkınız olmadığını düşündürdü bana”.

‘Düşkünler gereken karşılığı alacak’

Yol için mücadele verenleri, kendi örgütlediği etkinliklerde dahi böylesine pervasızca, yol düşkünlüğüne tekabül edecek raddede rencide edenlerin gerekli karşılığı alacaklarını söyleyen Zeynel Can, “Bugüne kadar gösterilen aşırı hoşgörünün yanlış anlaşıldığı görülüyor. Siz es geçmişsiniz ama cem boyunca posta yakın yere oturmanıza ve fotoğraf çekmenize müsaade ettik. Bu kadarını da hak etmediğinizi belirteyim. Şimdi düşünüyorum da; acaba bu güne kadar neleri duyup gördünüz de görmezden, duymazdan geldiniz ve yine neleri duyup gördüğünüz halde ters yüz edip de derginizde tefrika ettiniz? Yaşadıklarımız ve bunun üzerine yazdıklarınızdan anlaşılıyor ki yürek sağırlığı ve vicdan körlüğü sizde kronik bir hal almış olmalı. Öyle ki bu yaşananların hemen ardından sizin ‘yoldaşınız’, aynı zamanda o bayanın başkanı olduğu dernekteki yardımcısı bay tarafından yapılan sözlü hakaretleri de duymadınız. Daha doğrusu duymanıza o ‘hassas yüreğiniz, temiz vicdanınız’ el vermemiş olsa gerek” ifadelerini kullandı.

‘Bizi cemden kovdular Dedem!’

Abdal Musa Derneği Başkanı Gülçin Akça’nın bu olayın ardından cem alanını terk ettiğini ve yolda rastladığı M. Turan Dede’ye sarılıp ağlayarak ‘bizi cemden kovdular Dedem’ dediğini öne süren Zeynel Can, “Bu dramatik sahneden sonra sanmayın ki oyun bitmiş olsun. Amacı provokasyon olan bayan ve yardımcısı, birlik cemi devam ederken konser programının yapıldığı amfi tiyatroya giderek hiç programda yokken ‘semah’ ekiplerini sahneye çıkardılar” diye yazdı ve ekledi: “Bu çirkin tertibin en yılmaz müttefiki olarak yazdıklarınız benim açımdan son derece anlaşılır bulunmuştur sayın Koçak. Ancak böyle iftiraların yayınlandığı bir derginin adının Serçeşme olmasına da gönlüm el vermediğinden bundan böyle tarafımdan Şerçeşme olarak anılacaktır. Kim bilir belki ilk çıkarken de niyetiniz oydu da ‘S’ harfinin altına nokta koymayı unuttunuz. Siz unutsanız da niyetiniz bunun deşifre olmasını sağlamada gecikmedi. Sadece ben değil gerçek yüzünüzü gören ve iftiralarınıza maruz kalanlar artık sizi gerçek isminizle anacak: Şerçeşme”.
 
KUTU… KUTU… KUTU…

Zeynel Can, başkanlığa aday değil

Hacı Bektaş Veli Derneği Antalya Şube Başkanı Zeynel Can, bu gelişmeler üzerine Son Nokta’nın sorularını yanıtladı. Dernek başkanlığını payanda yaparak CHP’den milletvekili olmaya çalıştığı yolundaki iddiaları reddeden Can, “Evet, ben bir CHP’liyim, ama Alevi-Bektaşi örgütlerinin kurumsal bağımsızlıklarını da her zaman savundum. Ayrıca şu çok iyi bilinsin: Ben siyasi faaliyetlerimi sıfırladım. CHP aday listeleri açıklandığında benim adım yoktu. Ama intikam hırsı ile hareket edip CHP düşmanlığı da yapmadım” dedi. CHP içinde sol bir duruş, ilkeli bir duruş sergilediklerini, bunu da herkesin bildiğini anlatan Can, “Alevi-Bektaşi örgütlenmelerini CHP’nin vesayeti altına terk etmemiz diye bir şey söz konusu değil. Alevilik tarihi boyunca muhalif ve sol bir çizgi sergilemiş. Şimdi kalkıp, Alevi felsefesini CHP’nin ufkuna hapsetmek mümkün olabilir mi? Eleştiri yönelten arkadaşlar, buradan atıldıktan sonra o derneği kurdular. Ama ben her zaman onlara yönelik eleştirileri hep engelledim. Şimdi kalkıp ahkam kesmesinler” diye konuştu. Can, Hacı Bektaş Veli Derneği’nin önümüzdeki günlerde yapılacak seçimlerinde de yeniden aday olmayacağını söyledi. Can’ın verdiği bilgiye göre, mevcut şube yönetimi kendi içinden bir başkan adayı çıkararak yola devam etmeyi düşünüyor. Ancak bu isim henüz netleşmiş değil.

BU YAZI DİZİSİNİN TAMAMINI SON NOKTA DERGİSİNDE OKUYABİLİRSİNİZ.

YILLIK ABONE BEDELİ : 150-YTL
İLÇELER YILLIK ABONE BEDELİ: 200-YTL 

SON NOKTA
Antalya'nın Haftalık Haber, Siyaset ve Yorum Dergisi  / Tel: 0554 800 40 41
E-mail:

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy50620 = 'sonnoktahaberdergisi' + '@';

addy50620 = addy50620 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text50620 = 'sonnoktahaberdergisi' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

50620 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

13.10.2007

ALEVİ HABER AJANSI ÖZEL HABER

http://www.alevihaber.com