Alevi Mitinginin Düşündürdükleri
Alevi Mitinginin DüşündürdükleriBurak Cop / TurnuSol.bizİnsanın içini ısıtan, hatta yer yer biraz fazla ısıtan güneşli bir...
Alevi Mitinginin Düşündürdükleri
Burak Cop / TurnuSol.biz
İnsanın içini ısıtan, hatta yer yer biraz fazla ısıtan güneşli bir Pazar günü İstanbul Kadıköy meydanında cıvıl cıvıl bir miting tertiplendi. Miting “Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık” şiarıyla Alevi kitle örgütlerinin öncülüğünde düzenlendi. Kalabalık sahiden de coşkulu, ve renkliydi. Ortak talepler manzumesinin etrafında birleşmiş heterojen bir kitle, miting meydanında gezinirken rahatlıkla hissedilen bir duygudaşlıkta cem olmuştu.
Geçen yıl aynı vakitlerde Ankara’da yapılan mitingin yanı sıra bu etkinlik de, kitlesel Alevi hareketliliği, dahası politizasyonu açısından bir dönüm noktası teşkil ediyor. Alevilerin kendi sesleriyle var olması, kendi talepleriyle meydana çıkması Türkiye’de demokrasi ve insan hakları mücadelesinde orta vadede çok olumlu bir faktör teşkil edecektir. Tabii determinist ya da fazla iyimser bir bakış açısıyla “aldı başını gidiyor canlar, aldık başımızı gidiyoruz canlar” tarzı bir ruh haline de kapılmamak gerekiyor. Alevilerin kendi sesleri ve talepleriyle siyaset alanına ilerici bir aktör olarak çıkıp çıkmamasında pek çok etken rol oynayacaktır. Alevi liderliğinin (liderliklerinin) tutumları, kritik dönemeçlerdeki tercihleri, memleketteki genel konjonktür, genel bir kutuplaşma hâlinin vaki olup olmaması, ve de en önemlisi bir bütün olarak Türkiye solunun anlamlı bir siyasi aktör olarak sahneye çıkmayı becerip becerememesi; işte tüm bunlar o meydanda oluşan enerjiyi siyasileştirecek yahut heba edecektir.
Aleviler gene CHP’ye terkedilebilir. Bundan olumsuz bir şey olarak bahsetmemin sebebi (en azından bu yazı bağlamında) CHP’den nefret ediyor olmam falan değildir. Sebep; CHP’nin her seçimde oyunu aldığı Alevilerin talepleri (zorunlu din dersi kaldırılsın, Diyanet kaldırılsın, Madımak müze olsun, ve benzerleri) konusunda pek bir şey yapmama konusundaki ısrarıdır (tabii CHP’de zerre kadar hazzetmediğim yığınla şey var, o ayrı. Daha dün meclisteki Açılım tartışmalarında partinin ırkçı milletvekili Canan Arıtman’ı elinde Atatürk posteriyle “eylem koyarken” görünce, ağzıma attığım badem acı çıkmışçasına yüzüm ekşidi. Atatürk böyle ellere poster olmak ister miydi bilemiyorum ama sanırım bu parantezi kapatma vakti çoktan geldi zira CHP’ye girdik mi çıkamayız).
Yazar Erdoğan Aydın’ın Pazar günkü mitingi değerlendiren güzel bir röportajı ertesi gün Bianet’te yayınlandı. Turnusol’un röportaj bölümüne de alıntılandı. Alanda bulunmuş bir insan olarak, Aydın’ın tespitlerine büyük oranda katılıyorum. Bu yazının devamında, Aydın’ın sözlerinden italik alıntılarda bulunacağım ve bunlarla ilgili detaylandırıcı/ek gözlemlerimi sizlerle paylaşacağım.
“Alevi Kuruluşları birliği başkanı Tekin Özdil, Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel başkanı Fevzi Gümüş ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'ın konuşmalarında Kürt Sorunu'nun, emek sorunun çözümünün, bu topraklarda özgürlük hareketinin öncüleri Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve Deniz Gezmiş'i kendi çocukları gibi benimsediler ve onları Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş'ın yanında, bir saygınlıkla andılar.”
Evet gerçekten de öyle oldu. Türkiye devrimci hareketinin öncüleri kürsüde gayet güzel bir bağlamda (yani iğreti durmayan bir biçimde) zikredildi. Kalabalık coşkuyla alkışladı. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” ve “susma sustukça sıra sana gelecek” sloganları duyuldu. Daha doğrusu, bu sloganlar kürsüden attırıldı. Bu sloganların bendeniz için önemi, siyaseten oldukça heterojen bir Alevi kitlesi üzerinden kendine öz-tatmin payı çıkarmak isteyen bir sosyalist olmam değildir. Alevilerin ezilmişliğinin Türkiye’deki genel demokrasi sorununun, AKP’nin çare olmaya niyetinin yahut çapının yetmeyeceği demokrasi ve özgürlükler meselesinin bir parçası olduğunu idrak etmiş bir bilinç düzeyine işaret ediyordu o konuşma ve sloganlar.
Kürt özgürleşmeden Alevi’nin özgürleşemeyeceğine, Gayrimüslim’in sorunları çözülmeden Alevi’nin sorunlarının çözülemeyeceğine, memleket demokratikleşmeden Alevi’ye huzur olmadığına… Hatta kadın kurtulmadan Alevi’nin kurtulamayacağına, emekçi örgütlenmeden Alevi’nin örgütlenemeyeceğine, emekçi sesini gürleştirmeden Alevi’nin sesini gürleştiremeyeceğine müdrik bir bilinç açığa çıktı o meydanda. Nitekim Alevi sorununun sınıfsal boyutu da es geçilmedi. Kürsüde mealen “Aleviliğimizle yoksuluz, yoksulluğumuzla Aleviyiz” cümlesi seslendirildi. Tüm bu manzaralar memlekette yeni bir sol hareket başlatmayı murad edenlerin gözüne piercing olsun (yani ne bileyim, göze küpe olmaz herhalde…)
(“Bu, CHP’den kopuşun bir sinyali miydi?” sorusuna cevaben) "Kesinlikle evet. Mitingi düzenleyen arkadaşların önemli bir kesimi, yeni, demokratik, özgürlükçü ve laik bir parti arayışındalar. Bu arayışı, aynı zamanda gerçek bir sosyal devletle bütünleştiren bir yerde duruyorlar. Nitekim, aynı camianın "Nasıl bir Türkiye istiyoruz?" şeklinde çıkardığı broşür de bu arayış ihtiyacının altını çiziyor. Miting, katılım ve ön plana çıkan sloganlar, bugün CHP'nin tabanının yüzde 80'ini oluşturan Alevilerin CHP'den kopuşu açısından da büyük bir hamle olarak değerlendirilmeli. "
Mitingde CHP’liler vardı. CHP bayraklı göstericilere rastlanıyordu. Yazılanlardan öğrendiğimiz kadarıyla CHP’li milletvekillerinden de katılımlar oldu. Ama evet, bu ne bir CHP mitingiydi ne de CHP’nin ağırlığını koyduğu bir etkinlikti. Aslında şu çok net bir şekilde görülüyordu: O alanda ellerinde CHP bayrağı olanlarla Alevi örgütlerinin bayrağı altında veya kortejlerinde bulunanların; Hz. Ali, Hacı Bektaş-ı Veli yahut Atatürk rozeti taşıyanların; hatta bir takım küçük partilerin veya diğer örgütlerin safında yer alanların; bu insanların hiçbirinin birbirlerinden farkı yok. Aynı sınıftan, aynı toplumdan, aynı kimliktenler. O meydanda kimi katılımcıların parlamentoda ana muhalefet partisi konumunda bulunan bir partinin bayrağını taşımasıyla kimilerinin illegal bir örgüte yakın olduğu bilinen bir yapının kortejinde yer almasının (biçimsel açıdan birbirlerine en zıt 2 örneği vereyim dedim) gerçekten hiçbir önemi yoktu. O insanlar aynı derdin mustaribi ve aynı yolun yolcusuydu.
Alevileri – tabii yılların oy verme alışkanlığının da etkisiyle – CHP’ye mahkûm eden biraz da güçlü bir sol alternatifin olmaması. Kadıköy meydanında çember olup “ellerinde pankartlar, yürüyor bu çocuklar” şarkısını söyleyen, Sarıgazi veya benzeri bir yerden gelmiş erken 20’li yaşlarındaki gençlerin CHP’li olduklarının yalnızca 2 tane belirtisi vardı: Bazılarının boyunlarındaki altıoklu fularlar ve bu devrimci şarkının ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmaları. Ama hiç şüpheniz olmasın ki bu gençler CHP’nin nasyonalist, emekli büyükelçi, yahut profesyonel politikacı milletvekillerini de irrite edecek tipolojideydiler… Siyasette boşluğa yer yok. Olmayan kitlesel solun boş bıraktığı alanı gider CHP doldurur – hele ki yılların oy verme alışkanlığı da göz önünde bulundurulursa.
İsabetli bir biçimde “Kadıköy'de, 1996'daki 1 Mayıs da dâhil, bugüne kadar yapılmış en muhteşem mitingdi. İlk defa, bu kadar yoğun işsizin, emekçi, alt gelir grubundan insanın katıldığı, gerçek anlamda bir emekçi mitingiydi” tespitini yapan Erdoğan Aydın’dan son alıntımı yapayım izninizle:
(Aleviler) "sorunlarının AKP döneminde başlamadığını, her ne kadar AKP'ye karşı çok ciddi bir kaygı ve hassasiyet içeren bir tarihsel belleğe sahiplerse de artık Alevi hareketi sorunlarının sadece AKP'den kaynaklanmadığını, aslında rejimin bütünlüğüyle ilgili bir problem olduğunu ve bu problemlerin aynı zamanda kendi dışlarında diğer ezilen kimliklerin yaşadığı sorunlarla da ilgili olduğunu farkında bir yerde duruyorlar. Bu Türkiye açısından çok umutlu bir tablo oluşturuyor."
Ben de umutlu olmak istiyorum. Kadıköy manzaraları yeni bir siyasete rehber olsun.
Burak Cop
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy86868 = 'burakcop' + '@';
addy86868 = addy86868 + 'yahoo' + '.' + 'co' + '.' + 'uk';
var addy_text86868 = 'burakcop' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'co' + '.' + 'uk';
( '' );
86868 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Turnusol.biz - 11 Kasım 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.