Alevi mitinginden korkanlara...
Alevi mitinginden korkanlara...TRT’nin ‘Türkiye Radyo Televizyon’ yerine ‘Teşekkürler Recep Tayyip’ başlığı altında...
Alevi mitinginden korkanlara...
TRT’nin ‘Türkiye Radyo Televizyon’ yerine ‘Teşekkürler Recep Tayyip’ başlığı altında hizmet vermeye başlamasından beri çeşitlenen ‘konulu’ muhafazakâr programlar yelpazesi içinde, Prof. Mim Kemal Öke’nin sunduğu ‘Düşünce İklimi’nin hepimizin kalbinde ayrı bir yeri yok mudur?
Hatırlanacağı gibi Öke, programın yaklaşık üç sene önce yayınlanan bir bölümünde uzun uzun şeriat hukuku propagandası yapan Yeni Şafak yazarı konuğunun her dediğini türlü iltifatlarla övmüş, mutluluktan ne yapacağını bilememiş, sayısal loto çekilişine katılan şarkıcılar gibi ‘evet, evet, bravo’ diyerek kafa sallamıştı.
Filmi biraz geri sararsak aynı Mim Kemal Öke’nin seksenli yılların sonunda bu defa “Tankların Rahatlığında Türkiye’m” açılımındaki TRT’de ‘Haydi Bastır’ adlı petek desenli bilgi yarışmasını sunduğunu hatırlarız.
Yarışmanın güzelliği, cevabı oluşturan kelimenin baş harfinin sorunun içinde verilmesiydi: mesela “hangi ‘R’, Obama’nın Michael Jackson gibi beyazlatılıp bıyık takılmış halidir? Hangi şizofren ‘F’, Amerika’da oturduğu yerden tarikatçılık oynamaktadır?” gibi; şimdi hatırladınız mı?
***
Gelin aynı soru formatıyla Sabah Sabah okurlarının demokratlık seviyesini test ederek başlayalım bugün. Aşağıdaki üç sorunun cevabı aynıdır, süreniz bir dakikadır:
* Hangi ‘Z’nin bir köşe yazarı, “Alevilerin demokratik hakları konusunda dimdik durmaya, onlarla candan empati yapmaya, sesimizi seslerine katmaya devam!” diye en içten duygularla sesleniyor olabilir okuyucularına bugün?
* Yine aynı köşeye göre, hangi ‘Z’nin “Alevi haklarının müdafaası konusunda, tıpkı diğer sivil hak taleplerinin yanında olduğu gibi, … aldığı tavır bellidir” ve bu tavır “dostça, kardeşçe, arkadaşça...” olarak nitelenmektedir?
* Hangi ‘Z’nin aynı yazarı kendi yayın organı hakkında, “temel hak ve özgürlükler konusunda -istisnasız- herkesin hakkını kendi hakkı bilen bir gazeteden bahsediyoruz; sıradan bir yayından değil...” diye söz etmiş olabilir?
Hala bulamadınız mı? O halde demokratlıktan sınıfta kaldınız. Ama üzülmeyin, bulduysanız da sınıfta kaldınız! Çünkü söz konusu Z’nin bahsi geçen yazarı Ekrem Dumanlı’ya göre, hafta sonu yüz bin civarında vatandaşın katılımıyla gerçekleştirilen ve Alevi haklarının dile getirildiği ‘Eşit Yurttaşlık’ mitingine öyle ya da böyle destek verdiyseniz, zaten “mezhep kavgası üzerine planlanan oyunun” bir parçası oldunuz bile! Ne anlarsınız ki siz demokrasiden?
***
Buradaki ‘siz’, yani demokrasi düşmanları, soL’un dünkü haberine göre “Alevi-Bektaşi Federasyonu (ABF), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Anadolu Kültürünü Araştırma Derneği (AKA-DER) ve çok sayıda köy ve yöre derneği … sendikalar, Halkevleri, CHP, DSP, DTP, EMEP, SHP, ÖDP ve TKP”den oluşuyorsunuz. Çünkü Z ve demokrasi mücahidi yazarı Dumanlı’ya göre esas demokratlık bu mitingi desteklememekle olur.
Mitinge karşı cephe almalarının Alevilere karşı topyekûn bir tavır şeklinde algılanılmasından korkmuş olacak ki Z –ve başındaki F-, bugün Ekrem Dumanlı’dan durumu açıklığa kavuşturmasını istemişler. O da hemen kolları sıvamış: “[Sanılmasın ki] Alevi kardeşlerimizle aramızda ayrılık-gayrılık var. Yanlış! Bahsi geçen mitingden kuşku ve endişe duyduğumuz bir gerçek; ancak bundan yola çıkarak Alevi haklarını savunmadığımızı söylemek büyük bir hata. Hodri meydan; Alevilerin haklarının savunulması konusunda her gazetenin yayını ortaya konulsun. Z… bu konudaki civanmertliği ile başköşeye oturacaktır!”.
Tabi ki büyük hata! Doğrusu şu olacaktı çünkü: “Sanılmasın ki ayrılık-gayrılık var. Yanlış! Mitingi eleştirmemizden yola çıkarak Alevi haklarını savunmadığımızı söylemek büyük hata; yalnızca AKP’yi desteklemeyen Alevi kardeşlerimizin haklarını savunmuyoruz o kadar, hepsine karşı değiliz! Hodri meydan; yalnızca AKP destekçisi Alevi kardeşlerimizin hakları konusundaki civanmertliğimizle başköşeye otururuz –diğerlerinin zaten ne olduğu belli!
AKP’yi desteklemeyen Alevi’yi Alevi’den bile saymak caiz değildir Dumanlı’ya göre. Köşesinde yer verdiği kimseler de haliyle bu görüşe karşı durmayanlar arasından seçilmiştir: “mesela Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan mitingi düzenleyen bazı örgütler için aynen şöyle söylüyor: “Tanrı'yı, Peygamber'i, Kur'an'ı tanımayan ve Aleviliği İslam dışı görenlerle bir olamayız””.
Buna ek olarak, Z’nin istediği seviyede bir AKP’cilik mertebesine ulaşamayanların aslında yalnızca dinsiz değil aynı zamanda provokatör, bölücü, kaostan medet uman kimseler olarak “yaftalandığını” görürüz –yine başkasının ağzından: “Hasandede Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı Özdemir Özdemir, bir başka şüpheye tercüman oluyor ve ağır bir suçlamada bulunuyor: “Bunlar PKK ağırlıklı bir oluşum. Doğu'da şehirleri karıştıranlar şimdi Alevileri sokağa çekmek istiyor””.
***
Burada bariz olan, üzerine defalarca yazıldığı üzere, yaftalamanın yanlışlığı üzerine dev bir reklam kampanyası yürüten Z’nin kendisi gibi olmayan herkesi dinsiz, terörist, provokatör, vatan haini etiketiyle yaftalamaktan bir saniye bile geri durmamasıdır. Evet, uzlaşmalıyızdır, ama Z’nin evinde; evet barış, kardeşlik, ama Z’nin istediği koşullar altında: seçme özgürlüğü bizimdir, ama yalnızca Z’nin siyasi projesini seçmemiz koşuluyla! Aynı Ekrem Dumanlı’nın iki gün önce yaftalamanın yanlışlığı üzerine yazdıklarına bakalım.
İki gün önce: “Okumadan, araştırmadan, hatta anlama gayretine bile girmeden katı bir önyargı oluşturuluyor ve o kemikleşmiş peşin hükmü tashih etmek mümkün olmuyor. Oysaki kolayca yaftalamak, düşünceden kaçmaktır; fikrin cazibesinden, gücünden kaçmak”.
Bugün: “Meselenin [mitingin] özü şudur: Özellikle Avrupa'da örgütlenen ve Aleviliği bir maske gibi kullanan bazı dernekler yoğun bir çalışma içinde. (…) Bir süredir Türkiye'deki Alevilere şöyle mesajlar gönderdikleri söyleniyor: “Kürtler Doğu'yu ateşe verdi; biz neden duruyoruz, AKP ile mücadele etmek lazım””.
İki gün önce: “Kim, karşısındakini alelacele yaftalıyorsa o aslında kendi inancına güvenmiyor demektir. Daha açıkçası, yaftalamak bir korkaklık emaresidir; her ne kadar cesaretmiş gibi sunulsa da...”
Bugün: “Çünkü [mitingi düzenleyen] bahsi geçen örgütlerin Alevilikle ilgisi yok. Bunlardan bir kısmı DHKP-C ile ilişkili; diğer bir kısmı ise PKK destekçisi”.
Bir yazar ve onun temsil ettiği koskoca bir kurum iki gün içinde kendiyle bu kadar çelişecek kadar şizofren bir kişiliğe bürünmüşse, bu kişi ve kurumun sahibinin gerçekten şizofren olması o kadar büyük bir mesele midir?
***
Yazının başında TRT demişken: “Alevi Bektaşi Federasyonu, Ankara'da miting düzenledi. Mitinge bazı alevi federasyon ve dernekleri katılmadı” diye başlıyor TRT’nin internetteki ilgili haberi. Şu cümleyle sona eriyor: “Mitinge bazı alevi federasyon ve dernekleri ise tepki göstererek katılmadı”.
Miting baştan sona ne olmadığı üzerinden tanımlanırken, bu baş ve son arasını geçiştirmeye çalışmakta değil midir böyle bir bakış açısı? Tam da burada, aksine, mitingin ne olmadığının bizim için önemi büyüktür: AKP destekçisi değildir, gerici değildir, liberal değildir, Amerika’nın eline bakan değildir, piyasacı değildir! Zaten o yüzden mitingi sindirmek onlar için bu kadar zor değil midir?
O zaman biz de ‘düşünce iklimimizdeki’ klasik TRT sorumuzla bitirelim: hangi ‘S’, AKP ve onun temsil ettiği tüm çürümenin yüzüne karşı haykırılacak en güzel sözdür?
Ne kadar kötü niyetlisiniz, doğru yanıt ‘sol’ olacaktı.
E.Z. - SOL HABER - 11.11.2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.