Alevi kültürünün bir parçası olan Saz'ın yapımı
90'larda göç ettiği İzmir'de atölyelere giderek saz yapmayı öğrenen ve kendi atölyesini açtıktan sonra memleket özlemi ile Varto'ya geri dönen Özkan...
90'larda göç ettiği İzmir'de atölyelere giderek saz yapmayı öğrenen ve kendi atölyesini açtıktan sonra memleket özlemi ile Varto'ya geri dönen Özkan Bingöl, alevi kültürünün bir parçası olan saz yapımını burada sürdürüyor.
[caption id="attachment_30486" align="aligncenter" width="606"] Alevi Kültüründe Saz ve Saz Yapımı (Bağlama)[/caption]
Muş'un Varto ilçesinde yaşayan Özkan Bingöl (42), 15 yıldır alevi kültürünün bir parçası olan saz yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor.
90'larda yaşanan baskılardan dolayı ailesiyle birlikte İzmir'e göç eden Bingöl, İzmir'de çocuk yaşlarda gittiği saz atölyelerinde arta kalan malzemeler ile minyatür saz, gitar ve ahşap oyuncaklar yapmaya başladı. Gittiği atölyelerde ustalara yardım ederek, zımpara yaparak işi öğrenmeye başlayan Bingöl, yıllarca uzak kaldığı kültürüne duyduğu özlemle saz yapmaya başladı.
Saz yapmayı öğrenen ve zamanla ustalaşan Bingöl, ardından açtığı atölyede kendi işini yapmaya başladı. Memleketi Varto'ya geri dönen Bingöl, burada açtığı saz atölyesinde işini yapmaya devam ediyor.
Yaptığı işe sanatını ve özlemini katıyor
Dışarıdan getirdiği kuru karaağaç, dut, maun ve ceviz ağaçlarından cura (temmur), bağlama, divan, bas bağlama, meydan sazı çeşitlerinde saz üretiyor. Sipariş üzerine kendisinden istenen ağaçları yaprak bağlama için üçer milimlik dilimler haline getiren Bingöl, ardından ağaçları tekne yapmak için fırın üzerinde büküyor. Zımpara yardımı ile ağaçları birbirine alıştıran Bingöl, tekne aşaması bittikten sonra hazırladığı sapını ve kapağını takıyor. Tüm bunları büyük bir incelikle yapan Bingöl, işin teknik kısmını bitirdikten sonra asıl şekli yaptığı rötuşlar ile gerçekleştiriyor. Bingöl, yaptığı sazlara kapakla sap arasındaki bağ, çalım rahatlığı, yumuşaklık ve sesin rengini alabileceği biçimi ise sanatını katarak veriyor. Yaptığı sazlarda bağlama ve divan bas bağlama en çok tercih edilen olurken, son zamanlarda ise dede sazı denilen cura (temmur) daha çok tercih ediliyor. Bingöl, 15 ile 20 gün arasında hazır hale getirdiği sazları sipariş üzerine alırken, yaptığı sazlarla arasında duygusal bir bağda kuruyor.
'Memleketime karşı bir duygusal kopukluk yaşadım'
İzmir'de uzun süre atölyelere gittiğini ve saz yapmayı orada öğrendiğini belirten Bingöl, zamanla saz yapmanın inceliklerini, sap ile tekne arasındaki dengeyi öğrendiğini ifade etti. İşini mutlaka iyi yapmak istediğini dile getiren Bingöl, bir süre sonra bu çevre içersinde yer edindiğini ve kendi atölyesini açtığını söyledi. Göç ettiği toprakların her zaman özlemini yaşadığını belirten Bingöl, metropollerde kendini hiçbir şekilde ifade edemediğini ve kendini eksik hissettiğini dile getirdi. Bingöl, "Sürekli memleketime karşı bir duygusal kopukluk yaşadım. Kendimi yarım insan gibi görüyordum. Bu bende depresif bir ruh halini almıştı. Sonra memleketime dönme kararı aldım. İnsan ne kadar köklerinden uzak kalıyorsa o kadar bir şeyleri eksik yaşıyor. Bu nedenle memleketime geri döndüm. Bu sadece bir özlem değilmiş benim için burada nefes alabildiğimi, varlığımı sadece burayla kurabildiğimi anladım" diye konuştu.
'Ne olursa olsun bu aşktan bu sevgiden kopmamak lazım'
30 yıllık savaş sürecinde herkesin sadece politikaya hapsolduğunu belirten Bingöl, toplum için sadece siyasetin yetmediğini, eğer yeni bir toplum yaratılmak isteniyorsa bunun sanatsal yanının işin içine dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Bingöl, "Bahsettiğimiz sadece dil ve toprak olayı değildir. Yeniden bir kültür ve birikim oluşturmadır. Benim çabam hep bu yönde olacak. İşimi çok seviyorum. Bütün bu değerleri birleştirdiğimiz zaman kültürel olarak kendimi daha fazla doyuma ulaştırabiliriz. Yaşam bizi nereye götürür bilmiyorum ama ne olursa olsun bu aşktan bu sevgiden kopmamak lazım. Böyle algılarsak hayatın derinliğini daha fazla anlamış oluruz. Kürdistan coğrafyasının buna ihtiyacı var" dedi.
'Çocukluğumdaki saz tınıları özlem duyduğum şeylerdi'
Yaptığı işin her zaman getirisi olmayan bir iş olduğunu ama zevkle yaptığını belirten Bingöl, yeniden bir kök oluşturmaya ve kültürün sürdürücüsü olmaya çalıştığını söyledi. Bingöl saza karşı olan duygusal bağlılığını ise şöyle anlattı; "Biz çocukken bize dedeler gelip giderdi. Onlar geldiği zaman sazlar çalınmaya başlardı. O sazın tınıları, deyişler ve ezgiler eşliğindeki sohbet havası. Bunlar benim hep özlem duyduğum ve aradığım şeylerdi. Hep çocukluk günlerime dönmek istiyordum. Hayatı hep o tınılarla gördüm ve o rengiyle algıladım. Saz bu yüzden benim için değerli bir şey."
'En çok tercih edilen temmur'
6 aydır Varto'da atölye açtığını belirten Bingöl, ilk açtığında büyük sıkıntılar yaşadığını, ahşap sıkıntısı çektiğini belirtti. Zamanla işlerinin yerine oturduğunu kaydeden Bingöl, "Talep ortaya çıktıkça bunların daha da düzeleceğine inanıyorum. Bir sazı 15-20 günde hazırlıyorum. En çok tercih edilen dede sazı denilen temmur oluyor. Temmurun mistik bir yanı var. Daha çok zikir enstrümanı olarak kullanılıyor. Deyişler daha çok bununla söyleniyor. Özellikle zazaca (dimili) deyişlerde en çok kullanılan bir enstrüman" dedi.
Bingöl, sanatını ve ruh halini birleştirdiği sazlardan temmur ile deyişleri söylemeye başlıyor. Çaldığı saz ve söylediği deyişler ile özlemini duyduğu çocukluk yıllarını yaşatıyor. Hem üreten hem de çaldığı saza tınılarını ekleyen Bingöl, alevi kültürünün bir parçası olan saz yapımını yaşatmaya çalışıyor. - MELTEM OKTAY - DİHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.