Alevi Kızılbaşlarda evladı resul ve seyyidliğin çıkışı
Orta çağlarda asil bir soydan gelmek ,çeşitli imtiyazları da beraberinde getirmekteydi.Hem siyasal ,hem dinsel bakımdan ön plana geçmek isteyenlerin kendilerini ya padişah yada peygamber soyuna dahil göstermeleri zorunlu idi .
Soy ,secereler konusu tarihsel olarak çok eskiye dayanan bir derin bir kavram olduğu kadar da bilimsel yöntemlerin uygulanmasına rağmen aydınlığa kavuşturulmuş değildir.
Orta çağlarda asil bir soydan gelmek ,çeşitli imtiyazları da beraberinde getirmekteydi.Hem siyasal ,hem dinsel bakımdan ön plana geçmek isteyenlerin kendilerini ya padişah yada peygamber soyuna dahil göstermeleri zorunlu idi . Eski ve orta çağlar da din büyükleriyle ,hükümdarlarla ve peygamberlerle secereler yoluyla bağ kurulması oldukça yaygındı.Bu çağlar da soy ile övünme ,önemli bir toplumsal gelenekti. İlk çağlarda Çinliler de ,Yunanlılar ,Romalılar ve Yahudiler arasında soy kutsallaştırılır,soy ile övünülür secereler düzenlenirdi. Araplar arasında da soya önem verilir her kabilenin soy ağaçlarını ezberleyen kişiler özellikle şair ,ozanlar tarafından yüksek sesle isimleri sayılırdı.Bu adet arapların islamı benimsedikten sonrada devam etmiştir.Muhammedin soyundan gelenlere ‘’Evladı Resul’’seyyid ve şerif olarak anılır olmuşlardır.
Abbasilerden başlayarak evladı resule iktidarlarla iyi geçindikleri sürece büyük saygı gösterilmiş ,özel giysi ve belirteçlerle halk arasında dolaşabilen bu kimselerin işleyişi ile ilgilenmek üzere Nakib’ül Eşraf (Ali evladı müfettişi)atanmıştır. Bu kurum peygamber ve Ali soyundan gelenlerin işlerine bakar ,doğum ,ölüm,evlilik, fey(Terim olarak gayri müslimlerden alınan haraç, cizye, ticarî mal vergisi (uşûr) ve diğer bazı gelirleri ifade eder.),ganimet ,evlenecekleri kadınların iyi mi kötümü olduklarını araştırırlar ve sahte seyidlik olaylarını takip ederler.Bu kurum selçuklu, Osmanlıda devam etmiş içerik olarak yasal özellikleri aynıdır.
Tarikat büyükleri ve şeyhlerin de irşad secereleri bulunurdu.Soyca peygamber soyuna dayanmamakla birlikte bu kişiler de tarikat silsilenameleri yoluyla peygamber soyuna bağlanırdı.Yani Beloğlu değil ,yol oğlu olarak.Anadoluda ki çoğu dede ,pir lerin elinde ki secere ,icazetnameler,iclas belgeleri yol oğlu olarak verilmiştir.
Tarihsel olarak oğuzlar da da soy olayı hakanlık ile babadan oğula geçerdi. Nedeni hakanlık kutsaldı çünkü yönetme yetkisi tanrıdan hakanlara yani bu soya verilmişti.
Alevi kızılbaş geleneğinde dedelikte evladı resul kavramı tarihsel olarak safevi propagandası ile başlamış gelişmiş bugünkü konumunu almıştır.
Safeviliğin yoğun nüfuz faaliyetiyle şah İsmailin halifelerinin beraberinde getirdikleri yazılı eserler sayesinde örgütlenmiş ,şii motiflerin çok yoğun şekilde işlendiği yayıldığı bu eserler ile dedelik kurumunu safevi anlayışına göre daha da güçlü konuma getirmek için soy konusunu ön plana almış kullanmıştır. Anadolu da ki aleviler üzerinde nüfuzlarını sağlamlaştırmak ve sürekli kılmak içinde seyyid , evladı resul kullanmışlardır. Anadoluya 15yy sonlarından itibaren safevi propagandası ile birlikte giren Hz Ali kültü , 12 imam kültü ve Kerbela matemi gibi kültlerinde de soy konusunun ön plana çıkmasını sağlayıcı bir rol oynadığı söylenebilir. En bariz örnek Hünkar Hace Bektaş Velinin soyunun evladı resul seyyidlik ile alakası yokken ,Osmanlı kurnazlığı ile soyunu imam Musa Kazıma çıkartarak anadoluda ki sosyal gereksinimler ve alevi kızılbaşların doğal inanç anlayışlarının ezilmesi,kıyım ,katliam ve asimlie edilmesinde kullanılmıştır.
Evladı resul , seyyidlik meselesinin yozlaştığını Evliya çelebi seyahatnamesinde balkanlarda seyyid enflasyonunun rüşvet müessesine bağlandığını ,Nakibül Eşraflık kurumunun yozlaştığını göz önüne sermiştir. Gaziantep de bir günde 1000 tane secere dağıtıldığı tarihsel olarak kayıtlara geçmiştir. Seyyidliğin bu kadar kullanılmasının sosyal siyasal ekonomik boyutunu anlattık. Maaş ,imtiyaz ,statü,vergisiz ömür boyu maddi sıkıntısı olmayan bir yaşam .
Dikkat ederseniz ülkemizde seyyid ,evladı resul enflasyonu yaşanmaktadır. Alevi inanç önderlerin elindeki secerelerin bir çoğunda sünni anlayışına göre düzenlenmiş icazetnameler ,secereler bulunmakta bunlar incelendiğin de ölümler ,doğumlar düşülmemiş ,eklenmemiş en önemlisi tarihsel olarak yaşamamış ama uydurulmuş şahıs isimleri var. Sadece soyun evladı resule dayanması için uydurulmuş eklenmiş ;fakat bu değerli evraklar yetkili bir kişi tarafından doğrulanıp onaylanabilecek resmi transkriptler haline gelmesi için inanç önderlerinin kaygı duymadan bunları bilimsel olarak incelettirmesi gerekmektedir. Bizim bu tesbitimizin kaynağının alt disiplini ; Nakibü’l-eşraf Defterlerinin varolan alevi kızılbaş ocaklarının secereleriyle karşılaştırıldığında tasdik ettirdiği secerelerin dışında Osmanlının verdiği diğer belgeleri mevcutmudur. ? Şimdi bu defterleri inceleyelim. Siyâdet Hücceti Defterleri: Nakibü’l-Eşraflar tarafından düzenlenen siyâdet hüccetlerinin suretlerinin kaydedildiği defterlerdir. Osmanlı Devleti’nde seyyid olduğunu ispatlayan kişiye Nakibü’l-Eşraflar tarafından siyadet hücceti düzenlenir ve bu hüccet, seyyid olanlar ile müteseyyidleri (seyyid olmadığı halde seyyid olduğunu iddia edenleri) ayırmada kolaylık sağlaması açısından önemli bir belgedir. İcmâl ve İsim Fihrist Defterleri: Nakibü’l-Eşrafların düzenlediği hüccetlerdeki isimlerin alfabetik sırayla kaydedildiği defterler olup seyyid olduğunu ispat etmiş kişilerin kaydının araştırılmasında kolaylık sağlamaktadır. Teftiş Defterleri: Nakibü’l-Eşraflar tarafından zaman zaman muhtelif bölgelerde seyyidlerin teftişi yapılmıştır. Bu teftiş esnasında seyyidliği sahih olmayanlar seyyidlikten men edilmiş ve müteseyyidlerin isimleri teftiş defterlerine kaydedilmiştir. Maaş Defterleri: Seyyidlere verilen maaşların kaydedildiği defterlerdir. Son olarak günümüzde seyyidlik iddiasında bulunanların şecerelerindeki mührün Nakibü’l-eşraf defterlerinden tatbiki yapılarak, bahse konu Nakîbü’l-eşrâfa ait isim fihrist ve siyadet hücceti defterleri de incelenerek nesebleriyle ilgili sağlıklı bilgilere ulaşabilmeleri mümkün olmaktadır. Bu yüzden özellikle nüfus defterleri veya Osmanlı dönemine ait başta Şer‘iyye Sicilleri olmak üzere tapu tahrir defterlerinden, vakfiye, ferman ve berat gibi tarihî vesikalardan da istifade edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak alevi geleneğinin inanç önderleri nüfuz olarak seyyidlik ve evladı resul soy zincirini kullanmak yerine aleviliğin öğretisinin baskın dine karşı asimilasyonuna karşı islami söylem ve inşaalarından bizzat kendileri sonra devletin vazgeçerek ; gerçek pirliği önderliğini gösterip kamil insan misyonu gereği ,toplumun ezilmesine karşı inançsal örgütlenme konusunda öncülük edebilirler.İşte o zaman kişinin soyu sopu değil yaptığı işlerle toplumuna nasıl türap olduğu anlaşılır.Aşkı niyazla canlar.
Sosyolog/İbrahim ERGİN
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.