Alevi gençliği inancıyla yüzleşiyor Aleviyiz, Müslüman değiliz diyen okuyan, araştıran, sorgulayan, yarınlar için umut vaat eden bir gençlik yetişiyor. T.C. panik hâlinde. Başbakanın Hacı Bektaş dergâhını ziyaret etmesi Ali’den on iki imamlardan dem vurması boşuna değildir. Başbakan “Alevilik Ali’nin yolunda gitmekse bende aleviyim” diyor. Alevilik Ali’nin yolu değildir. Alevilik İslam ve Ali ile asla izah edilemez.

Alevilik bilime inanan bir akıl ve doğal dindir. Akılla mantıkla izah edilmeyen hiçbir şey Alevilikte karşılığı yoktur. Günlük yaşamda insan ve insanî duruşa yabancı olan her şey Aleviliğe yabancıdır. Alevilik Ali’nin ve on iki imamların inancına ve yaşam tarzına da yabancıdır. Bilime, akla yabancı olan Alevi inancına da yabancıdır. Bilime yabancı olan bilimi ret eden Ali Alevi değildir. Bilime inanmayan insanın varoluşunu da anlayamaz. Ali ve on iki imamlar bileme inanmadıkları için insanın varoluşunu izah edilişi bilime ve Alevi inancına zıttır.

Ali ve on iki imamlar insanın var oluşunu şöyle izah eder:

“Allah önce Âdem’i bir çamurdan, değişmiş balçıktan yarattı. Sonra da Âdem’in kaburgasından Havva’yı yarattı. Âdem ile Havva evlendiler. Havva 20 doğum yapar her doğumda biri kız biri erkek ikiz çocuklar doğurur. Daha sonra ikiz kardeşler evlenirler. Böylece insan nesli çoğaldı. İnsan nesli çoğaldıktan sonra Allah kardeş evliliğini yasakladı.”

Bilim insanın var oluşunu nasıl çıkıyor:

Bilim; tabiattaki bütün canlılar gibi, insanlarda evrimleşme yoluyla gelişerek bu seviyeye gelmiştir, diyor. Yeryüzündeki tek hücreli canlılar oluştu. Sonra onlar çok hücrelilere dönüştü daha sonra farklı organizmalar fonksiyonlarını arttırarak türlere dönüştü. Türlerde kendi aralarında elene elene, seçile seçile geliştiler. Bilim insanın var oluşunu evrimleşmeye bağlamaktadır.

Alevi inancına göre insanın var oluşu:

Alevi inancı insanın varoluşunu bilim açıklamadan binlerce yıl önce şöyle tarif eder. İnsan döngü (evrim) yoluyla gelişerek bu hâle gelebilmiştir. Element olmaktan tutunda nebatat ve mahlûkat evrelerinden süzüle süzüle, seçile seçile, arına arına gelişerek insan olabilmiştir. Sudan; buluta, topraktan; madene hücreden mahlûkata kadar her şey bir devir hâlindedir. Bir döngü hâlindedir, der. Bilimin tezi ile Alevi inanışın tezi bire bir örtüşmektedir.

Alevilik ile ilgili kaynaklar 15. asırdan sonra yok edildiği için, Alevilik Pirlerimizin ve Âşık-ı Sadıklarımız nefeslerinden bugüne taşınmıştır. 1600 yıllarından önce Aleviler İslam ve on iki imamlarla tanışmadan önce Âşık-ı Sadıklarımız Aleviliğin doğanın ve insanın varoluşunu nefeslere dökerek şöyle tarif eder.

Kul Himmet ne diyor:

“Yüz yirmi dört bin peygamber evveli kurulmadan şu dünyanın temeli Ay, gün yayılmazdan evveli Mağripten maşrığa doğan nur nedir.”

Pir Sultan ne diyor:

“Yedi kat gökte asılı

Kandildeki nura geldim

Hakk bizi yoktan yarattı

Şükür yoktan vara geldim.”

Şah Hatayi ne diyor:

“Bir kandilden bir kandile atıldım

Turab oldum yeryüzüne saçıldım

Bir zaman Hakk idim

Hakk ile kaldım

Gönlüme od düştü yandım da geldim.”

Yunus Emre ne diyor:

“Yedi gök yaratıldı Işık ile bünyad oldum

Toprağa nazar kıldı Aksırıp duru geldim"

Yunus Emre başka bir deyişinde şöyle diyor:

"Yer gök yaratılmadan Hakk bir gevher eyledi

Nazar kıldı gevhere, eritti inci eyledi”

Dermani ne diyor:

“Ta ezelden kandildeki nurdayım

Binde bir can eremedi bu sırra”

Âşık-ı Sadıklarımızın nefeslerinde dile getirdikleri döngü evrimleşmedir. Kandil güneştir. Turab toz, toprak’tır. Od ateştir. Hakk, büyük patlama öncesi ışıklı enerji topudur. Nur Işık’tır.

Alevi inanışı insanın var oluşunu sudan buluta, topraktan madene, hücreden mahlûkata kadar her şey bir devir döngü hâlindedir. Evrenin ve insanın varoluşunu Pirlerimiz Âşık-ı Sadıklarımız böyle izah ederler.

Şimdi sormak lazım?

Alevilik ‘Ali’nin yoludur’ diyenler; siz bilime inanıyor musunuz? Bilime inanıyorsanız insanın çamurdan yaratıldığına inanıyor musunuz? Bilime inanıyorsanız Alevilik Ali’nin yoludur diyorsanız siz Alevi olamazsınız.

Barış Aydın