ALEVİ  DOSYASI 1 : Cafer KAPLAN

ALEVİ DOSYASI 1 : Cafer KAPLAN

ALEVİ  DOSYASI 1Cafer kaplan kimdir?1968 yılında Erzincan’ın Tercan ilçesinin eski adıyla Vartik yeni adıyla Beğendik köyünde...

A+A-

ALEVİ  DOSYASI 1 : Cafer KAPLANALEVİ  DOSYASI 1

Cafer kaplan kimdir?

1968 yılında Erzincan’ın Tercan ilçesinin eski adıyla Vartik yeni adıyla Beğendik köyünde doğdu. İlkokulu  köyde, ortaokulu İskenderun’un Payas ilçesinde tamamladı. Daha sonra yerleştiği İstanbul’da fayans ustası oldu. 1990 yılında aile birleşimi yoluyla Almanya’ya geldi. Werl ve Hamm Alevi Kültür Merkezi’nde (AKM) yöneticilik ve başkanlık olmak üzere 10 yıl görev yaptı. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu(AABF) Dedeler Kurulu Yönetim Kurulu Üyeliği ve AABF-Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Dedeler Kurulu Başkanlığı’ndan sonra 26 Nisan 2006’da AABF  Dedeler Kurulu Başkanlığına seçildi.Yaşamını inşaat işçisi olarak  sürdüren Cafer Kaplan, evli ve iki çocuk babası.

 

“Aleviler hem Şiiliğin hem şeriatın kıskacında”

Genç yaşta Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Dedeler kurulu Başkanlığı’na getirilen yapan Cafer Kaplan Ehlibeyt Vakfı dışında, Cem Vakfı dahil tüm Alevi kurum ve kuruluşlarının bir araya gelmesi çağrısı yapıyor. Tüm inançlara saygı gösterdiklerini ifade eden Kaplan “Biz 72 milleti bir görürüz. Sünni kardeşlerimize saygı duyar, onlarında bizim inancımıza saygı duymalarını,  Cem evlerinin ibadet merkezi olduğunu kabul etmelerini bekleriz” diyor. İran Şiiliği’nin Anadolu Aleviliğini kendine benzetmeye çalıştığını, Alevilerin Şiiliğin ve şeriatın kıskacında olduğunu söylüyor. Aleviliğin İslam içi-İslam dışı tartışmalarının Alevilere zarar verdiğini anlatan AABF Dedeler Kurulu Başkanı Kaplan “Biz İslami Afganista’daki Taliban gibi yorumlamıyoruz. İnsanları diri diri caminin altına gömen Hizbullah’ın İslam anlayışımız yok. Biz İslam’ı kendimize göre yorumluyoruz” diyor.

Sizi tanıyalım?

Aslında kendimi anlatmayı pek sevmeyen biriyim. Erzincan’ın Tercan ilçesinin eski adıyla Vartik, yeni adıyla Beğendik köyünde doğdum.1968 yılında o köyde dünyaya geldim. Hasan Kaplan’ın oğluyum. Biz Üryan Hızır Ocağına bağlıyız.

Üryan Alevilikte batini dine göre yorumlandığında çıplak anlamına değil, tamamen temiz, açıklıkla çok temiz anlamına gelir. Üryan Hızır Türbesi Tunceli’nin Pertek İlçesi Zeve Köyü’ndedir. Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na bağlıdır, İlkokulu köyde okuduktan sonra, İskenderun Payas ilçesine gittim, ortaokulu orada dayımın yanında bitirdim. Ortaokuldan sonra İstanbul’a yerleştik. İstanbul’da fayans ustası oldum. 1989 yılında askere gittim, döndükten sonra aile birleşimi yolu ile Aralık 1990’da Almanya’ya geldim. Alevi derneklerinde görev aldım. Alevi Kültür Merkezlerindeki çalışmalarımda de beni hep inanç boyu ilgilendirdi, elbette çalışmalarımızın bir sosyal boyutu da var ama siyasi boyutu beni fazla ilgilendirmedi.

Sizin Türkiye’deki aileniz veya siz hiç seçimlerde oy kullanmadınız mı? Siyasi bir tercihiniz yok muydu? Ailenizin seçimlerde siyasi tercihi yok muydu?

Elbette bizim de bir siyasi tercihimiz var. Bugüne kadar ben babamdan da dedemden de gördüğüm bir gelenek var, CHP ağırlıklı bir aileyiz biz. Evimizde İsmet İnönü’nün, Atatürk’ün, Hz. Ali’nin ve Hacı Beştaş Veli’nin resimleri vardı. Evde Cem yapıldığında Hz.Ali ve Hacı Bektaş Veli’nin resimleri dışında İsmet İnönü’nün ve Atatürk’ün resimlerini üzeri örtüyle kapatılırdı.

Atatürk bizim ulusal liderimiz

Derneklerde de Atatürk resimleri var…

Bazen Atatürk ve bayrak gündeme getiriliyor. İnanç boyutu olan yerde, cemin yapıldığı yerlerde inandığımız insanların resmi olmalı. O köy hayatında, kendi odamızda, büyük oda dediğimiz cemlerin yapıldığı odada, bunu gördüm ben. AABF ’nin programında Atatürk’ün ulusal kurtuluş savaşı vermiş ulusal bir lider olduğu yer alıyor. Atatürk’ü bir ulusal lider olarak hep kabul ettik. Atatürk bizim ulusal liderimiz. Atatürk gerçekten bu ülkeyi ileriye taşımış, demokrasiyi yerleştirmiş, devrimler yapmış. Bütün bunlara saygı duymak gerekir. O dönemde gerçekten insanların çok da başaramadığını kurtuluş mücadelesinde Atatürk başarmış.

İnanç eğitimini dedelerimden aldım

Dedelik için bir eğitim aldınız mı?

Biz Alevi öğretisine inancına göre büyüdük. Köyümde, yaşadığım İskenderun’da, İstanbul’da tamamen Aleviliğin içerisinde büyüdüm. Eğitimimi ailemden aldım, evimizde cemler yapılırdı, dualar okunurdu, kurbanlar kesilirdi. O dönemler bugünkü gibi serbest değildi.

12 Eylül döneminde köyde yaşadıklarım hafızamdan hiç gitmez. Evimiz köyün yamacındaydı. Köyde yaşadığımız için, yabani hayvanlardan korunmak için, evimizde her evde olduğu gibi bir av tüfeği vardı. Bir gece önce muhtar olan kirvemiz bize gelip “ Evi arayacaklar, tüfeği  saklayın, arama yapacaklar” diye bize haber verdi, bizi uyardı.Hem karşıda bir tepe hem de evin arkasında tepe vardı makineliler yerleştirmişti askerler ve bekliyordu. On yaşındaydım. Evimizde yapılan aramada, yataklara varana kadar delik deşik edildi, bütün yünler döküldü. Bazı evleri aramıyorlar. Düşünün, babam dede olarak dede sıfatı ile orada bulunuyor ve topluma inanç boyutu ile önderlik yapıyor. Fakat bir şey bulamadılar. Evde sadece inançsal bir çalışma yapılıyordu, cem yürütülüyordu. Gelen bir talibin lokmasını verirdik. Babam cem yapardı, dedelerim özellikle cem yapardı. İnanç eğitimimi dedelerimden aldım. Hem annemin, hem de babamın babasının yaptığı cemleri gördüm, yaşadım. Eğitimimi ben öylesi zor ortamlarda aldım.

Aleviler hem Şiiliğin hem de Şeriatın kıskacı altında

Aleviler dünün koşullarından daha rahat bir ortamda değil mi?

Öyle denilebilir ama bugün  Aleviler içinde de Alevi öğretisine uymayanlar var. İstanbul’da gittiğim cem evinde dede yerine hoca yazmalarını gördüm. Dedelerin kafasında fes sırtında cüppe ve dede yerine dede ve hoca yeri yazmalarını gördüğümde dayanamadım. Kafana fesi geçireceksin, sırtına cüppeyi giyeceksin, böyle Alevilik olmaz. O zaman bu tür insanların dedelik yapmasına gerek yok, gidip camiden hoca getirsinler, hoca maaş alır, rahat görevini yapar sorun kalmaz, ama o zamanda Alevi adını ortadan kaldırmaları gerekir. Yani sıkıntı yaşadığımız gelişmelerde olmuyor değil. Biz Alevilerin asimile edilmesine karşı dururken, uğraşırken, İran Şiiliği Anadolu Aleviliğini kendine benzetmeye çalışırken, Diyanet yolu ile Aleviliği asimile etme yolları denenirken, Alevilerin yapması gereken Aleviliği bugüne getiren atalarımızın, ozanlarımızın yoluna sıkı sıkıya sarılmaktır. Türkiye de bugün mücadele eden Alevi kurumlarımız var. Ama Aleviler hem Şiiliğin hem de şeriatın kıskacı altında.
Bir tarafta Şiiliğin diğer tarafta şeriatın kıskacına alınmaya çalışılan Alevi Toplumunun işi zor.

İslamı kendimize göre yorumlarız

Size göre Alevilik ne olmalı?

Bizim yol göstericimiz AABF’nin programında yer alan Alevilik tanımıdır. Hak- Muhammed-Ali’yi kalbinde taşıyan, manevi susuzluklarını gideren, En El Hak düşüncesi ile bütünleşen, insanları düşüncesinden dolayı değil inancından dolayı çatısının altına alan, kimsenin inancına karışmadan demokrasinin ve laikliğin olduğu bir düşüncede yürütülen, tanrıyı insanda gören, İslam’ı Sünni inancının dışında kendisine göre yorumlayan,
kırkların meclisindeki cem sisteminde inancını yürüten bir Alevilik, bizim Alevilik anlayışımızdır. Yedi ulu ozanımız, geçmişten günümüze yaşadıkları çağda o coğrafyadaki inançları da içine katarak, Aleviliği hem inanç, hem kültür, hem felsefe hem de yaşam biçimi olarak bugüne kadar taşımış.

Alevilerin bugünkü sıkıntıları neler?

Bugün Türkiye’de elde edemediğimiz hakları Avrupa’da elde ettik. Özellikle okullarda alevilik derslerinin verilmesi konusunda bir başarı sağlandı. Çocuklarımızın Alevilik dersleri almalarına çok memnunuz, ama bunu geleceğe nasıl taşırız, bunun için kafa yormamız gerekiyor. Dedelerin, anaların eğitimine daha çok ağırlık vereceğiz. Dede köyünden babasından dedesinden aldığı ile aynı şekilde duruyor. Burada yetişen gençliğimize Alevilik konusunda daha çok bilgilendirmeliyiz. Sadece bir cem yapma ve dua okumayla bu çağda hem dedeliği yürütemeyiz hem de gençlerimizin iyi yetişmesini sağlayamayız.

Dedelerimizi eğitiyoruz

Dedeleriniz yetersiz mi yani? Yetersizse çağa uyması için ne yapacaksınız?

Bir dede gencin karşısına çıktığında inançsal boyutu ile o gence her tür cevabı vermek zorundadır.  Bizim dedelerimiz okulu olmadığı içen, baskılar olduğu için, babadan dededen
 ne almışsa onu anlatırdı bize. Hz Ali’nin cenklerini anlatırlardı Hayber Kalesini nasıl aldığını anlatırdı. Almanya’da yetişen bir gence, Hz Ali’nin kılıcının 40 arşın uzadığını, yani Zülfikar’ın 40 arşın uzadığını, doksan günlük yolu bir kuşlukta aldığını, Hayber Kalesini bir kolu ile kıpıyı kırıp içeri girdiğini ve  kaleyi fethettiğini söylersek Aleviliği anlatamayız. Elbette bir kutsallık var, eski insanlarımız Hz. Ali’yi gözlerinde öyle canlandırmışlar, kalkıp birden bire Hz Ali’nin kılıcının kırk arşın uzadığını söylersek bu çağda Aleviliği gencimize anlatamayız. Dedelerimizi eğiteceğiz, eğitiyoruz şu anda. Dedelerin anaların eğitimi konusunda çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. 43 tane dede ve ana şu anda eğitimden geçiyor.

İmam Hüseyin sakal bırakma ile içimizde yaşamaz

Dedeleri eğitiyorsunuz…

Evet, eğitilmiş bir dede de Hz. Ali’nin yaşadığı o dönemi daha iyi anlatır. Hz. Ali’nin insanlara baskı yapanlara, insan hakkı yiyenlere karşı çıktığını anlatır. Bilinçli bir dede Hz. Ali’nin Halife olduğu dönemde bir köleye de aynı hakkı verebilme cesaretini gösterdiğini, anlatır. Bunları anlatırsak o zaman gencimiz Aleviliğe sarılır, inancımızı öğrenir, ibadetini de ona göre yapar. İmam Hüseyin konusunda Kerbela matem günlerimiz geliyor. Kimi insanımız benim çocuğum su içmeyecek, sakal bırakması gerekiyor, diyor. İmam Hüseyin bir sakal bırakma ile içimizde yaşamaz. Biz onun düşüncelerini yaşatabiliyorsak onun yolunda gidebiliyorsak, onun gibi haksızlığa karşı çıkabiliyorsak, o zaman İmam Hüseyin i yaşatmış oluruz. Yani hakkını alan, haksızlığa karşı mücadele eden, kimsenin hakkını yemeyen, insanı seven sosyal bir insan oluruz. O zaman gençlerimiz bizi anlar.

Sünni kardeşlerimize saygı duyuyoruz

Aleviler kendi dışındaki inançlara nasıl yaklaşıyor?

Biz tüm inançlara saygılıyız. Sünni inancına karşı değiliz, onlara da saygılıyız
Alevi inancına mensup bir kişi olarak eğer kalkıp Sünniliğe karşı olursanız,   Hıristiyanlığa da karşı olursanız da  diğer inançlara karşı olursanız, o zaman alevi olamazsınız. Çünkü biz Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi, bütün insanları, 72 milleti bir gözle görürüz İnsanları dininden, dilinden ve renginden dolayı ayırt edemezsiniz. Sünniliği ben kabul etmiyorum derseniz, Sünniliğe inanmış o kadar insanı rencide edersiniz, buna hakkınız olamaz. Biz Sünni kardeşlerimize saygı duyuyoruz, onlarında bize saygı duymalarını bekleriz. Cem evlerinin inanç merkezi olduğunu onların da kabul etmesi gerekir.

AB düşüncesinden önce insanlığı kucaklamıştık

Alevilerin Türkiye’deki sayıları konusunda farklı tartışmalara ne diyorsunuz?

Sayılar konusunda kesin bir şey söylememekle birlikte “ Türkiye’de 20 milyon Alevi var” diye bir sürekli söylenen bir sayı var. Biz eğer 20 milyonsak azınlık ta değiliz.  Türkiye de AB sürecinde “Aleviler Azınlıktır” diye bir tartışma ifade edildi. Biz azınlık değiliz. Türkiye bizim ülkemiz, toprak bizim toprağımız. Alevilerin ne bayrak sorunu var, ne Atatürk sorunu ne de toprak sorunu var. Çünkü biz o ülkede yaşıyoruz Türkiye’nin her tarafı bizim. Türkiye’nin mozaiğini oluşturan Anadolu Alevisi insanları her zaman kucaklamıştır, barışı ve sevgiyi öne çıkarmıştır. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında köprüyüz. Biz yüzyıllar önce yaşantımızla AB düşüncesinden önce insanlığı kucaklamıştık.

Kadına da erkeğe de can diye hitap ederiz.

Alevilikte kadının yeri…

Kadın, ana Alevilerde kutsaldır. kadına  şeriat mantığıyla, yani köle gözüyle bakılmaz.
Kırklar Meclisinde 17 tane bacımız, anamız var.Kadın   Alevilikte tartışma konusu olamaz.
Yaşamın her alanında birlikteyiz Bir köyü düşünün köyde en çok hizmet eden bayandır. Siz o köyde en çok hizmet eden  bayanı, diğer konu  geldiğinde sen geri plandasın diyemezsiniz, 2. sınıf göremezsiniz. Alevilikte kadın ve erkek bir can gözüyle görülür. Cemlerimize girerken, eşikten içeri geçerken kimseye ne kadın gözüyle ne de erkek gözüyle bakılır, sadece  can gözüyle görülürsün. Cem ibadetimizde kadına da erkeğe de can diye hitap ederiz.

Devrimciliğin başlangıcı Hz. Hüseyin’dir

İslam içi-dışı tartışmaları sizce ne ifade ediyor?

İçi -dışı tartışmaları Alevilere zarar verdi. AABF içerisinde ve dışarısında bu tartışmadan dolayı birbiri ile zıtlaşmaya başladı. AABF nin programı var ve bizi bağlar. Sünni inancının dışında, İslamı kendine göre yorumlayan, Hak- Muhammet-Yolundan giden, insanı odağına koyan bir Alevilik tanımımız var. Alevilik İslam içi demekte dışı demekte doğru değil. Biz İslami Afganistan daki Taliban gibi yorumlamıyoruz. İnsanları diri diri caminin altına gömen Hizbullah’ın İslam anlayışımız yok. Hz Muhammed ile gelen Hz Ali ile devam eden 12 İmamlar sürecinden sonra 7 ulu ozanla Anadolu ya taşınan bir İslami anlayışımız var, bu İslami anlayışın içinde de hoşgörü, barış sevgi, kadın erkek eşitliği, dininden, dilinden dolayı insanı ayırt etmeme var, bizim İslam’ımız bu. Biz şeriata, ırkçılığa karşıyız. 12 İmamların hiçbirinin eceli ile ölmemesi tesadüf değildir. İmam Hüseyin’in Kerbela’daki mücadelesi bugün bütün dünyaya ışık olmuş. Bugün hangi devrimci devrimcilik yapıyorsa İmam Hüseyin in sayesinde yapıyordur. Kerbela da bugün ailesi ile birlikte 72 canı ile birlikte bile bile kendini ölüme atabiliyorsa işte devrimci odur. 600 lü yıllarda haksızlığa karşı baş kaldırıyorsa, devrimciliğin başlangıcı da, o işin öncülüğü de bana göre İmam Hüseyin’dir. Yani biz İslam’ı böyle yorumluyoruz.

Hacı Beştaş Veli’ye ilişkin düşünceleriniz...

Alevilerin merkezi Hacıbektaş’tır. Hacıbektaş bizim Serçeşme’mizdir. Ocaklar Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na bağlıydı. 1826 yılında 2.Mahmut döneminde Hacı Bektaş Veli Dergahı kapatılıyor, Nakşibendi tarikatlarından şeyhler atanıyor. Alevilerin asimilasyon sürecide başlıyor. Bugün Hacıbektaş Veli Dergâhı’nın içindeki cami 1834’de 2.Mahmut döneminde yapılıyor ve bir asimilasyon süreci başlıyor. Cem evini bırakın camiye gelin, denmek isteniyor, bu mesaj veriliyor. Yani Alevileri camiye çekme sürecini başlatılmış oluyor. Bizim camiye de, kiliseye de,  sinagoga da saygımız var,  ama herkes kendi inanç yerinde hizmet eder, sonuçta herkesin gittiği yerlerdeki yaptığı dualar tanrıya yapılan dualardır. Ama biz kendi yerimizde yapmak istiyoruz dualarımızı.

Diyanet İşleri Başkanlığına gelelim. Diyanete yönelik farklı bakış açıları var…

Diyanet İşleri Bakanlığı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurdurduğu bir kurum.  O dönem kontrol amaçlı kuruluyor, Kubilay’ın Menemen’de başını kesenlerin şeriatçı anlayışına karşı da kurulmuş bir kurum. Ama geldiğimiz bu günde sadece Sünni inancına hizmet eden bir kurum. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş amacının dışına çıkmış, Bugün Diyanet sırf inanç boyutu ile ilgilenen bir kurum değil tamamen Türkiye’nin gidişatı ile siyası boyutuyla ilgili bir kurum. Öyle bir kurum haline gelmiş ki bir Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 2 kat fazla Yedi tane bakanlığın bütçesini barındırıyor içinde. Biz Aleviler 700 bin kadrolu imamın maaşının ödenmesine katkı sunuyoruz. Bu zorunlu bir ödeme oluyor. Yani Bizden kesilen vergilerden imamların maaşları da ödeniyor. Bu adalet değil. Biz askere gidiyoruz, vergimizi veriyoruz, vatandaşlık görevlerimizi yerine getiriyoruz üstüne üstlük Sünni inancına mensup kardeşlerimize hizmet veren diyanetin bütçesine de para ödüyoruz.

Diyanetten dedeye verilecek para helal değildir

Siz ne öneriyorsunuz?

Avrupa Birliği’nde Diyanet gibi tüm bütçesinin karşılandığı, tek inanca hizmet veren bir kurum yok. Bugün Türkiye’de sivil anayasa tartışılıyor. Diyanet işleri kaldırılmalısı gerekir, kaldırılmıyorsa, devlet desteğini çeksin. Bazı dedelerimizin diyanetten dedelere de hak verilsin anlayışı doğru bir yaklaşım değil. Alevilik bugüne kadar dedesini bir hak lokması ile bugüne kadar getirdi. Bugün okulları olmayan köylerimiz var, okula gidemeyen kız çocukları var, bu koşullarda diyanetten dedeye para verilirse, ben o parayı dedeye helal etmem. O paralar hastanelerin yapımına, okulların yapımına harcanmalı, çocuklarımızın geleceğine harcanmalı. Her inanç gurubu kendi inancını finanse etsin. Güney doğuda insanlar bir ekmeğe muhtaçken ben o parayı nasıl alıp kendime helal edeceğim, bu Aleviliğin yapısına uygun değil. Camilerden su elektrik parası alınmıyor cem evlerinden alınıyor. Bu çifte standarttır.

Bu çifte standartta sadece Türkiye’yi yönetenlerin sorumluluğu yok, Alevilerinde hoşgörü adına bu çifte standarda karşı çıkmamasının da sorumluluğu var.

Türkiye’nin bugünkü koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’yi demokrasi ve laiklik boyutunda tehdit eden gelişmeler var. Türkiye cumhuriyetten ve laiklikten demokrasiden uzaklaşırsa bu gelişmeden ne Aleviler ne de Sünni kardeşlerimiz karlı çıkar. Tarikatlar Türkiye’yi adım adım şeriata götürüyor.

Kimse Alevi partisi kurmaya kalkmasın

Alevilerin “siyasete müdahale” diye bilinen sürecine ne diyorsunuz?

Aleviler ırkçı ve şoven olmayan partilerde yer almalı. Aleviler inanç dışında siyaset de yapmalı, ama bilinçli yapmalı. Üstten atlama ile siyaset yürütülmüyor. Alevilerin en çok oy verdiği parti CHP idi. Bizim CHP ile de bir sorunumuz yok, başındaki tekçi insanla, Deniz Baykal ile sorunumuz var. CHP Alevileri dışladı. Bu arada dedeler siyasetle uğraşmamalı, dede inanç boyutuyla ilgilenmemeli. Siyasete müdahale ile yola çıkıldığında, kim ne derse desin Köln’de yapılan toplantıda destek verdik. İnsanlarımız tabi kişisel olarak adaylıklarını göstermişler ama adayları AABK olarak destekledik. Öyle bir süreç yaşandı ki bir taraf şeriat, bir taraf cumhuriyet hangisini tercih edersen et. alevilerin de hiçbir zaman şeriat taraf olmayacağından dolayı CHP’yi seçti. CHP’nin en çok oy aldığı bölgeler Alevilerin olduğu bölgeler. CHP yöneticileri kendilerine çeki düzen vermeli. Ayrıca kimse Alevi partisi kurmaya kalkmasın. Türkiye mozaiği bir bütündür, bu CHP olur diğer yeni kurulacak bir parti olur, herkesin hakkını herkese veren bir parti Türkiye’yi kucaklar.

Kafatasçılığa karşıyız

Cem Vakfı’na ilişkin düşüncelerinizi alabilir miyim?

Fermani Altun’un başında olduğu Ehlibeyt Vakfı hariç Cem Vakfı, Pir Sultan Dernekleri, Hacıbektaş Dernekleri hepsi Alevi kuruluşlarıdır. Kimse kimsenin Aleviliğini ölçmeye kalkmasın. Türkiye de bugün her kurumun kendine göre bir tabanı oluşmuş. Alevi kurumları sen ben mantığını bir tarafa bırakarak bir araya gelmeli. Sorunlarımız ortak, çözümler için bir araya gelinmeli. Ayrıca Cem Vakfı’nın seçimlerde MHP’yi adres göstermesini doğru bulmuyorum, bu tavır doğru değil, Çorum ve Maraş’ta Alevilere yapılanlar unutulur mu? MHP’liler bir özeleştiri yapmış mı, yanlış yaptık dediler mi? Etnik köken anlamıyla Milliyetçilik duygusuna bürünen hangi parti olursa olsun, kafatasçılığa karşıyız. İster Türk, ister Kürt milliyetçiliği, hangisi olursa olsun, Alevilik etnik kökene göre insanları ayırt edene karşıdır. Hiçbir Alevinin MHP de yer almasını istemem.

Seçimlerde MHP ve AKP’de kendisine aleviyim diyen adaylar vardı…

Bu insanların kendi kişisel çıkar sorunu. MHP ye de giden AKP ye de gidenlerin arkasında Alevi toplumu yok. AKP ve MHP bu adayları Alevilerden oy almak için aday gösterdiler.
Bütün mesele bu. Yoksa oraya giden insanların Aleviler adına hizmet edeceklerini alevilerin taleplerini dile getireceklerini düşünmüyorum. Bundan önceki mecliste 30 a yakın Alevi milletvekili vardı. Ali Rıza Gülçiçek hariç, hiçbiri Alevilerin sorunlarını dile getirmedi.


Seçim meydanlarında Alevilere söz verenleri göreceğiz

Alevilerin istemlerini özetlerseniz bunlar nelerdir?

Cem evlerimiz ibadet yeri olarak tanınmalı, zorunlu din dersleri kaldırılmalı. Bu Türkiye’yi yönetenlerin bir lütufu da olamaz. Bu bizim hakkımız. Biz nasıl diğer inançlara saygı gösteriyorsan, o inançlar ve o inançların temsilcileri de bize saygı göstermeli, ibadet merkezimiz cem evlerini tanımalılar. Geçtiğimiz seçimlerde bu istemlerimizi savunan ve dile getiren partiler vardı. Bakalım hangi parti taleplerimizi meclis kürsüsünde tartışmaya açacak? Seçim meydanlarında Alevilere söz verenleri göreceğiz

Son sözlerinizi alabilir miyim?

Bizde söz bitmez. Dedeye fırsat verildiğinde, dede susmaz dede konuşur, ama sadece inançsal boyutta konuşur. Cem Vakfı ile diğerlerini alevi kurumu olarak görüyorum ama çalışmalarının dört dörtlük Aleviliğe hizmet ettiği konusunda kaygılıyım. İnançsal boyutta bir bütünlük gerekiyor. Tüm aleviler bütünleşmeli ki istemlerimizi çok rahatlıkla kabul ettirelim.
Bütün insanlarımızın birlik ve bütünlük içerisinde olmasını diliyorum.

Recai Aksu

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy70860 = 'recaiaksu' + '@';

addy70860 = addy70860 + 'aol' + '.' + 'com';

var addy_text70860 = 'recaiaksu' + '@' + 'aol' + '.' + 'com';

( '' );

70860 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

KAYNAK : http://www.hubyar.org/v2/news.php

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.