'Alevi Çalıştayı'
'Alevi Çalıştayı'ALİ BALKIZ (ABF Genel Başkanı)3-4 Haziran günlerinde 35 Alevi sözcüsü, Ankara Bilkent Oteli’nde “Alevi...
'Alevi Çalıştayı'
ALİ BALKIZ (ABF Genel Başkanı)
3-4 Haziran günlerinde 35 Alevi sözcüsü, Ankara Bilkent Oteli’nde “Alevi Çalıştayı” adı altında düzenlenecek olan bir dizi toplantının ilkinde Devlet Bakanı Faruk Çelik ile birlikte oldu.
Alevi kesiminden bu toplantıya davet edilenlerin bir bölümünün; demokratik Alevi hareketine karşı çıktıkları, “ev içindeki düşman” gibi davrandıkları, gönüllü asimilasyoncu oldukları biliniyor. Çalıştay başlangıcında bu gerçeğe de dikkat çekildi. Hoş çalıştay sırasında da bilinen hizmetlerini sunmaktan geri kalmadılar.
İki gün süren bu çalışma sonunda, Aleviler şu konularda fikir birliğine ulaşmış oldular:
- Cem ve kültür evleri yasal statüye kavuşturulmalı.
- Madımak Oteli müze olmalı.
- Zorunlu din dersleri kaldırılmalı.
- Alevi köylerine cami yapma politikalarından vazgeçilmeli.
- Başta Hacıbektaş Dergahı olmak üzere, Aleviler açısından önem taşıyan, el konulmuş mekanlar iade edilmeli.
Bu mutabakat önemliydi.
Çünkü yıllardır hükümetler, Aleviler arasındaki fikir ayrılıklarından yararlanıyor; “gidin anlaşın da öyle gelin” diyorlardı. Bu gerekçe ortadan kalkmış oldu.
Üzerinde mutabık kalınamayan iki konudan biri Diyanet İşleri Başkanlığı’nın durumu ve dedelere maaş konusu idi.
ABF ve bağlı kurumları, laiklik anlayışları gereği Diyanet’in kaldırılmasını; yerine Avrupa ülkelerinde olduğu denli “inanç vergisi” konulmasını önerdiler. Devlet, her mali yıl başında vergi mükelleflerine, inanç vergisi verip vermeyeceğini, hangi inanç için vereceğini sormalı, buna göre vergiler toplanmalı, toplanan bu vergiler inanç sahiplerinin kurumlarına aktarılmalı. Böylece, ateistin, laik birinin parası hiç kimseye; Sünnininki Aleviye, Alevininki Hristiyana gitmeyecektir.
Diyanet’te yer alarak bu kurumu meşrulaştırmak yerine demokratik olan, laiklik ilkesine uygun olan da budur.
Para konusu ise netamelidir.
ABF, ne dedeye ne de imama maaş verilmelidir düşüncesindedir. Kim hangi hizmeti alıyorsa onun bedelini de ödemelidir. Yukarıda önerilen inanç vergisi de bunun içindir.
Hükümet tüm bunları dinledi, notlarını aldı.
Bakalım ne olacak?..
Açılım saçılıma mı dönüşecek, gerçekten kimi somut adımlar atılacak mı, yoksa bir başka bahara mı kalacak, göreceğiz.
AKP’nin şu yedi yıllık yaptıklarına baktığımızda, ümitvar olmak için elimizde bizi ikna edecek somut hiçbir veri yoktur.
O nedenle Aleviler; “Biz sahaya indik, oyunumuzu oynadık, top artık hükümette” gibi bir düşünceye asla kapılmamalı, tam tersine; demokratik tepkilerini, dün olduğundan daha kuvvetli bir biçimde sürdürmelidirler. Unutulmasın ki, annesini ağlatmayan bebeğe kimse süt vermez.
Evrensel.net - 12.06.2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.