Alevi 'açılımı'

Alevi 'açılımı'

Alevi 'açılımı'DİLEK KURBANDevlet eliyle ayrımcılığı bir ölçüde kabul etmiş olmamıza rağmen, Alevilere yönelik...

A+A-

Alevi 'açılımı'Alevi 'açılımı'

DİLEK KURBAN

Devlet eliyle ayrımcılığı bir ölçüde kabul etmiş olmamıza rağmen, Alevilere yönelik ayrımcılığın toplumsal boyutunu neredeyse hiç konuşmuyoruz.

Alevilere ilişkin önyargılar ve ayrımcılık, Osmanlı ve Türkiye topraklarından hiçbir zaman eksik olmadı. Cumhuriyet rejimiyle mesafeli oldukları ölçüde Osmanlı yönetimine özlem duyan ve imparatorluk dönemini yücelten dindar Sünni Müslüman kesimin bir bölümü, Osmanlı’nın Alevilere ‘hoşgörülü’ davrandığını öne sürse de Aleviler her iki rejim eliyle de baskı görmüş, kıyıma uğramış, dışlanmışlardır. Bugün, Alevilere karşı ayrımcılık toplumsal hayatın her alanında devam etmektedir. AK Parti’nin Alevi ‘açılımı’na rağmen.

Devletin Alevilere dönük ayrımcılığı, Alevilerin uzun yıllar boyunca verdikleri örgütlü siyasal ve yasal mücadele sonucunda, son yıllarda artık daha fazla görünür, daha geniş çevrelerce kabul edilir ve kınanır oldu. Devletin Alevilerin din ve özgürlük haklarını tanımayarak, onları zorla din dersine tabi tutarak, ibadethane yapmalarına izin vermeyerek, Sünni dindarlara tahsis ettiği kamu kaynaklarını onlardan esirgeyerek bütün vatandaşlarına eşit mesafede durmadığı, dindar Sünni Müslüman kesimin büyük çoğunluğu tarafından olmasa da en azından laik kesim tarafından kabul ediliyor artık.

Kamu istihdamının incelikleri

Ancak bu kabullenme, toplumun azınlıkta sayılabilecek bir kısmı için geçerli olduğu gibi, daha ziyade zorunlu din dersleri ile cemevlerine ibadethane statüsü tanınmaması uygulamalarını görmekle sınırlı kaldı. Henüz, devlet eliyle ayrımcılığın istihdamda, sosyal hizmetlere erişimde, eğitimde ve adalette tezahürlerini görmeye başlamış değiliz. Bunun bir nedeni, ayrımcılığın ispatının son derece güç olması. Özellikle kamuda işe alımda yazılı sınav sisteminin yerleşmesinden itibaren, devletin, istihdamın merkezi yapıldığı ve herkese aynı sınavın uygulandığı gerekçesiyle, Alevilerin ayrımcılığa uğradıkları iddialarını reddetmesi oldukça kolaylaştı. AK Parti hükümeti yetkilileri ve özellikle Başbakan Erdoğan, KPSS ile işe alımlar sonrası kamu istihdamında ayrımcılığa son verdiklerini sıkça vurgulamaktadırlar.

Ancak, kamu istihdamının iki aşamalı bir sınav sistemiyle yapılması, yazılı sınavı geçen adayların daha sonra bir de sözlü sınava tabi tutulması, hükümetin ‘herkese eşit muamele’ savunmasını sorgulanır kılıyor. Zira, sözlü sınavda devreye insan faktörü giriyor. Adaylar, kâğıt üzerindeki bir sayıdan kanlı canlı bir insana, performans ölçen merci ise bilgisayardan jüri heyetine dönüşüyor. Bu karşılaşma, özellikle herkesin birbirini ‘bildiği’ küçük şehir ve kasabalarda, adayların deşifre olmasına imkân verebiliyor. Böylece, adayların nüfusta kayıtlı oldukları yerler, isimleri, dış görünüşleri, bıyık-sakalları görünür ve kodlanır hale geliyor. Sınavın ‘sözlü’ olması ise değerlendirmenin öznelliğine imkân verdiği ölçüde adayların elenmesini kolaylaştırıyor. Bu durum, Alevi oldukları için sözlüyü geçemediklerine inanan, bunu hisseden, bilen insanların ayrımcılığa uğradıkları iddialarını ispat etmelerini neredeyse olanaksız kılıyor.

Toplum eliyle ayrımcılık

Devlet eliyle ayrımcılığı bir ölçüde kabul etmiş olmamıza rağmen, Alevilere yönelik ayrımcılığın toplumsal boyutunu neredeyse hiç konuşmuyoruz. Bu durum, Alevilerle sınırlı değil elbette. Bir biçimde ötekileştirilen, dışlanan etnik, dinsel, cinsel, bütün azınlıklara karşı ayrımcılığın bir öznesi devletse, diğeri toplum olmuştur her zaman. Keza Alevilerin de okulda, işyerinde, mahallede, sokakta özel kişiler eliyle maruz kaldıkları önyargılar, ayrımcılıklar, nefret söylemleri, hayatlarını, kamuda karşılaştıkları ayrımcılıklar kadar, hatta kimi zaman daha fazla, güçleştirmektedir. Kapsamlı bir ayrımcılıkla mücadele yasası ve böylesi bir yasayı uygulayacak etkili bir yaptırım mekanizmasının yokluğunda, gündelik hayatta cereyan eden ‘banal’ ayrımcılıklar büsbütün görünmez oluyor, üstleri örtülüyor.

AK Parti hükümetinin Alevi ‘açılımı’ ise ne kamuda ne toplumsal hayattaki ayrımcılığa son vermeyi öngören, hak eksenli bir perspektife sahip olmayan, Alevileri değil Aleviliği gören ve üstelik sorunsallaştıran, meşruiyetini yaslandığı ‘iyi niyet’te arayan bir proje. Ve bu nedenle başından bu yana son derece sorunlu.

Radikal - 15.12.2010

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.