'AKP Aleviliği devlet eliyle biçimlendirecek'
'AKP Aleviliği devlet eliyle biçimlendirecek' Alevi Çalıştayları’nın dördüncüsü bugün çeşitli...
'AKP Aleviliği devlet eliyle biçimlendirecek'
Alevi Çalıştayları’nın dördüncüsü bugün çeşitli örgütlerin temsilcileri ve sanatçıların katılımıyla gerçekleşiyor.
Alevi Çalıştayları’nın dördüncüsü bugün çeşitli örgütlerin temsilcileri ve sanatçıların katılımıyla gerçekleşiyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Alevi Enstitüsü Bilim Kurulu Üyesi Ayhan Yalçınkaya ile Alevi Çalıştayı’nda gelinen durumu, AKP ve CHP’nin Alevilerin sorunlarına yaklaşımını konuştuk:
* Hükümet in başlattığı ‘Alevi Çalıştayı’nın, Alevi örgütlerinden çok Diyanet İşleri ve İlahiyat fakülteleri öğretim görevlileriyle yapılan görüşmelere dönüştüğü eleştirileri var. Siz süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümetin çalıştaylar süreci içinde yaptığı görüşmelerin giderek yalnızca Diyanet İşleri ya da İlahiyat fakültelerinin ilgilileriyle sınırlandığı yolundaki sav yanlış. Bu süreçte Diyanet ve onun üzerinden İlahiyatçılar hep merkezde oldu. AKP’nin Alevi Açılımı bence belirli ve sınırlı bir anlamda, geleneksel “Kemalist” siyaset yapma tarzının açık bir örneği ya da bu geleneğin devamı. Şimdi AKP, Kemalizmin Sünni Müslümanlığa yaptığını Aleviliğe yapmak üzere yola çıkıyor, yani yarım kalmış bir projeyi tamamlıyor. Artık Alevilik de Sünni Müslümanlık gibi devlet eliyle biçimlendirilecek, denetim dışına kaçışına izin verilmeyecek, kendini, nasıl, nerede, hangi çerçevede kuracağına ve yeniden üreteceğine siyasal irade karar verecektir. Bu gereksinimin bir yandan Alevi hareketinin son 20 yılda katettiği yol, bir yandan da Aleviliğin ve Alevilerin karmaşık ama temel bazı sorunlarla ilgisi ve bunlara ilişkin müdahil olma girişimlerinde işlevsel kılınabilir özelliklerinin artık gözden kaçırılamaz ya da çıkarılamaz hale gelmesinden doğduğunu belirtmek gerekir. Ancak, AKP geleneksel Kemalist çizginin siyasal tarzının izini sürüyor olsa da, arada temelli bir farklılık var: Kemalist rejimin temel referansları sekülerdi. Kendi referansları gereği seküler (laik) bir dünyanın inşası için dini yeniden biçimlendiriyor ve denetliyordu. Şimdi ise AKP’nin Aleviliği denetlemek ve biçimlemek arzusunun arkasında, dünyayı belirli bir Sünni algının hakimiyetinde daha da dinselleştirmek arzusu var. Kemalizm, belirli bir dini algıyı devletin içinde biçimlendirerek hep kendi denetimi altında tutmak amacıyla bu çizgiyi izlemişti. Şimdi ise devletin bağrında yeşermiş, büyümüş, azmanlaşmış ve kendini devlet mantığından koparamayan, bütün dinsel özgürlük çığlıkları altında kendini zihniyet olarak devletten özgürleştirmeyi bile tahayyül edemeyen ve devlete hakim “devletlu” bir dinsel zihniyet, kendisinin “ötekisi”ni imha etmek üzere harekete geçiyor.
* CHP Alevilerin taleplerine yanıt verebilecek bir konumda mı?
CHP, kendi referansları korunmak üzere, geleneksel Kemalist çizgiye sadakati yanlış anlıyor ya da anlamazlıktan geliyor. Bu bir ihtimal. Daha gerçekçi ihtimal ise şu: Temsil ettiği sınıf çıkarları dünyasında, bizzat temsil ettiği sınıfın “oportünist” doğasına aynı oportünizmle karşılık vererek ayakta kalabileceğini sanıyor. CHP, Kemalist referanslarına sadık olsaydı, bugün ilk saldıracağı hedef Diyanet, İmam-Hatipler, zorunlu din dersleri olurdu. Oysa CHP bugün tam da o referansları gereği karşısına alması gerekenin ürettiği politikalara teslim olmuş durumda. CHP Alevi sorununun madalyonun bir yüzü olduğunu, diğer yüzünün doğrudan Sünnilik sorunu olduğunu, bunun da dinsel bir sorun olmaktan öte, siyasal bir sorun olduğunu kabullenmeye, Sünnilik sorununun da bizatihi Kemalist yaklaşımın kendisinden kaynaklandığını kabule yanaşmıyor. Buna bağlı olarak da soruna ilişkin en küçük bir perspektifi yok. Alevilerin tam bu noktada CHP’ye atfettikleri anlam ile CHP’nin kendi taleplerini karşılayabilme potansiyeli arasındaki uçurumu görmeleri gerekiyor.
* CHP’nin Kürtlerin taleplerini ‘Bölünme’ nedeni, gibi görme anlayışı Alevileri ve Alevi örgütlerinde bir endişe yaratıyor mu?
Alevi örgütlerinin büyük bölümünde böyle bir endişenin hakim olduğunu düşünmüyorum. Kuşkusuz, çeşitlilik gösteren her örgütsel alanda olduğu gibi, Alevi örgütlülüğünde de “milliyetçi refleksleri” yüksek olanlar var. Eğer buna milliyetçilik diyeceksek, bunlar CHP’nin politikalarıyla bütünleşebilir de. Ama bu kesimlerin geçmişten bugüne bütünleştikleri yer de genelde CHP değil, başka partiler olmuştur. Alevi topluluğun kendisine gelince burada biraz daha karmaşık bir durum söz konusu: AKP Alevi açılımında istediği sonuçları elde ederse, Alevilerin, kendi sınırlarını AKP’den ayırmak üzere, hızla milliyetçiliğe kayacakları kanımca beklenmelidir. Bu yanıyla Alevi açılımı adıyla sürdürülen proje, kısa vadede AKP’ye oy getirmeyeceği gibi, Aleviliğin bütün yapılarını, geriye ne kaldıysa artık dağıtarak ve onu orta–uzun vadede yeniden, bambaşka bir teolojik zeminde inşa ederek milliyetçiliğe hizmet edecektir.
‘PAPA HEP SEZAR’IN EMRİNDE’
Kemalizm yurttaşlığın yapı taşı olarak kullandığı Sünni Müslümanlık biçimini bir yandan veri sayarken, bir yandan da bu “yapı taşı”nın ne gibi tehditler içerdiğinin farkındaydı. Üstelik bu tehdidin potansiyel değil, fiili bir tehdit olduğunu da tecrübeyle biliyordu. Bu tehdidi nötralize edebilmek için, devraldığı geleneğe de uygun biçimde, çeşitli araçlarla Sünni Müslümanlığı siyasal örgütlenmenin bir parçası kıldı. Böylece ‘Papa’, hep ‘Sezar’ın gözü önünde ve elinin altında, daha da önemlisi onun gereksinimlerine göre hazır ve nazır olacaktı.
Alevilerin ise Kemalist rejim için tehdit oluşturmadığı açıktı. Ufak tefek girişimler ise biçimlendirme gereksinimini genelleştirecek bir düzeye hiç varamadı.Öyleyse tehdit nereden geliyorsa, o öncelikle biçimlendirilecekti. Onun dışındakileri belirli bir denetim altında tutmak yetiyordu.
Cem Gurbetoğlu - Ankara/EVRENSEL - 30 Eylül 2009
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.