Abdal Musa Dergahından İhanetçilere ve Asimilasyonculara Tokat Gibi Cevap

Abdal Musa Dergahından İhanetçilere ve Asimilasyonculara Tokat Gibi Cevap

ABDAL MUSA SULTAN DERGÂHINDAN İHANETÇİLERE VE ASİMİLASYONCULARA TOKAT GİBİ CEVAP:‘BİRLİĞİMİZİ KİMSE BOZAMAZ’‘YEL KAYADAN...

A+A-

Abdal Musa Dergahından İhanetçilere ve Asimilasyonculara Tokat Gibi CevapABDAL MUSA SULTAN DERGÂHINDAN İHANETÇİLERE VE ASİMİLASYONCULARA TOKAT GİBİ CEVAP:

‘BİRLİĞİMİZİ KİMSE BOZAMAZ’

‘YEL KAYADAN ANCAK TOZ ALIR’

Son dönemlerde, Yol önderimiz Abdal Musa Sultan’ın ismi kullanılarak kurulan bir Vakfın adı ön plana çıkarılıp; Alevi kurumları, inanç önderleri ve kutsal mekânları üzerinden oynanmak istenen oyuna Tekkeköy’ünden cevap geldi. Alevi Bektaşi Federasyonu-Abdal Musa Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği ve Abdal Musa Sultan Dergâhı Postnişini’nin çağrısı üzerine 19 Ocakta Abdal Musa Sultan Dergâhının önünde bir araya gelen 3000 kişilik Tekkeköy’ü halkı, çevredeki Alevi köylüleri; Hükümetin siyasi hesaplarına ve asimilasyon çabalarına karşı tek yumruk olduklarını gösterdiler.

Saat 11.00 da Abdal Musa Sultan dergâhı önünde toplanan yaklaşık 3000 kişi Dergâhın Postnişini Hüseyin Halifebaba’nın nezaretinde Gülbengler okundu, Hz Hüseyin ve Kerbela Şehitleri için mersiyeler söylendi. Duygulu anlar yaşandı, gözyaşları döküldü. Konuşmalar yapıldı. Her can Büyük Pir Abdal Musa Sultan’ın türbesini ziyaret etti. Ardından Kültür merkezinin önünde hazır olan Aşure dağıtıldı.

Bu anlamlı günde Tekkeköy halkının yanında olduklarını göstermek için Antalya ilinin dışında Denizli’den, Aydın’dan, İzmir’den, Selçuk’tan, Didim’den canlarda gelmişti. Alevi Bektaşi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı en üst düzeyde yöneticilerle katılıp Tekkeköy’ü halkı ile omuz omuza verdiler. O gün için gelemeyen Alevi Kurumlarından; Karacaahmet Sultan Derneği Başkanı, Alevi Vakıflar Fed. Genel Başkanı, Cem Vakfı Genel Başkanı, Garip Dede Türbesi Başkanı ve Erikli Baba Kül. Der. Başkanı da mesaj göndererek ABF ve Tekkeköy Abdal Musa Kül. Araş. Yaş Derneğinin çağrısı ile gerçekleştirilen bu etkinliğe ve Alevice duruşa desteklerini belirtmişlerdir.

Aşure dağıtımından sonra Tekkeköyü Abdal Musa Kül. Arş. ve Yaş. Derneği Başkanı Ali Eriş halka hitaben bir konuşma yaptı. Ardından Alevi inanç önderleri (dedeleri-babaları) adına Dergâhın postnişini Hüseyin Eriş Halife baba özlü bir konuşma yaptı. Alevi Bektaşi Federasyonu adına da; Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri Genel Başkanı Tekin ÖZDİL bir konuşma yaptı. Sayın Özdil’in basına ve kamuoyuna hitaben yaptığı konuşma şöyledir:

Abdal Musa Dergahından İhanetçilere ve Asimilasyonculara Tokat Gibi Cevap 

BASINA VE KAMUOYUNA

Sayın Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından başlatılan ve o tarihten beri gündemin hep üst sıralarında yer alan Alevilere yönelik “açılım” tartışmalarının bu gün geldiği noktaya ilişkin boyutlarını değerlendirmek üzere buradayız.

Değerli Basın Mensupları içeriğine geçmeden önce bu açıklamamızı bu mekânda yapıyor olmamızın özel nedenlerini sizlerle kısaca paylaşmak istiyoruz.

1- Abdal Musa Dergâhı Alevi İnanç ve Öğretisi için çok özel ve önemli bir yere sahiptir. Yolumuzun kuramcısı Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den sonra bayrağı devralıp Yolumuzun erkânını kuran Ulu Pirimizdir Abdal Musa. Adına Cem düzenlenen tek Yol Önderi olması onun Alevilerin gönlündeki yerinin ne kadar yüce olduğunun göstergesidir. Bu nedenle sözde “Alevi açılımının” Abdal Musa Dergâhı Üzerinden, Aleviler, onları temsil eden kurumlar, Dergâhın tüm aleviler adına emanetçisi konumundaki Tekke köylüleri ve kurulduğu 1984 yılından beri aralıksız olarak Abdal Musa’yı Anma etkinliklerini düzenleyen Abdal Musa Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği dışlanarak yapılmak istenmesi düşündürücü ve kaygı vericidir

2- Sayın Reha Çamuroğlu’nun aracılığıyla Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştürülen “Alevi din adamları yetiştirmek üzere bu Dergâhta bir Abdal Musa Enstütüsü” kurma sözü aldıklarını kamuoyuna duyuran Abdal Musa Vakfı’nın 2005 yılında kurulan, ondört üyesinin olduğunu, bunun sekizinin köy dışında olduğunu ve hâlihazırda 1984 yılında kurulan, dörtyüz üyesi olan Abdal Musa kültürünü Araştırma ve Yaşatma derneği ile mahkemelik oldukları gerçeğini bizzat bu mekândan siz değerli basın mensuplarının bilgilerine sunuyoruz. Bu bilgilerden çıkan sonuç Dergâhlarımız ve kutsal mekânlarımız üzerinden oyunlar oynanarak, siyasi hesaplar yapıldığıdır.

3- Her yıl hicri 10.Muharrem günü Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da katledilişini geleneksel olarak bu mekânda anan Alevilerin, kendi kurum ve inanç önderleriyle birlikteliğinin, bütünleşmesinin canlı tanıklığını yaşamanız, doğru bilgilendirilmeniz gerçekleri çarpıtama çabalarını boşa çıkartmada önemli bir etken olacaktır kanısındayız.

Bu kısa bilgilendirmeden de anlaşıldığı gibi Alevilerle hiçbir bağı ve kurumsal temsiliyeti olmayan kişilerin kapalı kapılar ardında Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştürülmelerinin ardından 11 Ocakta Sayın Başbakan’ın da katıldığı şatafatlı “iftar” yemeğiyle doruğa çıkan sözde “alevi açılımı” tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Yemeğe katıldığı söylenen bin kişi AKP kadroları ve toplama kalabalıktan ibaret kalmıştır. Gerçek aleviler ve onların gerçek kurumları alevi geleneği ve öğretisinde yeri olmayan, hiçbir somut adım ve çözüm içermeyen bu siyasi şova malzeme olmayarak tam bir Alevice duruş sergilemişlerdir.

Bizler ABF olarak Alevilerin sorunları ve demokratik talepleri doğrultusunda yıllardır mücadele eden bir örgütlenme olarak diyoruz ki; çözüm yeri “iftar” sofraları değil, görüşme masasıdır. Masanın bir ucunda ülkenin sorunlarını çözmekle sorumlu olan siyasi iradenin, diğer ucunda ise mağdurların temsilcilerinin yer alması çözüm açısından zorunlu ve “olmazsa olmaz” koşuldur.

Cem Evlerinin Alevilerin inanç merkezi olduğuna dair Federasyonumuzca yürütülen sabırlı ve de demokratik bir mücadele sonucunda fiili bir durum oluşmuş ve kamu vicdanında yasal bir hak olarak tanınması beklenir hale gelmiştir. Diyanetin kaldırılması ve devletin bütün inançlara eşit mesafede durması ise gerçek anlamda laiklik ilkesinin hayata geçmesi bakımından bir zorunluluktur. Aynı şekilde zorunlu din derslerinin kaldırılması ise Anayasada teminat altına alınmasını istediğimiz temel insan haklarındandır.

Sayın Başbakan, katılmış olduğu yemekte Alevilerin haklı talep ve beklentilerine yönelik somut hiçbir şey söylemeksizin sadece gönül okşayıcı sözlerle “açılım” yapmış gibi davranarak siyasi yatırım peşinde olduğunu göstermiştir. En sıradan ve temel taleplerimiz karşısında bile ketum bir tutum sergileyen Sayın Başbakan’ın Türban konusunu temel bir insan hakkı olarak savunması ve ülkenin gündemine oturtması ise demokrasi ve laiklik açısından ayrıca kaygı vericidir. Kaldı ki normal yaşamda isteyen herkesin takabildiği türbanın hâkimler. Savcılar, öğretmenler vs. kesimlerce de takılabilmesini savunması ise daha da vahimdir.

Sayın Başbakan’ın 10 Ocakta basın mensuplarının sorularını yanıtlarken yapmış olduğu “açılımsızlığa” karşı haklı tavrımızla ilgili alevi kurum temsilcileri için söylediği “mamalarını kestik ondan karşı çıkıyorlar “ sözleri ise bu “açılım” da baş aktör olarak belirlediği Sayın Çamuroğlu ile aynı üslubu taşımaktadır. Bu tutum haksız, bir o kadar da hasmane ve çözümsüzlüğü besleyen bir tutumdur. Ancak bilinmelidir ki aleviler kendi mücadele ve inanç önderlerinin yanında omuz omuza sağlam bir duruş içindedir.

Sayın başbakanın “açılıma” yönelik ketumluğuna karşın bu açılımın AKP adına baş aktörlüğüne soyunan Sayın Çamuroğlu’nun 18 Ocak’ta CNN’de katıldığı, Sayın Taha Akyol’un sunduğu “Eğrisi Doğrusu” programında dile getirdiği diyanetten bağımsız bir nevi “Alevi diyaneti” kurulmasına yönelik önerisini de son derce yanlış ve tehlikeli bulmaktayız. Hükümetin her şeyi özelleştirdiği bir dönemde, dini devletleştirmesi ilginç ve manidardır. Tek kutuplu ve devlet yönetiminde dini bir yapılanma yerine iki kutuplu bir yapılanmaya geçişi öngören bu sistem diğer inanç ve kültürleri yok sayan, dahası onları arada eritmeyi ve yok etmeyi hedefleyen bir yaklaşımdır. Bizler ABF olarak tüm inanç ve kültürlerin bu topraklarda bir arada barış içinde, demokratik bir toplumsal doku ve çeşitlilik içinde yaşayacağı düşüncesindeyiz.

Sayın Başbakanın “cemevleri ile ilgili bir talep gelirse değerlendiririz” şeklindeki demeci doğruyu yansıtmamaktadır. Bu konuda Başbakanlığa 600 bin imzalı bir dilekçe sunulmuş ve Cemevlerinin ibadet yeri sayılması ile ilgili yapılan başvurular mahkemelere taşınmış, başbakanlığın görüşü doğrultusunda ret edilmiştir. Ayrıca Sayın Başbakan hükümet olduğu beş yıllık süre içerisinde Alevi Kurumlarından gelen görüşme taleplerini ısrarlı ve bilinçli bir şekilde ret etmiştir.

Ayrıca bizler ABF olarak Sayın Çamuroğlun’a eski yakın arkadaşı Cemal Şener tarafından yöneltilen “ermeni kökenlidir” suçlamasını kınamaktayız. Öncelikle etnik kökenin bir suçlama olarak insanlara yöneltilmesini hem öğretimiz hem de insan hakları açısından haksız ve yersiz bulmaktayız. Sayın Şener’in söylediği doğru olsa dahi Sayın Çamuroğlu Alevi inancına mensuptur. Alevi öğretisi “yetmişiki millete bir nazarla bakar” ve her türlü ırkçılığı reddeder. Bizim Sayın Çamuroğlu ile sorunumuz kişisel değildir. Mücadele içindeki zigzagları, savrulmaları ve bu durumunu perdelemek adına örgütlülüğümüze karşı takındığı düşmanca tavırla ilgilidir. Ve Sayın Çamuroğlu bu pozisyonu ile çözümün karşısında bir çözümsüzlük unsuru olarak durmaktadır. Bu da AKP’nin Alevilik yaklaşımı ile örtüşen bilinçli bir tercihtir.

Artık asimilasyona izin vermeyeceğiz.

Kimliğimiz, Kültürümüz ve inancımız ile ilgili ayırımcılığa son verilene kadar mücadelemiz devam edecektir. 19.01.2008

Alevi Bektaşi Federasyonu adına
Tekin ÖZDİL
Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri Genel Başkanı

Alevi Haber
www.alevihaber.com
18 Ocak 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.