Abbas TAN : Halaçoğluna Ödül Verilmeli !

Abbas TAN : Halaçoğluna Ödül Verilmeli !

HALAÇOĞLU’na KÜRT ALEVİLER  ERMENİDİR,TİKKO ve PKK’LI DEDİĞİ İÇİN ÖDÜL VERİLMELİKayseri’de 18.07.2007...

A+A-

Abbas TAN : Halaçoğluna Ödül Verilmeli !HALAÇOĞLU’na KÜRT ALEVİLER  ERMENİDİR,TİKKO ve PKK’LI DEDİĞİ İÇİN ÖDÜL VERİLMELİ

Kayseri’de 18.07.2007 tarihinde Dadaloğlu şenliklerinde Avşar elleri sempozyumuna katılan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof.Dr.Yusuf Halaçoğlu sözde bilimsel bir konuşma yapıyor ve ortalığı birbirine katıyor.

Konuşmasının bir bölümünde “Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak “Türkmen asıllı” olduğunu,Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise ‘Ermeni kökenli’ olduğunu gördük. Ülkeyi bölmeye çalışan ‘TİKKO ve PKK’ terör örgütlerinin içinde yer alan insanların birçoğu Ermeni dönmesi Kürtlerden oluşuyor. TİKKO ve PKK hareketi bizim bildiğimiz gibi Kürt hareketi değildir” demiştir.

Ve direk olarak Kürt Aleviler Ermenidir ve bunlar PKK ve TİKKO gibi hareketlerin içindedir ve bölücüler demiştir.

Halaçoğlu’nun bu açıklamaları üzerine 22.08.2007 tarihinde Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına 2007/228999 Hz. Dosyası ile suç duyurusunda bulundum.

Benim dışımda Kayseri, İstanbul, Ankara, Adıyaman, Hollanda, Bolu ve Tunceli’den  toplam onüç kişinin şikayetleri Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından birleştirilerek inceleme başlattı.

Yapılan incelemelerden sonra; Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve aşağılama, Hakaret ve Görevi Kötüye kullanma suçlarından  başlatılan inceleme sonunda “müsnet suçlardan dolayı şüpheli hakkında KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINDAN karar verilmiştir” denilmiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı,Halaçoğlu’nun konuşmasına suç teşkil eden sözlere rastlamadığını söylüyor.

Şayet Cumhuriyet Başsavcılığı, Halaçoğlu hakkında dava açsaydı olayın yaşandığı Kayseri’de faaliyet gösteren ve bu sempozyuma ev sahipliği yapan Dadaloğlu Derneği ve üyelerinden oluşan onlarca Avukat, Halaçoğlunu savunacaklar ve destek vereceklerdi.

Dadaloğlu Derneği,1993 yılında ki kuruluşundan  bu yana demokrat kimliği ile bilinen ve milliyetçilikten uzak, devrimci,demokrat,çağdaş insanların üye olduğu bir dernekti.Hâla yönetimde bulunan insanların bir kısmı 22 temmuz seçimlerinde CHP’den, bir kısmı İşçi partisinden Milletvekili adayı olmuşlardı.

Kayseri’de zaman zaman çalışmalar yapan Demokrasi Platformunun önde gelen derneklerinden birisidir.

Yönetimde görev yapan bazı yönetim kurulu üyeleri de aynı zamanda CHP İl yönetim kurulu üyeleridir.

Buradan gelmek istediğim nokta oldukça ilginç bir yaklaşımın bu tip insanlardan oluşmasıdır.
Geçmişte siyasi,ticari ve kültürel faaliyetlerde yan yana olduğumuz bu arkadaşlardan birebir görüşmelerde edindiğim intibada oldukça ilginçtir.

Bizlere göre Prof.Dr.Yusuf Halaçoğlu,Alevilere,Kürtlere ve Ermenilere hakaret etmiştir ve suç işlediğini söylüyoruz, bu hakaretleri içeren sözleri sarf eden Halaçoğlu’nun bu sözlerinden Avşarların en güçlü örgütü olan Dadaloğlu Derneği ve üyelerinin çıkarı nedir de Halaçoğlu’na tam destek verme kararını genel kuruldan oy birliği ile alırlar.

Şayet Halaçoğlu, Aleviler, Kürtler ve Ermenileri, Avşarlarla mukayese etseydi, ya da Avaşarlarla sözü edilen kesim arasında geçmişten gelen bir sürtüşme olsa da bu yüzden Avşarlar böyle bir karar aldılar diyebilsek.

Halaçoğlu’nun sözleriyle gündeme gelen Kayseri ve Dadaloğlu Derneği,yada bazı kesimlerin buradan nemalanacakları hesaplarımı var deseniz,yakından tanıdığım bu insanlar yıllardır verdikleri mücadelelerinde böyle bir çıkar hesabı gözetmemişlerdi.

Bizce suç kabul edilen sözlerinin hiçbir bölümünde Avşarlardan bahsetmeyen konuşmacının bu alanda ciddi bir bilimsel dayanağı da olmamasına rağmen bir kesimden destek bulması Kayseri’de nüfuslar 200 bin üzerinde olan Avşarları da ikiye böldü.

Birçok Avşar ne Halaçoğlu’nun sözlerini kabul ediyorlar,nede derneklerinin aldığı destekleme kararını yerinde bulmuyorlar.

Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı,Halaçoğlu’nun konuşma bandını çözdürmüş ve söyledikleri aynen “…şimdi insanların kimliğine sahip olması veya kimliklerini öğrenmeleri kadar güzel bir şey yoktur. Kim olduğunu bileceksiniz. Bu gün mesela Türkiye’de bir Kürt sorunu var deniyor. Kürtlerle ilgili bir takım şeylerden sözler sarfediliyor.

Araştırmalarımızda şunu gördüm ki,pek çok bugün Kürt dediğimiz insanlar aslında Türkmen asıllı. Yapısal olarak söylüyorum. Ama bununla beraber bir şey daha ifade ediyorum. Bu bunlar fantezi değil söyleyeceğim şey. Bu gün Kürt olarak bilinen hatta şöyle söyleyeyim. Kürt-Alevi olarak bilinen bir çok insan da maalesef Alevi dön şey, Ermeni dönmeleri ve  TİKKO’nun içerisinde yer alan,PKK’nın içerisinde yer alan insanlardan bir çoğu bunlardan.

Yani bizim zannettiğimiz gibi bir Kürt hareketi değil PKK veya TİKKO hareketi. Bütün bunlar yabancı arşiv belgeleriyle,o tarihlerde yapılmış bir takım araştırmalarla söylüyorum…”

Savcılık,bunu bir ifade özgürlüğü kapsamında ele almaktadır. Kararının bir bölümünde “şüphelinin eyleminin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24,25,26 ve 27 maddeleri ile Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılarak bu doğrultudaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları incelenmiş,anılan mahkemenin ifade özgürlüğüne bakışını gösteren kararlarla birlikte özellikle Türkiye ile ilgili kararlarına bakıldığında ifade özgürlüğüne ileri derecede hoşgörü ile yaklaştığı,anılan mahkemenin ifade özgürlüğünü demokratik bir toplumun temel unsurlarından birisi olarak kabul ettiği,Türkiye’de mahkemelerce verilen kararlara karşı yapılan başvurularda savunulan görüşlerin ve ortaya konulan düşüncelerin bazen “sanatsal bir ifadetarzı” (AİHM Karataş / Türkiye Kararı), bazen “akademik bir çalışma” (AİHM Başkaya-Okçuoğlu / Türkiye kararı),bazen “bir sosyologun toplumdaki gelişmeleri ve devletin köklerinin nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışması” (AİHM Erdoğdu - İnce/ Türkiye Kararı) gibi gerekçelerle suç olarak kabul edilmemesi gerektiği sonucuna varırken bazı kararlarında da kamu düzeni ve ülke bütünlüğüne zarar verici ifadelerin “edebi bir eserle açığa vurulması nedeniyle etkisinin sınırlı olduğu (AİHM Polat/Türkiye Kararı)aynı mahiyetteki konuşmalarını sınırlı bir dinleyici gurubuna karşı sarf etmesi nedeniyle yine “kamu düzeni veya ülke bütünlüğü üzerindeki etkisinin kısıtlı bulunduğu” (AİHM Gerger / Türkiye Kararı),düşük tirajlı bir gazetede yayınlanmış olma nedeniyle olumsuz etkilerinin asgari düzeyde kaldığı (AİHM Okçuoğlu/Türkiye Kararı)gibi gerekçelerle söylenen sözlerin, söylendiği ortam ,hitap edilen kitle,sözleri sarf edenin konumu ve ortaya konulan fikirlerin kamu düzeni ve ülke bütünlüğüne etkisi gibi hususlara da dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiş hatta Sürek 4/Türkiye davasına konu olayda “haberde Gerçek yorum” isimli dergideki haber yorumunda Kürtlerin efsanevi eski kahramanlarını da anmak suretiyle Kürt davasını romantikleştirerek Kürtlük duygusunu uyandırmaya çalışan ve “şimdi hesaplaşma zamanıdır,asıl terörist Türkiye Cumhuriyetidir” şeklinde ifade kullanan yazarın bu sözlerini edebi bir üslup olarak değerlendirip şiddete başvuru çağrısı olarak nitelendirmediği tespit edilmiştir. Diye devam etmekte ve bu örnekten de sanki şu anlaşılmaktadır.

Halaçoğlu, bu konuşmasını dar bir topluluğa hitaben söylemiştir ve dışarıya çok fazla yansımamıştır. En azından ben bunu anladım. Ama bilinmelidir ki günümüzde söylenen her söz, her görüntü iki kişi arasında bile geçse bir süre sonra dünyanın en uzak köşesinde dahi görülüp izlenmektedir.

Bu yüzden de Halaçoğlu bu söyledikleri ile birilerine direk mesaj gönderirken, birilerini de hedef göstermiştir.

Cumhuriyet Başsavcılığı,şüphelinin eyleminin “ırk ayrımı yapmak suretiyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususunu tartışırken şüphelinin uzmanlık alanı,yapmakta olduğu görevin niteliği,mevcut konuşmanın yapıldığı ortam,hitap edilen kitle,konuşmanın kamu düzeni ve ülke bütünlüğü üzerindeki etkisi,konuşmanın tamamına hakim olan fikir bütünlüğü ve ortaya konulan fikirlere müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde;tarihçi olan şüphelinin

“Türk Tarihinde ve Kültüründe Avşarlar Sempozyumu’nda konuşmacı olarak bulunmasının doğal ve sempozyumun amacına elverişli olduğu,Türkiye Cumhuriyetinin sürekli ifade edilen üniter yapısı,sarf edilen görüşlerin ülkenin uzun yıllardır değişmeyen gündem konularından oluşu,özellikle ırkçı teröre karşı uzun yıllardır devam eden mücadele, terörün kaynakları, terörü teşvik ve tahrik eden güçlerin toplumdaki gruplaşmaya uygun farklılıkları büyütme ve keskinleştirme  gayretleri,her yönden ilişkili bulunulan AB ve diğer ülkelerle ilişkilerde Türkiye’ye karşı güncelliği devam ettirilen iddia ve ithamlarla birlikte değerlendirme yapıldığında şüphelinin fikirlerinin kamuyu derinden ilgilendirdiği ve bu durum karşısında şüphelinin beyanlarının kendi uzmanlık alanına ilişkin olup akademik bir çalışma ürünü olduğunu kabul etmek gerektiği, bu bağlamda yapmış olduğu görevin niteliği de dikkate alındığında şüphelinin halkı bilgilendirme görevini yerine getirip halkında bilgilenme ihtiyacının karşılandığı,… şüphelinin konuşmasının tamamı incelenerek konuşma bütünlüğü dikkate alındığında toplumda ayrışmayı değil bütünleşmeyi ve birleştirici savunduğu,en azından toplumu kin ve düşmanlığa teşvik ve tahrik etmek düşüncesiyle davrandığını düşünen dava açmayı haklı gösterecek delillerin mevcut olmadığı… sonuç ve kanaatine varılmıştır” denilmektedir.

Hukukçu olmadığım için bazı terimlere yabancı kalabilirim ama her insanın anlayacağı dilden değerlendirecek olursak neredeyse suçlu Halaçoğlu değil bizleriz.

Halaçoğlu,bilimsel bir çalışma yaptığına göre ve de “Kürt-Alevi olarak bilinen bir çok insan da maalesef Ermeni dönmeleri ve TİKKO’nun içerisinde yer alan,PKK’nın içerisinde yer alan insanlardan bir çoğu bunlardan…” dediğine göre ve bu konuda halkı bilgilendirdiğinden dolayı görev yapmıştır. Halaçoğlu’na bu çalışma ve bilgilendirmeden dolayı birde ödül verilmelidir diye düşünmeliyiz.

Bizde hukuk, adalet ve hizmet bu şekilde işliyor.

09.11.2007
Abbas TAN

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.