A. Cihan SOYLU : Türbanın örttüğü!

A. Cihan SOYLU : Türbanın örttüğü!

A. Cihan SOYLU : Türban’ın örttüğü!“Türban yasak mı olmalı serbest mi?” tartışması ne yenidir, ne inanç...

A+A-

A. Cihan SOYLU : Türbanın örttüğü!A. Cihan SOYLU : Türban’ın örttüğü!

Türban yasak mı olmalı serbest mi?” tartışması ne yenidir, ne inanç özgürlüğü sorununun odağında yer alan bir tartışmadır, ne de laik olup-olmamanın belirleyenidir! Türban, onu “dini inançları gereği” takan ya da “takmak isteyen”ler açısından da, laiklik sorununu türbanın kullanılıp kullanılmaması kapsamında görenler açısından da, onların talep, irade, anlayış ve inançlarından bağımsız olarak politik bir istismar aracı haline getirilmiştir. Türban istismarı din istismarcılığının unsurlarından sadece biridir. Güç ilişkilerine ve sermaye kurum ve partilerinin çıkarlarına bağlı olarak belirli dönemlerde siyasal gündemin daha ön sıralarına çekilmekte; farklı dini inanç ve mezheplerden emekçi kitlelerin bu tartışma etrafında “karşıt kesimler halinde odaklanmaları”nın aracına dönüştürülmektedir. İstismarcılar sadece “ılımlısı-radikali”yle “dinci partiler”, şu ya da bu burjuva hükümet, “Türk-İslam sentezcisi milliyetçi parti ve örgütler” değil, onlardan da önce, temel kurumlarıyla burjuva devletini temsil edenler, devletin bu kurumlarını en yukarıdan yönetenlerdir. AKP ve hükümetinin bazen “bir ya da birkaç adım daha öne çıkarak”, bazen de “geriye doğru çark yaparak” sürdürdüğü türban istismarı bu genel kapsam içindedir. AKP, ABD başta olmak üzere diğer birçok ülkede tekelci gericiliğin din istismarcılığına yoğunlaşmasından da güç alarak, “kitle desteği”ni din istismarcılığının-ve onun bir unsuru olarak türban sorununun payandası haline getirmeye soyunmuştur.

Ne var ki sorun temel içeriğiyle AKP’nin din istismarcılığından ve türban sorununu bu amaçla kullanmasından çok daha kapsamlı, daha geniş boyutludur. Sorun, özünde devletin tüm dinlere, mezheplere ve inançlara aynı mesafede durup durmadığı; belirli inanç biçimi ya da mezhebi devlet dini düzeyinde hakim kılmakta ısrarlı olup olmadığı; burjuva anlamda laik olup olmadığı sorunudur. Türban tartışmalarının ya da türbanın örttüğü sorun esasen budur. Bu somut ve çarpıcı gerçek, türban tartışmaları üzerinden kitleleri yedeklemeye çalışan sermaye kurum ve partileri tarafından bilinçle geriye atılmakta, Türban ya da son dönemlerde yaygınlaştırılan söylemle “kıyafet özgürlüğü” laiklik sorununun merkezine oturtulmaktadır. Oysa ülkede laik bir siyasal sistem yoktur. Laik olduğu iddia edilen ve öyle tanınması istenen, dahası sözde laik generallerle üst bürokratlar tarafından ‘radikal-ılımlı İslamist parti ve güçlere karşı etrafında birleşilmesi ve korunması istenen devletin bir resmi-merkezi ve hakim din işleri idaresi vardır. Bu kurum, devletin birçok öteki kurum ve kuruluşundan daha geniş maddi-mali olanak ve desteğe sahiptir. Sünni İslamı temsil etmektedir ve bir inanç kesiminin devlet eliyle ve devlet korumasında, dahası devletin kurumu olarak diğer inanç gruplarına ve mezheplere karşı tesis edilmesini, ayrıcalıklarla donatılmasını “simgelemekte”dir! Kurumun başındakiler, örnek olsun diye milyonlarca Alevi inançlı emekçiye ve öteki dinlerden azınlık gruplara karşı resmi dini eğitimi, kendi alanlarında sürdürmektedirler. Devlet eliyle Sünni İslam resmi din olarak eğitim müfredatına sokulmuştur ve Aleviler başta olmak üzere farklı inançtan insanlara karşı, eğitme-değiştirme/asimle etme amaçlı olarak kullanılmaktadır. Yani sadece AKP Hükümeti ve partisi gibileri, sadece MHP ya da sözüm ona laikçi Baykal ve “paşaları” değil, başlıca kurumlarıyla devlet inançlardan birini dayatmakta, açıkça ayrım yapmaktadır. Bundandır ki, türban serbestisi ya da yasağı türünden bir ikilem ya da bu merkezli bir tartışma, antidemokratik-anti laik siyasal sistemin demokratik-laik bir sistem haline getirilmesi istem ve mücadelesini arkaya atan, gölgeleyen, saptıran ve gizleyen bir saflaşma ve tartışmadır.

Kuşkusuz, laisizm ve inanç özgürlüğü “kıyafet özgürlüğü”yle özdeşleştirilemez; ya da ezilen mezheplere de devlet kurumlarında temsil hakkı tanınması, Diyanet bütçesinden pay verilmesi, cami vs.nin yanına bir de cemevlerinin kurulup kurumsal hale getirilmesiyle sağlanamaz. Laisizm ve inanç özgürlüğü, kişinin, gurupların, toplulukların özgür iradeleriyle inanıp inanmamaya karar vermeleri ve devlet koruması, baskısı ve engellemesi olmaksızın hak eşitliğinden yararlanmalarını ifade eder. Devlet korumasındaki dinin ya da dinin devlet eliyle ve sermaye partileriyle hükümetlerinin korumasında ve temsilinde şu ya da bu kesimler (örneğin Alevliler ve Sünniler) için kurumsal temsile kavuşturulması ise laisizm ve eşitliğe değil, tüm bu inanç kesimlerinin burjuvazi, devleti ve partileri tarafından yedeklenmesine hizmet eder. Halk kitlelerinin kapitalizm öncesi binlerce yıllık önyargıların etkisinden ve burjuva istismarcılığıyla takviye edilerek güçlendirilen doğmaların zincirlerinden kurtulmaları ve bilim ve aklın yol göstericiliğinde yaşam ve doğa yasalarının bilgisiyle donanarak ileriye gitmeleri ise ancak laisizmin ve siyasal demokrasinin koşullarından geçilerek mümkün olmaktadır. Bunun yolu da, hangi inanç grubundan olurlarsa olsunlar işçi ve emekçilerin, inançlarının devlet başta olmak üzere şu ya da bu sermaye partisi, kurumu, hükümeti tarafından istismarına izin vermemeyi başarmalarıyla; Alevi-Sünni, türbanlı-türbansız ayrımcılığını aşarak kendi iktisadi-sosyal ve politik talepleri etrafında birleşmeleriyle açılabilir. Asıl tehlikeli olan da başın örtülü olup olmaması değil; aklın, bilincin ve gözün kapalı olup olmamasıdır!

A. Cihan Soylu

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy91355 = 'a.cihansoylu' + '@';

addy91355 = addy91355 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text91355 = 'a.cihansoylu' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

91355 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


EVRENSEL - 31 Ocak 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.