25 yıl sonra Yol un yeni hikayesi
25 yıl sonra Yol’un yeni hikayesiYılmaz Güney’in ‘Yol’u kurgularken çalıştığı iki sinemacı filmin günışığına...
25 yıl sonra Yol’un yeni hikayesi
Yılmaz Güney’in ‘Yol’u kurgularken çalıştığı iki sinemacı filmin günışığına çıkarılmayan 30 dakikalık bölümünü film haline getirdi ve Gezici Film Festivali’nde gösterime sundu. Sinemacılar, filmin olaylı Cannes prömiyerini ve Güney’i anlattı.
30 dakikalık yeni 'Yol', Yılmaz Güney'in 75'inci doğum yıldönümü, Yol'un da 25'inci yıldönümü nedeniyle gündeme geldi.
ANKARA - Gezici Film Festivali, Yılmaz Güney’in ünlü filmi “Yol”un kamera arkasındaki iki önemli ismini ağırlıyor. Filmin kurgusunu Güney’in gözetiminde yapan Elizabeth Waelchli ve yapımcısı Onet Keusch Türkiye’ye geldi. Waelchli ve Keusch, filmin kurgulanırken kullanılmayan görüntülerini NTV’ye verdi. İlk kez gün ışığına çıkan bu özel görüntüler Gezici Film Festivali kapsamında Ankara’nın ardından Kars ve Samsun’da izleyicilerle buluşacak.
6. MAHKUM İLK KEZ ÇIKIYOR
“Yol” cezaevinde olmalarına rağmen bayram izninde memleketlerine giden beş mahkumun hikayesi üzerine kurulu...
Waelchli ve Keusch, filmin çekimlerinde aslında altı mahkum olduğunu ancak bu mahkumlardan birinin kurgu sırasında çıkarıldığını söyledi. İzleyiciler hiç görmedikleri bu altıncı karakterle de ilk kez karşılacak.
“Yılmaz Güney’le dışarı çıkıp yürüyüş yapardık. Yürümeyi çok severdi, sanırım hapishaneden gelen bir alışkanlıktı. Montaj odasında bile sürekli yürürdü. Her zaman birçok soru sorardı. ‘İsviçre’de insanlar ne iş yapar’, ‘Ne kadar para kazanır’, ‘Okul ve sağlık sistemi nasıldır’ gibi... Türkiye’ye dönemeyeceğinin farkındaydı.”
Waelchli, “Güney’e altı karakterin hepsinin aynı güçte olmadığını söyledim, o da birinin çıkarılmasını kabul etti. İsviçre’de filmi montajlarken en büyük sorunlarımızdan biri elektrik kesintileriydi. O zamanlarda dışarı çıkıp yürüyüş yapardık. Yürümeyi çok severdi, sanırım hapishaneden gelen bir alışkanlıktı. Montaj odasında bile sürekli yürürdü. Her zaman birçok soru sorardı. ‘İsviçre’de insanlar ne iş yapar’, ‘Ne kadar para kazanır’, ‘Okul ve sağlık sistemi nasıldır’ gibi... Türkiye’ye geri dönemeyeceğinin farkındaydı ve orayı daha iyi tanımaya çalısıyordu” dedi.
CANNES FİLM FESTİVALİ’NDEN 3 KEZ ÇEVRİLDİ
Keusch ise Yol’un sadece çekim ve montajının değil Cannes Film Festivali’nde gösteriminin bile büyük hadiselere yol açtığını anlattı; “Elizabeth ve Yılmaz Yol’u üç ay içinde kurgulayarak Cannes’a yetiştirdi. Festival müdürü filmi üç kez reddetti. Sonunda Kültür Bakanı Jacques Lang araya girdi ve film kabul edildi.”
“Cannes’da 500 kişi Türkiye’deki askeri yönetim aleyhine gösteri yapıyordu. Festival müdüründen göstericileri içeri almasını istedim, reddetti. ‘Siz almazsanız da onlar kapıyı kırar içeri girer’ dedim. Çok korktu, onları içeri aldı. Yılmaz, yurtdışına kaçtıktan sonra ilk kez kamuoyunun önüne çıkıyordu. Onu 25 polis koruyordu. Birinin ona zarar vermesinden korkuyorduk.”
YILMAZ GÜNEY’İ 25 POLİS KORUYORDU
“Filmin gösterileceği duyurulmamıştı, çünkü festival müdürü siyasi meselelerin sorun olacağını düşünüyordu. Salonun önünde 500 kadar kişi Türkiye’deki askeri yönetim aleyhine gösteri yapıyordu.
Biliyorsunuz Cannes’a smokinle gitmek gerekiyor. Gösterim başladı, 1700 kişilik salonda smokinli bin kişi vardı. Dışarıda ise smokinsiz 500 gösterici. Festival müdüründen göstericileri içeri almasını istedim, reddetti. ‘Filmi gösterimden çekerim, zaten siz almazsanız da onlar kapıyı kırar içeri girer’ dedim. Korktu. Sonunda smokinsiz göstericiler salona alındı. Festivali sırasında çok dikkatli olmamız gerekiyordu. Yılmaz, yurtdışına kaçtıktan sonra ilk kez kamuoyunun önüne çıkıyordu. 25 polis onu koruyordu. Birinin ona zarar vermesinden korkuyorduk.”
Waelchli ve Keusch, film büyük başarı kazansa da son halinin Yılmaz Güney’in içine tam olarak sinmediğini, bunun için de filmi yeniden kurgulama hayalleri kurduğunu, ancak iki yıl sonra 1984 yılında mide kanserine yenik düşerek hayata veda edince bu dileği de yarım kaldığını da belirtti.
FİLM HAKKINDA...
Yol, uzun yıllar yasaklı bir filmdi. Çekimi bile normal şartlarda yapılmamıştı. 12 Eylül darbesinin hüküm sürdüğü 80’li yılların başında çekimleri Şerif Gören’in yönetmenliğinde gerçekleştirilmiş ve ham görüntüler o sırada yurtdışına kaçmış olan Yılmaz Güney’e ulaştırılmıştı. Cannes Film Festivali’ne yetiştirmek için kısa sürede kurgusu Yılmaz Güney’in gözetiminde tamamlanmış ve 1982 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü Costa Gavras’ın Missing (Kayıp) filmiyle paylaşmıştı. Filmin Türkiye sinemalarında gösterime girmesi içinse 90’ların sonunu beklemek gerekmişti.
HABERİN VİDEOSU
NTV - 07 Kasım 2007 Çarşamba
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.